Van Sivil Toplum Konseyi tarafından Gevaş İlçesinde düzenlenen açık hava toplantısına Gevaşlılar büyük ilgi gösterdi. Toplantıya Cumhurbaşkanı başdanışmanı Gülşen Orhan, Başbakanın başdanışmanı Adnan İnanç, Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan, Ak Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Ecertaş, Sivil Toplum Konseyi Kurucu Başkanı Eyüp Acar, Konsey üyeleri ve Gevaşlılar katıldı. Yoğun ilginin gösterildiği toplantı yaklaşık 2 saat sürdü. Kürsüde Gevaşlılara seslenen Başbakanın başdanışmanı Adnan İnanç ve Cumhurbaşkanı başdanışmanı Gülşen Orhan yeni anayasa sistemini anlattı. İnanç ve Orhan mevcut sistemin Türkiye’nin önünde engel olduğunu söyledi. Ak Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Ecertaş ise, 16 Nisan’da yapılacak bu referandum bi daha terörün hortlamasına izin vermeyeceklerini aktardı.

 

Geçtiğimiz yıl kurulan ve adından sıkça söz ettiren Van Sivil Toplum Konseyi Gevaş’ta halkla buluştur. Konseyin düzenlediği açık hava toplantısına Gevaşlılar yoğun ilgi gösterdi. Toplantıya konuşmacı olarak Cumhurbaşkanı başdanışmanı Gülşen Orhan, Başbakanın başdanışmanı Adnan İnanç, Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan, Ak Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Ecertaş, Sivil Toplum Konseyi Kurucu Başkanı Eyüp Acar ve Konsey üyeleri katıldı. 16 Nisan’da yapılacak olan referandum sürecinin anlatıldığı toplantıda mevcut sistemin Türkiye önünde engel olduğu vurgulandı.

 

 

HAKAN: GEVAŞ’TA AK PARTİ BAYRAĞI DANGALANIYOR

Açık hava toplantısında ilk olarak konuşan Van Sivil Toplum Konseyi Dönem Başkanı Özhan Hakan, şöyle konuştu:  “Van Sivil Toplum Konseyi 16 sivil toplum kuruluşundan oluşan bir platformdur. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra biz bir şey gördük. Bu darbe girişimini engelleyen iki faktör vardı. Birincisi güçlü bir liderlik, ikincisi de örgütlü bir toplum. Bunun da temelinde sivil toplum örgütleri vardır. Biz bu duygularla 1 Ocak itibariyle bu konseyi oluşturduk. İlk icraatımız 5 Mart tarihinde Bin 100 kişilik bir konferans düzenlemek oldu. Cumhurbaşkanlığı kurumsal iletişim daire başkanımız Mücahit Küçükyılmaz’ın katıldığı geniş kapsamlı bir toplantı yaptık. Bugün de Gevaş ilçemizdeyiz. Neden Evet diyeceğimizi Gevaş’ta anlatmaya geldik.”

 

HAKAN: GEVAŞ EVET DİYECEK

Dünya’nın birçok ülkesinde dalgalanmaların başladığını ifade eden Hakan, “Dünya çok acayip bir yöne doğru gidiyor. Avrupa’da çok hızlı yükselen bir milliyetçi dalga var. Amerika’da Trump’un da seçilmesi de bir milliyetçi dalganın ürünüydü. Tarihi bilenler şunu da çok iyi bilirler örneğin Fransız ihtilalinde yine böyle bir dalgalanma kendini gösteriyordu fakat insanlar bunu fark edemedi. Fransız ihtilalinden sonra gelen dalga en sonunda Osmanlı imparatorluğunun dağılmasına kadar sürdü. Birinci ve ikinci dünya savaşında olduğu gibi öncesinden habercileri vardır. Yani toplumda dalgalanmalar oluşur. Şuanda dünya aynı dalgalanmayı yaşıyor. İngiltere Avrupa Birliğinden ayrıldı. Yine Hollanda ve Almanya İslam alemine Türkiye’ye karşı gösterdikleri tavır bu dalgalanmanın ürünüdür. Haliyle mevcut parlamenter hükümet sistemiyle Türkiye’nin bu gelen dalgaya karşı koyabilmesi artık çok zor görünüyor. Türkiye’de bu dalgaya karşı daha güçlü bir yapıya ve iktidara ihtiyaç vardır. Bu anayasa değişikliği aslında tam olarak bunu sağlıyor. Etrafımız ateş çemberiyle çevrilidir. Bu durumda güçlü bir liderlik bizi ancak bu kaos ve ateş çemberinden kurtarabilir. Önümüzdeki süreç komple bir anayasa değişiklik süreci değildir. Sadece anayasa içerisinde değişiklik ön gören bir taslaktır. Allah’ın izniyle Gevaş 16 Nisan’da sandıklarda çok büyük bir başarı gösterecektir. Hayır diyen kuklaları değil, Avrupa’da onların ipini elinde tutan kuklacıları alnından vuracaktır.” Dedi.

 

 

İNANÇ: NİFAK TOHUMLARINI YÜZLERİNE VURACAĞIZ

Konuşmasının başında Sivil Toplum Konseyine teşekkür eden Başbakan Binali Yıldırım’ın başdanışmanı Adnan İnanç ise, “Gevaş Van’ın ön sözüdür, Gevaş şimdiye kadar hep iyi taraflarıyla anılmış ve tarih yazmıştır. Bu yönüyle Gevaşlıları saygıyla selamlıyorum. Zor zamanlardan geçiyoruz. Ama Allah biliyor ki bizde zor zamanların insanlarıyız. Türkiye olarak dünyanın en pahalı coğrafyasında oturuyoruz. En pahalı toprağında oturuyoruz çünkü Doğu ve Güneydoğu Türkiye bütün bir coğrafyası olarak dünyanın göz diktiği en fazla değerli olduğu kabul ettiği, yer üstü ve yer altı zenginlikleriyle dünyanın gözünün üzerinde olduğu, çok büyük değerleri üzerinde bulunduran değerli bir yerdir. Biz dünyanın en pahalı topraklarında oturuyoruz. Hiç bir zaman bela ve müsibet bizden uzak olmayacak. Onun için biz bu topraklarda beraber yaşamanın imkanını da ortaya koymalıyız. Şimdiye kadar bizleri bölmeye, parçalamaya çalıştılar dolayısıyla Fransızlar Cezayir’i işgal ettikleri zaman onlar arasına ikilik soktular ve dediler ki siz bir ve bütün değilsiniz. Siz bir ümmet değilsiniz dediler çünkü siz berberiler ve araplar olarak iki ayrı toplumsunuz. İnsanları ikiye bölerek paramparça ettiler, islam dünyasının bir bütün olan bu kardeşlerini paramparça ettiler. Onun için Fransızlar 120 yıl Cezayiri sömürdü altını üstüne getirdiler. Bize düşen tarih yazmaktır, ümmet bilinci ile bir arada durmaktır, aramıza sokmaya çalıştıkları bu nifak tohumunu yüzlerini vurmaktır. İslam bizi birleştirmiş sizin gücünüz bizi ayırmaya yetmez demek olmalıdır.” Dedi.

 

İNANÇ: AVRUPA’NIN ÖNÜNDE ELİMİZİ BURUŞTURMUYORUZ

Avrupa’nın karşısında ellerini buruşturmadan durduklarını söyleyen İnanç , “Biz son 300 yılın en büyük iradesini ortaya koymuş bulunduk 300 yıldır biz en şanslı dönemimizi yaşıyoruz ilk defa tarihe dur beni dinle diyoruz, tarihin bir aktörü olarak yer alıyoruz, ilk defa Obama’ya, Bush’a meydan okuyoruz. İlk defa avrupanın karşısında elimizi buruşturmuyoruz. Onlara izzetle, haysiyetle cevap veriyoruz. Siz sizseniz bizde biziz diyoruz. Bizi sömürmeye hakkınız yok diyoruz. Bundan sonra buradan size ekmek yok diyoruz. Biliyoruz ki her zemheri kışın bir baharı vardır, biliyoruz ki her uzun gecenin sonunda bir sabah vardır, biliyoruz ki her yokuşun bir inişi vardır. Çünkü Allah buyuruyor ki: her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Beladan, müsibetten sonra size esenlik vardır, siz ümmet bilinci ile hareket ederseniz tarihe meydan okursunuz. Asli hüvyetinize kavuşursunuz. Biz sınanıyoruz ve imtihana tabi tutuluyoruz. Bizi FETÖ ile sınıyorlar, bizi PKK ile sınıyorlar. Bugün Leyla Zana’nın dediği gibi PKK’yı 20 örgüt ve devlet kullanıyor. PKK iradesini başkalarına teslim etmiş bulunuyor.”

 

 

YÜKSEKDAĞ’IN KAYBEDECEK BİR ŞEYİ YOKTU

“Bu çukur politikaları falan uygulanırken Türkiye’deki yöneticiler dediler ki bu çocuklar kahrolmasın, bu çocukları militanize edip askerin, polisin üzerine sürüyoruz, bu nesli küçük çocuklarımıza haksızlık ediyorsunuz dediler bunun için de Barzani’yi Türkiye’ye çağırdılar ve dediler ki bu küçük çocuklar askere, polise saldırmasın. Giden bizim yavrularımız, çocuklarımız olacak. Barzani Selahattin Demirtaş’ın olduğu, Ahmet Türk’ün olduğu, Figen Yüksekdağ’ın olduğu gruba dedi ki ‘ben kürt çocuklarının cesetlerini sokaktan toplamak istemiyorum. Bu çocukların ahlakını bozmayın, bunları aldatmaya müsaittir yapmayın böyle şeyler, küçük yaşta çocukların ellerine silah verip tanka tüfeğe meydan okutuyorsunuz, siz bu çocuklara yazık ediyorsunuz’ deyince Türk ve Demirtaş’tan çıt çıkmıyor ve Yüksekdağ hemen ortaya çıkıyor ve diyor ki; ‘Biz emir aldık, Ak Parti’yi yerin dibine batıracağız, gerekirse yüz binlerce çocuğu da feda edeceğiz.’ Ama Figen Yüksekdağ’ın kaybedecek bir şeyi yoktu kaybedecek bu vatanın çocukları senin, benim yiğenimiz, torunuz, çocuğumuzdu. Bu tutum üzerine Barzani tarihi sözünü söyledi: Tarihte biz kürtler kadar geçmişinden ders almayan hiç bir millet yoktur, yazıklar olsun bize bu toplantı da burada bitmiştir dedi ve toplantı sona erdi.” Dedi.

 

İNANÇ: KAYBEDEN KÜRT ÇOCUKLARI OLDU

Çözüm süreci ve sonrasına da değinen İnanç şöyle konuştu:

“O küçük çocukların ellerine silah vererek sen Türkiye Cumhuriyetini yıkabilirsin yalanı uydurup bu çocukları baştan çıkardılar yazıklar olsun bu zihniyette olanlara. O çocuklar ölmesin diye Türkiye araya aracılar koydu, yapmayın dedi ama bu çocukların eline bu silahı verenler satılmış insanlar her birini ipi dışarıda olunca bunları yönlendirince ve bunları insanların gözünün önüne sürüverince bunların kaybedeceği bir şeyi yoktu yine kaybeden bizim kürt çocuklarıydı, kürt yavrularıydı. Her birini alıp yok ettiler. Biz sınanıyoruz iç ve dış düşmanlarla sınanıyoruz. İçimizden FETÖ belasını başımıza musallat ediyorlar, sonra da onunla büyük bir sınav geçiriyoruz. Bizimle saf duruyorlar ve arkadan ihanet ediyorlar. İhanet çok acıdır dostlar. Her şeyin yarası kapanır ama ihanetin yarası kapanmaz. Onun için ihanetin cezası her dinde ve ideoloji de büyüktür. Onun için de aklıyetle hareket edip ihanete yol vermemek gerekiyor.”

 

 

“FIRSATI DEĞERLENDİRELİM”

16 Nisan’da yapılacak olan referandum ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan İnanç, “Önümüzde bir anayasa oylaması yapılıyor, daha önce de yapıldı. Bunlardan bir tanesi 61 anayasasıydı. Hangi zeminde yapıldı biz bunları iyi biliyoruz. Menderesi hatırlayın evinden alıp götürmüşlerdi, idam etmek için tutuklarken aylarca Menderes’i hiç kimse ile görüştürmediler. İçeride dört duvar arasında kendisiyle baş başa bıraktılar, köpeğe uzatılan küçük bir ekmek kırıntısı gibi yemek verdiler ve günlerce, aylarca içeride hiç kimse konuşmadığı için hapisten çıkarten dudakları titriyor konuşmayı unutmuş kekelemeye başlamıştı. İnsanı çırıl çıplak soyarak akla hayale gelmeyen işkenceler yapmışlardı. Adnan Menderes’i sürükleye sürükleye götürdüler. Her türlü ezayı ve cefayı hak gördüler, ondan sonra götürerek yağlı urganı boynundan geçirip idam ettiler. Onu idam ettikten sonra diş kirası istediler. Onu idam ettik idam masraflarını siz vereceksiniz dediler. Halbuki Menderes’te hiç bir şey yoktu. Elinde avucunda ne varsa o süre içerisinde dağıtıp gitmişti. Sonra da bir hesap açtılar insanlar, müslümanlar o hesaba para yetiştirmek için akın akın para göndermeye başladılar. Adnan Menderes’in idamının parasını da ailesinden, mazlum haktan topladılar. Bunlar hem ısırıyor, hem öldürüyor hem de kanını emiyor sonra da dönüp diş kirası isteyecek kadar zalim ve aşağlık insanlar. Bunlar bu kadar büyük bir zulümden sonra oturup bir anayasa yaptılar o anayasa 1961 anayasası demiştik. Bu askeri vesayetle yapılan, topluma zulmeden, postalların kokusunun geldiği, dipçik naraları içerisinde insanlara zorla cebir ile şiddet ile alınan bir oydu ve oy ile bir anayasa yaptılar ve bu millete dayattılar. Yoksa 82 anayasası daha mı iyi oldu onu da yine asker yapmıştı. Bizim kuşak çok iyi bilir bunu, onlar 80 anayasasında da toplumun iradesine ipotek koydular asker postallarıyla meydana vura vura geldi. Geldikten sonra başladılar bi sağdan bi soldan keyfi kimi istiyorsa onların her birini idam ettiler. Genç fidanları zindanlara doldurdular, sağ-sol diye bir çatışma oluşturdular, gençleri baştan çıkararak terörize ettiler. İnsanlar arasına hayasızlık yaydılar. Asker gelsin dediler asker geldi ihtilal yaptı sonra da iradelerine el koydu. Yine 82 anayasını yapan askeri vesayet sahipleriydi, bir çok insanı yurt dışına gitmek zorunda bıraktılar. Bingöl’de ben oy vermeyen diyen çok saygın molla efendileri Sinop’un, Karadeniz’in ilçelerine sürdüler.

 

 

“HDP BU DURUMU IÇSELLEŞTIREMEDI”

Yeni anayasanın ülke için bir fırsat olduğunu dile getiren İnanç şöyle konuştu:

“İlk defa bir fırsat doğdu. Artık asker yok, emniyet yok, vesayet yok. Artık bu konuda bize dayatılan hiç bir şey yok. Askerde bizi koruyacak, emniyette bizi koruyacak. Siz özgürce iradenizi ortaya koyun denecek. Şimdi biz sivil bir anayasa için sandık başına gideceğiz, biz şimdi ya evet diyeceğiz ya da hayır diyeceğiz. Eğer biz evet dersek askeri vesayeti istemiyorum, sivil anayasayı istiyorum diyecek. Hayır oyu verenlerse ben Menderes’i idam eden, sağdan soldan çocukları yağlı urganla ipe çeken bu zalimlerin yapmış oldukları bu anayasaları kabul ediyorum diyecekler. Hükümet muhalefete dediki gelin birlikte bir anayasa yapalım CHP ilk önce tamam dedi sonra hükümet baktı ki burada aşırı uç sol jargona yer yok onlara bu coğrafyada bir ekmek yok bunları bildikleri için bir teklif bile sunmadılar. Hükümet CHP’ye ‘siz bir teklif getirin değerlendirilerim’ dedi. CHP yine de hayır dedi. HDP’de hayır diyor. Halbuki en çok bu HDP’ye yarar ama HDP’de bu durumu içselleştiremedi, HDP her dönemde buna hayır dedi. Neden hayır dedi cevabı yok. Ben bazıları ile konuşuyorum neden hayır diyorsunuz diye soruyorum oturalım birlikte bakalım. Adam diyor ki örgüt bize “hayır” dediği için ben hayır diyecez. Demekki iradelerini satmış, iradelerini terk etmiş bırakmış, külli iradiye Allah’a cüzi iradeyi de örgüte veren iradesiz dik sürüngenler haline gelmiş bir topluluk oldu. Ak Parti HDP’ye de yeni anayasa yapalım dedi hayır dediler. Sizinle yeni anayasa yapmayız gelin bir öneri sunun dedi onu da kabul etmedi. Ak Parti, HDP’ye sizi ziyaret edeceğiz deyince Sırrı Süreyya Önder dedi ki: ‘Gelirseniz bir çay içer sonrada çeker gidersiniz’ dedi. Bu kadar meydan okuyan, bu kadar patavatsız, nezaketsiz bir tavır ortaya koydular. Ak Parti mecbur kaldı sonrada kendi anayasasını yapmak için ortaya koyuldu.”  

 

“AVRUPA BİZİ İSTEMİYOR”

Avurpa’nın da Türkiye’nin yeni anayasa sistemine karşı olduğunu dile getiren İnanç, “Avrupa bizim anayasamıza neden karşı çıkıyor bunun üzerinden duralım. Onlar bizi hiç bir zaman güçlü görmek istemediler. Koalisyon hükümeti olsun istediler. Sonra Avrupalılar geliyor “a” partisine diyor ki bu dediklerimizi yapın sen yapmazsan “b” partisine derim diyorum. A partisi diyor ki aman o b partisine gitmesin o ne derse kabul ediyor. Dolayısıyla her iki partiyi birbirine kırdırarak Avrupa, Amerika her istediğini yapıyor. Ama Ak Parti döneminde öyle güçlü bir iktidar doğdu ki Allah Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir lideri ihsan etti. Onlar istemedi ve istemezdi. Mesela Amerika 1789 yılında kuruldu, 241 yıl önce bu zaman içinde kaç başkan gelip geçti 45 hükümet kuruldu. Devlet başkanı Trump 45’inci başkan oldu. Bizde 93 yılda 65 hükümet kuruldu. Neden bizde bu kadar çok hükümet kurulmasını arzu ediyorlar. Onlar istikrarımızı istemiyor, her 1,5 yılda bir bi hükümet kurulsun, sırtımızı doğrulmamamızı istemiyorlar. Bizim istikrarlı bir hükümet kurmamızı istemiyorlar. Onların her dediğine “Belê Ez Xulam” demiyeceğiz.” Dedi.

 

“HOLLANDA’YI SEVİNDİRMEYECEĞİZ”

Hollanda’nın Aile Sosyal Politikalar Bakanına uyguladığı sansürü de değerlendiren İnanç, sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdi avrupa bir bütün olarak bize hayır diyor. Bizim hanımefendi bakanımız avrupa ya giderken bile kapılarını kapatıyor. Dünyanın bütün bir teyamülünü, edebini, nezaketini yerle bir ediyor. Şimdi biz hayır diyerek Hollanda’yı sevindirecek miyiz yoksa biz Evet mi diyeceğiz. Artos buna şahit olsun, Van Gölü buna şahit olsun, biz gür bir seda ile içimize sine sine o zalimlere de meydana okuyan yüzlerine şamar gibi inecek evet’e hazır mıyız? Sandıklara gitmek için her birimiz kapı kapı dolaşacağız. Hep birlikte istikrar lı bir Türkiye için var mıyız? Hanımlar sizlere söylüyorum saat 12’den önce erkeklerinizi eve almayacaksınız? Erkeklerde sabah namazından sonra hareketimi bereketli kılacak kapı kapı dolaşacak bunlar için var mısınız?”

 

 

GENÇLİK KOLLARI GENEL BAŞKANI DA EVET İÇİN VAN’DAYDI

Toplantıya katılan Ak Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Ecertaş, “Türkiye’de son 300 yıldır o hain, o pis yapı sürekli operasyon içinde. Üçüncü Selim diyor ki ben orduyu revize edeceğim darbe yapılıyor, Abdülhamit Han diyor ki Devlet-i Ali Osmaniye’yi tekrar eski gücünü ulaştıracağım 31 Mart 1908’de onu da indiriyorlar. Demokrat Partiyi 1960’da indirdiler mi? Adnan Menderes’i astılar mı? 1971’de tarafsız bir Başbakan atayacağız deyip CHP’nin Kocaeli milletvekilini Başbakan yaptılar mı? 1980’de hem sağdan hem soldan asıp Türkiye’yi terörü boğup bir gün sonra ülkede sıkıyönetim ilan edip bu ülkenin gençlerine bu ülkeyi hapishane ettiler mi? 28 Şubat’te Necmettin Erbakan hocamıza muhtıra verip Sincan’da tankları yürüttüler mi? 2002’ başkomutanımız liderimiz Recep Tayyip Erdoğan genel başkan olduğu halde onu genel başkan yapmadılar. Ardından 2007’ye kadar çalıştırmadılar. 367 fiyaskosu oldu. 17-25 Aralık yargı darbesi yaptılar.”

 

HALK TERÖRÜN HORTLAMASINA DUR DİYECEK!

“En son 15 Temmuz’da askeri darbe girişimiyle alt etmeye çalıştılar ama allah razı olsun sizlerden allah bize de nasip etti boğaz köprüsündeydik öye kahramanlıklara şahit olduk ki allah binlerce kez o şehitlerden razı olsun. Rabbimden hepsine rahmet diliyorum. Binali Yıldırım diyor ki 16 Nisan’da bir daha bu ülkenin başına koalisyon gelmesin bir daha bu ülkenin gençleri o koalisyon belasını görmemesi için oyumuzu verelim koalsoyonu tarihe gömelim. Bu ülkenin yürütmesini, yargısını, meclisini bağımsız hale getirelim. 16 Nisan’da yapılacak bu referandum bi daha terörün hortlamasına izin vermeyecek, ekonomik krizlere dur diyecek.”

 

“HERKESTEN EVET BEKLİYORUZ”

“Ak Parti nasıl ki şu an çok güçlü mücadele ediyorsa 16 Nisan’dan sonra da mücadele edecek. Ama terörün geleceğe dair bütün umutlarını yıkacak. Ne demişti Recep Tayyip Erdoğan: Bir tane şehit gelirse çözüm sürecini başınıza yıkarız. Şanlıurfa’dan şehit gelince ardından bu hükümet durdu mu? Hükümet sizinle konuştu ama siz sözünüzü tutmadınız devlet’te “devletliğini” yaptı. Bugün Van’ın sokaklarında bir tane pkk savunan görmüyoruz neden çünkü devlet kudretiyle burada allah’ın izniyle çok güçlü bir evet ile 17 Nisan’da çok farklı bir güne uyanacağız. 18-30 arası ne kadar genç varsa Başbakanımız tarafından hepsinin evine mektup gönderilecek. Şu an Gevaş ilçe teşkilatına bu mektuplar geldi, teşkilat planlamayı yaptı her sokağa tek tek bunları götürecek. Hepinizden evet oyları bekliyorum.

 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan ise yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Sizleri bizlerle buluşturan Sivil Toplum Konseyi üyelerine, başkanına ve destek veren kardeşlerime çok teşekkür ediyorum. Yeni anayasa sistemine neden karşı çıkıldığını herkesin görmesi gerekiyor. Karşı çıkılan anayasanın maddelerine baktığımızda deniliyor ki, ‘Diktatörlük bu memleketi saracak’. Bakın değerli kardeşlerim Sayın Cumhurbaşkanımızın şuan da kullandığı yetki 1982 anayasasının Cumhurbaşkanına bahşettiği yetkilerdir. Şuan dünya üzerinde hiçbir Cumhurbaşkanına ve başkana verilmemiş yetkilerle donatılmıştır. Cumhurbaşkanımız kendi iyi niyetiyle bunları kullanmamaktadır. Cumhurbaşkanımız yeni gelecek kişi bu yetkileri su istimal etmesin diye, Türkiye oturmuş bir sistemle yönetilsin diye uğraşıyor. Yeni bir paket ile, yargıyla, meclisle ve hükümetle hepsinin bir birini denetleyecek vaziyette sisteme kavuşsun diye yeni bir anayasa paketi çıkarılmış oldu. Aslında yeni sistemde ilk defa yargı denetimine tabi tutulmuş olacak. Şuandaki sistem aslında bir diktatörlük sitemidir.”

 

16 NİSAN’DA NE DEĞİŞECEK?

“Şu andaki Cumhurbaşkanlığı sistemi ve Cumhurbaşkanı bir diktatörlük sistemine aslında haiz bir sistem. Ama bizim Cumhurbaşkanı bu yetkileri kullanmıyorsa tamamen kendi inisiyatifi ve iyi niyetidir. Eğer bizim Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız bu memleketi yönetiyorsa tamamen kendi iyi niyetinden kaynaklanıyor bu. Gelecek sistemde meclis üçte iki çoğunlukla yargıyı devreye sokuyor ve eğer başkan bir yanlışlık yaparsa Anayasa Mahkemesi eliyle Başkanı görevden alma gücüne sahip. Ama şuandaki Cumhurbaşkanını hiçbir yargı mensubu ve yargı denetleyemez durumda. Şuan ki sistemde Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK meclisi tamamen işlemez hale getirmişti. Meclis 400 milletvekiliyle başörtüsü ile ilgili bir kanunu meclisten geçirdi. Ama Cumhuriyet Halk Partisi onu Anayasa Mahkemesine götürdü ve meclisin iradesini yok saydı. Yani bir yargıçlar devleti söz konusuydu Türkiye’de. Türkiye Cumhuriyetinde bir meclis ve halk iradesi söz konusu değildi. Biz yargıda yaptığımız bazı değişikliklerle bunları aştık. Ama bu yeni anayasamız geçerse bu tür uygulamalar tamamen ortadan kalkacaktır. Biz Cumhuriyetin kurulmasından sonra içi boş bir Cumhuriyete sahip olduk. Bazen yargı eliyle hükümetler al aşağı edildi. Bazen asker bazen de ayaklanmalarla hükümetler alaşağı edildi. Bizim 16 Nisan’da yapacağımız şey bu sistemi değiştirmektir.”

 

 

ORHAN: HEP BİRLİKTE ÇALIŞACAĞIZ!

“Bakanlarımız her hafta sonları kendi illerine gidiyor. Bunun medyadan da takip ediyorsunuzdur. Her hafta sonu kendi iline giden bakan bizim ilimize 4 yılda bir kere gelmiştir. Ama bu yeni hükümet sisteminde bakanlar meclisten seçilmeyecek, milletvekili olmayacak işinin ehli olacak. Türkiye’de bu işi en iyi yapan bir insan olacak. Ve hiçbir ile ve kuruma bağlı olmayacak. Bütün illere ve vatandaşlara aynı mesafede olacak. Kaynağı herkese eşit dağıtacak. Hemşehricilik ve buna benzer şeyler ortadan kalkmış olacak. Biz memleketimize bir proje kazandırmak için bakanların kapısında yattık ve durduk. Bunları sizler bilmiyorsunuz ama bizler biliyoruz. Ben Van’a proje kazandırmak için her bir bakanla kavga etmiş bir insanım. Bugünkü Başbakanımız Binali Yıldırım beyle Ulaştırma bakanıyken, bile kavga etmiş biriyim. Bu bakanların hepsi kendi illerine her hafta sonu gidiyorlar. Biz kabine kurulduğunda bizim ilimizden bir milletvekilinin bakan olması için can atıyoruz. İlimize hizmet etsin diye can atıyoruz. Yeni sistemle böyle bir şey söz konusu olmayacak. Böyle bir sakat sistemimiz var. Bu sistemi ortadan kaldırmak için hep birlikte çalışacağız. “


ŞEHRİVAN GÜNCEL - ORHAN AŞAN 

Editör: TE Bilisim