ŞEHRİVAN ÖZEL: HAMİT KARAKUŞ – Gastronomi, yöresel yemekler, sıra dışı lezzetler dünyanın yeni trendi olmaya devam ederken, gastronomi şehirleri her yıl milyonlarca turist ağırlıyor. Son yılların modası haline gelen her yörenin en iyi yemekleri ile buluşma atağı sürerken Türkiye’de Gaziantep ve Hatay bu işin lokomotifi olmaya devam ediyor. Özellikle de yerel yönetimler eliyle son 10 yılda ciddi atak yapan bu iki kent UNESCO tarafından da ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’nın ‘gastronomi’ durakları arasında yer aldı. İki kent sadece ulusal değil uluslararası çevrelerin de ilgi odağı olurken, son 10 yılda mutfak zenginliğinden ciddi kazançlar elde etti. Bu iki kentin çıkışı sürerken kahvaltısı ve sayısız yemeği ile mutafı zengin kentler arasında duran Van’ın da böyle bir atak yapması beklentisi ortaya çıktı. Bu konuda kurumları beklemeden bir adım atan ve 2014 yılında Van Aşçılar ve Pastacılar Derneği (VANPAD) kuran hünerli eller kısa sürede büyük aşama katetti. Bir çok yemeğin tescillenmesine ön ayak olan, Keledoş’a dünyanın en iyi yemeği ünvanı aldıran ve Van’da bir çok lezzet durağı yaratan başkan Sinan Pulat ve ekibi Van mutafı için de önerilerde bulundu. Van’ın bir gastronomi kenti olması için önerilerde bulunan Pulat ve ekibi bunun için diğer kentlerde olduğu gibi ortak çalışma, mutfak atölyesi kurulması gibi adımları paylaştı.

2015’te Gaziantep 2017’de de Hatay UNESCO ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’na ‘Gastronomi’ kategorisinden girerek tescilli “Gastronomi Şehri” unvanını almasının ardından Van’daki zengin yöresel lezzetlerin tanıtımı, ileriye taşınması ve korunması noktasında yeni atılımlarla korunması büyük önem arz ediyor. Türkiye’de iki kentin yöresel mutfaklarını tescillemesinin ardından turizmde önemli adımların atıldığı bir dönemde Van’da da buna benzer adımların atılması turizme büyük katkı sağlaması bekleniyor.

GAZİANTEP İLE HATAY BAŞARDI, VAN’DA BAŞARABİLİR

2015’te Gaziantep 2017’de de Hatay UNESCO ‘Yaratıcı Şehirler Ağına Gastronomi’ kategorisinden girerek tescilli “Gastronomi Şehri” unvanını almasının ardından Van’daki zengin yöresel lezzetlerin tanıtımı, ileriye taşınması ve korunması noktasında yeni atılımlarla korunması büyük önem arz ediyor. Türkiye’de iki kentin yöresel mutfaklarını tescillemesinin ardından turizmde önemli adımların atıldığı bir dönemde Van’da da buna benzer adımların atılması turizme büyük katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin hemen her şehrinde olduğu gibi Van’ında kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar yöresel lezzetleri mutfağında barındırıyor. Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’nde yöresel tatlar bakımından en zengin mutfağa sahip olmasına karşın zaman içerisinde yöresel tatlar kaybolmakla karşı karşıya kaldığını söylemekte mümkündür. Bu noktada özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Gaziantep ile Hatay’ın gastronomi anlamında atılan adımlarla farklı bir konuma taşınmasında atılan adımlar, yöresel lezzetlerin tanıtımı, yaşatılması ve atılması gereken adımları Doğu Anadolu Aşçılar ve Pastacılar Federasyonu üyesi, Van Aşçılar ve Pastacılar Derneği (VANPAD) Başkanı Sinan Pulat, yanıtladı. Değerlendirmede Van’ın UNESCO ‘Yaratıcı Şehirler Ağına Gastronomi’ kategorisinde tescilli “Gastronomi Şehri” unvanını alabilmesi adına önemli öneriler paylaşıldı.

VANPAD VAN MUTAFINI YENİDEN CANLANDIRDI!

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Doğu Anadolu Aşçılar ve Pastacılar Federasyonu üyesi, Van Aşçılar ve Pastacılar Derneği (VANPAD) Başkanı Sinan Pulat, Van’daki yöresel yemekleri koruma ileriye taşıma ve tanıtım noktasında eksikliği kapatmak adına 2014 yılında dernek kurduklarını söyledi. TAŞPAKON (Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu)’A bağlı Doğu Anadolu Aşçılar ve Pastacılar Federasyonu üyesi olduğunu ifade eden Pulat, “Diğer illerin yöresel yemeklerini tanıtma noktasında dernekleşmeye gittiklerini gördük, buradan yola çıkarak birkaç aşçı arkadaşla bir araya gelerek derneğimizi kuruduk. 2014 yılından beri faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2015 yılında kent tarihinde ilk kez CNR Expo’da 700 kişilik Van yemeğini ikram ederek tanıtımını gerçekleştirdik. Buradan yola çıkarak çeşitli fuarlar, festivaller ve etkinliklere katılım sağlayarak il içi, il dışı ve yurt dışında olmak üzere yöremizin yöresel lezzetlerini tanıtmaya devam ettik. Yaptığımız faaliyetler sonucu derneğimizi iyi bir konuma taşımayı başardık” diye belirtti.

KELEDOŞ’U DÜNYA BİRİNCİSİ YAPTILAR!

Derneğin kurulmasının önemine değinen Pulat, dernekleşmenin kent olarak yeme-içme ve tanıtım noktasında büyük bir önem arz ettiğini ifade etti. Pulat, “Dernekleşme sonucu yapılan tanıtımlarla birlikte Dünya Aşçılar Birliği (WACS) tarafından Pakistan’da düzenlenen 'Uluslararası Gastronomi Festivali'ne katılım sağladık. 22 ülkenin yarıştığı ana yemek kategorisinde Van’ın tescilli yöresel yemeği olan ‘Keledoş’ ile sunum yaptık. Yöresel yemeğimiz altın madalyaya layık görülerek Dünya birinciliğini elde ettik. Bundan dolayı büyük bir mutluluk ve gurur yaşadık. Yöresel yemeklerimizi hem ülkemizde hem de yurt dışında tanıtmak bizim için büyük bir önem teşkil ediyor” dedi.

VAN’IN ZENGİN MUTFAĞINI YENİ NESİLE AKTARIYORLAR

Derneğin faaliyetlerine değinen Pulat, dernek olarak faaliyetlerin dışında sosyal projeler yürüttüklerini belirtti. Pulat, “Van mutfağı ile ilgili Araştırma Geliştirme (ARGE) çalışmaları yürütüyoruz, yarışmalara, festivallere ve etkinliklere katılım sağlıyoruz. Derneğe herkes üye olamıyor, şu an öğrencilerle birlikte 170 üyemiz var. Kentte bulunan 5 meslek lisesine gönüllü olarak konferans ve seminerler ışında eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerle mesleğimiz gelecek kuşaklara aşılamaya çalışıyoruz” diye belirtti.

MUTFAĞIMIZ ÇOK İYİ AMA TANITIMDA ZAYIFIZ!

Bağlı oldukları federasyon ile birlikte Van yöresel yemek kültürünü tanıtma fırsatı yakaladıklarını ifade eden Pulat, “Dernek olarak kent mutfağını tanıtma noktasında birçok adım attık, yaptığımız tanıtımlarla birlikte insanların mutfağımıza olan bakış açılarını değiştirmeyi başardık. Birçok medeniyette ev sahipliği yapan kentimiz, gastronomi anlamında derin bir alt yapıya ve zengin bir mutfağa sahip olduğunu görüyoruz. Yaptığımız tanıtımlarla mutfağımızı bir yerlere getirebildik mi, evet! Türkiye’yi ele alırsak, gastronomiye meraklı insanlara mutfağımızı ispatladık, yalnız kendi içimizde bunu bir türlü ispatlayamadık. Baktığımız zaman yeme-içme sektörü büyük bir turizm geliri konumda yer alırken buna en iyi örnek Gaziantep ile Hatay’dır. Van mutfağımız zenginlik bakımında çok iyi bir yerde ama tanıtım noktasında, ileriye taşıma noktasında hala eksikliklerimiz var. Bizler burada bilinçli olarak sahiplenmemiz gerekiyor. Mutfak kültürümüzü gün yüzüne çıkartarak ispatlayabiliriz. Bunu yapmak içinde hem destek hem de birliktelik lazım.” şeklinde konuştu.

KURUMLARA ÇAĞRIMIZ; ONLAR ELİNİ KOYSUN, BİZLER GÖVDEMİZİ KOYMAYA HAZIRIZ!

Pulat, Van Ticaret ve Sanayi Odası ile birlikte Van yöresel yemeklerinin coğrafi işaret tescilini aldıklarını belirtti. Pulat, “Van TSO ile birlikte yaptığımız çalışma ile 17 yemeğin özgeçmişini dernek olarak kendilerine sunduk. Maddi yönünü üstlenerek şu ana kadar 4-5 yemeğimizin tescilini aldık. ‘Keledoş’ yemeği farklı illerde de yapılıyor ama bu saatten sonra aldığımız tescil ile ilimize ait bir yemek olarak tescilledik. Günümüzde artık herkes coğrafi işaretli ürünler kullanmaya yöneldi. Bu noktada paydaşlarla birlikte elimizden geldiğince tanıtma sahip çıkmaya devam edeceğiz. Burada dernek olarak maddi bir beklenti içerisinde değiliz, yöre mutfağını yaşatma adına oluşacak her oluşumda yer almaya hazırız. Kurumlara çağrımız; onlar elini koysun, bizler gövdemizi koymaya hazırız”

NORDUZ SOFRASI ADIYLA KURULAN MEKAN USTA ELLER İLE KISA SÜREDE VAN’IN LEZZET DURAĞI OLDU!

Şehrivan aracılığı ile değerlendirmelerini paylaşan Van Aşçılar ve Pastacılar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Adem Ergin de kentte yaptıkları faaliyetlere değerlendirdi. Gürpınar İlçesi’nde açılan 'Norduz Sofrası' ile kent kültürünü yansıtan çeşitli yemek kültürünü yaşattıklarını ve tanıttıklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Gürpınar Kaymakamı Osman Doğramacı ile birlikte verilen imkanlar ışığında yöresel yemek kültürünü bu sofra ile kentimize, yerli-yabancı turistlere tanıtma fırsatı yakaladık. Van mutfağını 'Norduz Sofrası' ile ilçeye taşıdık. Kaybolmaya yüz tutmuş yöresel tatları tekrar insanlara tattırma fırsatı yakaladık. Yaklaşık olarak 2 ay içerisinde 20 bin insanı ilçeye taşımayı başardık. Yerli ve yabancı turistler yöresel yemek kültürümüzü tanıtma ve tatma fırsatı yakaladı. Bu kent adına büyük bir başarı, buradan turizm gelirinin bir kolunun gastronomi oluşturduğunu ne kadar önem teşkil ettiğini görme fırsatı yakaladık” dedi.

ERGİN: MUTFAĞIMIZA SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKİYOR

Ergin, her ilçenin kendine has tatları ve kimliği olduğunu ifade ederek, gün yüzüne çıkmamış kaybolmakla karşı karşıya kalan yöre mutfağına sahip çıkılması gerektiği ifade etti. Ergin, “Van ve ilçelerinin yemek kültürünü, kimliğini ve mutfağını gün yüzüne çıkarma adına araştırma yapılarak, yöre yemeklerini bir araya getirilerek tanıtım yapmamız gerekiyor. Son yıllarda ilimize merak eden bir kitle var, bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor” dedi.

VAN MUTFAĞI İÇİN ORTAK ÇALIŞMA ŞART

Türkiye’de sadece iki ilin gastronomi şehri unvanını aldığını anımsatan Ergin, Van’ın bu şehirlerin hangi yolları izlemesi gerektiği, neler yapılması gerektiğine değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de sadece gastronomi şehri unvanı alan iki ilimiz var. Bunlardan biri Gaziantep diğer Hatay’dır. Kent olarak bizlerde bu başarıyı yakalayabiliriz, öncellikle yöresel tatlarımızı tanımamız lazım. Van mutfağını bilinçli bir şekilde geçmişe dönük araştırmalar yapmamız gerekiyor. Bu konuda Valilik, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Van YYÜ, Belediyeler, STK’lar ve DAKA desteği ile yeme-içme sektörü üzerine araştırma yapılarak, yemek kültürü ve yöresel tatların geleceğe taşınması noktasında ortak bir paydada birleşmesi lazım.

YEMEK ATÖLYESİ ÖNERİSİ

“Yöresel yemeklerimize sahip çıkılarak, eskiden yapılan yemeklerin usullerine uygun şekilde yapılarak gözetilerek hayata geçilmesi lazım. Bu noktada öncellikle kendi içimizde yemek kültürümüzü ispatlamamız lazım. Gastronomi şehirlerine baktığımız zaman yemek kültürlerini atölyelerde yemeklerini işleyerek iyi pazarlayabilme ve yaşattıklarını görebiliriz. Bizlerde kendi yemek atölyemizde kendi yöremizin ürünlerini ve yemeklerini mutfağımıza nasıl katabiliriz, nasıl bilinçlendirebiliriz ve zenginleştirebiliriz alt yapısını oluşturmamız gerekiyor. Bu temeli oluşturduktan sonra yemek kültürümüzü dışarıya pazarlayabilir veya yaşatabiliriz. İlimizde mutlaka yemek atölyesi hayata geçirilmesi gerekiyor”

ERGİN: VAN KAHVALTISI HAZIR REÇEL İLE PEYNİRDEN İBARET DEĞİL

Ergin, “Atılacak emin adımlarla ilimizin yöresel mutfağının ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu kanıtlayabiliriz. Kendi içimizde bu adımları attıktan sonra her şekilde yöresel yemeklerimizi dışarıya pazarlayabiliriz. Meşhur olan kahvaltımız maalesef içler acısı, hazır reçellerden ve peynirlerden ibaret değil, olaya şu mantıkla bakmamız gerekiyor; kentin değerlerine kısa vadede ticari bakmamız kazandırmak yerine kaybettirmeye devam ettirecektir. 'Norduz Sofrası' ile uşkun reçeli yapma şansı yakaladık, farklı bir lezzetle, aroması bozulmadan insanlara tattırdık. Bu tarz yöresel ürünlerimizi kullanarak kendi mutfağımızı zenginleştirebilir, yöresel yemeklerimizle birlikte geleceğe taşımamız lazım. Eğer kent olarak gastronomi şehri olamaya adayız diyebiliyorsak, öncellikle üniversitemizde gastronomi bölümüyle başlayabiliriz. Buradan yola çıkarak araştırma ve arge anlamında yol alabiliriz”

“DÜNYA’DA ŞU AN GASTRONOMİ TEK BAŞINA BİR TURİZM GELİRİ OLDU”

Van yemek kültürünün araştırma ve gelecek nesillere aktarılması noktasında dernek olarak Van YYÜ Rektörü Hamdullah Şevli ile görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Ergin, “Van YYÜ Rektörü Şevli ile yaptığımız görüşmede yöresel yemeklerimizin tehlike altında olduğunu gündeme getirdik. Yokolma noktasına gelen yemek kültürünün tekrardan eskiye dönük, araştırma yapılması gerektiği ve üniversitede gastronomi bölümü açılması gerektiğini kendisine aktardık. Kendisi de bölümün açılmasına sıcak baktı, gelecek yıl bölümün açmayı düşündüklerini ifade etti. Bu bölümün açılmasıyla yöresel yemeklerin yaşatılması büyük bir destek sunacaktır. İşin lezzeti, pratikliği, ürünlerin üretilmesi ve yemeklerin genişletilerek zenginleştirilmesi noktasında yapılacak sağlam bir çalışma ile 3-4 yılda Van mutfağını iyi yerlere taşıyabiliriz. Dünya’da şu an gastronomi tek başına bir turizm geliri oldu. Bizler bunu çok iyi kullanmamız gerekiyor. Birlikte ilimizi iyi yerlere taşıyabiliriz.”

ERGİN: BİRÇOK İŞLETMEYE DANIŞMANLIK HİZMETİ SUNDUK

Son olarak Ergin, Van’da son dönemde yeme-içme sektörünün bilinçli olarak işletilmediğini, yerel çalışan birçok insanın kendini bilinçli olarak geliştiremediği ifade etti. Van’daki gastronomi sektöründe olan eksikliği tamamlamak adına gastromanya danışma şirketi açtıklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “İlimizde olan bu açığı kapatmak adına böyle bir girişimde bulunduk. Danışmanlık hizmeti gerekliliği, bilinçli mutfak yapısı ve sorumluluk alabilecek personel temini konusunda ilimizdeki birçok işletmeye yardımcı olmayı hedefliyoruz. Buradan yola çıkarak 'Norduz Sofrası' ile birçok işletmenin danışmanlık hizmetini üstlendik. Amacımız, ilimizde bilinçsiz olarak kurulan işletmelerin kısa sürede kapatılmaması ve devamlılık sağlamasıdır”

TÜRKİYE’DEKİ GASTRONOMİ ŞEHİRLERİ: GAZİANTEP İLE HATAY

2004 yılında kurulan UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı (UCCN), yaratıcılık için sürdürülebilir bir kentsel gelişmeyi stratejik bir faktör olarak tanımlayan şehirler arasında işbirliğini desteklemek amacıyla kuruldu. Dünya üzerinde 180 şehrin yer aldığı ve Creative Cities Network olarak bilinen bu ağ “El sanatları ve halk sanatı“, “dizayn“, “sinema“, “gastronomi“, “edebiyat“, “müzik” ve “görsel sanatlar” alanında gerçekleştiriliyor. Türkiye‘den ise, 2 şehir yer alıyor; 2015’te Gaziantep 2017’de de Hatay Unesco Yaratıcı Şehirler Ağına Gastronomi kategorisinden girerek tescilli “Gastronomi Şehri” unvanını kazandı.

Editör: TE Bilisim