ŞEHRİVAN ÖZEL: ORHAN SAĞLAM-HAKİM İNALÖZ

Pandemi sürecinin başında ve birçok aşamasında el birliği ile Türkiye’nin en tehlikeli şehirlerinden birisi olarak gösterilen şu sıralar o algının acısını yaşıyor. Ortada virüs yokken virüsün İran’dan geleceği korkusuyla kapısı apar topar kapatılan Van, şu sıralar verdiği tüm mücadeleye rağmen kapısını açtıramıyor.

2019’un sonunda Çin’de patlak verdikten sonra hızla dünya genelinde yayılan Covid-19 (Koronavirüs) Mart ayında da Türkiye’de görüldü. Henüz Türkiye’de vaka yokken panik havası yaratan ve tedbir almaya zorlayan virüs ilk adımı da Van’da attırdı. Van’da yaratılan panik havası, virüsün Van’dan ülkeye gireceği söylentileri gibi sebeplerle kapatılan Kapıköy bir yıl gibi bir süredir kapalı kalmaya devam ediyor. Van da sadece pandeminin başında değil, bir yıllık zaman dilimi içerisinde kentin çok kötü durumda olmasının da acısını yaşıyor. Tüm Türkiye ile aynı süreçleri yaşamasına rağmen salgın boyunca ‘Türkiye’nin Wuhan’ı gibi algılar yaratılıp çok kötü durumlarda gösterilen Van şu sıralar ne yapsa da bu algıdan kurtulamıyor. Vaka sayısını azalmasına, Türkiye’de birçok sınır kapısı faaliyet göstermesine rağmen kapısı kapalı olarak ekonomik çöküşünü izleyen Van’da tüm çağrılara rağmen kapı açılmıyor.  Van TSO başkanı Necdet Takva ve Van TSO ekibi ve kentteki sayısız STK, dernek, kuruluş da bu anlamda mücadelesini sürdürüyor. Bu mücadele sürerken konuyu bu kez ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ programında konuşan Başkan Takva, Van’ın Türkiye’nin Wuhan’ı olduğu algısı bu sıkıntılara sebep olduğunu söyledi.

TAKVA, EKONOMİ’NİN KONUŞULDUĞU TOPLANTIDA VAN’IN DURUMUNU ANLATTI

Batıda kapıların açılması, turizm sektörünün hareketlenmesi, ticaretin canlanması sonrası Van için de Kapıköy’ün açılması yönündeki çağrılar artmaya devam etmekle birlikte çağrılar karşılık bulmuyor. Kapının kapalı kalması başta Van olmak üzere bölge ve ülke ticaretini olumsuz etkilemeye devam ediyor. Ekonomi Gazetecileri Derneği tarafından düzenlenen ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ Programına konuk olan Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kapıköy ve İran ile ilgili ilişkiler konusunda değerlendirmelerde bulunan Takva, “Türkiye’de İran turizmi konuşulmaya başlandı. Bunun aslında çarpan etkisini yaratan asıl domino taşı Van kentiydi. Bizde bununla gurur duyuyorduk. Ama ne yazık ki pandemi ile beraber başta Vanlılar olmak üzere ya da Van’ı kendine rakip gören şehirdeki yurttaşların davranışıyla Van’ı neredeyse Çin’in Vuhan’ı algısına kavuşturmak suretiyle kapımızı kapattık. Şimdi açmaya çalışıyoruz.” İfadelerine yer verdi.

GÜNDEM: İRAN İLE İLİŞKİLER VE KAPIKÖY

Programda Van’ın durumunu Türkiye’deki bir çok önemli ismin olduğu toplantıda anlatan Takva bu değerlendirmesinde; “En önemli sorunlardan bir tanesi başta Van olmak üzere bölge aktörlerinin de gündeminde olan İran ile ilişkilerimiz ve özelde de Van Kapıköy’ün mevcut durumunun bizde korona virüsle beraber yarattığı tahribatın değerlendirilmesi üzerine kısa bir giriş yapmak istiyorum. Malumunuz Van ile İran arasında 500 kilometrelik bir kara sınırı var. Türkiye’nin en büyük ve en uzun kara sınırından bahsediyoruz. Bu 500 metrelik kara sınırı içerisinde de Van yaklaşık 295- 300 metre kara sınırı ile İran’la en uzun sınırı olan kara kentlerden biri ve biz aşağı yukarı uzun yılladır bu kara sınırına sahip olan bir kentin, dünyadaki diğer sınır kentlerle beraber sadece sınırı bekleyenler değil ama sırdaş olmayı sağlayan avantajlardan yararlanmaya yönelik bir avantajın olması yönünde bir ideaya sahiptik.” Dedi.

TAKVA: “2018’DE RUSYA’DAN SONRA İKİNCİ SIRAYA YÜKSELDİK”

2014 yılında ilk kez Türkiye’nin 3’üncü büyük alışveriş festivalini yaptıklarını hatırlatan Başkan Takva, özellikle İranlıların yurtdışına olan seyahat dönemine denk getirip festivali gerçekleştirdiklerini söyleyerek şunları anlattı: “İstanbul ve Ankara’dan sonra 3’üncü büyük festival idi. Hızlı büyüyen bir trend yakaladık. Hatta öyle ki 2018 yılında dış turizm potansiyeli itibarıyla Van’a giriş yapan yabancı turist sayısı itibarıyla Rusya’dan sonra ikinci sıraya yükseltmeyi başardık. Yani burada Kapıköy Sınır Kapısı ya da Van-İran sınırı sadece kent veya bölge özelinde değerlendirilmesi gereken bir aktivasyon merkezi değil aynı zamanda Türkiye’nin ihtiyacı olan bir bölgesel hareketlilik olması gerektiğini sıklıkla vurguluyorduk. 2018-2019 verileri de bunu doğruladı. Bizden çok bölgemizin ve Türkiye’nin ihtiyacı olan uluslararası turizm hareketliliğine zemin oluşturması bakımından önemli bir noktaya geldi.”

“VAN, KONYA VE GAZİANTEP’LE REKABET EDER HALE GELDİ”

Kabul eder etmeyiz bilemem ama şimdi dünya kentleri arasında bir rekabetin olduğunun altını çizen Takva, “Türkiye’de de artık bu trend büyüyor. Mesela biz artık Konya ve Gaziantep’le rekabet eder hale geldik. Yeni rekabetçi üstünlüklerimizi ortaya koymaya çalışıyoruz. Tabi Gaziantep ve Konya ile aynı noktada değil. Yani bölgesel güç merkezi olma noktasında bizde kendi farkımızı ortaya koymaya çalışıyoruz. Bunu da yaparken aslında ülkemizin ihtiyaçları bağlamında bir bakış açısına sahip oluyoruz. Diyoruz ki Kapıköy’ün açık olması özelde Van’ın menfaati ve kıymetlendirilmesi itibarıyla değerlendirilebilir. Ancak bu ülkenin de ihtiyacı nihayetinde böyle bakmak gerektiğini sıklıkla vurguladık. Biz kentimizin ihtiyaç duyduğu temel altyapı ihtiyaçlarının giderilmesini vurgularken aslında ülkemizin ihtiyaçlarını da bir nebze vurgulamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla karar vericilerin, kamu yöneticilerin ya da hükümetlerin ya da devletlerin bu çerçeveden meseleye bakmasının daha çözüm odaklı bir sonuca götüreceklerine dair bir algımız vardı.” Şeklinde konuştu.

“VAN, TÜRKİYE’DE İRAN TURİZMİNİ KONUŞTURDU”

Kapıköy’ün önemine değinen Başkan Takva, “Şimdi geldiğimiz noktada 2018-2019 verilerine baktığımızda neredeyse 1 milyon kişinin giriş yaptığı uluslararası kapıdan bahsediyoruz. Birliğimizin de desteğiyle biz 2019 Mart ayında 120 milyon civarında bir yatırımla Türkiye’nin en büyüğü olmasa bile en modern sınır kapılarından bir haline getirdik. Dolayısıyla Van ve Kapıköy arasındaki altyapı çalışmaları da tamamlandı. Yani oldukça önemli bir aşamaya geldi. Artık Türkiye’de İran turizmi konuşulmaya başlandı. Bunun aslında çarpan etkisini yaratan asıl domino taşı Van kentiydi. Bizde bununla gurur duyuyorduk. Özellikle sadece turistlik faaliyetler değil, 2018 yılında 800 bin civarında İranlıyı kapımızdan içeriye aldık. Aşağı yukarı bizim turizm belgeli yatırımlarımızda 10 bin civarında yatak kapasitemiz var. Kayıt dışı olanları da sayarsak 12-13 bin civarında yatak kapasitemiz var.” İfadelerini kullandı.

YANLIŞ ALGILAR KAPIYI KAPATTI!

Kapıköy Sınır Kapısı ile ilgili cümlelerini sürdüren Takva, şunları kaydetti: “2018 yılında 800 bin İranlının Van’a giriş yaptığını varsaydığımızda ve bizim yatak kapasitemizin 12 bin civarında olduğunu varsaydığımızda, nihayetinde bu insanların tamamı konaklamak üzere Türkiye’nin diğer turistlik alanlarına gitmiş olduğunu kabul etmemiz lazım. Dolaysıyla Van sadece kendisine değil bölgeye ve aynı zamanda Türkiye’ye de hizmet eden bir potansiyele sahip haline geldi. Van önemli bir merkez fakat İran kamuoyu nezdinde çok bilinen bir yer değildi. Biz 2014 yılında ilk alışveriş festivalini planlandığımızda çokta iyi bir noktada değildik. Ancak 2015-2016 yılında özellikle İran turizmi konuşulmaya başlandı. Ondan sonra 2018 yılının sonu ya da 2019 yılının ortalarında İranlı vatandaşların özelikle sosyal altyapı yatırımları konusunda kentimizle çok ciddi ve doğru bir ilişki kurma imkânı bulduk. Bu sevindirici ama ne yazık ki pandemi ile beraber başta Vanlılar olmak üzere ya da Van’ı kendine rakip gören şehirdeki yurttaşların davranışıyla Van’ı neredeyse Çin’in Vuhan’ı algısına kavuşturmak suretiyle kapımızı kapattık. Şimdi açmaya çalışıyoruz.”  

GEÇİŞ VAR FAKAT YETERSİZ!

Türkiye’de ya da bölgede öğrenci konumunda olan ya da burada ikametgâh izni olan insanların Kapıköy’den de geçiş yapabileceklerine karşı bir olanağın olduğunu ifade eden Takva, “Bu sınırlı sayıda ihtiyaç ve başvurular olmasıyla birlikte günlük geçiş 20 kişiyle sınırlıdır. Ama bu sadece Kapıköy için değil, Yüksekova Esendere Sınır Kapısı, Doğubayazıt Gürbulak Sınırı Kapısı var. Dolayısıyla bu üç kapıdan da günlük 20 kişinin geçişine izin veriliyor. Keza bu geçişler karşılıklıdır Türkiye’den İran’a geçmek isteyen bu niteliklere sahip insanların geçişlerine izin veriliyor. Bu demektir ki kapılar kapalı 2019 Nisan ayından itibaren kapılar kapalıdır. Bahsini ettiğiniz Edirne gibi değil, hafta sonunda turistler çok rahatlıkla gelip orada alışveriş ve ticaret yapabiliyorlar. Kaldı ki kur farklarından kaynaklı Türkiye’nin avantajlı duruma geldiğini varsaydığımızda orada görece bir hareketlilik ve ticaret potansiyel oluşmaya başladı. Oradaki süreci destekliyoruz fakat kıskanıyoruz.” Diye ekledi.  

HER YERDE KAPI AÇIK VAN’DA KAPALI…

Kapıköy Sınır Kapısı için taleplerini sıralayan Takva, “2019 yılının Nisan ayında kapı kapanınca oradaki zorunlu geçişleri kolaylaştırmak ve pandemiyi de kontrol altında tutmak üzere Kapıköy’de bir Sahra Hastanesi kuruldu. Şimdi bu hastane kalktı. Tıpkı Edirne, Kırklareli ve diğer gümrük kapılarında nasıl bir uygulama varsa bizde bu çerçeve de bu uygulamayla kontrollü bir şekilde açılmasını istiyoruz. Bu bir çifte standart Edirne’ye izin var, ama Van’a yok. Ayrıca her gün Tahran’dan İstanbul’a 6 tane yolcu uçağı kalkıyor. Şimdi biz bu pandemi döneminde 2 ay önce İran turizm bakanını Van’da misafir ettik. Tahran’dan İstanbul’a gitti ve Van’ı merak ettiği için İstanbul’dan da Van’a geldi. Yani İran turizm bakanı neden yanı başımızdayken farklı şehirlere gitmeden Van’a gelemiyor. Devlet personel konusunda ya da yerel aktörler konusunda bir talep ortaya koyarsa veya valiliklere bu izinler verilirse biz bir şekilde kendi yerelimizde bunları çözebiliriz.” Dedi.  

“SADECE VAN DEĞİL ÜLKE KAYBEDİYOR”

Son olarak cümlelerini tamamlayan Takva, Van’daki pandemi metropol etkileşimden kaynaklana dikkat çekerek şunları belitti: “Türkiye’deki vatandaşların düğün ve taziyeden dolayı gelmelerinden kente salgın baş gösterdi. Tek bir vaka bile yurtdışından gelmedi. Bunlar tamamıyla çifte standarttır. Dolayısıyla kara sınır kentlerini tüm olarak ele almak gerekiyor. Kaderimiz aynıdır, ekonomik parametrelerimiz aynıdır. Doğu kapısına farklı bir uygulama batı kapısına farklı bir uygulamanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Şu anda oldukça dip noktada neredeyse sıfır düzeyde diyebileceğimiz bir hareketlilik var. Bu sadece Van’ın kaybı değil aynı zamanda bölgesel bir kayıptan ve ülkenin genel bütçesini de olumsuzlayan bir kayıp söz konusu. Bunun giderilmesi gerekiyor.”
 

CAN GÜVENLİĞİ DE ÖNEMLİ MAL GÜVENLİĞİ DE!

“Ben bunu bütün toplantılarda ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın katıldığı toplantılarda da oda başkanlarımız şahit ederler ki bu konuyu hep dile getirdik. Bakın Anadolu halkı iki şeyi birlikte kullanır. Can ve mal güvenliğini ayrı düşünmemiz ve ayrı değerlendirmemiz söz konusu değildir. Mesele şu an sadece can güvenliğidir. Evet, can güvenliği önemlidir ama motivasyonu da mal güvenliğidir. Bir de bizim rekabetçi varlığımızı sürdürebilmemiz için can güvenliği ele alırken ticaret ve hareketliliği de yanına koymamız gerekir. Ama Kapıköy’den mi olur ama iç ticareti canlı tutmakla ilgili mi olur onu bilmiyorum fakat bunun adını koymamız lazım.” Şeklinde konuştu.  

Editör: TE Bilisim