Röportaj: Önder ALTINAL


25 Eylül’de STK’lar arasındaki diyalogsuzluk üzere bir çalıştay yapacak olan Van Kent Konseyi Başkanı Ümit Keser, çalıştay öncesi Şehrivan’a konuştu. Van’da şu anda üzerinde durulması gereken önemli konular olduğunu, bunda da STK’lara önemli görevler düştüğünü belirten Keser, halkın yıllardır yapılan çalıştayları dinlemek yerine artık bu çalıştaylardan da bir netice beklediğini belirtti. Van’da bir sermaye göçü olduğunu da belirten Keser, “ettiriyorsa STK’larımızın bir araya gelmesi gerekiyor. Bu anlamda ben de sermaye ve beyin göçünün olduğunu düşünüyorum. Hatta sermayenin bu dönemlerde daha çok olduğunu duyuyorum. Bu anlamda STK’ların cesaretlendirilmesi gerekiliyor. Bu anlamda gerek yerel gerekse de hükümet yönetimlerinin sorun yaratacağına inanmıyorum.”

Gazetemizin sorularını yanıtlayan Van Büyükşehir Kent Konseyi Başkanı Ümit Keser, Sivil toplum Kuruluşların her zaman diyalog halinde olması gerektiğini vurgulayarak, kent sorunlarının ancak bir araya gelerek çözülebileceğini belirtti. Keser ayrıca beyin ve sermaye göçü ile ilgili ise, beyin ve sermaye göçünün olduğunu hatta sermaye göçünün bu dönemde biraz daha ön planda olduğunu vurguladı. Kentte siyasi ve idari anlamda boşluğun olduğunu düşünüyor musunuz? Sorumuza da cevap veren Başkan Keser, “Siyasi anlamda bir boşluk olduğunu düşünmüyorum. Ancak idari anlamda kent olarak büyükşehir olduktan sonra ilçelerde bir gecikme oldu. Bu neticede idari anlamda gecikmelerin olduğunu söyleyebilirim.” Dedi.

İŞTE KESERİN 25 EYLÜL ÇALIŞTAYI ÖNCESİ VERDİĞİ O RÖPORTAJI:

Öncelikli olarak Kent Konseyleri tam olarak neyi ifade ediyor?

Öncelikli olarak kent konseylerinin yapılanma biçimi İçişleri Bakanlığını ve Belediye Yasasında belirtilmiştir. Asıl olarak tüm sivil toplum kuruluşlarının ortak görüşlerini ortaya çıkarmak için ortak bir çalışmayla kent yürütmesi, hem yapılan bu gözlemeler ile ilgili bilgilendirilmesini hem de ortaya çıkan sonuçlar kenti yönetenlerin buna yön vermesidir. Ancak bu anlamda zorlayıcı anlamda bir yaptırım gücü yoktur. Yani bir ortak akıl ortaya çıkarma çabası var. Kent konseyleri tüm şehirlerde var. Kent konseyleri şehrin gelişmesinde önemli bir yere sahiptirler.

Bunun yanı sıra önümüzdeki günlerde STK diyalogu üzerine çalıştay yapacaksınız. Tamda Van’da en çok bu konu konuşulurken bu çalıştay fikri nasıl oluştu?

Şu kadarını söyleyeyim, 25 yıl önce kent konseyleri olmuş olsaydı şu an halkın yaşamış olduğu ciddi sorun ve sıkıntılar yaşanılmazdı. Demokratik anlamda yaşanılan sıkıntıları bile çözecek düzeydedir kent konseyleri. Net olarak gördüğümüzde ise, STK’lar aynı şeyleri bile söyledikleri halde bir araya gelememeleridir. Bizler burada onların ortak bir fikirde olduklarını ancak bu ortak fikirleri dile getiremediklerini görebiliyoruz. Farklı siyasal yapıdan oldukları için bir araya gelemiyorlar diye düşünmüyoruz ama onun etkisinin olduğunun düşünen kesimlerde var. Demokratikleşme ve kentin sorunlarına çözüm arandığı zaman tümünün bir araya gelmesi gerekiyor. Gerek yerel yöneticiler gerekse de merkezi yöneticilerin her zaman bir araya gelmelerini dile getiriyoruz. Siz de bir araya gelemediklerini belirttiniz. Belki bugüne kadar bir araya gelememişlerdir. Ama ben bizim bu çalışmalarımız ve çalıştayımızdan sonra bunu yapabileceğimize inanıyoruz. Temel amaç kente ve kentliye faydalı olmaktır.

Sizce STK’lar neden bir araya gelmiyorlar?

STK’ların neden bir araya gelmediğini bir anketle araştırmamız gerekiyordu. Bu konuda Yavuz Kurt sekreter arkadaşımız çok ciddi bir çalışma yürüttü. Bu arkadaşımız fikri ortaya koydu ve bu anketi internet sitesi üzerinde yayınladı. Dolayısıyla bu sorunun cevabına da bu şekilde ulaşmış olacağız. Çeşitli sivil toplum kuruluşları kent ile ilgili sorunları ifade etmek ve onlara faydalı olmak amacıyla kurulmuş odalar ve kuruluşlarıdır. Bu anlamda kimisi ideolojik, kimisi dini, kimisi de ekonomik bakış açısına sahip olabilirler. Ancak bunlar bir araya geldikleri zaman kentin yararı için olana ve var olan sorunlarda hepsinin bir araya gelmesi gerekiyor. Ekonomik, demokrasi veya buna benzer her türlü sorun tüm hepimizin ve STK’ların sorunudur. Bu yüzden bu anlamda bir araya gelebilmelidirler. Sadece biz böyle düşünüyoruz diye değil tüm dünya bunu böyle kabul etmiş. Yaşam ve hayatta böyledir. Tüm gelişmiş dünya ülkelerinde de bu böyledir. Onlar bunu daha öncesin de kabul etmişler ve bunları yapmışlar. Biz daha mı gerideyiz, ağırız onu kendimize sormamız gerekiyor. Bu anlamda tüm STK’ların duyarlılığını ortaya çıkaracak bir çalışma yapılması gerektiğini düşündük.

Sizde bir STK olarak kentte bir beyin ve sermaye göçünün olduğunu düşünüyor musunuz?

Doğrusu öyledir. Ben kendi çocuğuma da bakıyorum, iyi bir eğitim aldıktan sonra başka bir yere gittiğinde ya da başka bir şehirde eğitim aldıktan sonra döner mi dönmez mi bunu bilemem. Yani oradan istihdam oranı bulursan gelip gelmeyeceği kesin değil. Buda tam olarak beyin göçünü göstermektedir. Sermaye göçüne gelecek olursak. Sermaye göçü risk almak istemez, riskin az olduğu yere gider. Bizler ilimizde riski azalttığımız zaman sermayeci-sermaye gitmeyecektir. Dolayısıyla insanlarımız buraya gelecektir. Riskin diğer tarafından 2 şey olabilir. Bunlardan bir tanesi istikrar, bir diğeri ise ekonomik geri dönüştür. Yatırımcı ekonomik geri dönüşü eksik olduğu yeri gördüğü zaman başka bir yere yatırım yapabilir. Dolayısıyla istikrar konusundaki problem sermayeyi göç ettiriyorsa STK’larımızın bir araya gelmesi gerekiyor. Bu anlamda ben de sermaye ve beyin göçünün olduğunu düşünüyorum. Hatta sermayenin bu dönemlerde daha çok olduğunu duyuyorum.

Kentte siyasi ve idari anlamda bir boşluk olduğunu düşünüyor musunuz?

Siyasi ve İdari anlamda boşluk olduğundan bahsetmek, zayıf olduğu söylenebilir. İki dönem BDP belediyesi yerel yönetimlerde istikrarını koruduğunu düşünüyorum. Siyasi boşluğun bu anlamda yok denilebilir derecededir. Bunun yanı sıra ilçe belediyelerin yeni oluşması ve bizimde büyükşehir olmamız bizim talebimizdir. Özellikle yıllardır üzerinde durduğumuz ve vurguladığımız bir durumdur büyükşehir olmamız. Şu yeni dönemde kentimiz büyükşehir olduktan sonra ilçe belediyelerimiz buna daha hazırlıklı olmalıydılar. Bu neticede siyasi anlamda değil ama idari anlamda oturmada bir gecikmenin olduğunu düşünüyorum. Çünkü ilk aylarda yerlerin bulunması ve bunun gibi birçok konuda sorunlar yaşandı. Önceki valimizle de biz konuştuk ve kentimiz büyükşehir olduktan sonra Kent Konseyi’ne daha çok işlerin düşeceğini belirtti. Bunun dışında büyükşehir olduktan sonra sorunların yaşanacağını da dile getirdik. Vali beyde her şey hazır, bu neticede tüm alt yapı hazır denildi. Bizde bu anlamda aydınlandık. Ancak büyükşehir olduktan sonra sıkıntı ve sorunlar yaşadık. Bize göre bu anlamda önlemlerin alınması ve bu tür sorunların yaşanmaması gerekiyordu. İdari anlamda bir boşluk var demeyelim de yaşanılan birkaç sorun var. Kent idare edilmesinde birkaç sıkıntı ve zorluklar yaşıyor. Merkez ve yerel idareler arasında hem ekonomik hem de siyasal bir bütünlük daha doğru olacaktır. Diğer birçok ilde de yaşanılan bu sıkıntılar bu şekilde çözüldü ve yaşanılan bu zorluklar bu sorunlar kesinlikle çözülemeyecek değil. Depremden sonra Van’ın nasıl ayağa kalktığını hepimiz çok iyi bir şekilde gördük. Bu zor bir şey değil.

Kentte yaşanılan sorunlarda STK’lar yeri geldi mi çok sessiz kalıyorlar. Sizce bu sessizliğin sebebi nedir? Ya da bu sessizliğin sebebi siyasi kaygılar olabilir mi?

Doğrusu benim içimde böyle bir algı oluşmadı. Ama şimdi HDP-BDP tarafının şimdilerde kent ile ilgili söylemlerini belki basında tam olarak göremiyoruz. Çünkü şu andaki en önemli konu Rojava ve Şengal’dir. Parti bunun üzerine yoğunlaşmıştır. Ancak birçok yerde kendi iç toplantılarında kente yönelik varsa eleştirisini ve ön açıcı bakışlarını söylüyor. Tabi bunlar basına yansımıyor çünkü Rojava ve Şengal konusu daha çok yansıyor ve konuşuluyor. Bunun yanı sıra Van’da bir diğer güç olan AKP sizin de belirttiğiniz gibi belki de olumlu eleştirileri de vardır. Belki yerel yönetimler içinde söyleyecekleri vardır. Ama ben de bunu basında pek göremedim. Aslında bu anlamda olumlu eleştiriler yapılmalıdır. Bu da tüm kesimler tarafından olumlu ve sevgi ile karşılanır. Buna en güzel örnek seçim döneminde Selahattin Demirtaş’ın göstermiş olduğu tutum bunun en güzel örneğidir ve bundan en iyi dersi de CHP’nin çıkarması gerekmektedir. Bu anlamda STK’ların cesaretlendirilmesi gerekiliyor. Bu anlamda gerek yerel gerekse de hükümet yönetimlerinin sorun yaratacağına inanmıyorum.

Peki, sizce STK’ların şu an üzerinde uzlaşması ve konuşması gereken en önemli konular neler olmalıdır?

STK’ların şu anda üzerinde durması gereken en önemli konu demokrasidir. Demokrasiyi konuşmaları gerekiyorlar. Demokrasinin başlığını Van’daki STK’ların hepsi bir süzgeçten geçirdikten sonra bir araya getirdiler. Bu da ‘barıştır.’ Bu yüzden barışı üst başlık yaptığımız zaman diğer tüm konular alt başlık halinde konuşulmalı ve bu anlamda üzerin de konuşmalar yapılmalıdır. Bu yapıldığı zaman barışçı bir toplum oluşturulur ve sorunlar çözülür. Bu anlamda herkes üzerine düşeni yapıyor yapmaya çalışıyor. Ama bir araya gelindiği zaman daha verimli sonuçlar elde edilebilir. Belediyenin yapmış olduğu çalıştaylara ve diğer birçok çalıştaylara katılıyoruz. Ancak insanlar çalıştay dinle dinle artık sonuçlar görmek ve almak istiyorlar. Bu çalıştaylar STK’ların bir araya gelmesi adına araçlardır. Bu bizim dönemimizde de böyleydi, bizden sonra da böyle olacak. Kent konseyleri 25 yıl önce var olsaydı bu sorunlar yaşamazdık diyoruz. Bu yüzden 25 yıl sonrada kent konseyi yoktu, bizden önce çalışmalar yapılmadı denilmesin.

O halde sizin yapacağınız çalıştaya dönecek olursak: Ayın 25’inde yapılacak olan çalıştaya kimler davet edildi ve bu davetler yapıldı mı?

Biz bir yönüyle resmi bir kuruluşuz. Ve kent konseyi Türkiye’de ilk hem resmi hem de sivil toplum kuruluşudur. Ama netice olarak sivil toplum kuruluşuyuz. Tabi buna rağmen resmi bir kuruluş olduğumuz için tüm yazışmalarımızı da resmi olarak yapıyoruz. Bu anlamda çalıştaya katılmasını istediğimiz ve katılması gereken tüm kurum ve kuruluşların yanı sıra STK’lara resmi evrakla davetlerimizi gönderdik. Katılmak isteyenler elbette ki katılacaklardır. Bende bu anlamda herkesin katılmasını istiyorum. Umuyorum ki ciddi bir katılım olacaktır. Tabi süreç ilerlediğinde merkezi ve yerel yönetimlerin güçlendiği ortak sorunların ortak çözümler ile çözüleceği noktaya gideceğini düşünüyorum. Bu anlamda koordineli bir şekilde çalışmaların yapılması gerekiyor. Koordineli bir şekilde çalışmalar yapılmadığı zaman işler yolunda ilerlemez ve doğru gitmez. Bizde bu yolda ilerliyoruz.

Son olarak siz neler eklemek isteriniz. Özellikle de çalıştay ile ilgili…

Herkesin bu çalıştayın farkında olması gerekiyor. Davet etmiş olduklarımızı bu çalıştaya katılırsa bu çalıştayın çok daha verimli olacağını düşünüyoruz. Bu anlamda bir araya geldikleri zaman kentte yaşanılan sorunlar ve bu sorunlar neticesinde yapılacak çalışmalar ve çözüm arayışları için güzel çalışmalar ve konular üzerinde düşünmeler olacaktır. Bu anlamda çalıştayın kente faydalı olacağını düşünüyoruz. Bir araya gelmeden ve bir arada konuşmadan ortak sorunu çözüme kavuşturmaya gidemeyiz. Bu yüzden kesinlikle bir araya gelmemiz gerekiyor. Her zaman diyalog halinde olmalıyız. Yanlışları yanlış biliyoruz.

Editör: TE Bilisim