AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Van'da Türkiye'nin demokrasisini geliştirmek için birçok reformun inşa edildiğini anlatırken “Halen bununla yetinmeyen bir siyaset anlayışı ve Türkiye var. Türkiye'de demokratik çözüm sürecini yürütmeye çalışan hükümettir. Ama bunu isteyen bir mekanizma var. Bu halktır. Yani milletin bir talebi var. Milletin talebi; bir arada yaşamayı, beraber yaşamayı ortaya koyan bir taleptir” dedi.AK Parti'nin 13'üncü dönem Siyaset Akademisi'ne katılmak üzere Van'a gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Van Milletvekilleri Gülşen Orhan ve Mustafa Bilici ile birlikte ilk olarak depremlerin ardından TOKİ tarafından Edremit İlçesi'nde yapılan afet konutlarına gitti. Burada Şengül-Tayyar Soyçiçek çiftinin evine konuk olan Soylu, bir süre Soyçiçek ailesiyle sohbet edip çaylarını içti. Soylu, ailenin gösterdiği sıcak ilgiden dolayı kendilerine teşekkür etti. TOKİ SAKİNLERİNDEN SOYLU’YA MEKTUP Daha sonra afet konutlarında oturan Mehmet Halit Bizan, karşılaştıkları sıkıntıların yazılı olduğu mektubu Soylu'ya verdi. Yaşadıkları sorunlardan Başbakanın haberinin olmasını istediklerini belirten Bizan, “İnşallah hayırlısı olur. Buradakiler adına taleplerimizi yazdım. Buradakiler adına bu mektubu size veriyorum” dedi. Soylu, aldığı mektubu cebine koydu. Depremden sonra yapılan konutları gezip sıkıntılar varsa bu vesileyle yerinde dinlemek için geldiklerini belirten Soylu, şöyle dedi: “Allah, milletimize devletimize böyle bir acıyı bir daha göstermesin. Ama Van depreminden sonra Türkiye'nin bu konudaki duyarlılığı hükümetin bu konudaki organizasyonu aslında 21'inci yüzyılda insanımıza yeniden bir özgüven şansı oluşturdu. Daha önce karşılaştığımız depremlerle ilgili hafızalarımız hala bizi maalesef o gün hiçbir şekilde hatırlamak istemediğimiz tablolarla karşı karşıya getirmektedir. Çünkü bu depremlerden sonra uzunca süren hem depremin acısını yaşayan insanlar, daha sonrada depremin sıkıntısını üzerinde yıllarca maliyet olarak hisseden yani evsiz barksız kalan, ne olacağı belirsizlik içinde olan insanların tablosu vardı. Oysa şimdi Birleşmiş Milletlerin bile buradaki depreme hızlı müdahale ve ondan sonraki yapılanmayla ilgili ortaya koymuş olduğu tescil, Türkiye açısından elbette ki önemlidir. Ak Parti sadece Van'ı inşa etmekle kalmamış, kentsel dönüşüm gibi 21'inci yüzyılın en önemli adımlarından birisini gerçekleştirmektedir.”“MİLLETİN TALEBİ VAR”Soylu daha sonra demokratik çözüm süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Soylu, Türkiye'nin demokrasisini geliştirmek için Olağanüstü Hal’in kaldırılmasından, insanların en iyi bildiği dilde kendisine savunma hakkı verilmesine kadar aradaki birçok adım atıldığını, bununla yetinmeyen siyaset anlayışının işbaşında olduğunu söyledi. Süleyman Soylu, şöyle dedi: "Türkiye'de demokratik çözüm sürecini yürütmeye çalışan hükümettir bu doğrudur. Ama bunu isteyen bir mekanizma var. Ve bu halktır. Yani milletin bir talebi var. Milletin talebi bir arada yaşamayı, beraber yaşamayı ortaya koyan bir taleptir. Bunu gerçekleştirmeye çalışanda hükümettir. Bunu sadece kendi başına yapma konusunda bir irade söz konusu değildir. Bütün siyasi partileri buna davet etmektedir. Bunu hep birlikte gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Hep beraber yeni anayasa sürecini yaşıyoruz. TBMM'de tüm partiler eşit temsille masanın etrafındalar. Yeni anayasa süreci de Türkiye'nin çözüm sürecidir. Yani Türkiye'nin 20'inci yüzyılda yaşamış olduğu ihtilaflar kardeşliğimizi zedeleyecek, bizi birbirimizden uzaklaştıracak, ne kadar ihtilaf varsa bütün bunları hem gönlümüze hem de yazılı kurallarımıza nakşederek mücadelesi içerisindedir.” “SADECE BİNALARI YAPMAKLA ÖZGÜVEN İNŞA ETMİYORUZ” Süreçle ilgili herkesin iyimser olduğunu, ancak meselelerle ilgilide temkinlerinin bulunduğunu belirten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu, şöyle konuştu:“Türkiye'nin en acılı günlerinde evet terörle mücadele ederiz ama siyasi uzantılarıyla müzakere ederiz diye, Türkiye'deki bu çözüm sürecinin müzakere sürecini elinin tersiyle itmemiş tam tersi Türkiye'nin 20'inci yüzyılda zenginleşmesini sadece ekonomik zenginleşmeye bağlamayan bunu kültürel, sosyal bir kardeşlik zenginleşmesi olarak gören bir anlayış söz konusudur. Ben bunların hiçbirisinin toplum nezdinde karşılıksız kalmayacağı kanaatindeyim. Burada yüzlerce yıl birlikte yaşamış, toprağın şekillendirdiği insanlar var. Bu memleket 20. yüzyılda çok acı yaşadı, çok sıkıntılar geçirdi. Dün bu ülkede yasaklanan ne varsa bugün hepsine özgürlük kapısını açıldığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız ki, bu da insanımızın kendine ait özgüveninin inşasına katkıdır. Sadece binaları yapmakla özgüven inşa etmiyoruz.” “SİYASİ PARTİLER AK PARTİ’Yİ TAKLİT EDİYOR” Soylu TOKİ konutlarını gezdikten sonra DSİ konferans salonunda düzenlenen Ak Parti'nin 13'üncü dönem Siyaset Akademisi'ne katıldı. AK Partinin düzenlediği siyaset akademisinde konuşan Soylu, AK Partinin oluşturduğu siyaset akademilerinin birçok siyasi parti tarafından taklit ve takip ettiğini ifade ederek, bundan da memnun olduklarını anlattı. Soylu, “Siyasetin sağlam temelli olmasında ki en önemli temel de bilgidir. Siyaset güçsüz olduğu günlerden itibaren hep başka türlü etkenlerin karşısında mağlup olabilmiştir. 1960 darbesinde siyaseti güçsüz buldukları için güçsüz duruma düşürdükleri için 1960 darbesi. 1971 muhtırası da öyledir. 1980 darbesinde de Türkiye’yi karıştırdıktan sonra siyaseti güçsüz hale düşürmüşlerdi ve siyaset bilgiden uzak kendi bulunduğu asrın esas itibariyle kurallarından uzak bir şekilde yakalandığından dolayı 80 darbesi gerçekleşmiştir. Yine 28 Şubat Türkiye de ekonomik olarak, siyaset olarak, sosyal olarak zayıf olduğu döneme tekâmül ettirilmiştir. Ve Türkiye de siyaset yapmak isteyen yani milletin gücünü esas itibariyle devlete nakşettirmek isteyen anlayışın önemli ölçüde önü 28 Şubatta kesilmiştir. Oysa AK Parti 21. yüzyılın başından itibaren kurulduğu ilk günden adım atarak Türkiye de siyasetin bilgi temelli, bilgi eksenli bilgi odaklı olması konusunda ki iddiasını ve ısrarını ortaya koymuştur. Birçok araçla bunu takviye etmeye çalışmıştır. Ama en önemli kurumlarından birisi siyaset akademisi olmuştur. Bu güne kadar yaklaşık 53 bine yakın siyaset akademisi mezun vermiş ve verdiği mezunlarla birlikte de esas itibariyle sadece bir sertifika ile mezunlarını yetindirmemiştir. Türkiye’yi dönüştüren, Türkiye’yi güçlü ülkelerle rekabet haline getiren bir siyasi partinin en önemli siyaset yapma ehliyeti ile sadece kendi partililerini değil dışarıdan da evet ben Türkiye’nin tarihini sosyolojisini, ekonomisini, uluslararası ilişkilerini öğrenmek istiyorum veya sizin siyaset akademisine gelecek tecrübeli, deneyimini paylaşacak devlet adamlarından genel başkan yardımcılarından, milletvekillerinden, belediye başkanlarından istifade etmek istiyorum diyen, dışardan gelen ilgi duyan, arzu duyan vatandaşlarımızın da katıldığı siyaset akademisi sadece AK Partinin bir kurumu olmaktan çıkmış, Türkiye’nin bir kurumu haline gelmiştir. Çünkü bu vesileyle akademi dünyası, AK Partinin siyaset akademisini örnek almış, bazıları takip etmiş, bazıları da taklit etmiş ve bu gün başka siyasi partilerde de başka isimlerle çok açık bir şekilde onlarında bunu takip ettiğini görmekteyiz. Bundan da memnunuz. Yani sadece bilgiyi AK Partiye mensup olan veya AK Partinin oluşturduğu imkanla öğrenilebileceği bir anlayış olarak görüyor değiliz. Bütün siyaset bunu bilsin ve bütün siyasi partiler bütün siyasi kadrolar bilgili donanımlı bir siyasi mekanizma içinde olsunlar. Bu gün üniversitelerde bu konudaki çok önemli programlarını milletimiz ile paylaşmaktadırlar. Bu önemli bir süreçtir. Buradan çok önemli bir ehliyet alıyorsunuz.” Dedi.  Haber: Orhan AŞAN / Şehrivan 
Editör: TE Bilisim