Atatürk’ün, ünlü şair Mehmet Akif Ersoy'dan istediği Kur’an'ı Kerim mealini, Ekmeleddin İhsanoğlu vasiyet üzerine bir leğene koyup yakmış.

Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’dan yazılmasını istediği Kur’an-ı Kerim mealinin yakılıp yakılmadığı yıllarca tartışıldı. Kimi kaynaklar mealin Mısır’da yakıldığını, kimileri de başka isim altında basıldığını iddia etti. 

Babası Mehmet Akif’in en yakın arkadaşı olan Cumhurbaşkanı adaylarından Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu bu tartışmalara son noktayı koydu.

BEN ÖLÜRSEM YAKIN DİYEREK EMANET BIRAKMIŞ

Çatı Aday ihsanoğlu, Oğuzhan Cengiz’in kaleme aldığı ve kendi adını taşıyan kitapta çok tartışılan bu konuya açıklık getirdi.

Bilgeoğuz Yayınları’ndan çıkan kitapta “Akif’in Meali ve İhsan Efendi” başlıklı bölümde ayrıntıları az bilinen bu hadise özetle şöyle anlatılıyor:

“Mehmet Akif Ersoy, üzerinde çalıştığı Kur’an meâlini son zamanlarda ağırlaşan ve ilerleyen hastalığına rağmen, bitirmiş ve temize çekmişti. Fakat son defa, ağır hasta olarak çıktığı İstanbul yolculuğunda (1936) ne olur ne olmaz diyerek, meâli yanında getirmemiş, Mısır’da Ayn Şems Üniversitesi’nde profesör olan yakın dostu Mehmet İhsan Efendi’ye –yani Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babasına- emanet eder ve şunu vasiyet eder:

“Ben, şifa bulur, sağ salim geri dönersem, eksikliklerini tamamlar öyle basarız. Şayet ölürsem bu meâli yakarsın.”

LEĞENE KOYUP MEALİ YAKMIŞLAR

Ekmeleddin İhsanoğlu Akif’in mealinin yakılması olayını şöyle aktarıyor.

Babam vefat etmeden önce beni çağırdı:

‘Evladım! Masanın sağ gözünde bir takım defterler var. Ben vefat ettikten sonra, o defterleri yakacaksın.’ dedi. Babamın vefatından bir süre geçtikten sonra, durumu İbrahim Sabri Efendi’ye bildirdim. Daha sonra masanın gözündeki meâlleri aldık. İ. Hakkı Şengüler’in Abbasiye’deki evinin balkonunda büyük bir leğen içinde meâlleri teker teker parçalayarak yaktık. Rahmetli babamın, dolayısıyla da merhum Mehmet Akif’in vasiyetini böylece yerine getirmiş olduk.”

KUR’AN MEALİ YAKILIRKEN 4 KİŞİDEN BİRİYDİ

Prof. İhsanoğlu, kitabın başka bölümlerinde ise Kur’an mealinin yakılması olayıyla ilgili soruları şöyle cevaplıyor:

-Mehmet Akif’in Kur’an tercümelerinin balkonda bir leğen içinde yakılması anında bulunan dört kişiden birisiniz. 17 yaşındaydınız o zaman. Ne hissettiniz?

-Bu olay da, benim içimde yarattığı hicran da, hüzün de artık tarihe mal olan bir hadisedir. Buna ilave edecek bir şey yok. Bu anı bir daha yaşamak istemiyorum.

-O Kur’an’ı tetkik etmiş miydiniz?

Hatırlamıyorum. Bazı şeyler silindi. Aradan 45 sene geçti.

-Akif’in damadı Ömer Rıza Doğrul’un, o tercümeye kendi imzasını koyarak neşrettiğini söylüyor Akif’in kızı Cemile Hanım.

-Zannetmiyorum. Ömer Rıza Bey’in kendi tercümesidir.

-Ama yazıldı bunlar; eşi “Kocamı affetmeyeceğim” diyor.

-Zannetmiyorum. O büyük bir muharrir, çok kültürlü bir insandı.”


Kaynak : İnternethaber.com

Editör: TE Bilisim