"Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran ( bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz."( Mülk 17")

 

Hz Ömer Ra halife olup insanların idare ve terbiye işini üstlenince, adeta bütün Müminler adına ağlama görevinide üzerine almıştır. Derdi olan O na gelir, O da bu dertleri bildiği bütün tedbirleri kullanarak çözmeye çalışırdı. Bu arada yaptığı en önemli şey ağlamak ve istiğfara sarılmaktı. Bunları Göğün kapılarını açmak ve ilahi desteği çekmek için yapıyordu.

 

Gerçekten günümüz tabiriyle " insan dilediğini dilediği zaman ve dilediği biçimde yapabilen canlı" mıdır? Hayır, hiçbir zaman insan " mutlak " bir kudrete sahip olmamıştır

İşte Hz Ömer'i ra bu kadar ağlatıp Tövbe ettiren davranışın altında, Cenab'ı Hakkın sonsuz kudreti ne olan ihtiyaç yatmaktadır.

 

Peki, ne oldu bize de, içimizden, dışımızdan, dört bir yanımızdan kitlesel tehlike ve tehditlere açık hale geldik. Allahın cc gazabını celbedecek ne yapıyoruz?

 

Pek çok nedeni olmasına rağmen şu anki en büyük engel duasızlık ve tövbesizlik. Kendimizi her şeyin hâkimi sandık. Teknolojiyle, gücümüzle(!),maddeyle her şeyi çözeceğimizi zannedip, asil savunma mekanizmalarından, ilahi kudretten kendimizi mahrum bıraktık.

 

Bahşedilen her nimet ve her imkân bizlerin biraz daha küfre sapmamıza, isyanlara, günahlara karşı medeni cesaretimizin artmasına vesile kılarak acziyetimizi görmeyerek Rahmana yakarmayı unuttuk unutturulduk. Gaflet ve dalalette, cehalette, kibirde, riyada, Üstünlük taslamada, hor görmede, ötekileştirmede Irkçılık naraları atmada alabildiğine hızlandık hızlandırıldık.

 

Uzaya çıkıldı, genlerin Şifresi çözüldü, bir takım Hastalıklara şifa bulunuldu, devasa Yapılar inşa edildi vs fakat bunu mutlak Gücün cc kudretiyle yapan insanoğlu bu güç ve yetileri kendine vehmetti...

 

Buda azgınlığa, dalalete, ilahi sınırları tanımamaya hatta " Kainatın tek hakimi insandır" Şeytani sözüne itibara sürükleriz bütün bu yanılgılara kapılıp " ilahi Gücü " devre dışı bırakan bu insancıklar, bir trafik kazasına, bir depreme bir tusunamiye vb engel olamadılar.

Oysa yakın zamanda ismi bile Kasıtlı olarak Seküler anlayış tarafından" göğe meydan okuyan" adlı Uydunun uzaya fırlatılırken infilak ettiğine şahitlik ettik. Kim kime meydan okuyormuş. Yine " Titanik" gemisinin çıkış nedenini ve helekını bilmeyen yoktur.

 

" Bir kavim Allah a verdikleri sözü tutmaz hadi bozarsa Allah cc onların üzerlerine düşmanlarını musallat eder" gibi durumumuzu özetleyen hadisi Şerif-i duymazlıktan geldik. Böylece Rabbülalemin e teslim olanların Kazandığı mükâfatlarından mahrum bırakıldık.

Oysa becerebilseydik, Ömer bin Abdülaziz ra ın idareciliğindeki teslimiyeti zamanında kurtların kuzuları yemediğine bizzat bizlerde Hayatımızda tanıklık ederdik.

Yine teslimiyetiyle Ün salmış zatlardan biri olan Bişr-i Hafî ks Yalın ayak dolaştığı için mübarek Ayakları pislenmesin diye kedi köpek yollarda pislemezmiş Suphanallah.

 

Duyduk duymazlıktan geldik.

Allah dostlarına taş atmanın,

Faiz ve haram kazancın,

Ana babaya itaatsizliğin,

Fuhşiyatın artmasının.

 

Hem dünya ve hem ahirette felaketlere yol açacağını hadislerde öğrendik fakat önemsemeden alabildiğine yaygınlaştırdık. Bizleri gerçek anlamda bu hasletlere karşı uyaranlara düşman kesildik.

 

Buda yetmezmiş gibi film seyreder gibi savaş sahnelerini seyrettik ve içten içe de hak ettiklerini düşündük, adım başı sokaklarda Mültecilere rastladık, kandırılan komşu çocuklarına tanıklık ettik, ani Ölümler ve yeni vebalar. Hiçbiri halimizi düzeltmemize vesile olmadı.

 

"kim Allah'a cc dua etmezse Allah cc ona öfkelenir" hadisini takmadık bile. Biz halimizi değiştirmedikçe Allah cc değiştirmez.

 

Bir Allah dostundan nakil olarak Şunları söyleyebiliriz." Rabbülalemin cc o kadar merhametli ki Kullar kulluğunu bilse Allah cc Yağmur'u gece yağdırır ki, kulların ayağına çamur bulaşmasın"

 

Evet şuan " Bıçak kemiğe dayandı dayanacak" işte tamda bu hadisi kutsiye kulak vermenin zamanı.

 

"Beni bilip, tanıyıp bana Sırt Çeviren birine, beni tanımayan birini musallat ederim" hafizan Allah... Biraz tefekkür molası!

 

Kabul ediyoruz! Yaa Malikel Mülk! Seni bilip tanıdıktan sonra Sırt çevirdik ve şuan seni tanımayanları musallat etmeye hazırlıyorsun. Asabiyetle, ilâh edindiğimiz sözde gücümüzle bu olası musibetlere meydan okuyamayız. Peygamberlerin yaptığı gibi sermayemiz yok dua ve yakarıştan başka. Tıpkı helak olmak üzere olan Hz Yunus kavminin bir araya toplanıp istiğfar ederek gazaptan kurtuldukları gibi sana yalvarıyoruz. Şüphesiz ki en büyük musibet kulluktan beri yaşamaktır. Lakin böyle ilahi bir otorite yokmuş gibi yaşamaya devam edersek ciddi musibetler henüz dünyadayken bizi beklemekte. Hz Yunus'u as balığın karnından kurtaran bu Değeri büyük duaya hep birlikte âmin diyelim: Yani hasta olmadan aşı olalım ki şifamız olsun.

 

Vücudumuzun bile Hastalıklara karşı savunma mekanizması harekete geçerken bizler nasıl oluyorda kenetlenmiyoruz, Rabbi Rahimden dinlenmiyoruz.

 

Uyanalım yoksa zamansız uyandıracaklar! O halde hep beraber; 

 

" Lailahe illa ente Subhaneke ini Küntüm minezzalimin ya Erhamerrahimin" (Ya Rabbi! Senden başka mabud yoktur. Seni noksanlıklardan tenzih ederim. Ben şüphesiz zalimlerden oldum.) Enbiya 87

 

Seyyit Abdülkadir'i Geylâni ra ın duasıyla yazı okunduktan sonra da duaya devam inşaallah;

" Allah Korktuğum ve çekindiğim Her şeyden daha üstündür. Yedi kat semayı ayakta tutan

izni ile düşmesini engelleyen ve kendisinden başka İlah olmayan Allah a cc kulunun şerrinden ve onun askerlerinden olan ins ve cinnin şerrinden Allah' a sığınırız.

Editör: TE Bilisim