ÖZLÜ SÖZ: Kerem sahiplerinin elinde para, para sahiplerinin elinde kerem bulunmaz.

SÂDÎ ŞÎRÂZİ

***

Masonluk kelime ve mahiyet itibarı ile sözlüklerde; "Din ve millet ayrımı yapmadan bütün insanlar arasında kardeşlik ve sevgi prensiplerini yaygınlaştırmak iddiasında bulunan, üyeleri arasında menfaat ilişkilerini gözeten bir teşkilatlanmaya dayanan, ülkelerin iktisadi ve idari hayatında tesirli bir rol oynayan esasta gizil beynelmilel teşkilat, farmasonluk, geniş hezhepçilik ve ahlakça zayıflık" olarak tarif edilir.

Masonluk üzerine yapılan araştırmalara göre masonluğun ne zaman başladığı kesinlik kazanmamaktadır. Birbiri ile çelişik tarihi bilgilerin varlığı ortaya net bir bilgiyi koymamaktadır. Masonluk ile ilgili olarak 50 bin eser yazıldığı halde masonluğun nereden, ne şekilde ve ne zaman ortaya çıktığını tesbit etmek mümkün olmamıştır.

Stephen Knight, Biraderlik adlı kitabının birinci bölümünde şöyle der; "Eldeki sınırlı ve yetersiz belgelere rağmen, masonluk kuruluş safhası yine de olağanüstü bir hadisedir. Bu, aslında birkaç inşaat işçisinden kurulu Katolik işçi loncalarının üretimle ilgisi olmayan, nispeten soylu meslek sahipleri ve aristokratlar tarafından nasıl elde edildiğinin, komünist dünyanın dışında milyonlarca taraftarlarıyla, dal budak salmış Biraderlik cemiyeti halinde nasıl Hıristiyan dışı gizli bir teşkilata dönüştüğünün hikayesidir"

Stephen Knight sözlerinin devamında; "Masonluk, felsefi, hatta dini ve mistik bir sistem olduğu kadar, birbirlerine maddi menfaat konularında yardım için teşkilatlanmış bir cemiyettir. Bazı masonlar, masonluğu bir din olarak kabul eder, bazıları da maddi menfaat kaynağı olarak görür. Fakat çoğunluk, bu iki düşünceyi birleştirerek benimser" diyerek meseleye açıklık getirir.

Yapılanma ve çalışmalarında gizlilik esası ile gizemli olmaya önem veren masonluk teşkilatı üç dereceli bir örgüt olarak çalışır.

1- Çıraklık, 2- Kalfalık ve 3- Üstatlık gibi bir sınıflama ile kademeli olarak çalışan masonluk teşkilatı sınır, milliyet ve din meselelerini tanımaksızın sadece kendi kurallarına göre hareket eder.

İngiltere'de gizli bir cemiyet olarak işe başlamış fakat sonraları komünist olmayan bütün ülkelerde bağımsız kollar halinde çalışmaya başlayan masonlar bugün birçok ülkede örgütlü olarak varlıklarını sürdürdükleri gibi Siyonizm ile birlikte plan ve projelere yön vermektedirler. Komünizmin yıkıldığı günümüzde oralarda da örgütlenmeye giren masonların en önemli kollarını kademeli olarak mafya teşkilatlanmaları oluşturmaktadır.

Masonluğun temelinde gizlilik, semboller, ayinler, sınır ve kendi inançları dışında hiçbir dini tanımama esastır ve çok büyük bir önem taşır. Masonlar genellikle varlıklı ve ticari anlamda atak olan kimseleri kendi teşkiltalarına almaya özen gösterirler. Öncelikle bu kişilerin bulundukları alanlarda önlerini açmak sureti ile güçlerini gösterirler. Bu gücü arkasında gören her müteşebbis veya kilit noktadaki her kişi, onların aralarına katılmasına böylelikle zemin hazırlamış olurlar. Masonların güçlerini gören ve onların yardımlarından faydalanan kimseler artık önlük takıp eldiven giymek sureti ile teşkilata girerek bulundukları ülkenin kilit noktalarına getirilerek o ülkeyi istedikleri gibi yönlendirmeye çalışırlar.

Günümüz mason teşkilatları tamamen Siyonizm ile iç içedirler. İngiltere, Fransa, İskoçya, Almanya ile ABD'de bulunan mason locaları gizli bir dünya devleti kurmuş gibi bir teşkilatlanma ile çalışırlar. Kendilerine karşı bir güç gördüklerinde onu bertaraf etmek uğruna her mubahı çiğnemek adına da olsa hiç çekinmedin gayri hukuki davranarak düşmanını yok ederler.

Osmanlı devletinin yıkılışından sonra topraklarımızda Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile örgütlenmeye başlayan masonlara Atatürk bir müddet izin verdi. Zararlı faaliyetlerine kanaat getirmesi ile kapatılan mason dernek ve locaları 1948 yılında İnönü’n emri ile tekrar eski faaliyetlerine başlayarak varlıklarını bu güne kadar devam ettirmektedirler. Kurdukları localara üye olanların unvan ve isimlerine baktığımız zaman hayret etmemek mümkün değildir. Askerlerden sanayicilere, üniversite öğretim üyelerinden sanatçılara, siyasilerden bürokratlara kadar hemen hemen her kesimden bu mason teşkilatlarına girenleri görmekteyiz.

Bu teşkilatlara girenler arasında komünist ve milliyetçiliklerinden taviz vermeyenlerin oluşu apayrı bir handikap olarak karşımızda duruyor. Yıllarca komünist ve faşist diye birbirlerini yok etmek için savaşıp kan dökenlerin bugün karşımıza mason olarak çıkmaları çok hayrettamiz bir olaydır ve şaşırmamak elde değildir.

Kendisini milliyetçi olarak lanse eden ve milliyetçi düşüncelerinden hiç taviz vermeyen ATO başkanı Sinan Aygün'ün mason oluşu ortalığa bomba gibi düştü. Ankara Hür ve Kabul edilmiş Masonlar Büyük Locası Türkiye (HOŞGÖRÜ-101) locasına 94/154 no.lu belge ile üye olan Sinan Aygün'ün yanısıra diğer birçok tanınmış şahsiyetin mason oluşuları her işkolunda masonlar tarafından yönlendirilip yönetildiğimiz sorusu akla gelmiyor değil.... Ve bugün Sinan Aygün milliyetçi bir kökenden gelmesine rağmen CHP saflarında milletvekilidir.

ATO Başkanı Sinan Aygün'ün yanısıra Prof. Dr. Mehmet Haberal, Iraklı bir Türkemen aileden gelen Prof. Dr. İhsan Doğramacı, İstanbul eski belediye başkanı Bedrettin Dalan, Yozgat doğumlu ve Bilderberg üyesi Kemal Derviş, Tayyip Erdoğan'ın eski kalem müdürü, AKP milletvekil, Ergenekon firarisi Turhan Çömez, Solcu ve aynı zaman aristokrat bir aileden gelen gazeteci Doğan Hızlan, eski Merkez Bankası başkanı Gazi Erçel, Koç Holdingin sahibi Mustafa Koç, eski gazete sahibi Dinç Bilgin, Ali Avni Balkaner, Yaşar Holdingin sahibi ve kurucusu Selçuk Yaşar, EN-KA şirketler grubunun sahibi Şarık Tara, Galatasaray eski başkanı Faruk Süren, Mardinli Fehmi Tahincioğlu, Türk Sanaat Müziğinin güçlü sesi ve aynı zamanda milliyetçi Necdet Tokatlıoğlu, Turgut Özal'ın elinden tutup siyasete soktuğu, daha sonra AKP'nin Mart 2009 yerel seçimlerde Çankaya Belediye Başkan adayı Bülent Akarcalı, Demirellerin damadı ve CHP milletvekili İlhan Kesici ve Irak'ta Talabani ile Barzani’nin yakın dostluğunu kazanarak oralarda büyük inşaat ihalelerine giren fakat asıl mesleği gazetecilik olan İlnur Çevik gibi bir çoğunun ve Türkiye'de adlarını sık sık duyduğumuz bu renkli simaların mason oluşları ister istemez acaba bu insanların her alanda görülmeleri yönetme ve yönlendirmede bunların rolleri nedir ve ne kadar etkilidirler sorusunu akla getiriyor.

Türkiye'yi yıllarca demir yumrukla idare edenlerden sonra bugün ülkede ve ilimizde meydana gelen olayların geçmişinde bu masonların yaptıkları temellendirmeler değil mi?

Bugün Van'da kilitlenen siyaset ve ekonomi o temeller üzerine bina edilen düşüncelerin hayata tatbiki değil mi?

Deprem sonrası ekonomisi ve siyaseti felç olan Van'ın dayatılan bazı durumların neticesinde sermaye ve girişimciliğin ili terk etmesi atılan ve düşmanlık üzere atılan temellerin neticesi değil midir?

Van'ı seven ve Van'a sahip olma arzusunda olan herkese beyan olunur...

Selam ve dua tevhit ehline…

NOT: Yukarıda isimleri mason olarak geçen şahsiyetlerin kaynağını Ankara'da bulunan Kültür-Sanat Yayınları arasında çıkan ve Süleyman Yeşilyurt tarafından yazılan "POPÜLER MASONLAR" adlı kitaptan alınmadır.