KESK Van Şubeler Platformu 10 Ekim Cumartesi günü Ankara’da düzenlenen bombalı katliamda yaşamlarını yitirenlerin anısına mum yakarak karanfil bıraktı.

 

KESK Van Şubeler Platformu üyeleri 10 Ekim Cumartesi günü Ankara’da düzenlenen ‘Savaşa hayır barış hemen şimdi’ mitingi öncesi düzenlenen bombalı katliamda yaşamlarını yitiren vatandaşların anısına Feqîyê Teyran Parkı’nda mum yakarak karanfil bıraktı. Anma programından önce açıklama yapan Eğitimsen Van Şubesi Eş Başkanı Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, emek ve meslek örgütleri olarak ülkenin içine sürüklendiği kaotik ve militarist ortama dur demek istediklerine vurgu yaparak, “Ülkemizin başkentinde gür bir barış sesi haykırmak istedik. Bizler emek meslek örgütleri olarak, ülkemizdeki savaş iklimini ve ortamını dağıtmak, kendi var oluş ortamımızı korumak, emeğin haklarıyla barış arasındaki dolaysız irtibatı kurmak üzere bir miting çağrısı yaptık. Başka ne yapabilirdik ki. Yangın yerine dönen ülkemizi dıştan seyretmemiz beklenemezdi elbette. Bir sorumluluk üstlendik. Ankara’da gür bir barış sesi çıkacak iken bu iradeye bomba konuldu. 10 Ekim 2015’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamı başkent Ankara’da gerçekleştirildi.” Şeklinde konuştu.

 

SAYYİĞİT: HEDEF EMEKTİR, BARIŞTIR DEMOKRASİDİR!

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB meslek örgütlerinin çağrısıyla düzenlenen Emek-Barış-Demokrasi mitingine yönelik bombalı saldırıda çok sayıda vatandaşın yaşamını yitirdiğini anımsatan Sayyiğit, “Eşimizi, kızımızı, oğlumuzu, yitirdik. Onlarca arkadaşımızın da hastanelerdeki tedavisi sürüyor. Yüreğimiz yanıyor. Olayın üzerinden 6 gün geçmesine karşın Başbakanlık kayıplarımızın adlarını açıklayamamıştır. Hükümeti bu skandala son vermeye ve bir an önce katliamda yaşamını yitirenlerin tümünün adlarını kamuoyuna açıklamaya çağırıyoruz. Öncelikle tüm basın mensuplarına ve kamuoyuna bir konuyu hatırlatmak istiyoruz. 100 civarında insanımızı, katillerin Ankara’da rastgele seçtikleri bir alanda yitirmedik. O insanlarımızı “Emek-Barış-Demokrasi” mitingi için buluştukları bir alanda gerçekleşen saldırıda yitirdik. Saldırganların hedefi oldukça açıktır. Hedef emektir. Hedef barıştır. Hedef demokrasidir! Saraylarını, saltanatlarını kurtarmak için Türkiye’yi kanlı bir sürecin içine çekenlere karşı ülkenin dört bir yanından gelen Türküyle Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla on binler buluştuğu, kucaklaştığı, aynı halaya aynı horona durarak “Emek-Barış-Demokrasi” dediği bu alanın ismi bizim için artık ‘Emek-Barış-Demokrasi’ meydanıdır.” Diye belirtti.

 

“BİZE BİR BEDEL ÖDETİLDİ”

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB emek ve meslek örgütlerinin güvencesiz, kölece, ölümüne çalıştırmaya karşı mücadelenin örgütleri olduğuna dikkat çeken Sayyiğit, “Bu dört emek ve meslek örgütü, emeği köleleştirirken doğayı, kentleri yağmalayan sermayeye karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu dört emek ve meslek örgütü ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı, düşmanlığa karşı kardeşliği, her türlü ayrımcılığa karşı eşitliği savunan, saflarında ırk-mezhep-cinsiyet temelli ayrımcılığa asla izin vermeyen ilkelere sahiptir. Bu dört emek ve meslek örgütü, kuruluşlarından bugüne toplumsal sorumluluklarından kaçmamış, milyonlara kölelik, ölüm, yağma ve talandan başka hiçbir şey vaat etmeyen baskıcı düzenin karşısında diz çökmemiştir. İşte bunun için saldırganların, katliamcıların hedefindedir. Soruyoruz, bu ülkede barış sesinin daha gür, daha çoğalan, daha yankılanan bir biçimde çıkmasından “KİM” rahatsız olabilir? Fail mi arıyoruz? Kim saldırdı bize, fail kim? Onu mu arıyoruz? Fail bellidir. Failin kim olduğu sadece Türkiye’nin değil, dünya halklarının da malumudur! Katliamda kullanılan canilerin kimliklerinin ortaya çıkması ise, işte bu malumun ilanıdır. Biz, savaşın ortasında barış diyen bir taraf olarak inisiyatif üslendik. Böyle davrandığımız için bize bir bedel ödetildi.” İfadelerine yer verdi.  

 

SAYYİĞİT: AK-TROLLER KARALAMA KAMPANYASI BAŞLATMIŞTIR

10 Ekim 2015 Cumartesi günü 10.04’ten sonra, tesadüfen nefes aldıkları her dakika için ülkeyi yönetenlerin nasıl bir ülke vaat ettiklerini apaçık gösterdiğine işaret eden Sayyiğit, “Bombalar patlamadan önce toplanma noktasında neredeyse tek bir polis bile yokken, patlamanın ardından onlarca polis, TOMA eşliğinde ortaya çıkmış, birçok yaralının son nefesi atılan gaz bombaları olmuştur. Yaralılara ilk yardım müdahaleleri gaz bombalarıyla engellenmiştir. Ambulanslar çok geç gelmiştir. Kan anonsu yapanlardan yaralı taşıyanlara kadar herkes hedef gösterilmiştir. Yine patlamadan hemen sonra iktidarın havuz medyası ve Ak-Troller hep birlikte ve neredeyse aynı cümlelerle büyük bir dezenformasyon ve karalama kampanyası başlatmıştır. Bu kampanya çerçevesinde örgütlerimiz ve yöneticilerimiz iktidar sözcüleri, milletvekilleri, havuz medyası ve sosyal medya trolleri tarafından gayet organize biçimde hedef gösterilmiş, saldırı, ilgisiz olduğu açık olan örgütlerle ilişkilendirilerek hedef saptırılmış, halay çeken gençler “bomba şifrecisi” ilan edilmiş, neredeyse ölenlerin suçlandığı bir söylem yaygınlaştırılmıştır.” Dedi.

 

“BU BİR SKANDALDIR”

Başbakan’ın patlamadan sonra yaptığı açıklamaları hatırlatan Sayyiğit, “Bu ülkede 80 milyon yurttaşın güvenliğinin kimlerin elinde olduğunun ibret verici örnekleri olarak hafızalardan silinmeyecektir. Bu ülkenin Başbakanı Suruç’ta kendini patlatan canlı bombanın ismini vererek “adalete teslim edildiğini” iddia edebilmiştir. Bu ülkenin Başbakanı ‘Canlı bomba listesi elimizde ama eylem yapmadan tutuklayamıyoruz’ diyebilmiştir. Yas ve anma törenlerimize katılan arkadaşlarımız, “makul şüpheli” olarak “önleyici gözaltı” adı altında polisin hedefindeyken canlı bombaların pimi çekmeden tutuklanmamasının itirafı ibret vericidir. Açıklamadan anlaşıldığına göre Türkiye’de şu anda kimliği ve yeri belli olan ancak hükümetin “yakalamadığı” canlı bombalar vardır. Bu bir skandaldır ve yasadışı siyasi bir tutumdur. Bu tutum bütün muhaliflere açık bir tehdittir. Başbakan ve İçişleri Bakanı şu sorularımıza yanıt vermelidir: Emek, Barış ve Demokrasi mitingimize “bombalı saldırı yapılacağı”ihbarının 3 gün önceden geldiği haberleri doğru mudur? Bu katliamda kullanılan kişilerin kimlikleri de haberlerde iddia edildiği gibi ihbar edilmiş midir? Böylesine ciddi bir ihbar neden Tertip Komitesi’yle paylaşılmamıştır? Başta 1 Mayıs olmak üzere yaptığımız birçok eylemi, “ihbarlar yapıldığı” gerekçe göstererek yasaklayanlar, bu kanlı saldırıya karşı neden en küçük bir önlem almamışlardır.” Diye vurguladı.

 

SAYYİĞİT: HER PLATFORMDA TEŞHİR EDECEĞİZ!

Yaslarının yasaklandığın dile getiren Sayyiğit, cenazelerinin verildiğin, olay yerine karanfil bırakmalarından, çeşitli anmalara kadar birçok etkinliklerinin polis engeliyle karşılaştığına vurgu yaptı. Sayyiğit, “Cenazelere soruşturma açılmış, ‘Yastayız, isyandayız’ diyerek iş bırakan emekçilere yönelik baskılar artmıştır. İlk andan itibaren sosyal medyaya ve daha sonra da medyaya sansür başlatılmıştır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar gerçeklerin üstü örtülemedi, örtülemeyecek.

Biz bıkmadan, usanmadan tüm ülkeye gerçekleri anlatacağız! Başbakan’ın aslında “yakalamama” konusunda doğru söylediğini, Ankara katliamındaki bombacıların da isimlerinin tespit edilmesine rağmen yakalanmadığını anlatacağız. Gazetelerin haberlerinde ve siyasi partilerin raporlarında dahi ismi geçen kişilerin MİT ve Ankara Emniyet Müdürlüğü de dâhil birçok devlet kurumuna çok yakın bir mesafede bu korkunç katliamı gerçekleştirdiklerini herkes bilecek! Reyhanlı, Roboski, Diyarbakır ve Suruç katliamları örtbas edildiği için bu katliamın yaşandığını her yerde anlatacağız! Ankara Katliamı’nda adı geçenlerin Suruç Katliamı ile bağlantılarını hatırlatıp, Suruç ile ilgili meclis araştırmasını reddedenleri her platformda teşhir edeceğiz.” Dedi.

 

“YASTAYIZ, İSYANDAYIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ”

10 Ekim katliamının üzerinin örtülmesine, Ankara’nın kirli, karanlık dehlizlerine hapsedilmesine izin vermeyeceklerini ifade eden Sayyiğit “Bedeli ne olursa olsun, emek, barış ve demokrasi mücadelemizden geri adım atmayacağız. Bizler emek ve meslek örgütleri olarak, tüm dost kurumlarla beraber arkadaşlarımızın anısını ve mücadelesini yaşatmak için her zaman bir arada olacağız, her zaman omuz omuza olacağız. Ankara Katliamında kaybettiğimiz insanlarımızı, katledilişlerinin 7. gününde anmak için 17 Ekim 2015 Cumartesi günü saat 10.04’te bütün illerde anmalar gerçekleştireceğiz. Buradan bir kez daha tüm halkımıza sesleniyoruz! Bu iktidar bu ülkeye sadece savaş, ölüm, baskı, zulüm vaat ediyor! Bu gidişe dur demek sizlerin elindedir. Yastayız, isyandayız, unutturmayacağız.” Diye belirtti.


ŞEHRİVAN GÜNCEL – MERAL YILDIZ

Editör: TE Bilisim