Yine rahatsızlık hissettiğim bir mesele… Ne yazık ki toplumumuzda pek de hafife alınmayacak sıkıntıların bir kaynağını teşkil eden bir durum bu: birbirimizi kabullenmeme…

 

Geçen hafta, Van’dan Antalya’ya geçmek üzere Ferit Melen Havalimanı’nın yolcu salonunda uçağa binmek üzere bekliyorum… O sırada elime tutuşturduğum birkaç notu hızlıca gözden geçirirken hemen önümde Vanlı olmadıklarını kullandıkları ifadelerden çıkardığım iki şahıs beliriyor… Gayri ihtiyari olarak konuşmalarına şahit oluyorum… Sadece birkaç günlük Van gezisi yaptığını vurgulayan bu ikilinin Van ve Vanlı için kullandıkları cümleler hakikaten nefsime dokunuyor… Kendi ülkemizin insanlarının pek de yabancı olmadığımız “ayrıştırıcı”, “küçümseyici” ve “ötekileştirici” bu ifadeleri insanların birbirlerini kabullenmeyişlerinin kanıtını teşkil ediyor… Kendileri sanki çok medeni konuşmalar yapıyormuş gibi medeniyetsizlikle etiketlediği insanların ve toprakların kendilerinden olduğunu unutuyorlar… Konuşmalar devam ettikçe ben de kendimi onlara tepki vermemek için teskin etmeye çalışıyorum… Bu esnada bir görevli biniş için uçak yolcularını çıkış kapısına yönlendiriyor… Biniş kartlarımız kontrol edilirken benim dikkatim hala bu iki yabacıya odaklı… Sıramızı beklerken bu iki yolcudan birine arka taraftan biri farkında olmadan çarpıyor… Ne büyük bir medeniyetsizlik! Başka hiçbir medeni yerde olmayacak bir durum bu! Belki onlarca kez mahcubiyetini belirten ifadelerle özür diliyor çarpan kişi… Yabancı, bu özrü hoş karşılıyor ve “Mühim değil” yanıtını veriyor medenice… Çıkış kapısında diğer arkadaşını bekleyen yabancı,  benim de hemen arkasında bulunduğum diğer arkadaşı yaklaşır yaklaşmaz “Yahu nerdeyse üstüme çıkacaktı” siteminde bulunurken sanki defalarca mahcubiyetini belirten kişinin kasıtlı bir davranışta bulunduğunu ima edip onun bütün özür dilemelerini hiçe sayıyor… Ardından biri “Buraya ilk ve son gelişim!” deyince ötekisi “Ben de aynen” yanıtıyla onaylıyor ötekini…

 

Hepimizin az çok karşılaştığımız durumlar bunlar… Ancak, insanlarımızın yaklaşım tarzları bir takım toplumsal sorunların zeminini oluşturuyor ne yazık ki… Bu yukarıda ele aldığım örnekte mesele üsluplar değil… Mesele, bizlerin birbirimize karşı olan önyargılarımız… Mesele, birbirimizi ısrarla kabul etmek istemeyişimiz… Amerikalı yazar Emerson Güzeli, kendimizle taşımadıkça güzelliği bulamayız der; sanırım tam da bunu özetliyor… Önyargılarımızı taşıdığımız her yer ve herkes bu önyargılarla şekil buluyor… Mevlana’nın Kim olursan ol, gel! düsturu daha çok lafta kalıyor bizde… Daha da ilginci mesele sahiplenme olunca hepimiz oturduğumuz yerden Vatan Millet Sakarya kesiliriz…

 

İnsan her yerde değerlidir… Ancak kendi değerini kendisi belirler… İster kabullenelim ister kabullenmeyelim, basmakalıp fikirlerimizi oluşturan önyargılarımız tükenmedikçe farklılığı kabul etmemekte direniriz… Güzel kendimizde olmadıkça baktığımız her şey çirkindir…