Ne demiştik? Bu kentte siyasetten siyaset dışında bir şeyler daha konuşulmalı.

Konuşuldu mu?
Alasıyla.
Neydi konuşulan?
Van Kahvaltısı’nın Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesi.
Aylardır gündemi meşgul eden rekor Guinness Hakem Heyeti’nin hesabıyla 51 bin 793 kişiyle kırıldı.
Rekoru kıran kimdi?
Van halkı.
Nokta.

***

‘O REKOR DA BEN DE VARDIM’ DİYECEĞİZ

Aylardır gündemi meşgul eden Van Kahvaltısı’nın rekoru kırarak hakettiği noktaya ulaşması tüm Van halkı için yaşanabilecek gururlardan en büyüğü oldu. Yıllardır siyasi mitinglere giden, gittiği sadece ‘siyasilere’ kar kalan halk ilk kez kendisinin ön plana çıktığı bir rekor ile gündeme geldi. Van halkı Van Kalesi’nden çekilen ve uzaktan bakanların bir siyasi mitinge benzettiği o kalabalığa yıllar sonra bile her baktığında “O rekorda ben de vardım” denilebilecek bir gururun altına imza attı.

***

BARIŞA SOFRA KURDULAR!

Uzun yıllar boyunca ‘Dünyanın en uzun sofrasını kuracağım’ diyen ve dünyanın en uzun 2’inci caddesi olan İskele Caddesi’nde kurulacak kahvaltı sofrası ile rekor kırmak isteyen Bak Hele Bak Yusuf Konak’ın hayali gerçek oldu. Belki o rekorun altında Yusuf Konak yazmadı ama hayali gerçekleştiren Van TSO da olsa dünyanın neresinde olursa olsun Van adıyla anılacak ve en büyük sofra denince akıllara ‘Van’ kenti gelecek.

Ama Van TSO yönetim kurulu, başkanı ve tüm birimleriyle bu rekorun kırılmasında en büyük paydaş oldu. Bununla da kalmadı işin içine devleti kattı. Yetinilmedi AK Partisi de BDP’si de bir şekilde pay sahibi oldu. İki parti mensupları ‘barış sofrasında’ oturup ‘Van’ için çaba sarfetti. Olayın işte en güzel yanı da bu oldu. Akıllarda hep rekor kalacak olsa da Van bu siyasetsiz, önyargısız, tarafsız ve yalansız rekorda en çok temsil edildiği insanların aynı sofrada olmasını sevdi. Van ilk kez kendi emeği ile büyük bir eylem gerçekleştirdi ve bunu yaparken de kendini temsil edenleri işin bir parçası yaptı. Haliyle bu rekora ortak olmak boyunlarının borcuydu. Kimse hiçbir bahane öne süremezdi, süremedi de.

Demek ki işin içinde devlet olmayınca da bir şeyler olabiliyormuş. Van bunu başardı. Bu noktada barışa sofra seren Van TSO heyeti, sofranın paydaşı olan birbirinden değerli Vanlı işadamları ve esnaflar ile rekora saatine kadar gönüllü olarak çalışan Van halkı büyük bir teşekkürü hakediyor.

***

GELELİM GÖRMEK İSTEMEDİKLERİMİZE…

Van rekoruna hiçbir şeyde olmadığı kadar sahip çıktı. Sabah saat 7 civarında ‘kimse olmaz’ diye düştüğümüz kale yolunda binlerce insanı Kale’ye doğru yürürken görmek oldukça şaşırttı bizi! Rekordan önce bazılarının ‘kırılamaz’ dediği rekorun kırılacağını daha tek tek sayımın yapıldığı turnikelerden geçmek için bekleyen onbinleri görünce kırılacağını kestirmek zor değildi. Nihayetinde rekor kırıldı ama bazı olumsuzluklar da yaşanmadı değil. İyi şeyleri konuştuk, yaşanan olumsuzluklar da bir kenarda dursun, olur da bir dahakine lazım olabilir:

Dedik ya rekor bir bahaneydi önemli olan kurulan barış sofrası, siyasetsiz birliktelik ve Van halkının beraberliğiydi. O alanda bayraksız ve slogansız bir halk toplanmıştı ve bu kitle siyasi mitingler sonrasında ‘iktidarına’ göre sunulan yüz binli, milyonlu rakamlardan çok daha gerçekti. O alanda birçok siyasi partinin tarihinde toplayamadığı kadar insan vardı. Bakmayın siz 51 bin 793 rakamına. 20 bin civarındaki kahvaltı etkinliğine katılmak için 80-90 bin civarında insanın o alana geldiğinden adım gibi eminim. İşte etkinliği düzenleyenler buna hazır değildi.

-Girişte büyük bir izdiham yaşandı. İnsanlar saatlerce giriş için bekledi. Beklerken, kahvaltıya yetişemeyeceğini bilen, adeta nefesi kesilen bir amcanın, “Maksat kahvaltıya rekorumuz olsun valla, yoksa gözümüz kahvaltı değildi” demesi bunun örneğiydi ama keşke bir hazırlık olsaydı.
-Birlikteliğin sembolik bir parçası da olsa kahvaltılıklar keşke daha adilane servis edilebilseydi. Zira masalardaki kahvaltılıklar insanlar içeri girer girmez toplanmış vaziyetteydi. Beklenildiği gibi masalarda kahvaltı yapılmadı, kahvaltısını 5’er 10’ar alan evinin yolunu tuttu. İçeriye giren vatandaşın etkinlik alanında yapacağı pek bir şeyi kalmadı.
-Alan içinde kamyon kasasında ‘deprem yardımlarını’ andıran kahvaltıyı fırlatma fotoğrafı görmek istemediğimiz bir kareydi. Bunun yerine daha adilane olsun diye turnikeden geçerken dağıtılan bir kahvaltı tabağı ya da daha düzenli bir şey yapılabilirdi. Hakaretlerle fırlatılan kahvaltılıklar halkı çok derinden yaraladı. Bizzat o alanda yaşanan o görüntüye şahit oldum.
-Keşke insanlara ‘kahvaltını da al gel’ şeklinde bir çağrı da yapılsaydı. Oraya gelip de eli boş dönen insanları görmek moral bozukluğu yaratmadı değil. Zira rekor başlamadan yola düşüp aç olarak geri dönen insanların sayısı on binler civarındaydı. Sosyal medyada yer alan bir değimle söylemek gerekirse, “Rekoru alana girip aç dönenler kırdı”. İnsanlar kahvaltılıkları ile alana gelmiş olsaydı o etkinlik bir gün boyunca devam etmiş olacak ve rekor belki de 100 bine yakın bir rakamla kırılacaktı.
-Ve keşke halk da etkinliği biraz daha festival havasında kutlayabilseydi.

Ama akıllarda bunlar değil de rekor kalacaktır. Kahvaltı rekorunun öncüsü Necdet Takva’nın dediği gibi elbette olumsuzluklar olacaktı. Hesaba katılmamış sıkıntılar büyük oldu ama halk da rekor gelince kırılmadı, gücenmedi.

-Halkın kendi emeği, kendi desteği ile kırılan bir rekordu.
-Hiçbir kurum ve kuruluş ön plana çıkmadı.
-Hiçbir siyasi partinin ve kurumun ön plana çıkamadığı bir katılımdı.
-Siyasilerin misafir, halkın ev sahibi olduğu bir etkinlikti.

Bu bile rekoru koşulsuz, şartsız sahiplenmek için yeterli bir sebepti. ‘O rekor Van’a gelecek!’ demiştik. Rekor da bizim kahvaltı da. Hayırlı olsun!