Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, 81 ilden milletvekilli adayları ile Van’a çıkarma yaptı. Kamalak yapmış olduğu bu çıkarma ile kentte ve bölgede güçlü oldukları mesajını verdi.

 

Saadet Partisi 1 Kasım seçimleri öncesi Van’a milletvekilleri adayları, genel başkan yardımcısı, eski bakanı ve genel başkanı ile Van’a çıkarma yaptı. 81 ilin milletvekili adayları ile büyük bir toplantı düzenleyen Saadet Partisi Van’da bir ilki gerçekleştirmiş oldu. Milletvekili adayları yanı sıra Van’a gelen önemli isimlerden bir diğer ise Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’tı. Elite World Otel’de milletvekili adayları, parti yöneticileri ve halkla bir araya gelen Kamalak, önemli açıklamalarda bulundu. Van’ın çok önemli bir il olduğunu da kaydeden Kamalak, “Van, bundan tam bin yıl önce Anadolu akınlarında, Türk ve Kürt kardeşliğinin bir daha kopmamak üzere birleştiği şehirdir. 1044’de Van Gölü çevresinde, Bizans ordularını yenerken Türk-Kürt beraberdik.” Dedi. Yaşanan çatışmalı ortam ve çözüm sürecinin bitmesiyle ilgili de konuşan Kamalak şu ifadelere yer verdi: “Kardeş kavgası çıkararak, ülkemizi bölmeye, kaynaklarımızı sömürmeye kalkanlara ‘Yeter Artık Durun’ diyoruz.”

 

“VAN İLİM VE İRFAN KAPISIDIR”

Toplantı ilk olarak Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan’ın yapmış olduğu açılış konuşması ile başladı. İlhan’ın ardından 81 illin milletvekilleri arasında bulunan bölge temsilcileri birer selamlama konuşması yaptı. Yapılan konuşmaların ardından kürsüye Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak çıktı. Kamalak yaptığı konuşmada ilk olarak şunları kaydetti: “Bugün gerçekten tarihi bir şehirde, tarihi bir güne ve tarihi bir buluşmaya şahitlik ediyoruz. Çünkü Van, Anadolu’daki ilk ilim ve irfan kapısıdır. Van ilk İslam akınlarının başladığı şehirdir. Anadolu’yu İslamla, İslamı Anadolu’yla buluşturan şehirdir. Van, bundan tam bin yıl önce Anadolu akınlarında, Türk ve Kürt kardeşliğinin bir daha kopmamak üzere birleştiği şehirdir. 1044’de Van Gölü çevresinde, Bizans ordularını yenerken Türk-Kürt beraberdik. 1071’de Malazgirt Zaferi’nde, Türk-Kürt beraberdik. 1187’de Büyük Komutan, Selahattin Eyyübi Kudüs’ü zulmün ve işgalin elinden kurtarırken Kürt-Türk beraberdik. İstanbul’da çağ açıp, çağ kapatan Büyük Fethi gerçekleştirirken Türk – Kürt hep beraberdik.”

 

KAMALAK: TÜRK-KÜRT BERABER KARŞI KOYDUK

Türklerin ve Kürtlerin her zaman beraber olduğunu ifade Kamalak, “Fatih Sultan Mehmed’in hocası Molla Gürani  bir Kürt’tü. Çaldıran ovasında zafere yürürken Türk – Kürt hep beraberdik. Yavuz Sultan Selim’in şeyhülislamı büyük âlim Ebussuud Efendi Kürttü. 19 ayrı Haçlı seferine mümin kardeşler olarak Türk – Kürt beraber karşı koyduk. Dünyanın en büyük devletleri, en kesif ordularıyla Çanakkale boğazına dayandığında Kürdü, Türkü, Zazası, Arabı, Çerkez hep beraber mücadele ettik. Aziz vatanımız uğruna şehit düştük. Zaferlerimiz de beraberdi, coşkularımız da. Acılarımız da beraberdi, hüzünlerimiz de. 1000 yıldır et ve tırnak gibiyiz. Çünkü biz tek bir milletiz, İslam milletiyiz. Rabbimiz bir, Peygamberimiz birdir. Kitabımız bir, Kıblemiz birdir. Örflerimiz, adetlerimiz aynı. Çünkü inançlarımız bir. Tarihi birlikte yazmışız.” Dedi.

 

“BEYAZ TOROSLARLA DEĞİL BEYAZ GÜVERCİNLERLE GELDİK”

Van’a Beyaz Toroslarla değil, beyaz güvercinlerle geldiklerini ifade eden Kamalak şöyle devam etti: “Bugün de zorlu bir süreçten, ağır bir imtihandan geçiyoruz. Bizi birbirimize düşürmek, gücümüzü zayıflatmak, kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen dış güçler var. Karanlık oyunlarıyla bu aziz milleti yıldırmaya, bezdirmeye, bölmeye ve yok etmeye niyetlenen karanlık güçler var. Dünyayı kendisine köle yapmak isteyen bir ‘ırkçı emperyalizm’ var. Ülkemizi karıştırmak isteyen bu karanlık mihraklara karşı verilecek en güzel cevap, inançlarımız etrafında birlik ve kardeşliğimize daha fazla sahip çıkmak olacaktır. Bugün bunun için buradayız.  Bunun için Van’dayız. Türkiye’nin 81 ilini temsilen, her ilimizden bir milletvekili adayımızla buradayız. Biz, bugün beyaz Toroslarla değil, beyaz güllerle, beyaz güvercinlerle geldik. Kırılan gönülleri onarmak için, kardeşliğimizi yeniden güçlendirmek için sevgi dolu yüreklerle geldik.”

 

KAMALAK: KARDEŞLİĞİMİZİ BOZAMAYACAKSINIZ

Bin yıllık kardeşliğin var oldukları sürece bozulmayacağını kaydeden Kamalak, “Türkiye’yi yeniden barış ve kardeşlik yurdu yapacak olan, gönül ehli kadrolarla geldik. İslam ümmetini, Kürt, Türk, Arap, Acem, Zaza diyerek parçalamak isteyenlere sesleniyor ve “Yeter Artık Durun” diyoruz. Kardeş kavgası çıkararak, ülkemizi bölmeye, kaynaklarımızı sömürmeye kalkanlara “Yeter Artık Durun” diyoruz.  Silaha, teröre, kana, gözyaşına yeter artık durun diyoruz. Ve bütün dünyaya haykırıyoruz; “Biz biriz, biz beraberiz, biz kardeşiz.” Ve biz var olduğumuz sürece kardeşi kardeşe düşürmeye gücünüz yetmeyecek. Biz bir olduğumuz sürece, bu milleti bölmeye gücünüz yetmeyecek. Biz, var ve bir olduğumuz sürece 1000 yıllık kardeşliğimizi bozmaya gücünüz yetmeyecek. Çünkü biz bu ülkenin manevi bağı çimentosuyuz. Biz, bu aziz milletin tarihiyiz, inancıyız, kendisiyiz.” Sözlerini kullandı.

 

“SİYASETİ MAL VE İKBAL İÇİN YAPMIYORUZ”

Cizre’ye yaptıkları ziyaretle ilgili de konuşan Kamalak, siyaseti şan ve şöhret için yapmadıklarını belirtti. Kamalak şu ifadelere yer verdi: “İşte geçen gün Cizre’deydik. “Gidemezsiniz” diyenlere uymadık, evimizin bir odasından öbür odasına geçer gibi gittik. Çünkü oralar kardeşlerimizin yurdu idi. Orada da çifte minareli camiler vardı. O minarelerden tıpkı Edirne’mizde, İstanbul’umuzda, Van’ımızda olduğu gibi Ezan-ı Muhammedi yükseliyordu. Kardeşlerimiz tıpkı Konya’da, Diyarbakır’da, Ağrı’da, Van’da olduğu gibi Cizre’mizde de saf saf olup namaz kılıyorlardı. Secdeye kapandık, hamd ettik Rabbi’mizde. Cizreli kardeşlerimizle kucaklaştık. Bugün de Van’dayız. Aynı kardeşlik kucaklaşmasını gerçekleştiriyoruz. Çünkü biz milletimizi tanıyor, biliyoruz ve milletimizi seviyoruz. Milletimiz de bizi biliyor. Biz siyaseti, mal ve ikbal için yapmıyoruz. Biz siyaseti, şan ve şöhret için yapmıyoruz. Biz siyaseti, milletvekili ve bakan olmak için yapmıyoruz. Biz siyaseti bu millete hizmet etmek ve Allah’ın rızasını kazanmak için yapıyoruz. Feryadımız birilerini kıskanmaktan değil, feryadımız bu millete, bu ülkeye, bu topraklara olan sevdamızdandır.”

 

KAMALAK: KARANLIK ODALARDA İŞİMİZ YOK

Karanlık odalarda işlerinin olmadığını söyleyen Kamalak, “Bizim, Washington’da, Londra’da stratejik ortaklarımız yok. Biz gücümüzü, küresel beylerden değil, biz gücümüzü milletimizin inancından ve yüreğinden alıyoruz. Bizim amacımız da, hedefimiz de bellidir; Birinci hedefimiz, huzur içinde olacağımız, Yaşanabilir Bir Türkiye’yi kurmaktır, İkinci hedefimiz, mazlumlara yardım edecek güçte, Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmaktır, Üçüncü hedefimiz ise, İslam Birliğini tesis ederek, zulmün değil adaletin, sömürünün değil hakça paylaşımın hâkim olduğu Yeni Bir Dünya’yı kurmaktır.” Dedi.

 

“MİLLİ GÖRÜŞ DİNLENİLSEYDİ BÖYLE OLMAZDI”

Kamalak, Milli Görüş’ün ilk günden itibaren Kürt meselesiyle en yakından ilgilenen hareket olduğunu söyledi. Kamalak şu sözlere yer verdi: “Kürt meselesine en cesur ve en sağlıklı bakışı yapan Refah Partisi ve Onun Lideri Merhum Erbakan olmuştur. Kürt meselesini konuşmanın dahi tabu sayıldığı 25 Şubat 1994 yılında Bingöl’de yaptığı konuşma bunun somut örneğidir. Bu konuşmadan dolayı Merhum Hocamız yargılanmış, hapse mahkûm edilmiş ve hakkında siyasi yasak getirilmiştir. Şayet Milli Görüş’ün o gün söylediği kardeşlik reçetesi dikkate alınsaydı bugün Türkiye 30 yılını kaybetmemiş olurdu. Binlerce fidanını toprağa vermek zorunda kalmamış olurdu. Analar ağlamaz, yüreklere evlat acısı düşmemiş olurdu. Şimdi bir kez daha uyarıyoruz. Bir kez daha sesleniyoruz. Bir kez daha reçetemizi sunuyoruz. Kürt sorunu ne şiddet ve terörle, ne de zoraki asimilasyon politikalarıyla çözülebilir. Mesele ancak kardeşlik hukukuna dayalı bir ümmet bilinci ile Kur’an ve Sünnet çerçevesinde çözülebilir. İslam faktörünü göz önüne almayan hiçbir çözüm ve başarı şansı bulamaz.”

 

KAMALAK: ADİL DÜZENİN KURULMASI ŞART

Köklü çözüm için adil düzenin kurulması gerektiğini sözlerine ekleyen Kamalak, “Çözüm önerileri bölgenin tarihi ve sosyal gerçeklerine uygun olmalıdır. Haklar pazarlık konusu yapılamaz. Sadece Kürtlerin değil, bütün vatandaşların her türlü insani, kültürel ve sosyal hakları kabul edilmelidir. Kürt ve Türk kardeşliği ayrılmaz bir bütündür. Bir Türk'ün Diyarbakır'a, Bir Kürt'ün ise İzmir'e pasaportla gitmek zorunda kalması bu kardeşliğe yapılacak en büyük ihanettir. Batılı ülkeler kendi içlerinde bütünleşmeyi savunurken, İslam coğrafyasında etnik ve mezhebi ayrılıkları teşvik etmesi sömürü niyetinin bir sonucudur. Bu oyunlara kanılmamalıdır. Kürtlerin kendi dilleriyle konuşmaları, kendi dilleriyle yayın yapmaları, kendi dilleriyle eğitim almaları en tabii haklarıdır. Burada önemli olan konuşulan dilin kendisi değil topluma ne telkin ettiğidir. Şefkat ve kardeşliğin esas alındığı “kerim” devlet anlayışıyla hareket edilmelidir. Siyaset acilen dilini düzeltmeli ve kutuplaştırıcı değil kucaklaştırıcı bir üslubu benimsemelidir. Çözümün muhtevası, usulü ve metodu değiştirilmeli. Çözüm İslam kardeşliğini esas almalıdır. Bölgede sadece bir grup ya da bir siyasi oluşum değil, bütün kesimler bu sürece dâhil edilmelidir. En köklü çözüm için ise Türkiye'de Adil Düzen’in kurulması şarttır.” İfadelerine yer verdi.

 

HIZMETİN TEMELINDE ZIHNIYET YATAR

1 Kasım seçimleri öncesi ambargoların uygulandığını dile getiren Kamalak, bu ambargolara rağmen dimdik ayakta olduklarını söyledi. Kamalak son olarak şunları kaydetti: “Milli Görüş’ün ortaya koyduğu ilkelere inanan ve bu ilkelere göre çalışan idareciler, ancak üstün  başarılı hizmetlerin altına imza atarlar. Şayet, aynı yöneticiler bu ilkelerden uzaklaşır ve Milli Görüş gömleğini çıkarırlar ise, aynı başarıyı sağlayamazlar. Çünkü bu işler inanç iman, azim işidir. Çünkü bu işler, “Bana ne Amerika’dan, bana ne Amerikadan!” diyebilme işidir. Çünkü bu işler, iman işidir, iman işidir, iman işidir. Bu nedenle bir kez daha söylüyorum; Milli Görüş politikalarına dönülmedikçe, ne ekonomi düzelir, ne de halkımız huzur ve refaha kavuşur. İşte bu şuurla 1 Kasım seçimlerine gidiyoruz. Bunca tahribata, bunca ambargoya rağmen Milli Görüşçüler dimdik ayaktadır. Ve dün olduğu gibi bugün de Milletimize hizmet edebilmenin ve Allah’ın rızasını kazanabilmenin heyecanı içindedir. Bu yüzden kimsenin gidemediği yere biz gideriz. Bu millete hizmet söz konusuysa hem de koşarak gideriz. Koşamazsak yürüyerek gideriz, yürüyemezsek sürünerek gideriz. Biz gidemez isek cesedimiz gider, cesedimiz de gidemezse ruhumuz gider. Ama mutlaka gideriz. Ve hak bildiğimiz yoldan asla dönmeyiz.  Ölümden korkup da davadan (hizmetten) geri durmayız. Çünkü “geri durmak, gevşek davranmak veya kenara çekilmek karşı cepheyi desteklemek” demektir. Çünkü yine, “Hakk’ın hakimiyeti için çalışmamakla, batılın hakimiyeti için çalışmak arasında sonuç itibariyle bir fark yoktur.”


ŞEHRİVAN SİYASET: ÖNDER ALTINAL

Editör: TE Bilisim