Uzunca bir seçim maratonu tamamlandı.

Ertelenmesine rağmen, Van Ticaret ve Sanayi Odası Seçimleri geçtiğimiz Eylül’den bu yana Van’da gündemi en çok meşgul eden konu oldu.

Van’a da bilirsiniz.

Seçimlerde gerilmede, ayrışmada, bölünmede üstüne yok.

Mevzu bahis seçimler esnafın, tacirin, tüccarın seçimi olmasına rağmen neredeyse tüm Van sürece dahil oldu.

Bu da seçim sonuçlarının görülmesi ve doğru okunması anlamında bulanık bir görüntü oluşturdu.

Tüm Van’ın sosyal medyada dahil olduğu seçim kavgasında hangi adayın esnaf gözünde ne durumda olduğunu görmek de zordu açıkçası.

Esnaftan başka hemen hemen herkes sürece dahil oldu.

Oyu olan, olmayan topa girdi, gerdikçe gerdi.

 

***

 

En nihayetinde geçtiğimiz hafta seçim tamamlandı.

Ekonomide Değişim Hareketi (EDH) adlı oluşum ile seçime giren Necdet Takva’nın ‘Mavi’ listesi, Van’ın Gelecek Vizyonu adı altında ve ‘beyaz’ liste ile sürece dahil olan Zahir Kandaşoğlu ve ekibine karşı seçim yarışını kazandı.

Takva ve ekibi 19 grubun 14’ünü, Kandaşoğlu ise 5’ini aldı.

Her ne kadar seçimin tartışmaları bugüne kadar sürse, yeni ekip yönetimini de oluşturarak işe başladı.

 

***

 

Tartışmalar sürüyor.

Kandaşoğlu ve ekibi hala meslek grupları, kaydırılan üyeler ve benzeri konular üzerinde itirazlarını sürdürüyor.

Seçim boyunca da en çok konuşulan konu bu olmuştur.

İtirazlar yapılmış, büyük fırtınalar kopmuştu.

Seçime kısa bir süre müfettiş raporları gelmiş, her iki taraf müfettiş raporunu bile farklı yorumlamıştı.

Ticaret Odası’nın ismini Van TSO ve VATSO olarak yorumlayan iki adayın yarışında tartışmalar bir süre sonra neredeyse “Bitse de kurtulsak” noktasına da kadar getirdi.

Çünkü tartışmalar sadece esnafı değil Van’a da yıpratmıştı.

Fakat seçim sürecinde Kandaşoğlu’nun yarattığı büyük heyecana rağmen süreci belirleyen farklı noktalar, avanatjlar-dezavantajlar da vardı.

Bunları konuşalım.

 

***

 

Bir kere... Listeler, gruplar, değişiklikler konusunu Kandaşoğlu hiç dilinden düşürmedi. Seçim ertelenenene kadar da Kandaşoğlu’nun rüzgarı kendine doğru çevirmesine neden olan bu tartışmalar, sonraki süreçte ise aleyhe dönmeye başladı.

Kandaşoğlu’nu destekleyen isimler bu tartışmayı adeta çığrından çıkardı.

Sosyal medyada tansiyon çok yükseldi, kamuoyu önünde ‘yakışmaya’ tavırlar sergilendi.

Kandaşoğlu’ndan çok Kandaşoğlu’cular işi gerdi.

Öyle zamanlar oldu ki özel hayata, hassas konulara bile girildi.

Bu kentte önemli yerleri temsil eden isimler ‘çocukca’ ve ‘basit’ davranışlar içerisine girdi. İşi turizm iken kentin turizmi en çok konuştuğu dönemde insanlara ‘hakaret’ eden başkanlar falan gördük mesela.

Bu da 19 Altın Proje gibi ‘büyük’ bir vizyon ile yola çıkan Kandaşoğlu’nu çok yıprattı.

Projelerden çok twitter kavgaları Kandaşoğlu’nun en çok anıldığı konu oldu.

Halbu ki bir çok kesim tarafından ‘Büyükşehir’ ayarında projeler olarak görülen bu projeler konuşulsa, bunlar üzerinden sürdürülen bir kampanya olsa aksi olabilirdi.

Ama yaptırmadılar.

 

***

 

Bunun karşısında Necdet Takva ve beraberindeki isimler ise daha temkinli davrandı.

Twitter ve benzeri ortamlarda yaşanan kavgalarda EDH tarafı sağduyulu davranıp çok da kavgaya dahil olmamaya çalıştı.

Normal şartlarda twitter’ı çok etkin kullanan Van TSO yönetimi ve EDH üyeleri bu tür kavgalarda bir ‘adım’ geri durdu.

Ara sıra tansiyon yükselse ve onlar da kavgaya ucundan, kıyısından dahil olsa da daha kontrollüydüler.

 

***

 

Yıllar önce geride bırakılan VATSO ismi bile seçimin kavgasının bir yanıydı.

Uzun yıllar önce geride bırakılan VATSO ismi bu seçimde yeniden sürece dahil oldu. Kandaşoğlu, deyim yerindeyse seçime bıraktığı dönemdeki fabrika ayarlarına dönerek devam etti.

Logosuyla, ismiyle kendi döneminin VATSO’su üzerinden kampanya sürdürdü.

Bir tarafta 19 dev proje diğer tarafta ise VATSO vardı.

Necdet Takva’nın çağrısı ise şu şekildeydi:

“7 Nisan VanTso seçimlerinde Üyelerimiz;

VanTso’ya aday olanlar ile Vatso’ya aday olanlar arasında tercih yapacaklar.

Bizler EDH olarak VanTSO’ya aday olanlardanız.”

Takva, bu dönem geçtiğimiz seçimde olduğu gibi büyük bir seçim bildirgesi hazırlamak yerine ‘Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ deyip kendi döneminde yaptıklarını konuştu.

VanTSO’ya adayız deyip isim üzerinden bile subliminal ‘vizyon’ mesajları verdi.

Bu da ufak ama önemli bir detaydı.

 

***

 

Seçim bir diğeri detayı dediğim gibi kraldan çok kralcılar idi.

Kandaşoğlu’nun kentteki sempatisini, değerini, yerini bilmeyen yoktur. Geçmişte yaptıkları hiç bir zaman ‘olumsuzluk’lar ile anılmamıştır.

Herkes sevmiş, saymış, saygı göstermiş ve yaptıkları için ‘Allah razı olsun.’ Demiştir.

Siyasete giriş sürecinde ayrılması da saygı ile karşılanmış, hemen sonrasında “Bıraktığım koltuğa geri dönmem” deyip istese geri geleceği seçime gelmeyip Necdet Takva’ı desteklemesi de bir erdem olarak yorumlanmıştır.

Ama ne olduysa Kandaşoğlu ısrarla bu yarışın içine çekildi.

Değişen konjonktüre ve bir çok değişkene rağmen ‘kazanamayacağı’ öngörülebilmesine rağmen Kandaşoğlu kaybedeceği bir seçime çekildi.

Bu da süreçte kendisine zarar verdi.

Bu süreçte en büyük zararı yine etrafındakiler verdi.

Ve benim değil, kamuoyundaki isimlerin de sıkça dillendirdiği bir ayrıntı vardı.

Kandaşoğlu’nun etrafındaki ‘konsorsiyum’ kaybın en büyük müsebbibi oldu.

Yani kaybeden Kandaşoğlu değil, etrafındaki ‘birtakım’ insanlardı.

Çünkü Kandaşoğlu gibi kamuoyunda ‘sempatik’ bir yanı bulunan isim seçim sürecinde müthiş derecede ‘çevresindeki’lerin oluşturduğu ‘çevresel’ etmenler nedeniyle yıpratıldı.

Takva cephesi ise aksini yaptı.

Geçtiğimiz seçimde dahil olan isimlerin üzerin kamuoyunda ağırlığı olan, bilinen, tanınan isimler dahil etti.

Bunun da avantajını sürdü. Ve Takva, hiç bir zaman bu isimleri kendisinin önüne geçirip farklı projeler ile anılmasına da müdahale etmedi. 

Ama Kandaşoğlu’nun ekibindeki her bir isim için ayrı bir ‘komplo teorisi’ ve ‘hesap-kitap’ yazıldı çizildi.

Kayıtsız, şartsız bir birliktelik olmadığı hep konuşuldu. Bir çok isim de Kandaşoğlu’nun bizatihi kendisine “Biz seni destekliyoruz başkanım, ama etrafınızdaki isimleri kabul etmiyoruz.” Dedi.

Nihayetinde esnaf da aynısı yaptı. Kabul etmediğini gösterdi.

 

***

 

Biz kent olarak son seçimlerde bir şeyi daha test ettik.

Hangi parti olursa olsun. Kalabalıklar sonucu doğru yansıtmıyor.

Kandaşoğlu’nun seçim bürosundaki büyük kalabalıklar belki de rehavet yarattı. Tabloyu baştan yanlış okuttu. Kalabalık yemek sofraları, el sıkmak için sıraya girenler “Bu iş bitmiş” dedirtti.

Ama bir kez daha anladık ki bitmemişti.

Hiç bir zaman ne kalabalığa ne kalabalık sofralara aldanmamak gerektiğini Kandaşoğlu gibi bir isme bir kez daha öğretmiş oldu.

 

***

 

Seçimdeki yanlış hamlelerden birisi de Takva’yı siyasi olarak vurma, Bekir Kaya gibi isimler üzerinden yıpratma girişimiydi.

Açık söyleyeyim ne HDP ne AK Parti kimseyi açıkça ve kurumsal olarak desteklemedi.

Tıpkı geçen seçimde olduğu gibi...

Geçen seçim de aynısını söylemişlerdi ama Takva yine iki taraftan temsiliyetleri olan isimlerin desteğini aldı.

HDP genel merkezinin sayfalarına bile düşürülen Van Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Bekir Kaya’nın Takva’dan davacı olduğu gibi algılarla HDP Necdet Takva’yı desteklemiyor algısı yaratılmaya çalışıldı.

Ama bu da olumlu ya da olumsuz kimseye çalışmadı.

Çünkü insanlar Kandaşoğlu’nu da Takva’yı da Van TSO’yu yönetirken görmüş, daha farklı bir tabir ile ‘denemişlerdi’.

Yani kimin ‘ne’ olduğu belliyken böyle bir algı yaratmak yanlıştı.

İki ismi de kamuoyu artıları ile eksileri ile biliyordu.

Ekipler de gün gibi ortadaydı.

Nihayetinde Takva’ya yönelik bu karalama da Takva’ya bir avantaj olarak döndü.

Kandaşoğlu’na da yaramadı anlayacağınız.

Şimdilerde hala aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. Takva’nın FETÖ ve benzir sebeplerden gözaltına alındığı algısı yaratıp, sosyal medyada eski fotoğraflar paylaşıp gözaltı algısı yaratılıyor.

Bu da tutmaz.

Bununla birlikte meslek odalarını ve benzeri kuruluşları “Ona destek oldu, şuna destek oldu” diyerek suçlamak da yanlış.

Bakın önceki gün MÜSİAD, TÜMSİAD, ASKON VE HAKSİAD ortak açıklama yapıp kendilerini zan altında bırakanlara ‘ortak’ tepki gösterdi.

Haklılar da. İşin içine partisini, odasını, borsasını, derneğini koyup bu seçimi olmak ya da olmamak seçimine çevirmeye de gerek yok.

Ha keza bu kadar çok kurumu-kuruluşu yıkıp dökmeye gerek yok.

Bundan sonrası kente zarar verir.


***

 

 

 

Anlayacağınız. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de sandıktan çıkan sonuca saygı duymak lazım.

Ve şunu da unutmayalım. Her ne kadar seçim süreci boyunca vaatler, projeler konuşulsa da Van TSO’nun bir icra makamı değil temsil makamı olduğunu akılda tutalım.

Buna rağmen geçtiğimiz döneme Shopping Fest, Kahvaltı Rekoru başta olmak üzere önemli etkinlikleri yapan, İran’da önemli bir lobi oluşturan ve iyi işler çıkaran Van TSO’ya yeni dönemde daha iyi sorumluluklar verelim.

Hatta ondan önce şu sıralar İranlılar’a uygulanan fahiş fiyatlı Türkiye’ye giriş ücretleri konusunda ciddi bir çalışma yapmalarını bekleyelim.

Çünkü İran Van’ın son dönemlerdeki en büyük potansiyeli.

Van TSO ivedilikle bu konuda bir girişim başlatıp İranlılar’ın girişini yeniden başlatacak adımları attırmalı.

Örneğin İran pazarının kent ekonomisine sirayeti konusunda işler iyice kurumsal zeminlere oturtulmalı.

Yine Van TSO’nun kentin önemli çalışma ve projelerinin konuşulduğu dönemde en güçlü STK’lara sürece dahil olması, ekonomiye yön vermesi ve mevcut ekonomik sıkıntıların sonlandırması noktasında itici güç olunmalı.

Van TSO önemli.

İşi sulandırmak yerine, yeni süreçte ev ödevlerini yeni yönetimin önüne koymak akla ve mantığa daha uygun.

Bu kadar polemik yeter.

Editör: TE Bilisim