Bu aralar siyasetçin sıkça yazılıp sildiği bir süreçten geçiyoruz. İl başkanları, ilçe başkanları, vekiller tüm yazıların tek öznesi. Söz konusu Van siyasetini değerlendirmek olunca, ‘siyaset’ için çok da lafı dolandırmamak gerekiyor. Dikkatimi çeken bir hususta Van siyaseti üzerine bir kaç kelam etmek istiyorum. Van siyaseti konuşurken kitabın ortasından konuşmak gerekiyor. Ben de öyle yapacağım. Kitabın ortasının ilk cümlesi şöyle: Siyaseti yapma konusunda da siyaseti konuşma konusunda da zafiyetlerimiz oldukça yüksek. Bir çok kentin aksine ‘siyaset’ bizde adam ‘bitirme’ üzerine kurgulanan bir mecra... Siyaseti iş yapmak için değil, birilerinin işini bitirmeden başka bir anlamda kullanmayı öğrenemedik gitti.

 

***

 

Bunun dışında siyaseten yanlış yapılan başka şeyler de var. Biz de siyasetçi ile yol yürünmez, siyasetçi feci şekilde taşlanır. Şu siyaset işine girdiniz mi rahat yok. Yani kent adına siyaset yapmaya karar verdiniz mi bu kente bildiğiniz ‘recm’ edilmeye namzet oluyorsunuz. Dakika bir gol bir. Taşlanmaya başlıyorsunuz. Dışardan gelen birilerine başına ‘taç’ eden biz Vanlılar, bizi temsil eden isimlerin başına getirmedik iş bırakmıyoruz.

 

***

 

Şimdi şöyle izah edeyim: Van’da iki sınıf siyasetçi takımı var. Bir grup dünden bugüne AK Parti’de yer alıp her dönem ‘makam’, ‘mevki’ bekleyen kesim. Her il başkanlığında bu adamların adı geçer, her genel seçimde milletvekili aday adayları bunlardır. Diğer grup ise, azıcık para kazanınca ya da öne çıkınca çevrelerinin “Senden iyi siyasetçi” olur gazını alıp ortaya çıkanlar. Ötesi yok. Ne liyakat arıyoruz, ne sadakat arıyoruz... Bu iki grup dışında bir de gazeteciler var.

 

***

 

Gazetecilerin de hedefinde şu sıralar Van’ın vekilleri var. Bahsettiğim ilk grupta ‘makam’ bekleyip de alamayanlar, temsilci olmak için sıra bekleyenler başta olmak üzere birileri Van’ın zaten hepi topu 2 olan vekillerini bombardımana tutuyor. Kimse bu kentte 8 milletvekili olduğunu ama bunların sadece 2’sinden iş beklendiğini hatırlamıyor ama iş eleştirmeye gelince Beşir Atalay ve Burhan Kayatürk tüm kesimlerin hedefinde.

 

***

 

Şu sıralar Zahir Soğanda’nın il başkanlığını bırakması konusuna ara veren isimler de köşelerde ilk fırsatta Van vekillerine yükleniyor. Direk boyayan isimler göklere çıkarılırken, bu kent için emek veren isimlere ‘Ver Allah’ım ver!’ Eleştiri biz gazeteciler işi. Yapıcı olsun amenna. Şöyle yazılanlara, çizilenlere bakınca ben şu soruyu sormadan edemiyorum:

 

-Beşir Atalay’ı, Burhan Kayatürk’ü kim kimin hesabına hedefe koyuyor?

-Halen kendisi bile ya siyasette ya bürokraside bulunan temsilciler neden Van Vekillerinin bu kadar açık hedef olmasına çanak tutuyor?

-Birilerini yere göğe sığdıramayan meslektaşlarımız neden kentte diş geçiremediği isimlerin yamuklarını yazma konusunda şu an verdikleri vekil harcama yarışını vermiyor?

 

***

 

İşte bizim siyaset kurumu ile ilgili sıkıntımız tam da burada başlıyor. Kentte tüm siyasi fitne ve fesat eskiler üzerinden başlıyor. Bakın yazıların temeline bakın, hepsi şu bizim ‘eskiler’in iddialarından oluşuyor. Listeye gidememiş adamın hıncı geçmiyor, olmadık iddialar ile ibre Burhan Kayatürk’e çevriliyor. Sanki bugün itibariyle Burhan Kayatürk bu kenti temsil etmekten vazgeçse, şu 10 yılın birikinti siyasetçileri bir anda Van vekilliğine, Van il başkanlığına terfi edecek. Sanki kentin tüm sorunları hemencecik çözülüp bitecek!

 

***

 

İnsan şunu bekliyor: Keşke bu kentte on yılların siyasi tecrübesi, devlet idaresi tecrübesiyle Van’a gelen Beşir Atalay’ın önüne biz gazeteciler ‘dolu dolu’ fikirler, projeler koyabilseydik. Keşke, hep birilerinin ağzıyla hedefe koyduğumuz Burhan Kayatürk ile özelde bir araya gelip eskimişlerin ifadeleriyle değil de kendi ifadelerimizle merak ettiklerimiz sorabilseydik.

 

***

 

Benim gördüğüm manzara şu: Van’ın siyaset mecrası tıpkı Ortadoğu’ya benziyor.

Nasıl Ortadoğu’da dünyanın süper güçlerinin değil onların ‘vekalet’ savaşları varsa, Van siyasetinde de geçmişten bu yana hep bir ‘vekalet’ savaşı oldu. Birileri eleştiremediği, konuşamadığı siyasetçilere hep vekaleten saldırtıyor. Bu geçmişte de oldu, şimdi de devam ediyor! Ve öyle görünüyor ki hiç değişmeyecek.

 

***

 

Ben şimdi burada size köşe, bucakta Burhan Kayatürk’ü deliler gibi eleştirip yanına gelince de el-kol sıvazlayanların listesini yapsam yazım bilmem kaç bin vuruşluk bir yazı haline gelecek. Ben dün Burhan Kayatürkçü olup bugün bilmem ‘kimci’ olan isimlerin kimler olduğunu, şahit olduğum kirli muhabbetleri, havalimanında karşılama kuyruğundaki gidiş-gelişleri yazsam bu isimlerin konuşacak yüzü kalmayacak. Bu da olmayınca bizim de diğer kentler gibi gazeteciler ile birlikte yol yürüyen siyasetçilerimiz, daha çok iş yapan vekillerimiz ve Karadeniz illeri gibi güçlü lobisi olan bir Van’ımız olacaktı.

 

***

 

Şimdi ben ‘Vurun abalıya’ mantığı ile hareket eden meslektaşlarıma çağrımı yeniliyorum: Birilerinin vekaleti ile bu kentin evlatlarını bu kadar rahat paralamayın. Bu kente dışardan gelen isimleri cilalamak için harcadığınız çabanın yarısını bu kentin temsilcileri ile diyalog kurmak için harcayın. Atamayla değil seçimle geldi diye bu isimleri haşat etmeye çalışacağınıza bence kentin dokunulmaz isimlerine de ir dokunuverin. Ya da siyasetteki şu ‘vekalet’çilik oyunlarını, kirli ittifakları ortaya dökmeye çalışıverin. Bu daha hayırlı olacak...