Ramazandan önceki son hutbede, cemaate şu nasihatler sarf edildi camilerde:

 

“Gönüller, paylaşmakla inşa edilir. Paylaşmak, evvela gönlümüzü muhabbet ve samimiyetle birbirimize açmaktır. Düşmanlığı,  kini, nefret ve intikamı, kalbimizden söküp atmaktır. Paylaşmak, dünyanın  neresinde olursa olsun muhtaçlara, kimsesizlere, insanlığın insafına terkedilmişlere yardım eli uzatmaktır.”

 

Kent, bölge olarak paylaşmaya, gönüllerimizi birbirimize açmaya en çok ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz. Bize düşen paylaşmak, çatışma bölgelerinden gelip bu memlekete sığınan göçmenlere sahip çıkmaktır. Ramazan da bu anlamda belki de tam anlamıyla bir vesiledir...

 

-Gelin bu Ramazan’da gerçek anlamda ihtiyaç sahibi olanların yanında olalım.

-Gelin iftar çadırlarında yerini, yurdunu ardında bırakıp Van’a sığınanlar ile beraber aynı sofraya oturalım.

-Gelin bu Ramazan’da 5 yıldızlı otellerde iftar açma geleneğini bir kenarda bırakıp yemeğimizi, ekmeğimizi alıp fakir sofralarına gidelim. Bu sofralara harcanan yüzbinlerce lira parayı fakirler ile paylaşalım.

 

Van bu Ramazan şaşalı sofraların kurulduğu bir kent olmasın. Van paylaşmanın en üst seviyeye çıktığı, reklamsız birlikteliklerin sergilendiği, yöneticisinin de, STK’sının da, siyasetçisinin de fakir sofrasına konuk olduğu bir Ramazan geçirsin. Bir gazeteci olarak o yüzden diyorum ki: Lütfen ne bizi ne de kimseyi 5 yıldızlı iftarlara çağırmayın. Alın ekmeğinizi ihtiyaç sahiplerine gidin.

 

Bu vesileyle tüm okurlarımızın Ramazan-ı Şerfleri’ni kutluyorum. Ramazan hayırlara vesile olsun...

 

***

 

VAN’A BİTMEYEN HAVALİMANI BİTMİŞ!

 

Ramazan başladı ve bitecek, ama bizim hit bitmeyecek dertlerimiz, projelerimiz var...

 

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf dikkatimi çekti. Vatandaş paylaşımına açık bir sayfada Van Ferit Melen Havalimanı yıllardır bitmeyen genişletme ve modernizasyon çalışması ile ilgili bir fotoğraf paylaşılmış. Yıllardır toz toprak olan kaldırımlarda biten peyzaj çalışmaları ile ilgili bir fotoğraf verilmiş ve şöyle denilmiş: “Havaalanına peyzaj ve otomatik sulama sistemi kurulmuş hayırlı olsun.”

 

Altına yüzlerce yorum yapılmış. “Büyükşehir olduk, olsun o kadar” diyeni de var, “Çok büyük bir hizmet Van kendini aşıyor artık” diyeni de...  Bu fotoğraf için yapılan hizmetlere teşekkür edenler de bir hayli fazla olmuş. Şöyle bakınca küçük şeylerle nasıl da mutlu olabilen bir kent olduğumuzu gördüm. Yanlış hatırlamıyorsam Van Havalimanında çalışmalar 2010 yılında başlamıştı.

 

Yıllık 1 milyonun üzerinde yolcunun uçtuğu havalimanının genişletilme çalışması tam 6 yıl sürdü. Daha geçen yıla kadar da inşaat halinde olan bir havalimanı halindeydi. Haliyle kaldırım, peyzaj,  yeşillik görünce seviniyor insan. Fakat bu noktada paylaşmak istediğim mevzu başka. Bu fotoğrafı görünce şöyle durup düşündüm. Van’daki bu havalimanı genişletme çalışmaları yapılırken Türkiye genelinde neler bitti diye... Sadece bir kaçını sayayım. Van Ferit Melen Havalimanı’ndaki çalışması tamamlanana kadar:

 

-İstanbul’daki 3’üncü Köprü tamamlandı.

-Marmaray Projesi Hayata geçirildi.

-İstanbul’daki 3’üncü Havalimanı Projesi yarılandı.

-Yüksekova’da yeni bir havaalanı yapılıp hizmete açıldı.

-Diyarbakır yeni havalimanına kavuştu.

-Ordu-Giresun Havalimanı deniz doldurularak yapıldı.

 

Van’a 6 yılda bundan daha fazlası, uluslararası olabilecek yeni bir havalimanı yapılması daha mantıklı olurdu. Bu kadar proje bittikten sonra Van’daki havalimanı da tamamlandı işte. 6 yılda ne yapıldı derseniz? Peyzaj sulama sistemi kuruldu. Daha ne istiyorsunuz... Ne de olsa şehre fıskiye gelmiş!

 

***

 

BAŞKAN DİYOR Kİ...

 

Son yazımda “Van’a niye bakanlık verilsin ki?” demiştim. Siyasetçi kıtlığımızdan bahsetmiş, Van’ın Ankara’da bir türlü istediği o ‘lobi’yi kuramadığına değinmiştim. Dostlar sağolsun gerek yüz yüze gerekse telefonla yazıya dair değerlendirmelerini eksik etmedi... Bu konuda duyarlılığı üst seviyede olan isimlerden birisi de Van’ın STK’larda ömrünü harcamış, tam bir Van sevdalısı işadamı Feridun Irak oldu. Irak, “Fazlası var eksiği yok” dedi ama fazladan bir şeyler daha ekledi:

 

-Bizim vekillerin bakan olma derdi yok! Bizim siyasetçilerimiz nasıl vekil olurum, ya da vekilse de bir sonraki dönem nasıl yeniden vekil seçilirim kaygısını taşıyor.

-Bir şeyler yapmak isteyen vekilin bakan olmasına gerek yok. Bakan olmamasına rağmen iz bırakan vekiller yok mu? Bugün TV’lerde hiç bakan olmadan Türkiye’ye ismini ezberletmiş onlarca siyasetçiyi sayabiliriz.

-Önemli olan doğru girişimlerde bulunmak. Van’a bir şey yapmak istiyorsanız zaten tüm kapıları size açılır yeter ki vekilliğinizi kent için kullanın.

-Van’da siyasetçilerin etiği, ahlakı, davranışından bahsediliyor ama nihayetinde bu partide siyaset yapanlar ‘Siyaset Akademisi’nde eğitim görmüyor mu? Partinin siyaset eğitimi sürecinden geçmiyor mu? Demek ki bir şeyler doğru anlatıyor mu siyasetçilere...

 

***

 

Malum, ABD’de yeni bir başkanlık süreci var. Obama görevi bırakıyor. Şu sıralar veda ziyaretleri yapan, başkanlığa veda eden Obama, gittiği yerlerde başkanlığa dair söylemlerde bulunuyor. Bu konuşmalardan ibretlik olanlardan birisinde de şu ifadeleri kullanıyor.  “ABD’de kim başkan seçilirse seçilsen ülkede daha kötü bir yönetim olmaz. Cumhuriyetçi’si de seçilse sosyalisti de seçilse kazanan ABD olacak. Çünkü demokrasi kültürü oturmuş durumda.” Vurguladığı diğer bir konuşma ise ABD’deki üniversitelerin rolü. Obama diyor ki: “ABD’de ekonominin güçlü olmasının en önemli tarafı üniversiteler.” ABD’nin en büyük yatırım ve şirketlerinin üretimlerinin arkasında üniversiteler olduğunu vurguluyor Obama. Bu yüzden de üniversiteler varken, ekonomi ‘sağlam’ diyor. Haklı da... En büyük markaların arkasında üniversiteler, projeleri ve araştırma merkezlerinin destekleri var...

 

Üniversitelerin rolü bu kadar önemli işte... Bugün Oxford denildiğinde şüphesiz herkesin aklına önce Üniversite gelir. Belki böyle bir kent olduğu bilinmez bile. Bunun nedeni Oxford’u Oxford yapanın üniversite olmasıdır. Kentin yapısını da kimliğini de, gelişmişliğini de belirleyen üniversitedir... Biz daha bunu idrak edemedik. Ama üniversite destekli AR-GE’ler, Araştırma Merkezleri ve yönetime dair tespitler artık dünyada yönetimlere etki ediyor. Amerika’ya yeniden keşfetmeye gerek yok, Amerika Birleşik Devletleri’nin keşfettiğini uygulamanın vakti geldi de geçiyor çoktan...

 

***

 

NASIL BİR ÜNİVERSİTE?

 

Tam da üniversite demişken Van’da bir hayal gerçek oluyor. Bediüzzaman Said-i Nursi’nin 100 yıllık rüyası gerçek oluyor. 3 defa kurma teşebbüsünde bulunduğu, Edremit’te temelini atıp tamamlayamadığı Medresetüz’zehra (Zehri Okulu) hayali sonunda gerçek oluyor. Bu Van içinde yıllardan bu yana gerçekleşmesi beklenen bir hayaldi. Bir kaç yıl önce de konuşuldu ama gerçekleşmedi. Van gerçekleştirmeyince bir çok şehirde anıldı. Ama en güçlü girişim Eğitim Komisyonu’nun başında bulunduğu bir dönemde Beşir Atalay ve Burhan Kayatürk döneminde yapıldı. Zehra Üniversitesi hayali öyle sıradan bir üniversite değil şüphesiz. Üstad bu projeyi yaparken bir ‘misyon’ yükledi, ‘anlamları’ vardı.

 

Bu okul bölgenin önemli duraklarından biri olan Van’da hem çok dilliliği, hem ilmi hem de beşeri bilimleri ‘uluslararası’ bir Temsiliyet ile öteye taşıma amacıyla kurulacaktı. Üniversitenin kurulması ile ilgili müjdeler geliyor. Kurucu rektör ve çalışanların sayısı şimdiden bir bir duyuruluyor. Fakat bu noktada kesinlikle bu vizyonu ve bu üniversitenin Van’ın üniversitesi olma hassasiyetini kaybetmeden bir yol haritası çizilmesi gerekiyor.

 

Büyük bir heyecanla, Van’a yapılacak bu ölümsüz eserin aşamasını takip etmeyi bekliyorum... Allah şimdiden hayırlı etsin memlekete!