ŞEHRİVAN ÖZEL: MERAL YILDIZ – ORHAN SAĞLAM

2011 yılında birisi 23 Ekim, diğeri 9 Kasım olmak üzere iki büyük, yüzlerce de artçı sarsıntı ile sarsılan Van’da aradan geçen 9 yıla rağmen deprem acı bir anı olarak yaşamaya devam ediyor. Tarihin en büyük ve en yıkıcı sarsıntılarının yaşandığı bu süreçte Van bir kez daha yıkılıp küllerinden doğarken yüzlerce vatandaş hayatını kaybetti, ciddi boyutlarda maddi zararlar yaşandı. Kentte on binlerce bina zarar görürken, şehrin fiziki yapısı adeta sil baştan değişti. Geçen sürede yaşanan artçı depremler depremin her an hafızalarda canlı kalmasına neden olurken 2011 yılında yaşanan derin sarsıntılar da hafızalardan hiç silinmedi. O büyük acıyı yaşayan Vanlılar o günleri dün gibi hatırlarken Şehrivan’a yaptıkları değerlendirmede o depremin yıkımını hala yüreklerinde hissettiklerini vurguladılar.

Van'da 23 Ekim 2011'de 604 kişinin ölümü, çok sayıda kişinin yaralanması ve binlerce binanın ağır hasar görmesiyle sonuçlanan 7,2 büyüklüğündeki depremin izleri silinirken, acılar ise dün gibi taze. Aradan geçen 9 yıllık sürede yapılan yatırımlarla Van baştan inşa edilirken, kentin daha modern bir hal alması için çalışmalar devam ediyor. Depremin üzerinden yaklaşık 9 yıl geçmesinin ardından izler her ne kadar silinse de acılar dün gibi taze. Depremin 9’uncu yıl dönümünde Şehrivan Gazetesi olarak Vanlılara depremi sorduk.

TARİHİ YIKIM TARİHİN EN HIZLI MÜDAHELESİNİ GÖRDÜ

2011 yılında merkez üssü Tabanlı köyü olan, Van ve Erciş ilçesi ile birçok köyde yıkıma neden olan depremin ardından yapılan yatırımlarla kent adeta yeniden inşa edildi. Ülke genelinde depremzede vatandaşlara yardım için seferberlik başlatılırken, o dönemde başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabinedeki bakanların büyük bölümüyle depremden hemen sonra Van'a gelerek incelemelerde bulundu. Van'dan ayrılmayarak çalışmaları yerinde yöneten bakanlar ise depremden kısa süre sonra sağladıkları koordinasyonla önce arama kurtarma çalışmalarına ağırlık verdi, sonra depremzedelerin barınma ve yaşamsal ihtiyaçlarını gidermeye çalıştı. İlk etapta gönderilen 75 bin çadır vatandaşlara dağıtıldı, ardından 14 bin tırla kente gönderilen 29 bin 500 konteynerle 35 konteyner kent kuran AFAD ekipleri, 175 bin depremzedeyi konteyner kentte barındırdı.

DEPREMİN İZLERİ KENTTEN ÇABUK SİLİNDİ

Göçlerle adeta “Hayalet Kent”e dönüşen Van'da, bir ay geçmeden depremzedeler için inşa edilecek konutların yapımı başlatıldı. Şehrin şantiyeye döndüğü kış mevsiminde, binlerce iş makinesi ve on binlerce işçi, hava sıcaklığının sıfırın altında 30 dereceyi bulduğu günlerde soğuğa aldırış etmeden konutları tamamlamaya çalıştı. Evleri yıkılan ve ağır hasar gören depremzedeler için yapılan konutlar, depremin birinci yılında dönemin başbakanı Erdoğan'ın katıldığı törenle ailelere teslim edildi. Büyük felaketten bugüne kadar geçen sürede depreme dayanıklı konutların yapıldığı, modern yaşam alanlarının oluşturulduğu, sosyal tesislerin inşa edildiği Van, ekonomisi ve turizmi gelişen, okulları yenilenen, yolları genişletilen yaşanabilir bir şehir olmaya başladı.

ŞEHİRDEKİ YIKIM İZLERİ SİLİNDİ AMA YÜREKLERDEKİ İZLER TAZE

Van depreminden sonra Aydın’a göç eden İhsan Adıyaman, “Van depreminin üstünden tam 9 yıl geçti, kocaman 9 seneden söz ediyoruz. Her sene bu vakitlerde insan hüzünlenir, geçmişi yâd eder. Herkesin yaşadığı gibi bizde depremi çok kötü hissettik. Allah bir daha kimseye yaşatmasın böyle acıları. İlk deprem olduğu vakit kimsenin hayatta kalma gibi bir şansı olmadığını düşündüm. O anı anlatamazsın ki bu acıyı yaşayan insanlar çok iyi biliyor. Birde kışa denk gelmesi bizim için daha kötüydü. Çünkü coğrafyadan dolayı burada Ekim ayının başından sonra hava soğumaya başlıyor, tabi 23 Ekim’de büyük depremden sonra 9 Kasım’da ikinci bir deprem oldu.”

“ALLAH BİR DAHA YAŞATMASIN”
 

“Halk tam bir aylık süreçte yavaş yavaş deprem psikolojisinden kurtuldu derken ikinci büyük deprem yaşandı ve halk giderek zorluk çekmeye başladı. Ondan sonra süreçli artçı depremler yaşanmaya devam etti. İkinci depremden sonra Aydın’a göç ettik, bizim gibi Van’da yaşayanların birçoğu farklı şehirlere göç etti. Ancak memleket gibisi yok birçoğu ise geri döndü, bizde geri döndük. İlk oraya gittiğimiz zaman yardımcı olan vardı, ancak sevmeyen, siyasi sebepleri bahane edenler de vardı. İyi ki döndük Allah bir daha yaşatmasın. Deprem Van’ın çarpık kentleşmesi için çözüm olabilirdi ama daha da kötüleşti. Deprem zamanı iskele durumundaki binalar yıkılmadı, Van ileri gidemedi çünkü Van sahipsiz bir kent.” Dedi.

“DEPREM ANINI ANLATMAK BİLE ZOR”

İnşaat işçisi olarak çalıştığı bir inşatta depreme yakalanan Barış Özaydın duygularını şu şekilde dile getirdi: “İnşaatta birden bir görülü koptu, bende başımı camdan çıkardım ve binaların gidip geldiğini gördüm. Bunları yaşarken bile depremin farkında değildim başım dönüyor zannettim kısa bir şok yaşadım. Sonra merdivenlerden koşa koşa aşağı inmeye başladım, aşağı indiğim vakit bağırmalar, çağırmalar duydum. Daha sonra direk ailem aklıma geldi arabaya atladım fakat depremin etkisinde o kadar çok kalmıştım ki gözümün önünde asfaltlar hareket ediyordu. Eve vardığım vakit dışarda beni bekleyen 1 yaşında ikiz çocuklarım bile depremi hissetmiş yere tutunuyorlardı. Ondan sonraki deprem de daha çok korkmaya başladık, komşularla birlikte dışarda iki büyük çadır kurduk. Artçı depremler bitene kadar çadırlarda hayatımızı devam ettirdik. Van için çok kötü bir anıydı Allah kimseye yaşatmasın. O günden bu güne sadece yıkılan binaların yerine yeni binalar yapıldı. Tabi bu binalar ne kadar sağlam onu da bilemiyoruz. Şuan bunları anlatırken bile depremdeki yaşadıklarımı yaşadım gibi bir hissiyat oldu.”

DEPREM HAFIZALARDAN SİLİNMİYOR!

Hafızlarında halen silinmeyen ve derin yaralar açan depremin izlerinden söz eden Fatih Gültepe, “Bu depremi hayatta unutmam, hayatımda birçok şeyi değiştirdi. Bazı şeylerin değerini daha fazla bilmeye başladık. Ekonomik sıkıntılar çektik, depremden önce çoğu şeyi unutmuştu ve boş vermiştik. Büyük deprem hatırlamamız açısından yardımcı oldu, eşimizin ve dostumuzun çektiği açıları gördükten sonra hayatımızda maddi ve manevi birçok şey değişti. Van iki büyük deprem geçirdi, ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Depremin üstünden 9 sene geçti ama sanki dün yaşanmış gibi zihnimde hissediyorum. 5. Katta ve asansörsüz bir evde depreme yakalandım ondan dolayı ben çok şeyi unutamıyorum. Evden çıktıktan sonra bir daha evlerimize giremedik sadece bahçelerde yatıp kalkabiliyorduk. O zamanları kimse unutamıyor içimizde derin yaralar bırakan bir olaydı ve kolay kolay silineceğini de zannetmiyorum. Özellikle depremi yaşayan çocuklar ve yüzlerindeki masumiyetleri bizi çok üzmüştü.” Şeklinde konuştu.

“DEPREM YEŞİLLİĞİ YOK ETTİ”

Depreme aniden yakalandığını anlatan Sedat Yüzbaşıoğlu, “Evden birden sesler gelince herkes gibi beni de korku ve farklı duygular kapladı. Allah çok şükür kurtulduk fakat 644 kardeşimiz vefat etti, bu sizi çok üzdü. Allah rahmet eylesin. Bizim evde de yıkılmalar oldu, çok zor bir dönemdi Allah kimseye bu acıyı yaşatmasın. Van’da ise çok şey değişti 5 yıllık bir duraklama dönemi oldu. Çoğu insan ise göç etti, şimdi ide yavaş yavaş toparlandık. Üstünden 9 yıl geçti ve biz daha yeni toparlanma sürecine girdik. Van’da yeşilliği kaybettik. Betonlaşma çok hızlı ilerliyor. Buda ileride çocuklarımız için çok büyük bir sorun olacak. İleride tamamen yeşilsiz betonlar içeresinde yaşayamaya başlayacaklar. Van’ın bu halini gördükçe insan üzülüyor. Fakat eskisine göre sağlam binalar yapıldı.” Diye ekledi.

“PSİKOLOJİK OLARAK ÇOK FAZLA ETKİLENDİM”

23 Ekim Pazar 2011 hiç unutamadığım bir gün diye tekrardan geçmişi yâd eden Endam Sağ, “Her şey her zamanki gibiydi ta ki 13:41e kadar. Hayatımda hiç yaşamadığım bir korkuydu. O günden sonra hiçbir şey asla eskisi gibi olmadı. Van değişti Erciş değişti biz değiştik. Herkes eksiklerle yaşamayı öğrendi. Psikolojik olarak çok fazla etkilendim etkilerini bugün de yaşıyorum. Benden çok daha fazla etkilenenler oldu. O süreçten sonra deprem için önlemlerin tam anlamıyla alındığını sanmıyorum. Deprem anında yurttaydım ne olduğunu anlayamamıştık daha önce böyle şiddetli bir şey yaşamadığım için deprem oluşu gelmedi aklıma. 25 saniye bir saatten uzun sürdü sanki bütün eşyalar her şey yerlere düşüyordu beşik gibi saklanıyorduk tabiri işte. Üç kişiydik oda da birbirimize sarılmış bağırıyorduk o kadar uzun zaman sallandık ki bizim dışımızdaki her yer bütün dünya yıkıldı sanmıştım o an. Deprem durduğu gibi ne olduğunu anlayamadan koşuşturduk katları boşalttık hepimiz ayağıyla yurdun bahçesine indik.” İfadelerini kullandı. 

“ÜŞÜYORDUK AÇTIK HİÇBİR ŞEYİMİZ YOKTU”

Cümlelerin sürdüren Sağ şunları söyledi: “Dışarı çıktığımızda sakin tek bir insan görmedim şehrin üstünde kocaman toz bulutları ve çığlıklar vardı. Büyükler geldiğinde durumu anlattılar sakin kalmamız gerektiğini söylediler. O büyük depremden sonra her an her saniye sallanıyorduk zaten bazen şiddetli bazen daha sakin. Ayaklarımızın altındaki toprak titriyordu. Ailemden uzaktaydım aklıma ilk gelen onlar olmuştu bu durumu sadece biz mi yaşadık yoksa ailemde mi yaşadı bilmiyordum. Telefonlar ulaşılmıyordu bağlamıyordu. Uzun süre kimse kimseye ulaşamadı. Bir süre sonra aileme ulaşmıştım onlarda yaşamıştı ama meğer ben depremin merkezindeymişim. Onların iyi olduğunu duyunca biraz sakinleşmiştim. Ama yollar kapalıydı onlara gidecek imkânım yoktu onların da gelme imkânı yoktu engellenmişlerdi.  Gece 12’ye kadar dışarda kaldık şehir kapkaranlıktı sadece sirenlerin ışığı vardı. Üşüyorduk açtık hiçbir şeyimiz yoktu yanımızda. 12de bir minibüs bulmuştuk o minibüse binmekten başka çarem yoktu bir minibüse 20 25 kişi bindik çaresiz çaresiz. Eve vardığımda gece çok geç olmuştu.”

“DEPREM HAYATİN KOCAMAN BİR GERÇEĞİ”

Son olarak Sağ, “Köprüde ailem beni o minibüsten aldı. Onlarda çok korkmuştu. Babam bana ilk defa öyle sarıldı galiba. Meğer bütün gün bana ulaşabilmek için benden haber alabilmek için bana gelebilmek için çok kötü şeyler yaşamış. O gece uyuyamadık hiç sabaha kadar bekledik her an sallanıyorduk zaten. Durumu anlamaya kabullenmeye çalışıyordum. Sonra ki günler haberlerin başındaydım hep her haberde bir arkadaşımın bir öğretmenimin öldüğünü öğreniyordum. Sonra başka büyük bir deprem daha oldu derken ben artık her şeyin bittiğine inandırmıştım kendimi depremlerle hepimizin öleceğine inandırmıştım. Bu duruma alışmak atlatmak çok zor oldu ve çok zaman aldı. Ha geçti mi derseniz geçmedi bütün hayatımı değiştirdi geçmedi sadece alışmak zorunda kaldık.”

VAN’DA SÜREÇ DEPREM ÖNCESİ VE ONRASI DİYE AYRILIYOR

“Hayatımı depremden önce ve depremden sonra diye ayırıyorum. Şu an depremlere karşı önceki korkum yok kaçmıyorum yerimde kalıyorum sessizce bu da köyü bir şey tabii. Umarım dünyaya daha fazla zarar vermez bu depremler buna tek çare de insanların bu duruma göre hayatı şekillendirmesi ve önlemler alması. Deprem hayatin kocaman bir gerçeği. Deprem bölgesinde yaşayan insanlar için de her an bir tehlike. Umarım daha bilinçli bir dünya oluruz doğal afetler konusunda” Diye konuştu.

DEPREMDEN SONRA HAYAT DURMUŞTU…

Felaketten önce hayat normal sanki ölüm yokmuş gibi ölümün varlığından habersiz yaşadıklarını belirten Demet Aydın, şöyle devam etti: “Sadece bu dünya varmış gibi dünya mali için çabalardık ta ki pazar günün sabahı o felaket başımıza gelene kadar işte o gün dünyanın ne kadar boş bir yer olduğunu anlamıştım.  Sabahtı normal sakin bir gün bir masa başında ailecek toparlanmış sohbet ediyorduk önce hafiften ses hemen arkasında sarsıldık. Öncesinde şaşırdık daha önce yasamadığımız görmediğimiz için birbirimize bakıp en önemli soruyu soruyorduk ‘Bu ne?’ Derken büyük sarsıntı bir ses deprem diye kaçıştık o an akılda ne ev ne eşya hiçbir şey yok herkes kendi canını kurtarma peşinde kendini dışarı atma peşinde. O ilk gece kapı önünde çadırda geçirdik yer ara ara sarsılıyordu.”
 

“DEPREMDEN DERS ÇIKARMADIK” DİYENLER DE ÇOK

“Korkuyorduk ne yapacağız ne olacak sorusu hep dillerde küçük küçük sarsıntılar devam edince duramadık orda hem korku vardı hem de hava şartı çok zorluyordu soğuktu kalkıp Van’dan ilçede kalan dedemlere gittik.  Hayat durmuş gibi 20 gün geçti. Tekrar evimize geldik ama ne çare o gece ikinci büyük sarsıntı yasandık. Artık orası bize korkudan başka bir şey hissettirmiyordu. Eğitim hayatı yoktu, durmuş okulumda yıkılmıştı. Başka okullara gönderdiler. Bizde dedemlerin yanına taksindik.  Bir süre orda okula gittim. Lise öğrencisiydim, orda okudum bitirdim depremin üzerinde 3 yıl geçtikten sonra tekrar evimize Van’a geldik.  Her şey yolunda her şey normal sanki bu şehir hiç öyle bir felaket yaşamamış gibi görsel şekil değişmişti evet gelişmişti baya ama insanlar aynı hiçbir ders çıkarmamış gibi hayat normalleşmişti.”

DEPREMDEN SONRA YAPILAN BİNALAR NE KADAR SAĞLAM?

Üstünden 9 sene geçti fakat halen hafızalarında yaşadığını dile getiren Reşat Yeşilağaç, şunları anlattı:  Baya bir insanımızı kaybettik, Allah rahmet eylesin. Acılarımız yine aynı şekilde devam ediyor. Tabi ki insan bir süre sonra bu acıları atlatıyor. Ancak farklı illerde depremler olduğu zaman hem üzülüyorum hem de korkuları yenileniyor. Acaba bir daha böyle bir şey yaşar mıyız diyorum. Kışa denk geldiği için halk çok zorluk çekmişti. O anı gözlerimin önüne getiriyorum. Bağırmalar çağırmalar halen kulaklarımda. Depremden sonra Van diye bir il yoktu herkes göç edip gitmişti. Şimdi toparlandık fakat depremden sonra yapılan binalar ne kadar sağlam onu sorgulamamız gerekiyor. Şuan yüzde 70’i depremden sonra yapılan binalar ama ne kadar dayanıklı bilemiyoruz.” 

Editör: TE Bilisim