Özlü Söz: Kem aletle kemalât olmaz, nakıs insandan kâmil iş çıkmaz

 

7 Şubat tarihinde Van Ticaret ve Sanayi Odasının ev sahipliğinde ülke bazında 6 yıldır devam eden ve 22 ilde oturumu gerçekleştirilen Küçük Millet Meclisi toplantısı siyasiler ve sivil toplum örgütlerinin iştiraki ile Van’da gerçekleştirildi.

 

Davet edildiğim bu toplantının ana konusunun birinci oturumunda “İslamafobya ve IŞİD meselesi idi. İkinci oturumda ise bütün kurumlar ve insanlarımız tarafından diyalogun neden gelişmediği ve neler yapılabilirliği üzerine konuşmalar yapıldı.

 

Çağrılan bütün sivil toplum örgütleri ve siyasiler katılım gösterdiler. Ancak bazı siyasi partilerin çağırılmaması büyük bir eksiklik olarak görüldü. Örneğin HÜDA-PAR ve MHP’nin olmayışı bana göre fırsatta bir adaletsizlik olarak görüldü. Dilerim bir sonraki 7 Mart oturumunda bu eksiklik giderilir.

 

İlk konuşmaları STK temsilcileri yaptı. Hepsinin ortak noktası IŞİD’in vahşeti ve İslami olamayışı idi.

 

İkinci konu üzerinde pek durulmayan ve Avrupa’da hızla yayılan İslam Korkusu meselesi oldu.

 

Konuşmacıların geneli meselelere kendi ideolojik pencerelerinden bakmaları ve hiçbir çözüm önerememeleriydi.

 

Bir konuşmacı Kurana dayalı İslam’a karşı olmadıklarını ancak bugün İslam adına uygulanan ve İslam’a mal edilen yapılanmaya karşı olduklarını ifade ettiler.

 

Özellikle sosyalist fikirler çerçevesinde konuşma yapanların İslam adına ciddi manada bir bilgi ve birikime sahip olmadıkları kullandıkları her cümlede kendini belli etti.

 

Sosyalistler hala Karl Marksın “Din kitlelerin afyonudur” sözüne bağlı kalarak İslam’ı da bu kitle afyonu içinde değerlendirmektedirler. Bütün dünya milletlerinin sosyalizmi terk ettiği bir zaman diliminde Kürt sosyalistlerin hala bu konuda kendisini yenileyememesi ve İslam dini hakkında bildiği şeylerin Kemalist ideolojinin Müslümanlar için “gerici ve yobaz” kelimelerinin etkisinde kalmaları büyük bir eksiklik olarak karşımıza çıkıyor.

İslam bugün ne yazık ki insanlarımız tarafından Allah’ın razı olduğu şekli ile bilinmiyor.

 

Her ideoloji sahibi İslam’ı kendi ideolojileri gibi bir ideoloji olarak biliyor ve değerlendiriyor. Oysa ideolojilerin kaynağı ile İslam’ın kaynağı aynı değildir.

 

İslam’ın kaynağı Allah tarafından vahiy sonucu gönderilen ve insanların bütün ihtiyaçlarına cevap verebilecek kadar mükemmel olarak Peygamberler vasıtası ile gönderilen bir hayat organizesidir.

 

İdeolojilerin kaynağı ise Allah’ın yarattığı insanın aklı ile bulduğu fikri yapı organizesidir.

 

Vahiy ile aklın hükümleri taban tabana birbirine tezattır.

 

Vahiy ile bildirilen bütün haramlar akılla bulunan ideolojik sistemlerde temel dinamikliklerdir.

 

Örneğin; Vahiy ile haram edilen insanın hüküm koyması, içki, zina, faiz, kumar, karaborsa, hırsızlık, gasp, adam öldürme, iftira vb. gibi meseleler ideolojik sistemlerde birer ekonomik kaynaktır.

 

Faiz ideolojik ekonomide temel unsurdur. Oysa faizli işlem Kuranda Allaha ve Resulüne harp ilan etmektir.

 

Zina İslam’da toplumunu bozulmaması için bütün kapılarının kapatıldığı bir haram iken ideolojik sistemlerde zina resmiyete tabi tutulmuştur.

 

İslam’da kanun koyma yetkisi insana verilmemiştir. Oysa ideolojik sistemlerde kanunu insanlar yapar ve kitleleri bu kanunlara uymaya zorlar.

 

İslam dünya hayatında insanları iyi ve erdemli bir kişilikle Allah’a iman edip Salih amele davet edip ölüm neticesinde bundan hesaba çekileceğini bildirir.

 

Oysa bütün akli sistemlerde çabalar tamamen maddi hayatın düzenli ve dünyevi bir şekil alması içindir.

 

İslam bir insan için Allah’ın ulûhiyet ve rububiyet sıfatlarının bilinip iman ettikten sonra bunu amele dökmesinin ilahi organizesidir. Bu yapılanma Allah’ın dinidir ve kişi bu şekilde davrandığında Allah’a teslim olur. İslam teslimiyettir ve teslim olana da Müslüman denir.

 

Allah’ın dinine girmeyen ve akli ideolojiye göre kendini adapte eden bir insan için inandığı şey onun dinidir. Yani kim neye inanıp hayatına uyguluyorsa o kişinin dini o inandığıdır.

 

Her ideoloji birer dindir ve buna göre;

 

Faşizm,

Sosyalizm,

Kapitalizm,

Ebucehilizm,

 

Kemalizm gibi insanları belirli ilke ve kurallara göre sevk ve idare eden sistemler birer dindir. Ve kişi hangi ideolojiye inanıyorsa onun dini o ideolojidir.

 

Bazı insanların bizde Müslüman’ız bir tek siz mi Müslümansınız, Müslümanlık sizin tekelinizde mi? Gibi sorular cehalet kokan sorulardır.

 

Allah Kuranda bunun cevabını verir. Kuranı incelemek isteyen her kişi Kuranın hükümlerinin akli olmadığı vahiy ile Peygamber vasıtası ile geldiğini öğrenmiş olur.

 

İslam’ın temeli Allah'ın insan hayatı üzerinde tek hüküm koyma yetkisini olduğu LA İLAHE İLLALLAH üzerine kuruludur. İnsanlar bunu anlamadıkları müddetçe Allah’ın dininden sayılmazlar.

 

Batı emperyalizminin organize ettiği İslam ters bütün yapılar Allah’ın aziz dini olan İslam’ın yeryüzüne hâkim olmaması içindir. Ahiretini düşünen buna göre kararını verir...

 

Selam ve dua ile...