Geçtiğimiz günlerde Konya’da gerçekleşen Türkiye-İran İş Forumu’nun ardından sosyal medyada Vanlıların şöyle bir sitemini okudum: “Van’ın vekilleri ithal ya. İthalat ve ihracatı iyi biliyorlar. O nedenle Türkiye-İran toplantısını Konya’da yaparlar.”

 

Sitemin sebebi geçtiğimiz hafta Konya’da gerçekleşen Türkiye­-İran İş Konseyi toplantısı...

 

Vanlılar için sitem etme noktasında hem haklı hem de haksızız!

 

Hatırlarsınız, Türkiye-İran İş Forum’unun 2014 yılı toplantılarından biri de Van’da gerçekleşmişti. Türkiye İran Büyükelçisi, İran’dan önemli misafirlerin katılımıyla gerçekleşmişti o toplantı. Toplantıda Türkiye-İran, özelde de Van-İran ilişkileri hem ticari hem insanı anlamında enine boyuna irdelenmişti.

 

Toplantıda bir çok şey konuşulmuş, istatistikler, rakamlar, sıfırla paralar, zengin potansiyeller iki gün boyunca sabahtan akşama konuşulmuş, ama toplantıya bence İran’ın iki tarafın ilişkilerini ‘Yakınımızdaki uzak’ diye nitelendirmesi damga vurmuştu. Evet, yüzyıllara dayanan bir komşuluk, sınır komşuluğu var ama İran’ın bildiği kadar Van İran’ı bilmiyor.

 

Örneğin İran’dan Van’a gelen turistler rahatlıkla Türkçe konuşur, ama komşu olmamıza rağmen Van’daki Farsça bilen kişi sayısı devede kulak!

 

Bu sadece bir örnek. Onun dışında İran’a bakışımız ‘Kapıköy’den öteye gitmiyor. Bir çoğumuz bir Kapıköy’ü bilir, onu söyleriz. Başka bildiğimiz yok. Çoğunluk da Kapıköy’den balya balya para geçecek de birileri buna izin vermiyor gözüyle bakıyor.  Görülmesi gereken şey aslında şu:

 

Kapıköy olmalı, tamam. Ama Kapıköy’ün de Kapıköy olması için ortada bir ticaret olması gerekiyor? Ticaret var da ortada harıl harıl çalışırken olmayan bir ‘kapı’ mı var?

 

***

 

2023 NİRE 2016 NİRE?

 

Tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var. Malum Türkiye’nin 2023 vizyonu büyük! Bu vizyon kapsamında da her ile ve ülkeye biçilen ciddi hedefler var. Van’ın 2023 yılı için hedeflediği yıllık ihracat tam tamına 1 milyar dolar!

 

Peki, Van’ın şu andaki İhracat rakamı kaç? Yıllık ortalama 25 maksimum 30 milyon dolar(cık)! Hedefin uzağında bile değiliz!

 

Peki bu hedef nasıl gerçekleşiyor? Öyle merkez bankasının faiz oranları ya da ‘dolar’ın Türkiye’nin ruh haline göre bir düşüp bir yükseldiği gibi değil heralde! Bir ‘iş’ler dönüyor! İhracat demek, yurt dışına ürün satmak demek. Ürün satmak demek üretmek demek. Peki biz ne üretiyoruz Allah aşkına?

 

“Efendim neden Türkiye-İran İş Konseyi Konya’da düzenleniyor? Konya nire Van nire?” diyoruz ya hani! O İran’la sınırı olmayan Konya var ya o Konya sadece Şubat ayında tam 113 milyon 522 bin dolar(cık) ihracat rakamı yakalamış! Yıllık ihracat rakamını siz hesaplayın artık…

 

Zira Konya’nın Şubat 2016 yılındaki ihracat rakamı 113 milyon 522 bin dolar! Van’ın ise Şubat 2016 ihracat rakamı 2,4 milyon dolar! Yani Van’ın 2023 için önüne koyduğu yıllık 1 milyar dolar rakamını Konya daha şimdiden çoktan yakalamış bile! Yıllık ihracat rakamını ihracat rakamını siz hesap edin artık…

 

ONLARIN TORKU’SU VAR DA BİZİM NİYE YOK?

 

Niye böyle? Ortada üretim var…

Niye böyle? Ortada bir birlik, beraberlik, kent sahiplenmesi var?

Niye böyle? Ortada potansiyel var, AR-GE var, proje var!

 

Bakın Konya’nın son yıllarda Türkiye piyasasına damga vuran markası ‘Torku’ örneği var. Hani reklamlarında ‘Torku bir çiftçi kooperatifi kuruluşudur’ dedikleri… Torku sadece 2 yıl içinde Türkiye’de Pazar payını ‘devasa’ düzeyde genişletti.

 

Peki ne oldu da Konya’dan ‘Torku’ diye bir marka çıktı? Ne oldu da Torku Türkiye’ye sığmayıp İran’a hitap eden bir Pazar haline geldi?

 

Torku’dan önce Konya Şeker vardı, Anadolu Birlik Holding diye bir marka vardı, çiftçi vardı süt vardı şeker vardı. İlk etapta 5 ana sektör, 31 tesiste üretim yapıyorlardı. Şimdi girmedikleri sektör, üretim yapmadıkları yer kalmadı.

 

Peki Konya’nın neyi var da bizim yok?

 

Tarıma uygun alanlar deseniz vallahi Konya ile yarışırız! Hayvancılık deseniz küçük baş hayvancılıkta açık ara Türkiye’de lideriz! Eee? Et var süt var?

 

Onlar da Konya Şeker var da biz de Erciş Şeker yok mu? Onlar da Şeker Süt var da biz de Van Süt yok muydu? Onlar da Konya Et vardı da biz de Van Et yok muydu?

 

Vardı, Van’da fazlası da vardı, halen de var… Onlar ne yaptılar 900 bin çiftçinin emeğini, üretimini tek bir noktada birleştirdiler. Şimdi AR-GE’de adeta işi çılgınlığa döktüler! Üretmedik şey bırakmadılar yahu! Ama onlar üretim yaparken, markasına sahip çıkarken, tarım ve hayvancılık yaparken biz kapattık da kapattık, sattık da sattık! Çarçur edilmeyen sektör kaldı mı Allah aşkına? Van-Et gitti, Van Süt Gitti, Kundura Fabrikası gitti, bilmem kim gitti, kim gitti!

 

KOMŞUSU VAN, KONSOLOSLUĞU ERZURUM OLANIN…

 

O yüzden öyle Van nire Konya nire çekmeden önce ilk önce dönüp çuvaldızı bir kendimize batıracağız. Yahu biz ne yapıyoruz diye? Sen Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkta en uygun iklimine sahip olacaksın, hayvan sayısında zirveye oynayacaksın, tarım alanlarının sadece yüzde 1’ini kullanacaksın, köyde tarımı, hayvancılığı bırakıp kente kaçıp 1 inek besleyip sütünü ‘tek kendim içerim’ diyeceksin, altın değerinde ‘Van’ markalarını tek tek kapatacaksınız sonra da ‘Konya-İran ne alaka?’ diyeceksin! Çok alaka kardeşim çok…

 

Hadi size bir soru daha sorayım. Türkiye’de İranla en uzun kara sınırı Van’la iken İran Başkonsolosluğu neden Erzurum’da? Ya da Trabzon’da İran Başkonsolosluğu ne yapıyor?

 

Hadi buyurun…

 

***

 

BİZENE DÜNYADAN, AMBARGODAN, İRAN’DAN… DEĞİL İŞTE!

 

2014’teki Türkiye-İran İş Konseyinde Şehrivan ile Asr-ı Azadi Gazetesi ile bir işbirliği protokolüne imza attık. Gazetenin sahibi Dr. Vahid Peyman ile o süreçten bu yana ikili ilişkilerimizi devam ettiriyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Van Shopping Fest etkinlikleri için Van’a geldiğinde, kısa bir muhabbet ettik. Türkiye-İran ilişkileri bizim tartışmamızla olacak iş değil elbette lakin sordum: Ne olacak gidişat? Nasıl görüyorsunuz Van’ı, Türkiye’yi?

 

Sözlü olarak anlattığı sorunun cevabı aynı zamanda 4 dil ile çıkardıkları İpekyolu dergisinin bu ayki köşesinde de var: Siyasetin ağır gölgesi!

 

Peyman diyor ki; “Ambargolar kalktı. Avrupalılar aniden İran pazarını ele geçirmek için resmen taarruza geçti. 114 adet Airus uçak siparişi alındı, Citroen İran’da üretim için kolları sıvadı, Mercedes üretim için İran’ı istiyor, Almanlar petrokimya alanında milyar dolarlık çalışma için kolları sıvadı. Ama Türkiye kayıplarda… Ortada yüzlerce, binlerce milyar dolarlık bir Pazar var. Türkiye ile İran arasında geçtiğimiz yıllarda belirlenen ihracat hedefi 30 milyar dolardı. 2013’te barış ve huzur ortamı varken bunun 22 milyar çıktığına bile şahit olduk. Ama şu sıralar Avrupalılar çok daha istekli. Hâlbuki ki Hatırlatılması gereken konu şu: Türkiye ve İran halkının eski dostluk ve kardeşliği. Dünyada İran ve Türkiye kadar hiçbir ülke bu kadar güçlü köke sahip değil. Bu nedenle de siyasetin ağır gölgesi ekonomik ilişkilerin ve ticaretin üzerinden kaldırılmalıdır.”

 

“Daha adamların ne dediğini bile anlamıyoruz? İran’a Paris’ten daha ‘Fransız’ız? Neyin kardeşliği yahu!” diye geçirmeden edemiyorum içimden ya neyse…

 

Neyse ona rağmen Peyma, Van’dan umutlu… “Büyük işler yapacağız” diyor güzel günlerin hayalini kuruyor. Bu noktada Van TSO gibi yapıların İran’daki mücadelesini takdir ediyor. Türkiye’nin genelde Van’ın özelde bürokratik girişimleri artırıp ikili ilişkilerde baskıyı artırması gerektiğini vurguluyor. Zira; “Bu pazarda Van olmalı” diyor! Hani şu hedefi 1 milyar dolar olup 25 milyon dolar olan Van…”

 

Ama enseyi karartmayalım. Güzel bir gelişme var. Kapıköy’de çalışmalar Haziran’da başlıyor. Yani küçük çile bitiyor! Onunla birlikte lojistik merkez falan… Sonrası büyük çile…

Bu da Pazar’a girebilmek… İran’da böyle bir Pazar varken, Van’ın da önünde 1 milyar dolar ihracat hedefi varken büyük fotoğrafa bakıyorsunuz: Van için mücadele eden Van TSO, DAKA, YYÜ’nün ve turizmcilerin ve birkaç diğer kuruluşun mücadelesi var. Ama bu hedefe, iki ülkenin tarihi işbirliğine, hedeflenen ticaretine yetmiyor! Yetmez… Ama potansiyele bakıyorsunuz! Yeter, hem de başımızdan fazla!

 

***

 

KAÇAK ÇAY YANINDA PRESTİJ… YAŞASIN İRAN PAZARI!

 

Velhasıl, duydum ki İran’da Konya’nın özellikle gıda ürünlerinin ihracatı yetmezmiş gibi şu sıralar bolca miktarda taklidi ile karşılaşılıyormuş. Yani markalar İran pazarında taklit bile ediliyor. Bizden ne gidiyor? TEKEL sigaraları gidiyor. Ama geri geliyor? Başka? Bilemedim… Ha festival boyunca alışveriş merkezlerinden bolca kıyafet gittiğini biliyorum…

 

Bizden gidenleri bırakın, asıl biz hayatta kalabilmek için ne yiyorsak İran’dan…

 

Sabah kahvaltıda yediğimiz beyaz peyniri, domatesi, salatalığı…

Soframızdan eksik etmediğimiz pirinci…

Hani burada hayvancılık yok ya (malum pahalı) pilavımızın üzerinden eksik olmayan kırmızı eti…

Akşam yemeğinden sonra şöyle doya doya yedikten sonra içtiğimiz ‘kaçak’ çayı… İçtiğimiz ‘acı’ çaya tat ‘katan’ şekeri…

Efkârın yanına en iyi giden demli kaçak çayın yanında içtiğimiz ‘Prestij’ sigaramızı…

Sonra efkarımızı dağıtsın, içimizin ateşini söndürsün diye mevsimi gelmeden yediğimiz Karpuz’u…

Yemekle yetinmeyip kasa kasa akrabalarımıza gönderdiğimiz Kivi’yi, Muz’u, yemeyi bilmediğimiz Avakodu’yu…

 

İşte bunların hepsini biz İran’dan alıyoruz… Daha sayayım mı? Aranızda hala ‘Neden Konya?’ diye soran var mı? Varsa, bana değil, Van TSO’nun da katıldığı Konya toplantısında alınan kararla 2016 yılı içinde Van’da yapılacak olan Türkiye-İran İş Forumu ve Karma Ekonomik Konseyi toplantısına katılsın… Sadece İranlıların bir dinlesin…

 

O zaman içiniz daha çok ‘cız’ edecek emin olun! O zaman da diyeceksiniz ki Van nire İran nire… Van nire Konya nire…

 

***

 

HADİ ERBİL’E GİDİYORUZ!

 

Bu arada güç de olsa, zorla da olsa Van-Urmiye seferleri başladı, sevindik, umutlandık. Bir süre geçmeden ‘break’ denildi, bir süreliğine ara verildi… Tıpkı yıllardır bir türlü yapamadığımız, hep son anda ertelediğimiz, iptal ettiğimiz Van-Erivan, Van-Tahran, Van-Erbil, Van-Nahçivan uçuşları gibi… gibi…

 

Bu aralar gündemde Diyarbakır-Erbil uçuşları var. Malum Diyarbakır havalimanı uluslararası uçuşları açıldı. İlk uçuş da THY aracılığı ile Erbil ile oldu…

 

Van’ı öyle tutup iki de bir şu, bu ille kıyaslamayacağım ama sözde bizim havalimanımız da uluslar arası uçuşlar için genişletilmişti… Yani Diyarbakır’dan çok önce uluslararası olan havalimanı bizimdi… Hatta 2014 yılında Van’da turizm camiası ve diğer girişimlerle Zagros Air ile görüşmeler yapılmış, Van-Erbil uçuşları için tarih bile verilmişti. Biz de hiç unutmam 1 Mayıs 2014 tarihli Şehrivan’da o günlerde ‘Van-Kürdistan uçuşları başlıyor!’ demiştik.

 

Sonuç: Erbil’e gitmek isteyen Vanlılar haftanın üç günü, Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi Türkiye Saatiyle 23:45’te; Erbil’den Salı, Perşembe ve Pazar günleri sabah 05:00’te 169 dolardan başlayan fiyatlarla seyahat edebilirler.

 

Gözümüz aydın!!!