Van’ın şeffaf koruluşları kervanına Van Organize Sanayi Bölgesi de katıldı. Yeni başkan Şemsettin Bozkurt göreve geldiklerinden bu güne geçen zamanın istişaresi diğer bir deyişle hesap vermesi olarak düzenlediği toplantıda Van’ın en ‘kritik’ ve ‘önemli’ kurum ve kuruluşlarını buluşturdu. Adeta Van Çalıştayına dönen istişarede Van’ın geleceği adına çok anlamlı konuşmalar ve görüş alışverişleri vardı... Ev sahibi Bozkurt’un Van’a paradan çok barı ve huzurun lazım olduğu yönündeki söylemleri aslında her şeyi özetleyen cümle oldu...

 

OSB’nin yeni yönetiminin seçildikten bu yana yaptıklarının hesabını verdiği OSB 1’inci istişare toplantısı tam bir Van Çalıştayı oldu. Daha önce Van TSO ve Van Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı faaliyetleri, gelir gideri ve yapılanların açıklandığı hesap verme toplantısının ardından OSB de ‘şeffaflar’ kervanına katıldı. Kentin tüm dinamikleri ve söz sahibi kurum, kuruluş temsilcileri o toplantıda Van’ı ve Van’a yapılması gerekenleri konuştu. OSB, Van Valiliği, Van Büyükşehir Belediyesi, Van TSO, MÜSİAD gibi ‘denge’ kurum ve kuruluşların katıldığı öne çıkan konu ‘Van’ ve ‘Van’ın bu süreçten kurtulma reçetesi’ oldu. Esnaf, tüccar, sanayici, yatırımcının geleceğinin de kente ve ülkeye barış gelmesiyle olabileceğinin öne çıktığı toplantıda ev sahibi Bozkurt: “Bölgemizde barış istiyoruz, bölgemizde huzur istiyoruz. Biz tekrar çözüm sürecine dönülmesi bir an önce ellerin tetikte çekilmesini istiyoruz. Toplumsal barışın sağlamasak ta ekonomik büyümenin de sanayinin büyümesinden de bahsedemeyiz.” Dedi. İstişare adı ile Van’da güzel bir iş başaran OSB Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Bozkurt, takdire şayan bir çalışma yaptığını kanıtlamış oldu.

 

OSB DE ŞEFFAF KURULUŞLAR KERVANINA KATILDI!

Van Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı (Van OSB) tarafından, 2015 yılı 2’inci yarısı faaliyet raporunun sunulması, istişare ve değerlendirme ve 2016 yılı beklenti ve hedefler toplantısı yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan OSB Başkanı Şemsettin Bozkurt, yoğun katılımdan dolayı herkese teşekkür ederek, “Şahsım ve yönetim kurulum adına hepinize katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Bizim bugün bir araya gelme amacımız özellikle üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde bilimi sanayi ile buluşturmak, bilim yuvalarında senelerce verilen emeklerin bedeli olan ve ortaya çıkacak olan ürünlerin bilimin ışığında yeni nesillere taşına bilmesi için, bilim sanayiyi biliştirmektir. Daha sonrasında biz kentimizde yaşayan bütün kurumlarımıza üretimin önemini anlatmaya, üretimin neden desteklenmesi gerektiğini konusunda faaliyet raporlarımızda yer bulunuyor. Bu anlamda değerlendirmemizi yapacak, faaliyet raporlarımızı açıklayacağız. Kurum temsilcilerimizin ve sanayicilerimizin doğru eleştirilerini almak istiyoruz. Kendimizi bu anlamda geliştirip, güçlendirmek, bilim ve sanayiyi geleceğe taşımak için çaba içerisindeyiz.” İfadelerini kullandı.

 

BOZKURT: SOMUT ADIMLAR ATMASINI BİZ İSTİYORUZ

Sanayiciler olarak ilkelerin kalkınması, ayakta durması ve geleceğe güvenle taşınması için mutlak suretle bütün halkın üretim süreçlerine dâhil olması gerektiğine işaret eden Bozkurt, “Biz buna da inanıyoruz mutlaka ülkemizde memurlarımız da olacak hocalarımız da olacak bürokratlarımız da olacak ama üretemeyen bir ülkenin ne idaresi gelişebilir ve bunun üzerinden siyaset yapılabilir ne de bunun üzerinden bilimden bir sonuç alırız. Bu anlamda biz bilime çok güveniyoruz çocuklarımıza verdiğimiz konferansta da bunu dile getirdik. Bizim teorik olarak bilim yuvalarından almış olduğumuz eğitimlerin pratik ekonomik yaşamımızda yapacağı dönüşüm ile ilgili insanımızın yaşamına kalite sağlayabiliriz. Bu anlamda bu gecenin manasına ve anlamına binaen Van organize sanayi bölgesi olarak Van’ın akciğerleri olarak görüyoruz. Bütün kumlarımız Van organize sanayi bölgesinde üretilen ürünlerin kullanılması ve teşvik edilmesi için Van büyükşehir belediyemizin diğer kurumlarımızın üretilen ürünlerin şartnamelere alınması şartnamelerde yerel ürünlerin standartlar bakımından TSE çerçevesinde bütün ürünlerin yerelde kullanılması teşvik edilmesi için somut adımlar atmasını biz istiyoruz. Hakikaten bizim OSB üretilmeyen hiçbir ürün yok ama bunu sanayimizi geliştirmek geleceğe taşımakla ilgili bizim kaygılarımız var.” Şeklinde konuştu

 

“EKONOMİK BİLİMİ MATEMATİK BİLİMİ GİBİDİR”

Geçmişten bugüne kadar OSB’nin büyüyerek devam etiğini kaydeden Bozkurt, “Fiziksel olarak büyüyoruz ama hiçbir holding çıkmıyor bünyemizde. Biz bunun gelişim seyrine baktığımız zaman devletin üzerine düşen bazı görevler var özel sektörün üzerine düşen bazı görevler var. Bizim bölgemiz iklimi çok sert diğer bölgelere göre yılda 12 ay üretim yapamıyorsunuz, ancak 8 ay üretim yapabiliyorsunuz. Diğer dört ayın girdilerini mecburen o 8 ay üzerine verdiğimiz zaman ürettiğimiz ürünler diğer bölgelere oranla 1 buçuk katı yükseliyor. Dolaysıyla hammaddeye yataklarımız ülkenin diğer ucunda ulaşım maliyetleri çok yüksek biz hiçbir şekilde Batmanla Diyarbakır’la Gaziantep’le rekabet edemiyoruz. Ben her zaman arkadaşlarımla paylaşıyorum ekonomik bilimi matematik bilimi gibidir. Sonuçları her yerde aynıdır. Tabi bu değişmiyor dünyanın neresinde olursanız olun dezavantajlı bir bölgede yaşıyorsunuz ve sanayicilerimizin dezavantajlı durumlardan dolayı büyüyemiyor. Sanayicilerimizin ayakta kalmasını yegâne sebebi insan kaynaklarının yüzde ellisini aile oluşturmaktadır. Devletten somut beklentilerimiz önerilerimiz var. Yani KDV oranlarının yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmesi lazım.” Dedi.

 

BOZKURT: SSK’NIN YÜZDE 50 İNDİRİMLİ OLMASI LAZIM

Bozkurt konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gelir vergilerini dikleştirerek yüzde 20 civarında bir vergiyi burada kolaylıkla beyan edecek bir üreticimiz ve sanayicimiz yoktur. Bundan dolayı üretimin kayıt dışına iteleniyor. Bizim önerimiz yüzde yirmi verginin bölgemizde yüz de beşe indirmesi durumunda toplam vergilerin üç katı daha fazla vergi toplanacaktır dolaysıyla kayıt dışılığın önüne de geçilecektir. Biz buna inanıyoruz bizim bölgemizde herkes güvenceli sosyal güvenceli sigortalı işçi çalıştıramıyor maalesef. Yani bir işçinin SSK’sı yeni belirlenen asgari ücretle yaklaşık 550 lira yani 10 kişiyi çalıştırdığınızda beş buçuk milyarı üzerinde stopajı ile diğer vergileri ile birlikte yaklaşık yedi milyara yakın bir maliyeti var. Bizim bölgemizde herkesin bir sosyal güvenceye kavuşması için kaçak işçi çalıştırılmaması için mutlak suretle SSK’nın yüzde 50 indirim olması lazım ve diğer türlü teşviklerin simgesel olduğunu AVM’lerdeki kampanyalara benzediğini düşünüyorum. Yüzde 60 indirim yüzde yüzde 50 indirim yani yüzde 10 karla toplumu AVM’lere çekmeye çalışıyor.  Yani işveren katkı paylarıyla, teşvik belgeleriyle, simgesel şeylerle bizim bölgemizin sosyo-ekonomik durumu düzelmeyecek daha radikal kararlar lazım. Bu anlamda zaman zaman dile getirilir.” Dedi.

 

“BÖLGEMİZDE HUZUR İSTİYORUZ”

Bölgede savaş istemediklerine dikkat çeken Bozkurt, “Sanayiciler sermaye derler savaş taraftarıdır gibi bunlar savaştan nemalanıyor arkadaşlar böyle bir şey yok sayın valim hiçbir sermayedar savaş taraftarı olmaz savaşı çatışmayı şiddeti en ufak bir tehdit algısı siyasi çekişme bile dolardaki kuru bizim yaşamımızda çok pahalıya mal alıyor. Bölgemizde çatışma istemiyoruz bölgemizde barış istiyoruz bölgemizde huzur istiyoruz onun için 2013 yılında başlattığımız olan barış ve çözüm sürecine dönülmesini istiyoruz. Bütün sanayicilerimiz de böyle istiyor. Biz tekrar çözüm sürecine dönülmesi bir an önce ellerin tetikte çekilmesini istiyoruz. Saf güvenlik politikaları veya salt şiddet politikaları ile üretimin büyüyemeyeceğini bizim huzur bulamayacağımızı biz bunun altını kalın kalın çiziyoruz. Biz bölgemizde toplumsal barışın sağlamasak ekonomik büyümenin de sanayinin büyümesinden de bahsedemeyiz. Evet, biz kahramanlık yapıyoruz ayakta kalmaya çalışıyoruz fakat burada devletin muhalefetin tarafların üzerine düşen büyük görevler var. Hiçbir sanayici bir bilinmeze yatırım yapmaz. Hiçbir sermaye yerel sermaye değildir, kentsel sermayedir, dünya sermayesidir. Dolayısıyla işi çözen bir sermaye, liberal sistemi çözen bir sermaye, kendini kartopu gibi büyütebileceği daha güvenli farklı ortamlara kaçar. Hiç kimsenin yerelden ayrılmaması için devletin atması gereken adımlar var, yerelin ekonomiyi güçlendirme sorumluluğu var. Bu kent bizim koltuklar gelip geçicidir, kurumlar kalıcıdır. Yani bütün herkes geleceğini üretimde aramalıdır, siyasette aramamalıdır.” Şeklinde konuştu.

 

BAYNAL: 2 DEZAVANTAJIMIZ VAR

Bozkurt’un ardından konuşan MÜSİAD Başkanı Kerem Baynal, sanayinin bir ülkenin ve bir bölgenin gelişmesinde en önemli faktörlerden bir tanesi olduğuna dikkat çekerek, “Hele ki bu sanayi organize halinde ise çok daha kıymetlidir diye düşünüyoruz. Biz Van sanayisi ve şehri olarak 2 dezavantajımız var. Bir tanesi pazara uzaklık bir diğeri ise ham maddeye uzaklıktır. Bu 2 dezavantajı acaba nasıl avantaja çevirebiliriz, bunun iyi hesabını yamamız gerekiyor. Bu noktada geleceği en stratejik sektörlerden bir tanesi olan hayvancılık ve tarım ürünleri noktasında Van’ımız Türkiye’nin belki de en zengin şehirlerinden bir tanesidir. Hayal ediyorum acaba Van kavurmasının kokusu acaba ne zaman İstanbul’da duyulacak, Çatak balı ne zaman Amerika’ya ihraç edilecek ve Van elması ne zaman 6 ay boyunca saklanabilecek. Bu noktada ciddi bir çalışmanın yapılması sanırım ki gelecekte sanayileşme ve kalkınma da önemli konular olacaktır. Çok enerjik ve hareketli olan organize sanayimizin yönetimi bunu değerlendirecektir.” Diye belirtti.

 

KARAMAN: ELİMİZDEN GELENİ YAPMALIYIZ

Daha sonra kürsüye çıkan Van TSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yavuz Karaman, bölgenin yaşanan olaylarla birlikte ekonomik anlamda kötü bir durumda olduğuna işaret ederek, “Sebepler ve sonuçlar tartışılır, düşünülür, yerine getirilir veya getirilmez ama baharı getirecek bir durumda değiliz. Bunun için ivedi olarak, çözüm sürecinde başa dönülmesinden sonra bölgeye çok kötü bir şekilde yansımasını ilimiz ve bölgemiz yaşamaktadır. Aslında biz il olarak çok şanslı bir bölgedeyiz. Sınır illerimiz ve sınır boylarımız her zaman ticaretini en iyi yapan illerdir. Güneyimiz Irak, Doğumuzda İran, Gürcistan, Nahçıvan olması bizler için avantajdır. Şehir olarak en güzel doğaya, güzelliklere, bitki örtüsüne sahip bir iliz. Ancak şansızlığımız Orta Doğu’ya dâhil olmamızdır. Orta Doğu’daki olaylardan zarar görmemizdir. Biz yine şunu tekrar ediyor ve yineliyoruz. Van gelecek 5 yılın en iyi şehri olacaktır. Bu anlamda hiçbir zaman ümidimizi kaybetmiyoruz. Bu hep böyle geldi böyle gidecek değil. Yeni canlılıklar bu şehir yeşerecektir. Her zaman ümit varız. Sanayicimizin, tüccarımızın ve esnafımızın zor günler var ama her zorluğun bir baharı da vardır. Bu anlamda ülkemizin lider bir ülke olması için elimizden geleni yapmalıyız.” Dedi.  

 

DEMİRCİ: 1 MİLYON 100 BİN NÜFUSLU BİR ŞEHİRİZ

DAKA Genel Sekreteri Mehmet Emin Demirci de yaptığı konuşmada, Van nüfusunun 1 milyon 100 bine ulaştığını ifade ederek, “Bu konuda bu tekrarları çok yaptık ama bazı şeylerinde altını çizmekte fayda var. Doğurganlık oranında Türkiye’nin en doğurgan 4’üncü iliyiz, en geç 4’üncü iliyiz. Kişi başına gelir oranında Türkiye’nin 3’te 1’ne denk geliyor. 3 bin 500 dolar civarında bir üretim gücümüz var. Yıllık olarak yaklaşık 4,5-5 milyar dolarlık toplam üretim yapan bir şehiriz. Van bu haliyle ekonomik, sosyolojik olarak baktığımız zaman ya büyümek ya da küçülmek zorundadır. 1 milyon 100 bin nüfuslu bir şehir bu hacimde kendisini devam ettirmesi mümkün değildir.” Diye belirtti.

 

BATTAL: KOMŞU ÜLKELERİN OLMASI AVANTAJ

YYÜ Rektör Prof. Dr. Peyami Battal da yaptığı konuşmada, Vanlılık ruhunun eksik olduğuna vurgu yaparak, “Vanlı olma Van’ı sahiplenme ruhumuzda biraz problemlerimiz var. Bu ruhu canlandırıp bu ruhla beraber, Van’ın sahip olduğu potansiyeli biz daha öncelikle kendi içimizdeki iç potansiyelimizi harekete geçer ve ancak o zaman başaracağımıza inanıyoruz. Van ile ilgili Van’ı geleceğe taşımasına ilişkin bir konu söz konusu olduğu zaman biz küskünde olsak, dargında olsak ciddi sorunlarımızda olsa el ele vermemiz ve başarmamız lazım. Bizde 1990 yılında geldik, sürekli üniversiteye gidip gelirken Organize Sanayi Bölgesinin bugünkü iştihamı ile büyük yönü ile göz doldurduğu o alanda doğru düzgün bir yapılanma yoktu. Sonra bir- iki tane sanayi tipi binalarımız oluşmaya başladı ama bugün Allaha şükürler olsun çok güzel bir Organize Sanayi buluştu. Artık 1’inci,2’inci’ 3’üncü etap derken büyüyoruz. Fuar’da bunu gördüm ki çok büyük bir imalatımız var. Van hakikaten Organize Sanayi Bölgemiz de çok ciddi bir üretimimiz var. Ancak sorunumuz bunları pazarlamamızda sorun yaşıyoruz. Merkezden uzak olmanın dezavantajları var ama aslında merkezden uzak olup yakın komşu ülkelerimizin olması da bir avantaj.” Şeklinde konuştu.

 

“ÇOK GÜZEL BİR ORGANİZE SANAYİ BULUŞTU”

Bu avantajın kullanılması halinde Van’da imar edilmiş malların dışarıya satıldığında doğru bir adım olacağına işaret eden Battal, “Van’ın en büyük sorunlarından bir tanesi de şu; Biz sanki bilemiyorum kendi kanaatimi söylüyorum sınırımıza en yakın olmamıza rağmen sınır ticaretini tam kavramış değiliz. Sınır ticaretini biraz daha hakikaten kendi içerimizde sorgulayıp sınır ticareti üzerinde çok daha dikkatli ve usulüne uygun bir şekilde durup bunu canlandırmamız gerektiğinin kanaatindeyim. MÜSİAD Başkanımızın da ifade ettiği gibi balımız, peynirimiz, etimiz ne olacak. Biz üniversite olarak yine açılış konuşmasında OSB başkanımız ifade ettiği üniversite ilişkiler bağlamında, biz üniversite olarak bildiğiniz gibi zaman zaman değişik sektörlerle toplantı yapıyoruz. 3-4 hafta önce Van Ticaret Borsası’nda toplantı yaptık. Bal ile ilgili ne yapabiliriz, Van eti ile ilgili olarak ne yapa biliriz hakkında konuştuk ve önemli kararlar aldık. Şunu yapacağız, bir bal komisyonu oluşturduk özelikle Van merkezi marka bal nasıl oluştururuz bunun üzerinde duruyoruz. Bugün itibari ile üniversitemizin komisyonunu ben imzaladım. Van Ticaret Borsasına gönderdim orada bir toplantı yapıldı ve öyle olacak ki artık Van balının hangi çiçeklerden toplandığı da dâhil olmak üzere coğrafi işaretlemeyi de yağacağız.” Şeklinde konuştu.

 

BARANSEL: İŞ ADAMLARININ YANINDAYIZ

Büyükşehir Belediyesi Emlak ve İstimlak Daire Başkanı Feridun Baransel, yapılan organizasyona çağırıldıkları için OSB yönetimine teşekkür ederek, “Van’ın tarımsal ürünlerinden, balından ve kavurmasından bahsettiler. Bazı konuşmacılar ham maddeye, pazarlara uzak olduğumuzu söylediler ve sınır şehri olduğumuzu da belirttiler. Biz iş adamlarımızın ile özgü kavramlar dışında katma değeri yüksek ve ileriye dönük yatırımların yapacakları konusunda da inancımız tamdır. Büyükşehir belediyesi olarak iş adamlarının yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Teşekkürler.” Dedi.

 

TAŞYAPAN: TEBRİZ 250 KİLOMETRE UZAKLIKTAYIZ

Baransel’den sonra bir konuşma yapan Van Valisi İbrahim Taşyapan, organize sanayi bölgesinin belli bir aşamaya geldiğini belirterek, “Bu ilerleme organize sanayi bölgesini kurumsallaşmaya doğru da götürüyor. İnşallah ilerde çok daha sanayicinin burada yatırım yapmak için yarışacağı, kurumsal yapısını tamamlamış ve içinde üretim yapan sanayicimize gerekli hizmetleri verebilecek bir kurum haline de geleceğine inanıyorum. Bu akşam ki burada temel amacımız istişare yapmak, ana konumuz da organize sanayi bölgesidir. Organize sanayi deyince mutlaka ilimizin en önemli sanayi sorununu ve kalkınma sorununu burada konuşmak zorundayız. Pazarlara uzağız, ama hangi pazarlara uzağız, pazarları neye göre belirliyoruz. Pazar neresidir. Pazarı buradan İstanbul diye görüyorsak, o zaman uzağız. Pazarı Amerika diye görüyorsak oraya daha da uzağız. Ama Tebriz şehrine 250 kilometre uzaklıktayız. Kendi çevremizde 500 kilometrelik daire çizdiğimizde 4,5 ülkeden geçiyor bu daire çizgileri. Kentimiz bugün toprak bakımından en büyük illerimizden bir tanesidir. Dağlarımız, yaylalarımız, akarsularımız, Van Gölümüz, demiryolumuz, havayolumuz, karayolumuz çok mükemmel bir şekildedir. Bugün ilimizde 11,12 uçak her gün ülkemizin değişik şehirlerine gitmektedir. Bu Van için önemli bir aşamadır. Demiryolu hattımız İpekyolu demir yolunun üzerindedir.” Diye belirtti.

 

“BAŞARI ELDE ETMİŞ OLACAĞIMIZA İNANIYORUM”

Van’ın İran ile 290 kilometre sınırı olduğunu belirten Taşyapan, işleyen bir sınır kapının olduğunu dile getirdi. Taşyapan, “Bunların hepsi Van için birer avantajdır.  Van’da para kazanlar, Van’da belirli bir seviyeye gelenler Van’ı terk edip gidiyor. Bu kötü bir şey midir değildir, çünkü daha çok büyüyeceği bir yere gitmesi bizim için faydalıdır ve daha da faydalı bir yere gidiyordur. Ama başka sebepler ile göç ediyorsak buna mecbur kalıyorsak, bu şartları ortadan kaldırmamız gerekir. Bunun için olaylara iyi yönden bakmayı denememiz gerekir. Bugün yirmi yıl önce tarla olan alanda 100 tane fabrika açılmış. Organize sanayiler ilk kurulduklarında toprak, taş ve kimsenin uğramadığı yerler olarak görülmektedir. Dolayısıyla da bol keseden herkese oradan arazi dağıtılıyor ve tapuları veriliyor. Birkaç yıl sonra şehrin yatırım yapılabilecek en gözde yerleri haleni geliyor. Devlet bütün desteklerini oraya veriyor. Krediler veriyor, üst yapı, elektrik, su, kanalizasyon, yol gibi bütün ihtiyaçlar karşılanıyor. Bunların hepsi yapıldıktan sonra orada bir yarış başlıyor ve oralarda artık yer bulamıyorsunuz. Bunların tamamı güzel ve kentin gelişimi açısından olumlu gelişmelerdir. Bugün 100 tane fabrikanın faal durumda olması, orada insanların ekmek yiyor olabilmesi ve oranın kattığı katma değer, ilimize getirdiği teknolojik seviye bunların hepsi ilimiz adına çok önemli şeylerdir. İlimiz bugün 1 milyon 100 bin nüfus ve genç bir iş gücü potansiyeline sahibiz. Bu ilimiz için büyük bir avantajdır. 30 yılı geride bırakmış bir üniversitemiz var, oradaki bilim adamlarımız, tekniksellerimiz, laboratuvarlarımız, alt yapımız ile çok iyi bir seviyedeyiz. Bunu sanayici ile bir araya getirerek, bu potansiyelden, ilimizin kalkınması, faydalanmasını sağlamamız gerekir. Maalesef ülke genelinde sadece Van’ımızın sorunu olmamakla birlikte Üniversitelerimizde, sanayicimizin, bilim üreten, işin teorik kısımları ile uğraşanlar ile pratiğini yapanların arasındaki uçurumunu aşa bilmiş değiliz. Fakat bu konuda hevesli bir üniversitemiz var. Sanayicilerimizde hevesli olduğu sürece dikkatlerimizi organize sanayi bölgesine verirsek bunda büyük bir başarı elde etmiş olacağımıza inanıyorum.” Şeklinde konuştu.

 

TAŞYAPAN: GÜVENLİ HALE GETİRECEĞİZ

Huzurun Van’ın ve ülkenin en önemli unsurlarından bir tanesi olduğuna dikkat çeken Taşyapan, “Bir ülkede huzur ortamı ve güven ortamı olmadığı sürece sanayici yatırım yapmaz. Turizmci de gelmez, turist de gelmez. Bunu bizim kendi şapkamızı kendi önümüze koyarak düşünmemiz gerekir. Eğer ki fabrikanızı, çalışanlarınızı güvende hissetmiyorsanız, gidip bir yerlere yatırım yapmazsınız. Bizim ana konularımızdan bir taneside budur. Dolayısıyla ülkemizde huzur ve güven ortamını sağlamalıyız. Buna beraberce sahip çıkmalıyız. Bu birilerinin sorunu değildir. Bu devlet ve yönetim mekanizmasının yöneticilerinin sorunu değildir. Bu bütün toplumların sorunudur. Kendi ülkemizde, kendi memleketimizde yollarımızı, dağlarımızı, taşlarımızı, çarşımızı, pazarımızı güvenli hale getireceğiz ki insanlar oralara gelip yatırım yapabilecekler. Bugün baktığımızda tekstil kentte bir fabrikada 250 kişi çalışıyor. Şartların biraz daha zor olmasına rağmen üreticilerimiz yılmadılar gelip orada üretim yapmaya başladılar. İleriki dönemlerde 20 tane fabrikamız çalışacak. Bu 20 fabrika çalıştığı zaman binlerce insanımız iş imkanı bulacak. Çalışan ve üreten insan, başka kötü fikirlere, kötü hareketlere zaman bulamaz. Daha iyiye yönelir ve kendini geliştirir. Bugün işçi olarak girdiği fabrikaya kendini geliştirerek kendi işinin patronu olabilir. Bugün sanayici olan, yatırım yapan kişilere baktığımız zaman, mutlaka küçük bir yerden başlayıp daha sora büyüme elde etmiştir.” Diye belirtti.

 

“HİÇBİR İNSANIMIZI ZAYİ EDEMEYİZ”

Van’ın bugün Hakkâri’nin, Bitlis’in imkânlarından daha fazla imkana sahip olduğunu belirten Taşyapan, “Bunlar Van için birer nimettir. Bu nimetlerin kıymetini bilirsek üretimimiz ve verimliliğimiz daha çok artacaktır. Bunun için burada yaşayan insanımız bizim en önemli sermayemizdir. İnsan dünyanın en önemli sermayesidir. İnsanlarımızı kabiliyetlerine, anlayışlarına ve doğru bir biçimde yetiştirmemiz gerekiyor. Hiçbir insanımızı zayi edemeyiz. Bunun için önce eğitim hayatımızda, sonra iş hayatımızda, sonra hayatımızın her yerinde her bir alanında onları en iyi yere getirmenin en iyi şekilde donatmanın yollarını bulmalıyız. Sanayide bunlardan bir tanesidir. Sanayicilik çok zahmetli ama güzel bir iştir. Kendi işini yapıp kendi üretiminizi sağlıyorsunuz. Kararlarınızı kendiniz alıyorsunuz, para kazanıyorsunuz, para kazanırken insanlara da istihdam alanları açıp onlara da para kazandırıyorsunuz. Bu işi yapanları bir kez daha kutluyorum. işlerinizi daha iyi bir seviyeye getirmek için bizlerin de görev olarak daha iyiye daha güzele götürmek adına çabalarımızın olduğunu söylemek isterim. Organize sanayi bölgesinde bizim hedefimiz, benim şahsi anlayışım bir üretim olarak düşünmek zorundayız. Mevzuatlar yapılır ve biz uygularız, aksi engeller ile karşılaşıldığında bizler devreye gireriz ve gereken desteği veririz. Önemli olan orada üreticiyi orta maddeye koymaktır. Bir insan çaba, gayret sarf edip üretmeye çalışıyorsa, bizler onun yolunu kolaylaştırmak için her türlü çabayı bizde gösterip yardımcı olmaya çalışıyoruz. Mevzuatlar bazen zorlayabiliriz, bazen lehimize olarak yorumlayabiliriz. Bizler üzerimize düşen her şeyi yaparız, yeter ki işlerimiz orada daha iyi ilerlesin, işlerimiz daha hızlı yürüsün, insanlarımızın soranları çözülsün, insanlarda kendilerini üretime daha iyi geliştirmeye çaba göstersin. Bizim görevimiz onların önlerine sorun çıkarmak değil sorunları çözmektir.” İfadelerini kullandı. 


ŞEHRİVAN GÜNCEL: MERAL YILDIZ – ÖNDER ALTINAL

Editör: TE Bilisim