Van Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’nde 17 yaşındaki Afgan sığınmacı Lütfullah Tacik’i döverek öldürdüğü ileri sürülen polis S.O.’nun ifadesi, olaydan ancak 73 gün sonra alınabildi. Polis memuru S.O., ifadesinde, Tacik’in hastaneye götürmek üzere altı arkadaşıyla birlikte bindirildiği araçta fenalaştığını, kendisine herhangi bir temasının olmadığını savundu. Polis S.O., Tacik’in kan kanseri hastası olduğunu ileri sürürken, Adli Tıp Kurumu raporunda bu yönde bir bulgudan söz edilmemişti. Ayrıca Afgan çocuğun arkadaşları savcılıkta, Tacik’in ‘yaşını yanlış söylediği’ için S.O. tarafından tokatlanıp kafasına vurulduğunu anlatmıştı.

RUTİN HASTANE KONTROLÜ YAPILACAKTI

Polis S.O. 8 Ağustos’ta alınan ifadesinde, görevi gereği Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde (ÇOGEM) bulunan çocukları hastaneye götürdüklerini anlattı. O gün de ÇOGEM’e gidip aralarında Lütfullah Tacik’in de olduğu yedi çocuğu teslim alıp Emniyet’e döndüklerini söyledi. Şube Müdür Yardımcısı B.B. ve polis memuru H.Ö.Ö. ile evrakları hazırladıklarını kaydeden S.O., çocukları da iç avludaki banklara bıraktıklarını belirtti. Çocukların daha sonra televizyon odasına götürüldüğünü anlatan S.O. daha sonra hastaneye gitmek üzere hep birlikte araca bindiklerini söyledi.

‘NE DİYALOG KURDUM NE VURDUM’

S.O. verdiği ifadede “Şubede çocuklarla diyalog kurmadım. Lütfullah’la aramda yaşına ilişkin diyalog geçmedi. Bir temasım olmadı. Araca binerken hiçbirisinin rahatsız olup olmadığına dikkat etmedim. Birisinin rahatsızlığı olsaydı dikkatimi çekerdi. Şubeden hastaneye ulaşmamız yarım saati aldı. Park ettikten sonra işlemleri yaptırmak için hastaneye girdim. Araçta polis H.Ö.Ö. kaldı. Evrakları tamamladıktan yarım saat sonra geldim. Beş çocuğu alarak muayeneleri için hastaneye girdim. Beş çocuğun acilde kanları alındıktan on dakika sonra geri döndüm. Araçta Lütfullah ve başka bir çocuk kalmıştı. Lütfullah koltukta oturur vaziyetteydi. Başı öne eğilmiş, ön koltuğa doğru duruyordu. Ağzından su geldiğini görünce sağlık görevlilerine haber verdim. Sedyeye yatırarak hastaneye götürdük. Lütfullah, Türkçe biliyordu. 4-5 gün önce ÇOGEM’e biz teslim etmiştik. Teslim esnasında doktor muayenesinde de Türkçe konuşmuştu. Araçla giderken veya öncesinde de ne Lütfullah ne de diğer arkadaşları Lütfullah’ın rahatsızlığına dair bir şey söylemedi. Bizim de dikkatimizi çekmedi. Lütfullah’la sözlü diyalogum olmadı. Herhangi bir şekilde de vurmadım. Benim haricen öğrendiğime göre hastaneye yattıktan sonra kendisine kan kanseri teşhisi konmuş.” Dedi.

ADLİ TIP LÖSEMİ DEMEDİ

Soruşturmayı takip eden Avukat Mahmut Kaçan, Tacik’in ölümüne ilişkin Adli Tıp raporunda, çocuğun kan kanseri olduğuna dair bir bulgudan söz edilmediğini ve kan değerlerinin sıra dışı olduğu yönünde bir belirleme olmadığını kaydetti. Kaçan, çocuğun beyin kanamasından öldüğünü vurgulayarak, “Kaldı ki tanık beyanları ve bizim de iddiamız, çocuğun yumruklandığı yönündedir. Yumruklandıktan sonra yere mi çarpmış, duvara mı vurmuş, bilemiyoruz” dedi. Kaçan, dosyada ciddi ölçüde delil karartma hamlelerinin olduğunu ifade ederek hafta içerisinde şüpheli polisin tutuklanmasını talep edeceğini anlattı.

‘TOKAT ATTI, KAFASINA VURDU’

Lütfullah Tacik’in arkadaşları 1 Haziran’da Edremit Polis Merkezi Amirliği’nde alınan ifadelerinde Tacik’in darp edildiğini ileri sürmüştü. V.P., ifadesinde, “Yabancılar Şubesi’nde beklerken Tacik, polis memuruyla konuşmaya başladı. Bir anda polis, Lütfullah’a tokat attı. Arkadaşım yanımıza geldi. Polisin kendisine neden vurduğunu sorduk. Polisin ‘Yaşın kaç’ diye sorduğunu, 17 yaşında olduğunu söylemesi üzerine tokat attığını söyledi. Lütfullah iki üç dakika sonra ‘Başım ağrıyor’ dedi. Hastaneye giderken durumu kötüleşti. Ağzından ve burnundan su gelmeye başladı. Uyuklayıp bir anda uyanıyor gibiydi. Hastaneye geldiğimizde Lütfullah’ı sedyeyle aldılar. Biz kan tahlilleri vermek için ayrıldık. Bir daha Lütfullah’ı görmedim” Dedi. Çocuklar aynı gün polis S.O.’yu teşhis etti.

‘POLİS LÜTFULLAH’A İNANMADI’

Altı çocuk, ikinci ifadeden dört gün sonra da Van Başsavcılığı’nda Savcı İhsan Türkoğlu tarafından dinlendi. M.N., ifadesinde, Tacik’in tokat atıldıktan ve kendilerinin yanına döndükten sonra yere düştüğünü, arkadaşlarının elini yüzünü yıkadıklarını ve hava almasını sağladıklarını söyledi. Tacik’in sandalyeye oturamadığını ve yere uzandığını anlatan M.N., “Ardından kendisine tokat atan polis odaya geldi. Eliyle yumruk yaparak Lütfullah’ın kafasını dürttü. Ayağıyla Lütfullah’ın ayağını dürterek kalkmasını söyledi. Lütfullah kalkamadı. Bunun üzerine hep birlikte araca binerek hastaneye doğru yola çıktık. Yolda giderken diğer polis, Lütfullah’a inanmadı, yakasından çekerek kendisine gelmesi için itekledi. Lütfullah aracın içerisinde daha da fenalaştı, ağzından ve burnundan köpük ve su gelmeye başladı. Yarım saat sonra sedyeyle Lütfullah’ı götürdüler” Dedi.

‘DARP GÖRMEDİK’

Lütfullah Tacik soruşturmasında bir dizi skandala imza atılmıştı. Savcılık, olay yerindeki kamera kayıtlarına el konması için Van Edremit Polis Merkezi Amirliği’ni görevlendirmiş; incelemede, sadece olay yerine bakan güvenlik kamerasının ‘arızalı olduğu ve görüntü kaydetmediği’ tespit edilmişti. Ayrıca Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ait kamera kayıtlarının, görevli üç polis tarafından tahrif edildiği müfettiş raporuyla açığa çıkmıştı. Yine Tacik’in altı arkadaşının ilk ifadesi, şüpheli polis S.O.’un çalıştığı Yabancılar Şubesi’nde alınmıştı. El yazısıyla alınan bu ifadede çocuklara, “Darp görmedik” dedirtilmişti. Son olarak, soruşturma dosyasının bir örneği, daha ifadesi bile alınmadan şüpheli polise verilmişti.


(RADİKAL)

Editör: TE Bilisim