ŞEHRİVAN GÜNCEL: ÖNDER ALTINAL / HAKİM İNALÖZ - “Van Gölü Havzası Kuraklık Yönetim Planı” toplantısı Van’da yapıldı. Toplantı da Van adına 2 önemli problem masaya yatırıldı. Bunlardan bir tanesi Vangölü’nün kirliliği bir diğeri ise sudaki kayıp-kaçak oranı oldu. Toplantıda son zamanların da sıkça konuşulan ve tartışılan konusu olan Van Gölü ile korkutan senaryo bir kez daha paylaşıldı.

 

“Van Gölü Havzası Kuraklık Yönetim Planı” toplantısı Van’da yapıldı. Toplantı da Van adına 2 önemli problem masaya yatırıldı. Bunlardan bir tanesi Vangölü’nün kirliliği bir diğeri ise sudaki kayıp-kaçak oranı oldu. Toplantıda son zamanların da sıkça konuşulan ve tartışılan konusu olan Van Gölü ile korkutan senaryo bir kez daha paylaşıldı. Toplantıda açılış konuşması yapan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetim Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı, bilinçsizce öldürülen Van Gölü ile ilgili korkunç senaryoyu şöyle paylaştı: “Türkiye’de kirlenmeye yönelik hassas alanların çalışması yapıldı. Bu çalışmayı da Vanlı bir arkadaşımız yaptı. Van Gölü şu anda kirlenme alanları açısından hassas bölgelerden bir tanesidir. Dolayısıyla Van Gölü’nde özel bir takım çalışmalar yapılması ve önlemler alınması gerekiyor. Nedir bunlar? Özellikle Van Gölü’ne atık suyunu veren fabrikalar, yerleşim merkezlerinin ileri arıtma yaparak azot ve fosforu gidermeleri gerekiyor. Şu anda gerek Van’da gerekse de diğer illerde suyunu Van Gölü’ne veren tüm illerde fosfor ve azot giderilmiyor. Bunun gelecekteki etkisi ne olacak. Gerekli azot ve fosfor giderimi yapılmazsa bir süre sonra bataklık haline gelebilir.” ifadelerini kullandı.

 

 

“ÖNCELİK SUYU KULLANANIN”

Toplantıda açılış konuşması yapan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetim Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı şunları söyledi: “Su Yönetimi Genel Müdürlüğü olarak havza ölçeli çalışmalar yaptık. Yaptığımız çalışmalarda temel prensibimiz suyu kullananlar paydaşlar, karar vericiler, uygulayıcılar ve uzmanlarla birlikte yönetmek. Temel hedefimiz bu. Bu planı Ankara’dan yapıp size göndermek değil Öncelikli olarak suyu kim kullanıyorsa, bölgede kim su ile etkileşim halindeyse onların görüşlerini almak, onlarla birlikte karar almak ve onlar birlikte yönetmek temel ilkemizdir.”

 

 

OLMAZSA OLMAZIMIZ ‘SU’

Kuruluşlarından itibaren suyun kalitesini inceleme ve su ile ilgili kurum ve kuruluşlar arasında irtibatı sağladıklarını belirten Kınacı “2011 yılında kurulduk. Kurulmamızın temel felsefesi su ile ilgili havza ölçekli makro planları yapmak, su ile ilgili kurum ve kuruluşlar arasından koordinasyonu sağlamak. Aynı zamanda suyun kalitesini incelemek gibi faaliyetleri yürütüyoruz. Bunları yaparken diğer tüm kurum ve kuruluşlarımızla birlikte hareket etmek durumdayız. Çünkü su bütün canlı ve cansız varlıklarla doğrudan ilişkilidir. Sadece canlı değil cansızlar içinde su büyük bir önem taşıyor.” İfadelerini kullandı.

 

 

KINACI: HEDEF KALİTELİ SU

Havzalardaki suyun kalitesi arttırmak ve korumak için çeşitli çalışmalar yürüttüklerini belirten Kınacı “Havza koruma eylem planlarıyla havzada suyun kalitesinin korunması iyi ise kaliteyi korumak, iyi değilse iyileştirilmesi için alınması gereken önlemler nelerdir, bu önlemlerden hangi kurumlar sorumludur bunları belirledik. Ayrıca bu önlemler içinde bir iş planı belirledik. Bu iş planı çerçevesinde de yapılan faaliyetleri sürekli takip ediyoruz. İlgili kurumlar ile zaman zaman görüşüyor ve harekete geçmelerini sağlıyoruz. Bununla ilgili havzalarda toplantılar yapılıyor. Bu toplantılarda bizim esas itibariyle havzadaki bütün problemleri tartışmamız gerekiyor. Bu problemlerin neden çözülmediği ve çözüm için neler yapılması gerektiği noktasında görüşlerin ortaya koyulması. Bundan sonra buna dikkat edeceğiz.” Şeklinde konuştu.

 

 

“SIRA VAN’A DA GELECEK”

Havza yönetim planlarının 9 havzada başlatıldığını Van’da da zamanla başlatılacağına dikkat çeken Kınacı “Hava yönetim planlarının hazırlanması aşamasına geçmiş bulunuyoruz. Böylelikle suyun hem miktar hem de kalite yönetimini sağlamayı hedefliyoruz. Su ile ilgili bütün kurumların ve sizlerin bir araya gelip STK’lar ve suyu kullananlar dahil hereksin suyu birlikte yönetmemiz gerekiyor. Havza yönetim planları hazırlanması çalışmasına şu anda 9 havzada başladık. Bunlarında 7’si de AB ile birlikte yürüttüğümüz projeler kapsamında çalışmalar yapıyoruz. Diğer projelerde ise kendi bütçemiz ile çalışmaları yürüyoruz. Zamanla Van Gölü havzasında da bu çalışmaları yapacağız. Burada hangi kurumun ne yapacağı konusunda çalışmalar yapılacak. Kurumun yapamadığı çalışmalar da kurula bilgi olarak verilecek.” Dedi.

 

 

“HAVZA YÖNETİM KURULU OLUŞTURULACAK”

Su kanunu tasarısının hazırlandığını ve yakın bir zamanda meclise sunulacağını vurgulayan Kınacı “Su kanunu tasarısını hazırladık. Su kanunu tasarısı şu anda bakanlar kurulan verilmiş durumda. Fakat şu anda Türkiye’deki hızlı siyasi değişimlerden dolayı henüz meclise sevk edilemedi. Sanıyorum bu önümüzdeki uyum yasalarından sonra bu yasada gündeme alınacaktır. Su kanunu tasarısında havza yönetim kurulları ön görülüyor. Bu kurulların yanında ayrıca tüzel kişiler oluşturulacak. Böyle bu kurullarda STK’lar, üniversitede temsilciler ve ilgili kurum kuruluşlar bulunacak. Bu buluşmalar neticesinde su ile ilgili problemler çözülecek.” Diye konuştu.

 

 

“İÇME SULARI AYRI BİR ÖNEM ARZ EDİYOR”

İçme suyu havzalarına ayrı bir gözle bakıldığını belirten Kınacı “İçme suyu havzaları ile ilgili özel planlar hazırlanıyor. Türkiye’de şu anda 284 adet su kaynağı mevcuttur. Yer üstü su kaynaklarıdır bu kaynaklar. Yer üstü kaynakların korunması ile ilgili ayrı ayrı planlar hazırlanıyor. Bu planlar için özel hükümler geliştiriliyor. İçme su kaynağı olduğu için diğer kaynaklara oranlar farklı bir gözle bakılıyor ve bu şekilde planlar ortaya konuluyor. Son olarak 4 su kaynağı için yönetim planları onaylandı ve uygulamaya girdi. Şu anda 10 tane hüküm var. 284 kaynak için hükümler onaylanacak ve hayata geçecek. İçme suyu havzalarında o bölgenin özellikleri dikkate alınarak özel hükümler getiriliyor. Tüm faaliyetler içme suyu için kısıtlamalar getirilebiliyor.” Diye ekledi.

 

 

2100 YILINDA SU KAYNAKLARIMIZA NE OLACAK?

İklim değişikliklerinin su kaynaklarına etkisi ile ilgili projeler hazırladıklarını dile getiren Kınacı açıklamalarında şu sözleri kullandı: “Her bir havzada su potansiyelinin neler olduğunun ortaya koyulması. Ne miktarda su var, bu suyun ilkim değişikliği dikkate alınarak bunları belirlenmesi var. İklim değişikliğinin su kaynaklarımıza etkisi ile ilgili projeyi hazırladık. 2100 yılına kadar Türkiye’deki su kaynaklarının nasıl etkileneceği ortaya konuldu. Ancak şunu söyleyebilirim 2100 yılına kadar bu bölgede 4-5 derecelik bir sıcaklık artışı öngörülüyor. Bu ileri ki zamanlarda ekolojik değişikliklere yol açacaktır. Buna nasıl uyum sağlayacağımız ile ilgili de faaliyetler yürütülüyor. Havzalar ölçesinde bunlar zamanla daha da detaylandırılacak.”

 

 

“SU TALEBİ NASIL DEĞİŞECEK”

Su potansiyelinin yeterliliği ile ilgili çalışmalar yürüteceklerini belirten Kınacı “Su potansiyeli ortaya koyulduktan sonra, su talebinin ortaya konulması projesi yapılacak. Şu andaki içme suyu Talebi nedir, ileri ki dönemdeki talep ne olacak. Tarım, sanayi, ekolojik hayatın devamı açısından minimum su ihtiyacı ne kadardır. Bunların hepsi ortaya koyulacak. Bu projeksiyonlar geleceğe yönelik yapılıyor. Su potansiyelinin bu talepler arasından nasıl paylaştırılacağı ortaya koyuluyor. Bu sektörel plan çalışması ile her havza da bunu gerçekleştireceğiz. Şu anda en kurak havzalarımız olan Konya kapalı havzası ve Akarçay havzalarında bu çalışmalar yapıldı. Vangölü havzası da bizim planlarımız içerisinde yer alıyor.” İfadelerini kullandı.

 

“BAZI KISITLAMALAR YAŞANABİLİR”

Kuraklığın etkisi ile oluşabilecek bazı kısıtlamaların hoşgörü ile karşılanması gerektiğini vurgulayan Kınacı “Kuraklık dünya da ve ülkemizde devam ediyor. Kuraklık yönetim planında, kurak dönemlerindeki su yönetimi çok detaylı bir şekilde inceleniyor. Bir takım havza planlarından bahsettim. Havza planları bir takım kısıtlamalar getirebilecek. Bunun sosyal etkisi ile ekonomik etkisi ortaya konulacak. Bunun tölare edilmesi için farklı farklı projeler ortaya konulacak. Bununla ilgili de çalışmalar yapılmaya başlandı.” İfadelerini kullandı.

 

KINACI: VANGÖLÜ BATAKLIĞA DÖNÜŞEBİLİR

Van Gölü’ne boşaltılan atıkların ilerleyen zamanlarda Van Gölü’nü bir bataklığa çevirebileceğini belirten Kınacı “Türkiye’de kirlenmeye yönelik hassas alanların çalışması yapıldı. Bu çalışmayı da Vanlı bir arkadaşımız yaptı. Vangölü şu anda kirlenme alanları açısından hassas bölgelerden bir tanesidir. Dolayısıyla Vangölü’nde özel bir takım çalışmalar yapılması ve önlemler alınması gerekiyor. Nedir bunlar? Özellikle Vangölüne atık suyunu veren fabrikalar, yerleşim merkezlerinin ileri arıtma yaparak azot ve fosforu gidermeleri gerekiyor. Şu anda gerek Van’da gerekse de diğer illerde suyunu Vangölü’ne veren tüm illerde fosfor ve azot giderilmiyor. Bunun gelecekteki etkisi ne olacak. Gerekli azot ve fosfor giderimi yapılmazsa bir süre sonra bataklık haline gelebilir. Bu gelecekte hızlı bir şekilde yosunlaşmaya yol açacaktır. Yosunlaşma sonucunda da bataklık oluşması kaçınılmaz olur. Bu hassasiyet göz önüne alınarak çalışma yapılması gerekiyor.” İfadelerini kullandı.

 

 

“EKOSİSTEM STANDARTLARI OLUŞTURULACAK”

Yürütülen çalışmalar ile hangi tesisin ya da fabrikanın ne kadar kirlilik oluşturduğunu belirleyebileceklerini vurgulayan Kınacı “Su kalitesi ile ilgili de çalışmalar yapıyor ve standartlar geliştiriyoruz. Suyu ekonomist esaslı yönetmek esasına fiilen geçmiş bulunuyoruz. Bu anlamda çevresel kalite standartlarında hedefimiz şu, sadece insan değil hassas sucul türlerinde hayatlarını sürdürebilmeleri için verilebilecek maksimumum kirlilik ortamı nedir bunlar ortaya konuldu. Bunlar ortaya konulduktan sonrada çevresel kalite standardı dediğimiz ekosistem standartları ortaya konuluyor. Hedefimiz kalıcı ortama sistemine geçmek. Bunu yaparak hangi fabrikanın ne kadar kirlilik verdiğini, arıtma tesisinin ne kadar kirlilik verdiğini belirlemiş olacağız. Bunlar ortaya çıkacak. Bu çalışmalar da Vangölü’de hedeflerimiz arasında yer alıyor.” Diye ekledi.

 

YER ÜSTÜ TEMİZLENİR YA YER ALTI?

Yer altı su kaynaklarının temizlenememe anlamında yer üstü sularından daha önemli olduğuna dikkat çeken Kınacı “Yer üstü sularının yanı sıra yer altı suları da var. Yer altı suları yer üstü sularından daha önemlidir. Yer üstü sularında bir kirlilik meydana geldiği zaman bunu temizlemeniz mümkündür. Ancak yer altı sularında bunu yapmanız çok da kolay olmuyor. Bunun yanı sıra yer altı suları kurak dönemlerde de en çok işinize yarayan kaynaklardan bir tanesidir. Kritik dönemlerde bir kirlenme, bir patlama olduğu zaman su kaynağı yerine yer altı su kaynağını korunması gerekiyor. Yer altı kaynak sularının korunması çok daha zordur. Bu yüzden de buna daha çok önem vermemiz gerekiyor.” Şeklinde konuştu.

 

 

KINACI: KAYIP KAÇAKTA VAN İLK SIRALARDA

İçme suyu şebekelerinde oluşan kaçak su kullanımında Van’ın en çok kayıp kaçağın olduğu illerden biri olduğunu vurgulayan Kınacı “İçme suyu şebekelerinde su kayıp kaçak kontrolünde Van maalesef Türkiye’de en çok kayıp kaçağın olduğu illerden bir tanesi. Son yılların verileri elimizde yok. Büyükşehir Belediyesi’nden bu verileri istedik ancak henüz elimize ulaşmadı. Bu verileri de belediyemizden istiyoruz. Çünkü bu anlamda gerekli destek hizmetlerini vereceğiz. Şu anda Van’da bu oranının yüzde 70’in üzerinde olduğunu düşünüyoruz. Malatya 2015 yılında bu kayıp yüzde 72 oranındaydı. Bu kayıplar olduğu zaman bizde kaynaklar yetmiyor diye çok uzaklardan sular getirmeye çalışıyoruz. İç su şebekelerinden kayıp şu anda yüzde 55 civarında. Bununla ilgili yönetmeliklerde 2019 yılı için bazı hükümler konuldu. Eğer ki kayıp kaçar 2019’da yüzde 30’a düşmezse verilen desteklerin kesilmesi söz konusu olacak. Bu anlamda belediyelerin daha duyarlı olması gerekiyor.” Diye konuştu.

 

“SUYU VERİMLİ KULLANMAMIZ GEREKİYOR”

Su sıkıntısı çeken ülkelerden biri olduğumuzu ve su kaynaklarımızı verimli kullanmamız gerektiğini belirten Kınacı “Türkiye’de su potansiyeli kritik noktada yer alıyor. Yani su sıkıntısı çeken aday ülkelerden bir tanesiyiz. Dolayısıyla bizim mevcut su kaynaklarını çok verimli bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Evsel atık suları yani sanayi değil de kanalizasyon ile toplanan suları kolaylıkla arıtıp sulamada kullanmamız mümkün. Dünya çeşitli ülkelerde de bu yapılıyor. Bunun içinde Türkiye’de bir proje hazırladık. Yakında bu projenin ihalesini de yapacağız. Van Gölü havzasında hangi suların sulama alanlarından kullanılabileceği ortaya konulacak. Bu sayede hem tasarruf sağlanmış olacak hem de suların kirlenmesini önlemiş olacağız.” Şeklinde konuştu.

 

PARLAK: KAYNAKLAR SINIRLIDIR

İnsanoğlunun ihtiyaçlarının sınırsız kaynakların sınırlı olduğunu ifade ederek söze başlayan vali Yardımcısı Mehmet Parlak şu sözleri kullandı: “Sayın Genel Müdürümüz akademisyen olması hasebiyle derinlikli bir analiz yaptılar. Belki o kadar konuya hâkim değilim ama yine üniversite yıllarına dönecek olursak iktisat derslerinde şöyle denilirdi. İnsanoğlunun ihtiyaçları sınırsız ancak kaynaklar sınırlıdır. İlk derste bu öğretilirdi. Son yıllarda ekonomik kalkınmayla çevre arasındaki ilişki bağlamında belki 70’li yıllara kadar götürülebilecek bir süreci de başlangıcı oldu. Yanlış hatırlamıyorsam 1972’de Stockholm konferansında daha sonra uluslararası küresel ölçekte buna benzer organizasyonlar ve en son 1992’deki Rio konferansında 5 Haziran çevre gününü bu vesileyle kutluyoruz.”

 

“YAŞAMAYA UZAK BİR DÜNYA İNŞA EDİYORUZ”

Tahrip edilen doğaya nasıl çözüm bulunabileceği ile ilgili birçok konferansın mevcut olduğunu belirten Parlak “Bu tür toplantılar, buluşmalar küresel ölçekte bilhassa ekonomik kalkınma bağlamında insanoğlunun artan nüfus ile birlikte bitmek tükenmek bilmeyen hırsları nedeniyle doğayı, tabiatı nasıl dönüştürdüğü, nasıl tahrip ettiğiyle ilgili buna nasıl çözüm bulunabilirliği aslında makro ölçekte arayan konferanslardı. Burada sürdürülebilir kalkınma şeklinde dillere pelesenk olan bizim de son 10-15 yılda belki gündelik dilimizde olan bir kavram. Burada tabiatı dönüştürüyoruz, bozuyoruz bilhassa bu küresel ısınma vesilesiyle çok daha yaşanabilir olmaktan uzak dünya inşa ediyoruz. Ki bugün su bahsi bu küresel ısınmanın belki doğayı tahrip edişimizin faktörlerinden en önemli birisi olarak kapsamlı olarak ele alınıyor.” İfadelerini kullandı.

 

“SU SAVAŞLARA YOL AÇABİLİR”

Suyun ilerleyen zamanlarda savaşlara yol açabileceğini ifade eden Parlak “Su çok stratejik bir faktör, ilerleyen yıllarda su savaşlarının olacağından bahsediliyor. Çok uzak olmayan bir gelecekte kürenin biraz daha güneyindeki ülkeler bağlamında bilhassa Ortadoğu çok daha büyük savaşlara sahne olacağı aşikâr. Yine sınırı aşan nehirler meselesi yıllardır uluslararası ilişkilerin unsurlardan birisi. Geçmiş zamanlarda su zengini bir ülke olduğumuzu söylerdik. Öyle olmadığı görülüyor. Şu an su fakiri olmasak bile giderek fakirleşmeye doğru giden, kendi kendimize yeten bir ülkeydik tarım ve hayvancılık ve su alanında. Küresel ölçekte su yönelik bu yaklaşımlar ve trendlere yönelik olarak bakanlığımızın, üniversitelerin ve özel sektörün bu konuyla ilgilenmesi gerekiyor. Sadece bakanlığın ilgilenmesiyle olacak bir şey değil. Bu havza araştırmaları Sadece insanoğlunun merkezinde olmadığı bitkilerinde, mikroorganizmalarında yaşamını idame etmelerine olanak sağlayan bütüncül bir yaklaşım. Havza ölçekli çalışmalar 2011 yılından başlandı. Koruma ölçekliydi ilk başta ama şu an daha kapsamlı makro ölçekli bir çalışmalar var.” Diye ekledi.

 

“VAN GÖLÜ’NÜN KİRLENME POTANSİYELİ YÜKSEK”

Van Gölü’nün kapalı bir havza olduğu için kirlenmeye daha yatkın olabileceğine dikkat çeken Parlak “Van ile ilgili olarak şunu söyleyebiliriz. Van gölü ciddi bir milli değerimiz aynı zamanda günden güne kirlenmeye yüz tutan geleceğine dair böyle giderse çokta olumlu şeyler söyleyeceğimiz bir havza. Ben 489 mm rakamını duyunca irkildim. En kurak havzalardan biriyiz. Yaygın bir kanaat var buraya çok kar yağar diye kış ayları çok sert geçti diye demek ki o kadar da yağış almıyormuşuz. Van Gölü kapalı bir havza olduğu için kirlenme potansiyeli olan bir havza. Burada evsel atıkların deşarjı söz konusu, Valimiz bir arıtma tesisi kurulması için özel olarak uğraştığını biliyorum.” Diyerek sözlerini noktaladı.

Editör: TE Bilisim