Türkiye’nin çözüm sürecinden geçtiği barışa dair umutların en yüksek seviyesine ulaştığı güzel günlerin içinden geçiyoruz.  Barış umutlarının yeşerdiği bu günlerin yaza kavuşmasını büyük bir heyecanla bekliyoruz.

 

Van’ın yerel sorunlarına dönüp baktığımızda ise bir çok güzel gelişmeyle beraber kronikleşebilecek sorunları bir arada görebiliyoruz.

 

Özellikle kısa bir süre önce Van Belediyesinin İmar süreciyle ilgili protokol feshini duyurmasının hemen sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının imar planını askıya çıkarmasıyla yeni bir dönem başladı.

 

Bakan Erdoğan Bayraktar’ın Van’a gelişiyle bu fesih krizi aşıldı ve imarda Belediye ve Bakanlık tekrar birlikte çalışmaya başladı.

 

Bunların hepsi sevindiren gelişmelerdi.

 

Ancak Vatandaş cephesine dönünce, imar planının anlaşılması öyle kolay olmadı. Uzmanlara gidildi, soruldu ve görünen o ki sonuç büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık oldu.

 

 Basından takip ettiğimiz kadarıyla imarla ilgili bilgilendirme ve itiraz edilen kurumlarda izdiham yaşanıyor. 26 Mart itibariyle itiraz sayısı 10 bin 843. 

 

Türkiye’nin yeni bir kentsel dönüşüm sürecine girdiği bu dönemde,  biliyoruz ki depremler yaşamış bu kentin imarının yapılması ve bu süreçteki şeffaflık Türkiye’ye örnek olacaktır.

 

Normal olanın İmar planının askıya çıkarılıp daha sonra itirazların alınması olduğunu biliyoruz.

 

 Lakin ortada usulün dışında bir ‘taslak’ varlığı iddiası söz konusu!

 

İmar planı askıya çıkmadan 1-2 ay kadar önce elden ele dolaşan taslakları, o taslakların askıya çıkarılan mevcut planla olası benzerliğini ve bu taslaklardan sonra yapılan olası değişiklerin hepsini alt alta koyduğumuzda bu iddiaların bile bir kazan süte , sinek düşmesi gibi olduğunu ifade etmemiz gerekir.

 

Ortada süreç dışı dolaşan ve ne olduğu belli olmayan bir taslak planın varlığı olmasaydı bu yazıyı bir ahlaki sorgu biçiminde yazmaz, doğrudan imar planına sosyal ve ekonomik etkilerine dair eleştirilerimi sıralardım.

 

İmar planı askıya çıktıktan sonra VASİAD imara dair ne olması gerektiğiyle ilgili gecikmiş ancak içinde ki bilgi ve birikime saygı duyulması gereken bir çalışma açıkladı hemen ardında TMMOB Van Şubesine bağlı birlikler adına imar planının beğenilmediğine dair eleştiriler ve yapıcı önerilerle dolu yine teknik bir açıklama yapıldı.

 

22 Mart Cuma gecesi Van Milletvekili Burhan Kayatürk, Merkür TV canlı yayınında vatandaş sorularını yönelten genel yayın yönetmeni İsmail Topçuoğlu’yla iki saati aşan bir program gerçekleştirdi.

 

İmarla ilgili çok sayıda soruda vatandaşlar bu taslak planının varlığını sorguluyor ve imarda gücü olanın lehine etik dışı bir sonuç olduğuna dair kaygılarını dile getiriyordu.

Kayatürk’ün cevabı imar sürecine bir siyasetçiden beklenmeyecek şekilde gelinen noktaya dair ilk ahlaki duruşu Ak parti cephesinden anlamlı bir şekilde özetliyor ve öncü oluyordu; ” VAN HALKI VE MEDYA BİLİYOR, ALLAH’IN İZNİYLE YANLIŞ YAPMIYORUZ, YANLIŞ YAPANIN DA ÇARKINA ÇOMAK SOKARIZ… KİMİN NE YAPTIĞI BİZE BİLDİRİLSİN, ANINDA GEREKENİ YAPARIZ. BURADAN SAVCILIKLARA DA AYNI ŞEKİLDE ÇAĞRIDA BULUNUYORUM, EN UFAK BİR YANLIŞ VARSA AFFEDİLMEMELİ…”  diyordu.

Her olumsuzlukta basın bildirileriyle yer alan, öncü olan ve zaman zaman siyaset kurumunu da eleştiren konuyla ilgili sivil toplum örgütlerimize ve meslek odalarımıza da ortada usul dışı dolaşan bir taslağın varlığı söz konusuyken, teknik boyutunu bir yana koyarak imar sürecinin ahlaki ve vicdanı boyutunu ihmal ettiklerinden dolayı bir sitem yollamak istiyorum.

 

Teknik eleştirilere bakınca uydu sistemleri , Google Earth mahareti ve Ankara’dan hazırlanmasının rahatlığıyla sosyal boyut ve Van’ın gerçeklikleri ihmal edilmiş. Şehir plancılığının tüm batılı yüzü ve teknik bilgisi şehrin tüm gerçekleri ihmal edilerek bir çok hatayla beraber plana yansıtılmış.

İmar’ın genel haline ve açıklamalara bakınca kumaş Van kumaşı gibi görünse de terzi bize diktiği bu kıyafette hem eseri hem de ruhuyla Fransız kalmış.

 

Her şey bir yana askı takviminden önce elden ele dolaşan bu taslağın dedikodusu bile vicdanları yaralıyor ve imar sürecini büyük bir biçimde gölgeliyor. Taslak’tan sonra bir itiraz hakkı bulunmadığı için yapılan her değişiklik hem bu planı yapan kişi, firma ve kurumları hem de parseli üzerinde değişiklik yapılanları zor durumda ve zan altında bırakabilecektir.

 

Yerel basında iki ay önce “İmar Planını kim sızdırdı?” başlığıyla yayımlanan habere rağmen her hangi bir tepki olmaması da şaşırtıcıydı. Sivil toplum örgütlerimizin bir an önce bir araya gelerek imarın nasıl olması gerektiği kadar İmar Ahlakını veya Etiğini de sorgulaması,  tepkilerini de ona göre yeniden gözden geçirmelerinin Van adına büyük faydası olacağını düşünüyorum.

 

Bugün biliyoruz ki rantın rantına kurban edilmemiş, vatandaşların onurunu kırmayan, vicdanları yaralamayan, herkesin eşit fedakârlığına dayanan şeffaf bir imar süreci Van için daha hayırlı olacaktır.

 

Yoksa bu imar süreci büyük bir kara leke olarak Yeni Van’ı inşa edip depremlerden sonra yüksek sesle dile getirdiğimiz “Yeniden Van’ı” yerle bir edebilecektir.

 

İçine kuşku düşen, teknik olarak ta baştan sona eleştirilen bir imarı gerçekleştirmemenin, gerçekleştirmekten hayırlı olup olmayacağını kamuoyunun takdirine sunuyor, bu taslak olayının savcılarımız tarafından öncesi ve sonrasıyla araştırılması gerektiğine inanıyorum.

 

Gönülleriniz Van Gölünden Daha Mavi Olsun…