Mazlum-Der Van Şube Başkanı Yakup Ataş’tan eleştirilere cevap. Özgür-Der’e düzenlenen Molotoflu saldırı sonrası yapılan açıklamaların hedefi olan Mazlum-der Van Şube Başkanı Yakup Aslan, tartışmalara son noktayı koydu. ‘Özgür Der'in durduğu yerde durmuyoruz. Biz hep mazlum Kürt halkının yanında durduk. El Nusra'nın Rojava’da yaptığı bir vahşettir, caniliktir’ sözlerinin yanlış anlaşıldığını ifade eden Mazlum-Der Van Şube Başkanı Yakup Aslan, kullanılan bu söylemin kendilerini de üzdüğünü söyleyerek, sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirtti.

 

Geçtiğimiz günlerde Molotoflu saldırıya uğrayan Özgür-Der Van Şubesi birçok dernek ve STK tarafından kınanmıştı. Özgür-Der’e düzenlenen saldırı toplanan bir grup tarafından Sanat Sokağında basın açıklamasıyla protesto edilmişti. Açıklamaya Mazlum-Der de destek vermişti. Yapılan basın açıklamasının ardından dernek binasın bir konuşma yapan Mazlum-Der Van Şube Başkanı Yakup Aslan olaya tepki göstermiş ve yapılan saldırıyı kınamıştı.

Bazı haber sitelerinde yayınlanan haberde Başkan Aslan’ın ‘STÖ'lere yönelik böyle bir şiddeti doğru bulmuyoruz. Ama asla Özgür Der'in durduğu yerde durmuyoruz.’ Sözleri yayınlanmış ve birçok çevre tarafından Aslan’a tepkiler yağmıştı.

 

KULLANILAN SÖZLER BANA AİT DEĞİL

 

Tepkiler üzerine dün Dernek binasında bir basın açıklaması yapan Mazlum-Der Van Şube Başkanı Yakup Aslan, Özgür-Der ile ilgili söylediği cümlelerin yanlış yazıldığını ve bu sözlerin kendisine ait olmadığını söyleyerek, kullanılan sözlerin kendisini de son derece üzdüğünü belirtti. Aslan, “Yaptığım açıklama yanlış anlaşılmıştır. Bu söylemler ilkelerimize ters olan söylemlerdir. Biz her zaman mazlumun yanında olduk. Her türlü şiddete de karşıyız. Benim adıma yazılan bu sözler bir yorumdur. Bizde de rahatsızlık yaratmıştır. Bizim böyle bir söylemimiz olmaz alamaz. Hiçbir dernek ve parti karşıtı değiliz. Mazlumdan yanayız. STK’lara yapılan tüm şiddetlere karşıyız. Hiçbir STK’yı kötülemek bizim ilkelerimize uymuyor. Bu söylemlerden dolayı çok üzgünüz. Bu söylemler bir yorumdur.” Dedi.

 

“KLASİKLEŞMİŞ ŞİDDET SARMALINDAN KAÇINILMALI”

 

Dernek binasında düzenlenen basın açıklamasında Rojava’daki katliama da değinen Başkan Aslan, “Bir takım sosyal ve politik atraksiyonlar, doğası gereği toplumsal faydayı söz konusu etmelidir. Toplumsal fayda söz konusu olduğunda da atraksiyonların ihtiyatla hareket etmesi, ihtiyatla hareket etmek için de tecrübelerin dikkate alınması, akla ve maşeri vicdana uygun olandır. Sosyal ve politik birimlerin, gerçekliği ve sağlayacağı yararı, kendinden menkul duygularla hareket etmesi, toplumsal acının ve mağduriyetin artmasına katkı sağlayacağı gibi yeni yaraların açılmasına da zemin hazırlar. Bu durum, aynı zamanda, en temel dini ve insani ilkelerin, çatışmalı ortama kurban verilerek onların istismar edilmesinin de öncü taşıyıcısı olur. Yapısal hale gelmesi bu topraklar için hiç de şaşırtıcı olmayacak yeni bir şiddet olgusunun öncü kolu olmak, klasikleşmiş şiddet sarmalından çıkmaya çalışan sosyal ve politik aktörlerin yapacağı değil, aksine kaçınacağı bir iş olmalıdır.

 

“ÇÖZÜM SÜRECİ ELVERİŞLİ KILINMALI”

 

Kürt Sorununda tarafların vardığı ve toplumlara izah etmeye çalıştıkları ve adına çözüm süreci dedikleri şey, meselenin doğasına uygunluğun, onlarca yıllık savaş ve özellikle savaşın gayri meşru çocuğu olan şiddet ile daha fazla sürdürülebilir olmadığıdır. Tarafların bu temayülü, maşeri vicdana olduğu kadar savaştan vazgeçenlerle savaşmanın ahlaki olmadığı yönünde tecelli eden ilahi emre de uygundur. Öyleyse PKK ve Devlet arasında varılan çözüm süreci mutabakatının elverişli kılınması için çaba harcaması gereken tarafların ve bağımsız sosyal ve politik varlıkların ihtiyatla hareket etmesi gerekmektedir. Hassaten Suriye'de Rojava ve Muhalifler arasında yaşanan gelişmelerin de çözüm sürecini sabote edecek ve yeni bir şiddet olgusu inşa edecek tarzda ele alınmaması gerekmektedir. Suriye'de Rojava ve Muhalifler arasında yaşanan çatışmaları provokatif keskin açıklamalar ve molotofkokteyli saldırılarla çözüm sürecini yükseltmeye çalışan toplumsal zeminlere aktarmak ihtiyatla hareket etmesi gereken sorumlu sosyal ve politik unsurların kaçınması gereken bir yaklaşım biçimidir. Aksi davranış, akla uygun olan tecrübelerle değil de gerçekliği ve sağlayacağı yararı kendinden menkul duygularla hareket eden acemilerin veya kötücül unsurların işidir.

Türkiye'de yaşanan otuz yıllık sürecin sonunda, Kürtlerin istemlerinde haklı olduğu kabul edildiği gibi, aynı haklılığın benzer tecrübeleri yaşamaya gerek kalmadan Suriye'deki Kürtler için de geçerli olduğunu kabul etmek, zalim Suriye rejimine muhalefet eden unsurların yapması gereken akıllıca ve dolayısıyla iyi niyetli bir yaklaşım olacaktır.”

 

ÖZGÜR-DER’E YAPILAN SALDIRILARI KINIYORUZ


Arslan son olarak sözlerini şöyle sürdürdü, “Suriye'de rejime muhalefet eden ve muhalefetlerinde ilkesel olarak haklı olduklarında şüphe olmayan unsurlardan beklenen tavır, Kürtlerin irade ettiği şeyi anlamaya çalışmak ve aralarında doğan problemleri diyalog yoluyla çözmeye çalışmaktır; klasik devletler gibi tehditler savurmak değildir. Türkiye'deki sosyal ve politik örgütlerin hassaten Suriye Muhalefeti ve Kürtler arasındaki gelişmeleri irdelerken hem ilkesel olarak hem de çözüm sürecini düşünerek gerek basın açıklamalarında ve gerekse de başka çalışmalarında daha fazla ihtiyatlı olması doğru olandır. Bu minval üzere açıklamalarda sorunlu bir dilin tercih edilmesi ve sosyal medya üzerinden bu konun tartışılmasını müteakip Özgür-der'in Van Şubesine ve ardından Diyarbakır Özgür-der şubesine yapılan molotofkokteyli saldırıları şiddetin açık bir göstergesi ve hukuksal misyonumuz gereği olarak kınıyor ve benzeri ihtiyatsız açıklamaların ve saldırıların yaşanmaması konusunda tarafları dikkatli, itidalli olmaya, topraklarımızın ve halklarımızın huzuru ve barışı adına çağırıyoruz. Şiddetin her yerde olduğu gibi bu topraklarda da insan yaşamına zarar vereceğine ve hiç bir soruna çözüm olmayacağına inandığımız gibi şiddetin gelmesi ihtimalini umursamayan ve toplumsal faydayı dikkate almayan ihtiyatsız açıklamaları da yanlış bulmaktayız. Çözüm sürecine zarar verecek ve yeni bir şiddet olgusunu inşa etmekten başka hiç bir şeye hizmet etmeyecek tutum ve davranışlardan kaçınmayı tüm sosyal ve politik unsurlara önerir ve son olarak şunu taraflara hatırlatırız: En temel dini ve insani ilkelere ters davranarak işleri bozan sosyal ve politik unsurlar, tecrübenin verdiği faydayı kendisine haram eden ve dolayısıyla toplumun mağduriyetine ve dinin istismarına bulaşan unsurlardır.”

ANF HABERDE NE DEMİŞTİ?

Öte yandan dün ANF’nin manşetten verdiği ve bir çok haber sitesinin de gündemine oturan o haberde Mazlum-Der Van Şube Başkanı Yakup Arslan’ın “Özgür-Der’in durduğu yerde durmuyoruz” başlığı ile şu ifadelerine yer verilmişti; “"Biz her zaman Rojava halkının yanındayız. Başından beri tavrımız nettir" diyen Aslan, "Mazlum-Der olarak Kürt halkına verdiğimiz destekten ötürü ÖSO ve El Nusra'yı destekleyen çevreler tarafından 1.5 yıldır hakkımızda karalama kampanyası yürütülüyor. Bizim bu konuda duruşumuz nettir. Asla egemenlerin ve imha konseptinin yanında yer almadık. Biz hep mazlum Kürt halkının yanında durduk. Bu yüzden birçok eleştiriye maruz kaldık ama yine de bundan vazgeçmedik. Basın açıklamasında bizim imzamız molotof atılmasına karşıydı. STÖ'lere yönelik böyle bir şiddeti doğru bulmuyoruz. Ama asla Özgür Der'in durduğu yerde durmuyoruz. Kürtlere yönelik saldırıları doğru bulmuyoruz ve kınıyoruz. Önümüzdeki günlerde konuyla ilgili ayrıntılı bir basın toplantısı yapıp kamuoyunu bilgilendireceğiz"  Arslan ise bugün yaptığı açıklama ile dün ANF’ye yansıyan o açıklamaların yanlış anlaşıldığını ve kendisine ait olmadığını açıklamış oldu.

Editör: TE Bilisim