1-7 Ekim tarihleri arası 1986 yılından beridir çeşitli etkinliklerle ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’ olarak kutlanmaktadır.

Müslümanın hayatı boyunca en fazla uğrayacağı bu mekânlara sadece bir haftalık kutlamalarla dikkat çekmek yetersiz olur diye düşünüyorum.

Camilerin toplum hayatındaki yerine ve haftanın önemine geçtiğimiz perşembe günü vurgu yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplumla camilerin bütünleşmesi gerektiğinin altını çizerek; “Biz inancımızı bu ülkede yaşamak ve yaşatmakta niye başarılı değiliz? Veya Camilere kadınlar giremez diye bir ayet mi, hadis mi var? Kendimize bu soruları sormamız lazım.” Dedi.

Son zamanlarda gençler gibi kadınlarında camilere az katılım gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan yine aynı konuşmasında “Demek ki bir yerde bir eksiğimiz var, bu sorunun tespitini yapmak başta şahsım olmak üzere hep birlikte bizim görevimizdir” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Evet insanların camilere teşvik edilmesi konusunda bir yerde bir eksiğimiz ve ivedilikle atmamız gereken hamleler var.

Ben de haftanın önemi ve vatandaşlık görevim münasebetiyle bu soruna hasbel kader talibim.

Aslına bakarsanız ibadet mekânlarında cemaatlerin azalış göstermesi dünyanın geneli için endişe duyulacak hale geldi. Son zamanlarda yapılan araştırmalar Avrupa’da kiliselere giden insan sayısında azalmalar yaşandığını hatta kilise kapılarına da kilitler vurulmaya başlandığı yönünde.

Bu aralar kiliselerde çanlar “Tehlike! Tehlike!” diye çalıyorken bizde de minareler cemaatte yaşanan genç nüfus azalışı ve kadınların camiye az katılım göstermesiyle “Dikkat! Dikkat!” diye uyarılar veriyor… E tabi duyabilene...

Özellikle genç nüfusun camilere katılım oranında gözle görülür bir azalmanın sonucu olarak camilerimizde cemaat yaş ortalamasının artması, cemaatte yaşanan sayısal azalma; hem modernleşmenin getirdiği dünyevileşme hem de camilerimizin yeni şartlara adapte olamaması olarak yorumlanıyor.

Bu konuyla ilgili önlem almamız gerektiği ortada…

Aklın yolu birdir. Birçok çözüm önerisi olacağı gibi gelin biz bu sorunu Hz.Peygamber’imizin izlediği yoldan çözelim.

Hz. Peygamberimiz İslâm’ın kurumsallaşmasına camiden başlamış, hicretten hemen sonra inşa ettiği Mescid-i Nebevi Camisini, bireysel ve sosyal pek çok ihtiyacın karşılandığı bir merkez haline getirmiştir. Böylece toplum bu camilerde ibadetini gerçekleştirdiği gibi ihtiyaçlarını, sorunlarını dile getirmiş birçok işini çözüme kavuşturmuştur.

Günümüzde Ülkemiz sınırları içerisinde Selçuklu, Osmanlı döneminden miras kalan kültürel ve manevi duygularımızı yansıtan bizi biz yapan ecdat yadigârları camilerimiz var. Bunların içerisinde de her şehrin kalbi olan ‘Ulu Cami’lerimiz var. O zaman bizde işe Anadolu’da birçok il ve ilçenin merkezinde örneklerini gördüğümüz bu tarihi camilerden başlayıp tekrardan toplumun merkezine camileri yerleştirmeliyiz. Cami merkezli bir hayatı özendirmemiz, teşvik etmemiz, buraları sevdirmemiz, ilgiyi alakayı buralara kaydırmamız gerekiyor ki insanların camilerde işi olsun.

Nasıl mı?

İlk olarak şunu unutmamalıyız ki Allah’ın evi olan camilere sahip çıkma görevi sadece İmamların, müezzinlerin veya bir kurumun görevi değil tüm vatandaşların görevidir. Bu konuda bizleri büyük sorumluluklar beklemektedir.

Her Camiye Bir Kütüphane projesi gibi faydalı çalışmaları desteklemeliyiz. Bu yolla toplumun tüm kesimine kitap okuma imkânlarıyla okuma alışkanlığı kazandıracaktır.

Camilere gençlerin çekilmesi, okumayı ve araştırmayı teşvik etmesi, çağın teknolojik imkânlarından yararlanması için camilere bilgisayar, yazıcı, internet bağlantısı gibi hizmetler verilmeli. Bu imkânlar özellikle toplumun dezavantajlı kesimlerine büyük avantaj sağlayacaktır.

Camiler, bulundukları yörenin sosyal hizmetlerinde, devamlı ışıldayan ve çevresini aydınlatan bir kandil olmalı. Camilerde haftanın belli günlerinde çağın modern teknolojileriyle tarihi, kültürel, dini vb. konulu söyleşiler ve konferanslar verilmeli. Bu konferanslarda herkes gibi Anne, Babalar düşüncelerini dile getirmeli.

Böylelikle camilerin bilgi, birlik sevgi ve saygı mekânı olduğuna dikkat çekilip, camiyi dini, toplumsal  yönü ile hayatın merkezine, şehrin kalbine taşıyabiliriz.

Zamanla Camiler ‘namazların eda edildiği mekânların yanında’ kent ve mahallelerin belleği, maddi ve manevi değerlerimizin harmanlandığı Kütüphane Konseptli Kültür Merkezleri olma yolunda hızla ilerleyecektir.

Toplum bu mekânları dini ilimlerin yanında birer bilim, sanat, kültür merkezi olarak görecek ve hedef kitlemiz olan çocuk, genç, yaşlı, kadın ve erkeklerin camide uğraşacakları bir şeyler olacak.

Tabi tüm bunları gerçekleştirmemiz için; kültürel değerlerimizin tarihi Misyonunu bilen Vizyon sahibi Bay ve Bayan personellerin istihdam edilmesi gerekiyor. Tarihi, kültürel ve turistik değerleri araştırıp, koruyacak, bilimsel alanda geleneksel kültüre ve değerlere saygılı, yeniliklere açık, dünyadaki gelişmeleri takip eden, teknolojik imkânların kullanılmasında topluma katkıda bulunacak Üniversite mezunları istihdam edilmelidir. Böylece camilerin tüm sorumluluklarını taşıyan İmamların yükü alanında uzman olan bu kişiler tarafından hafifletilmiş olacaktır.

Camilerimizin Uzman Personel ihtiyacı gözler önünde olup, bu ihtiyaç hali hazırda devam eden toplum yararına çalışma programı olan TYP ile çözülebilir. İŞKUR bu zamana kadar olduğu gibi önemli bir rol üstlenecektir.

Yeni kurulan hükümet sisteminin getirdiği olanaklarla istihdam edilecek personeller için her bakanlık kendi bünyesinde çalışmalar hazırlarken başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yerel yönetimler ve İŞKUR’dan da bu ihtiyaçlar doğrultusunda istihdam planları oluşturmasını temenni ediyorum.

Netice olarak…

Çok işlevli Camilere ihtiyacımız olduğu gibi bir yerde bir eksiğimiz var sözüne de istinaden 8. maddede vurguladığım kriterleri taşıyan Sanat Tarihi Uzmanı, Osmanlıca Uzmanı, Tarih Öğretmeni, Restoratör, Kütüphaneci, Hattat ve Arkeologlar gibi disiplinler arası eğitimi iyi bilen, bilimsel düşünebilen uzmanların hızla atılacak adımlarla Camilerde istihdam edilmesi lazım. Bu şekilde eksiklerimizin giderileceği kanaatindeyim.

Saygı Değer Büyüklerim Bir Kardeşiniz ve Evladınız Olarak Benden Söylemesi Sizden Uygulaması; Yeter ki Siz isteyin parıldayan bir güneş gibi ufukta belirecektir çözüm!

Kalın Sağlıcakla…

Editör: TE Bilisim