Başkan Ersan, Van’daki imar konusunda sıkıntıların olduğunu ve bu yüzden imar planının biran önce çözüme kavuşturulması gerektiğini dile getirdi. İmar planının yanı sıra çarpık kentleşme ile ilgili de konuşan Ersan, “Yerel yöneticilerimiz seçimler geldiği zaman oy kaygısı ve rant çıkarları nedeniyle çarpık kentleşmelere önlem alamamaktadır.” Dedi. Ersan ayrıca devam eden çözüm süreci ile ilgili ise ülkenin ve halkın barışı hak ettiğini vurguladı.

ERSAN: DERNEK DEĞİL, KURUM KURULUŞUYUZ

Gazetecilerle bir araya gelen Ersan ilk olarak İnşaat Mühendisleri Odasının geçmişini anlattı. Ersan İMO’nun bir dernek değil kurum kuruluşu olduğunu belirterek ayrıca İMO’nun amaçlarını dile getirdi. Ersan şu sözlere yer verdi: “Tatvan-Bitlis temsilciliğimizin açılışı için nedeniyle bugün Tatvan’daydık. Yine bugün içerisinde sizin de takip ettiğiniz üzere Van temsilciğimizi ziyaret ettik ve inşaat mühendisleri hakkında sizlere bilgi vermek adına buraya geldik. İnşaat Mühendisleri Odası Anayasanın 15. Maddesi ve 6235 sayılı kanuna göre kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Kamu kurumu niteliğinde diye belirtmek istiyorum. Çünkü bazı arkadaşlarımız hatta üyelerimiz daha İnşaat Mühendisleri Odasını bir dernek gibi niteleyip, bir dernek gibi görüyorlar, bu yüzden bu açıklamayı yapmak istedim. Yani bizim araçlarımız bile siyah plakalı ve kamu kurumu niteliğindedir. Yani bir DSİ, bir Karayolları gibi inşaat mühendisleri odası da böyle bir meslek kuruluşudur. Kuruluş amaçlarında biri üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak, bir diğer amacı ise, kamu yararına ülkede yapılan yatırımları ve mesleği ilgilendiren yatırımlar konusunda sizleri ve halkımızı bilgilendirmektir. Bunları yaparken kamu yararı olan projeleri onaylamak, kamu yararı görmediğimiz projeler hakkında da eleştirileri yapmaktır. Bu anlamda sizlerle birlikte olduğumdan dolayı da mutlu olduğumuzu ifade ederim. İMO inşaat mühendisleri mesleğinin her ortamda, her zeminde v her şartlarda inşaat yapabilme mühendislik eğitimi alabilmesi kaydıyla her ortamda inşaat yapabilme mesleğini kamuoyuna ve sizlerle olan iletişimi neticesinde bir yerlere duyurmak amacıyla mesleği icra eden bir meslek kuruluşudur.”

“VAN VALİLİĞİ DEPREM DÖNEMİNDE BİZİ İSTEMEDİ”

Van’daki inşaat sektörünün sıkıntılı olduğunu dile getiren Ersan, deprem döneminde yaptıkları faaliyetleri de açıkladı. Deprem döneminde valilik tarafından hasar tespiti için istenmediklerini ancak valiliğin zor durumda kalmasından sonra kendilerini geri çağırdıklarını vurgulayan Ersan, “Bildiğiniz gibi 23 Ekim tarihinde Van’da önemli bir deprem yaşadık. İnşaat mühendisleri odası olarak Van’daki depremden 3 gün sonra bizler buradaydık ve Van’da yaşanılanları burada yaşadık. Aynı şekilde ikinci depremde de yine 3 gün sonra buradaydık ve sizlerin dertleriniz bir nebze çözüm üretebilmek adına yine buradaydık. Bizler bunu yaparken binalarımızın kimliğini ortaya çıkarmak adına, hasarlı binalarımızı tespit etmek ve hasarlı olmayan binalarımızda da insanlarımızın ikamet edebilme şanslarının olduğunu belirtmek üzere, bizler üyelerimiz ile birlikte 2 ay boyunca üyelerimiz ile birlikte burada sizlere hizmet verdik. Hasar tespit çalışmalarında ilk etapta Valiliğin arz etmemesine rağmen, bizleri istememesine rağmen daha sonraki süreçte Valiliğin hasar tespitinde çözüm üretememesi nedeniyle bizden tekrar yardım talebinde bulunmasından sonra bizler üyelerimiz ile birlikte burada 2 ay sizlere hasar tespiti çalışmalarımızı bulunduk. Daha sonra ki gelişlerimizde de halkımızın buradaki mağduriyetlerini burada bire bir gördük, yaşadık ve yerinde tespitleri yaptık. Bugün gelinen noktada Van depreminden sonra çok önemli bir adımın atıldığını söylemek maalesef mümkün değil. İmar planı sorunun çözülmemesi nedeniyle Van’da inşaat sektörünün çok iyi bir konumda olmadığını sizlerde, bizlerde çok iyi görüyoruz. Bundan dolayı da inşaat sektörü Van’da sıkıntılı bu yüzden bir an önce Van’daki imar sorunun çözülmesi gereklidir. Aksi taktirde insanlar, esnaf mağdur olmaktadır. Bunun yeni belediyelerin seçiminden sonra gerçekleşmesini bekledik. Maalesef bugüne kadar gerçekleşmedi ama en kısa sürede gerçekleşeceğine inanıyoruz. Aksi taktirde çözümü mümkün olmayan sorunları yaşatacağını düşünüyoruz. Bu nedenle de yerel yönetimlerin buna duyarlı olmalarını istiyoruz. Bu imar planlarının revize edilmesi gerekmektedir. Bunu da sizler paylaşmak istiyorum.” Dedi.

ERSAN: HİÇBİR SİYASİ PARTİNİN ARKA KAPISI DEĞİLİZ

Kamunun yararına olmayan projeleri her zaman eleştirdiklerini dile getiren Ersan ayrıca hiçbir siyasi partinin arka kapısı olmadıklarını söyledi. Ersan şöyle devam etti: “Bizler kamu yararı olan projeleri desteklerken kamu yararı olmaya projeleri de eleştirirken yerel yöneticilerin ve siyasi iktidarın bazen çok hoş karşılamadığı veya bizlere şaşı baktığını hepimiz biliyoruz. Ama biz mesleğimizin bize yüklediği sorumluluk nedeniyle kamu yararı olmayan projeleri destekleme şansımızın olmadığını, kamu yararı olan projeleri desteklediğimizi sizlere açıklamak istiyoruz. Bu nedenden dolayı siyasi iktidarla zaman zaman yerel yöneticilerle çok hoşnut olmadığı eleştirilerimizi yapmak durumunda kalıyoruz. Bu mesleğimizin bize yüklediği bir görevdir. 60 yıldır bunu yaptık. Hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmadık. Biz doğru yapana doğru, yanlış yapanı eleştirmekle bu mesleğin bize yüklediği en önemli görevdir.”

Çarpıklaşmanın sebebi rant ve oy kaygısı

İnşaat Mühendisleri Odasında basınla bir araya gelen İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan çarpık kentleşme ile ilgili gazetemizin sorularını yanıtladı. Çarpık kentleşmenin sadece Van’da değil, Türkiye’nin birçok ilinde yaygın olduğunu dile getiren Ersan bu tür kentleşmenin ise rant ve oy kaygısından olduğunu söyledi.

“ÇARPIK KENTLEŞME TÜRKİYE’NİN KARIN AĞRISIDIR”

Çarpık kentleşmenin Türkiye’nin bir karın ağrısı olduğunu vurgulayan Ersan, ayrıca kentleşmenin yerel yöneticilerin iki dudağı arasında olduğunu söyledi. Ersan şu sözlere yer verdi: “Çarpık kentleşme sadece Van’a mahsus bir şey değildir. Bunu dün Bitlis ve Tatvan’da da gördük. Bizler inşaat mühendisi olarak çarpık kentleşmenin ülkeye ne kadar zarar verdiğini her fırsatta söyleriz. Ama maalesef yerel yöneticilerimiz seçimle geldiği için oy kaygısı nedeniyle bu çarpık kentleşmelere önlem alamamaktadır. Onun oy denen bir problemi vardır. Oy problemi artı rant problemi kentleri bugünkü sürece getirmiştir. Biz inşaat mühendisleri odası olarak bizim mesleğimiz gereği, her hangi bir ranta dayalı, bir oya dayalı bir eriliş ve kaygılarımız olmadığı için çarpık kentleşmeye sürekli karşı olduğumuzu ve her fırsatta kentlerimizi bu anlamda eleştirdiğimizi, kent yöneticilerimizi eleştirdiğimizi biliyorsunuz. Kentler insan hayatının odağındaki en önemli fiziki yapılardır. Bunların değişimler ve oluşumları aynı kentte yaşayan insanların büyük oranda etkiler. Bizlerde kenti yönetenlerin yerel yöneticilerin ufkuyla kentler şekillenir. Medeni kent halkının oluşmasında dikkate alınmadığı veya sürece dâhil edilmemesi nedeniyle bizde yerel yöneticilerin iki dudağı arasında kentler oluşur. Kent yöneticilerin ufku ne kadar geniş ise ne kadar iyi ise kentler o anlamda gelişir. Çünkü bizde yerel yöneticilerin iki dudağı arasında söylediği sözler, kent halkının dâhil edilmemesi nedeniyle kentler o anlamda gelişir ve şekillenir. Bu tüm Türkiye’nin karın ağrısıdır. En büyük problemidir.”

ERSAN: BİRAN ÖNCE REVİZE EDİLMESİ LAZIM

Yapılan ve devam edilen çarpık kentleşmenin bir an önce revize edilmesi gerektiğini söyleyen Ersan, “Bu süreç içinde bizim böyle bir kaygımız olmadığı için bizler bunları ancak eleştirmekle, yapılanların yanlış olduğunu söylemekle yetiniriz. Bunlar oy kaygısı, rant kaygısı nedeniyle kentler böyle şekilsiz hal almaktadır. Bildiğiniz gibi 99 Marmara depreminden sonra siyasi iktidar ülkede kentlerin yapıları ile ilgili iki önemli karar alındı. Biri 4 bin 708 sayılı yapı denetim yasasıydı. Bir diğeri ise en son çıkarılan 6 bin 306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi. Yani deprem bunlara bu iki kaygıyı öne çıkarıp daha deprem güvenlikli yapıların olması için bunların yapılması gerektiğini gerek yapı denetimin gerek kentsel dönüşümün yapılması gerektiği fikrini ortaya çıkarmak için bu iki kanunu çıkardılar. Birinci kanun bugün maalesef işlevini kaybetmiştir. Yapılar yapı denetim kanunu niteliğinde denetlenmesi mümkün görülmemektedir. Bu konunun mutlaka revize edilmesi yeniden yapılanması gerekir. Çünkü depreme karşı önemli olan yapıların yapılırken denetimin sağlanmasıdır. Bir diğer hususta kentsel dönüşüm. Bu iki kanunun da iyi niyetle çıkarıldığını düşünüyorum. Ama maalesef kentsel dönüşümün bugün geldiği süreçte ranta dayalı kentsel dönüşüm uygulamaları ile bu kanunda sınıfta kaldı. Depreme yönelik çıkarılan bu iki kanunun bu gün çok ciddi problemlerinin olduğunu düşünüyoruz. Bundan dolayı önümüzde ki depremlerde insanlarımızın mağdur olmaması, konutlarımızın deprem nitelikli, sağlıklı yapılması için yeni bir yapı denetim kanunu çıkarılarak yapılarımızın denetiminin sağlanması, mühendislik eğitiminin alınmış olması gerekir. Biz siyasi iktidardan bugüne kadar 4 bin 708 sayılı yapı denetim kanunu ile ilgili görüştüklerimizi paylaşmamıza rağmen maalesef bir adım atılmadı. Bu kanunun mutlaka revize edilmesi lazım. Halkımıza karşı siyasi iktidarın bu kanun üzerindeki yaptırımın sonuna kadar kullanması gerektiğini düşünüyoruz.” Dedi.

Van’da gazetecilerle bir araya gelen İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan:

‘Bu ülke ve halk barışı hak ediyor!’

Son olarak gazetecilere çözüm süreci ile ilgili bir değerlendirme yapan İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan, Türkiye’nin savaştan yorulduğunu söyledi. Ersan şu sözlere yer verdi: “Her şeyden önce şunu kabul etmeliyiz Kürt sorunu, son otuz yıldır ülkenin en önemli sorunlardan biri halindedir. Son otuz yıl dedim ama herkessin malumudur ki, kökenlerin daha eskilere dayanmaktadır. Türkiye topraklarında Kürtler vardır. Kürlerin hak ve özgürlük sorunu bulunmamaktadır. Sorun ise Kürlerin varlığı reddeden, dolaysıyla hak ve özgürlüklerin kendilerine teslim etmeye yasakçı, yasaklayıcı anlayıştan kaynaklanmaktadır. Elbette şuan sosyolojik bir analiz yapmayacağız ancak Kürt sorunun silahlı çatışma şeklini alması nedeniyle son 30 yıla özelikle vurgu yapıldığı belirlemek istiyorum. Dile kolay; ülkenin son otuz yılına damgasını vuran sorun nedeniyle on binlerce insan yaşamını yetirmiş, inanlar sevdiklerinde ayrılmış, yer yer toplumsal gerginlik ve çatışlara neden olmuştur. Açıkça Kürtler de daha net ve yüksek sesle dile getiren barış talebi, ülkenin batı tarafında da yankısını bulmuştur. Selahattin Demirtaş’ın seçimler de gösterdiği başarıyı ben biraz da buna bağlıyorum. Türkiye bu savaştan yorulmuş, yorgun düşmüştür. Ve savaşın bir an önce yerini kalıcı barışa bırakması arzulamaktadır.”

ERSAN: HALK BARIŞI HAK EDİYOR

Türkiye’nin ve halkın artık barışı hak ettiğini vurgulayan Başkan Ersan, “Aslı soru şudur: Kadim çağlardan bu yana birlikte yaşayan Anadolu halkları barışı hak etmiyorlar mı? Hiç tartışmasız bu ülke barışı hak ediyor. Türkiye eşit demokratik, adil, hakların ve kültürlerini özgürce bir arada bulunduğu, sosyal adaletin sağlandığı bir ülke olmaya hak diyor. Bugün bir şansa yakalanmıştır. Bu şansı parlamenter sitemi içerisinden, şeffaf ve katılımcı bir tarzda, hiçbir toplumsal –siyasal oluşuşumu devre dışına bırakmadan, konuya iç politikadan malzemesi haline getirmeden değerlendirmeliyiz. Uzun zamandan bir silahların susmuş olması bile, evlere düşen ateşi azalmış olması bile başlı başına olumludur, geleceğe ilişkin umutları yeşermemektedir. Bu umuda sadece bizim değil, bölgenizdeki bütün ülkelerin ve hakların ihtiyacı bulunmaktadır. Çünkü Kürt sorunun Türkiye sınırlarına hapsedilmeyecek derinlik ve genişlikte olduğu, Kürtlerin coğrafi konumlanışına ve özelikle son dönemdeki gelişmelere (Rojava örneğinde olduğu gibi) bakılarak anlaşabilir. Türkiye bu temel sorununu çözmeli, kalıcı barış tesis etmeli, her insanın özgürce yaşayabilineceği bir düzen kurmalıdır. Hak özgürlüklerin tanıması ve bunların anayasal güvence altına alınması yaşamsal önemdedir. Açık ki demokratik, katılımcı, eşitlik, özgürlükçü bir Anayasa talebi, Kürt sorununun çözümüne de içerecek şekilde ivedililkle karşılamalıdır.”

Editör: TE Bilisim