Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı bir takım programlara katılmak üzere Van’a geldi. Van’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Yüksek, 16 Nisan’da yapılması planlanan referandumda nasıl bir tavır sergileyeceklerine dair açıklamalarda bulundu.

 

DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek Van'da basın mensuplarıyla bir araya gelerek referanduma dair açıklamalarda bulundu. Toplantıda konuşan Yüksek, Referandumda hayır dedikleri için kendilerini CHP ile ortak düşüncelerinin olmadığını ve CHP ile ortak hareket etmediklerini kaydetti. Yüksek, “Kategorik olarak sistem değişikliğine karşı değiliz ama neler değişmeli onu soruyoruz.” Dedi.

 

YÜKSEK: BARIŞ ÇOK KIYMETLİ BİR ŞEY

Basın toplantısında konuşan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, “Bu ziyaretimizde sizlerle bir araya gelmek istedik. Yerel ve genel konuları görüşelim. Çok farklı bir dönem yaşıyoruz, imkânlar kısıtlı ama imkânlar dâhilin de sizin gibi kıymetli, objektif basın mensuplarıyla bir araya gelerek görüşlerimizi paylaşıyoruz. Sizin de çalıştığınız kurumların üzerinde büyük baskılar var. Bunu da anlıyoruz. Başımıza ne gelse de barış diyoruz çünkü barış çok kıymetli bir şey. Bizler parti olarak barış çizgisinden hiç vazgeçmeyeceğiz.” Dedi.

 

“BİZİM AMACIMIZ ŞİDDET ORTAMININ ORTADAN KALKMASINI SAĞLAMAK”

Yüksek, yaşanan her olumsuzluğun sonucunda barışın geldiğini ifade ederek, “İnsani olan kavga, savaş değil, barıştır. Savaşlar, çatışmalar kendi içinde aslında bir sapmadır. Burada bir problem var. Doğru olan, sebep ne olursa olsun kavgalı çatışmalı durumları ortada kaldırmaktır. Amacımız huzur dolu bir ortam yaratmaktır. Biz bundan niye vazgeçelim. Bir sorun var bu ülkede. Onun doğurduğu kavgalar var, ama bizim amacımız u şiddet ortamının ortadan kalkmasını sağlamaktır. Temel gayemiz bundur, bu nedenle başımıza çok şey geliyor. Barışa gelmeyenler hep bu yönteme başvurdu. Bugün de baskılar, tutuklamalar sürüyor. Bugün Bekir Başkan niye burada değil, Bekir Kaya ve onun gibi tutuklanmış olan belediye başkanlarımızın topluma, insana, insanlığa zarar veren hangi suçu var.” Diye konuştu.

 

YÜKSEK: HEP BARIŞ DİYORUZ

Terör soruşturmaları kapsamında Kanun Hükmünde Kararname görevlerinden alınan DBP’li belediye başkanlarına dair konuşan Yüksek, “Toplumun değer yargıları, çıkarlarını, insan çıkarlarını olumsuz yönde etkileyen bir durum varsa bu konuda cezalandırma yöntemlerine gidebilirler. Ama Bekir Kaya ve diğer belediye başkanlarımız hangi toplumsal suçu işlemiş, hangi insana zarar vermiştir. Bu arkadaşlarımızın dosyalarında bu iddialar dahi yok. Ayan beyan ortada. Tüm hayatını barışa, demokrasiye adamış bu arkadaşlarımızın içinde bulunduğu bu durum kabul edilemez. Cezaevine girerken de çıkarken de hep barış diyoruz. Bunun ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyoruz. Yanı başımızda mağduriyetler var. Halkın toplumun yaşadıklarını görüyoruz. Evlerinden göç etmek zorunda kalanlar, fakirleşenler… Ekonomik çöküntü, sosyal bunalımının tümünü görüyoruz. Bu yüzden daha yüksek sesle barış, çözüm, diyalog diyoruz. Bunun tersini kimler söyler, sarayda, sırça köşkte yaşayanlar der.” Şeklinde konuştu.

 

“HER FIRSATTA BARIŞ DİYECEĞİZ”

2015 yılının Temmuz ayından bu yana başlayan çatışmaları sürece değinen Yüksek, “Son 2 yıllık çatışmalı ortama bakın ve bu iki yıl içerisinde kimler barıştan ve çözümden söz ediyor, kim söz etmiyor bir bakın. Kaç kez barış demiş hükümet yetkilileri. Kaç kez toplum huzur, halk kelimesi görürsünüz. Bu ülkede yaşanan acıları hmeyenler barışın ne kadar kıymetli olduğunu bilemezler çünkü tuzları kurudur. Onlar kişisel yaşamlarında bundan herhangi bir zarar olarak görmüyor. Böyle olunca da karşımıza böyle bir tablo çıkıyor. Biz her fırsatta yine de barış diyeceğiz.” İfadelerini kullandı.

 

YÜKSEK: İÇERİKLE İLGİLİ KAYGILARIMIZ VAR

16 Nisan tarihinde yapılması planlanan referanduma dair konuşan Yüksek, “Referandum halkımızın gündeminde. Temel eleştirimiz şu bu ülkenin en acil sorunu nedir? En can yakıcı, en can alıcı problem Cumhurbaşkanı ve hükümetin yetkileri midir? Bunu herkes bir sorgulasın. Bu kadar gerilim yaratarak varlık yokluk meselesine çevirdiler, değişiklik olmasa memleket batacak gibi bir hava yaratılıyor. Dönüp bakalım 17-18 maddeye. Bunlardan biri olmasa memleket batacak mı? Şu anda gidip sorsanız yüzde 95 i 13 maddenin ne içerdiğini bilmez. Neden, içerik toplumla alakalı değil. Ülkenin yaşadığı sorunlarla bir alakası yok, açlık sorunu, Kürt sorunu, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, toplumsal hak ve özgürlükler var mı bu anayasada. Biz meseleye buradan bakıyoruz. İçerikle ilgili kaygılarımız var ama kategorik olarak sistemin değişikliğinden yanayız. Daha katılımcı, demokratik bir sistem olmalı.

 

“SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI DEĞİLİZ”

Yüksek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz yerel demokrasiyi esas alan, gücün tek elde toplanmasının zarar vereceğini düşünüyoruz. Bu konuda eleştirilerimiz var. Kategorik olarak sistem değişikliğine karşı değiliz ama neler değişmeli onu soruyoruz. Bu ülkenin en acil sorunu olan Kürt sorununun, bu ülkede toplumda gerilimlere, iç huzursuzluğa yol açın problemleri çözmemiz lazım. Ev y anıyor ve biz evi kim yönetecek onu tartışıyoruz. En acil sorun Kürt sorunudur, ekonomik sorunlardır. Bunları çözecek bir anayasa istiyoruz.  Toplumsal barış ve çözümü sağlayalım ve oturup sistemi tartışalım.”

 

YÜKSEK: REFERANDUMDA HAYIR DİYORUZ

Yüksek, “Her iki seçenekte kaos diyorlar, toplumu ikiye bölmüşler, toplumu düşündükleri falan yok. Bizim esas önerimiz şuydu. Şu anki anayasal değişiklik taslağı durdurulsun istiyorduk. En çok canımızı yakan neyse, bunu anayasal çözüme kavuşturalım ondan sonra sistem değişikliğine gidelim. Fakat durdurulmadı ve şimdi referanduma gidiyoruz. Referandumda bu topluma dayatılan anayasa referandumda hayır diyoruz. Yeni bir süreç yaratabiliriz aksi durumda ülkeye yarar getirecek bir anayasa değişikliği değil ve çok gerekli görmüyor. Biz böyle gözlemliyoruz. Ortamda büyük bir baskı var ve kimse görüşlerini ifade edemiyor. Tek yönlü basın kamuoyunda bir yayın politikası düzenleniyor. Dolayısıyla eşit bir ortamda referanduma gidiyoruz. Halk toplantılarımıza bile izin verilmiyor. İl yöneticilerimiz parti içinde toplantı yapamıyor. Niye var bu siyasi partiler. Madem referanduma gidilecek bırakın herkes görüşlerini ortaya koysun. Yoksa bu oylama sonucu meşruiyeti hep tartışılacak. Özgür imkânlar ve ortamlar yaratılmalı. Herkesin kendi fikirlerini yayma hakkı vardır, Hükümeti görevini yerine getirmeye davet ediyoruz. Aksi durumda hükümette bunun altından kalkamaz. Umarım çok gerilimli bir ortamda referanduma gitmeyiz.

 

“HÜKÜMET MHP İLE ÇALIŞMAYI TERCİH ETTİ”

İmralı'ya Avrupa’dan bir heyetin gideceği iddialarını yanıtlayan Yüksek, “Heyetin görüşmesine hükümet müsaade eder mi, umarım izin verir. Sayın Öcalan'ın bu konularda çok önemli görüşleri var. Kürtler demokrasi çevreleri de bu görüşleri önemsiyor. Böyle bir görüşme gerçekleşirse görüşleri elbette dikkate alınacaktır. Görüşleri çok önemli, Sayın Abdullah Öcalan'ı dikkat alan, takip eden milyonlarca insan var. Bunun tesiri mutlaka olacaktır. Ancak hükümet müsaade eder mi, umarımı müsaade ederler. Daha önce bunları yapsalar daha sağlıklı bir ortam olurdu ama hükümet MHP ile çalışmayı tercih etti ve onların talepleri doğrultusunda hareket ediyor.” Dedi.

 

DEMİRTAŞ'IN DURUMU

Yüksek, “Sayın Demirtaş'ın söyledikleri, pratiği bilinen bir husus. Onların olmaması bu süreci etkiliyor. Bu durum önemli bir demokrasi ve hukuk yoksunluğudur. 3 büyük partinin eş genel başkanları tutuklu ve referanduma gidiyoruz. Bu 3. Dünya uygulaması ve bu bile çok büyük bir ayıp. Bu bile seçim sonuçlarının meşruiyetini sorgulatacaktır. Onların içeride değil dışarıda olması lazım. Bu kabul edilemez bir durumdur.” Şeklinde konuştu.

 

YÜKSEK: HDP’NİN CHP İLE YAN YANA İŞİ YOKTUR

Referandumda hayır dedikleri için kendilerini CHP ile ortak düşüncelerinin olmadığını ve CHP ile ortak hareket etmediklerini kaydeden Yüksek, “HDP’nin CHP ile yan yana işi yoktur, DBP’nin de yoktur. Bunlar objektif durumlar, bilinçli kararlar değil. BBP de hayır diyor şimdi biz onunla yan yana mı düşüyoruz. Evet diyenler var, hayır diyenler var herkesin bir gerekçesi var. Bizim hayır gerekçemizle CHP’nin aynı değil. Anlayış ve zihniyet olarak CHP'nin yarattığı sistemin değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. CHP statüko devam etsin diyor, biz statüko değişmeli diyoruz ama AKP’nin getirdiği sistemi de yararlı görmüyoruz. Herkes kolaycı politika yürütüyor. Her birini, birilerini yan yana koyuyor. Bu konuda bizim halkımız bunu net bilmelidir. Herkes kendi görüşleri doğrultusunda tutum alıyor.” Diye konuştu. 


ŞEHRİVAN SİYASET: MERAL YILDIZ

Editör: TE Bilisim