Önder ALTINAL - Şehrivan

Geçtiğimiz hafta Van ve bölgede gerçekleştirilen Kobanî eylemlerinin yankısı sürerken farklı kesimlerden değerlendirmeler gelmeye devam ediyor. Hükümet kanadı ilk günden bu yana olayları ‘Vandallık’ olarak değerlendirirken HDP kanadı Türkiye’nin IŞİD konusunda kararlı adımlar atmamasını eleştirmeye devam ediyor. Özellikle yaşananların ardından ortaya çıkan bilanço tartışma konusu olurken, bir çok kesim de olayın sadece maddi zararının görülmesine tepki göstermiş ve Kobanî konusunda hükümetin sağlam adımlar atması konusundaki tutumunu devam ettirmişti. Türkiye halen eylemleri ve yaşanan olayları tartışırken olaylarla ilgili bir değerlendirme de Van İnternet Medyası Derneği Başkanı Bekir Güneş’ten geldi. Güneş, olayların sadece ‘Vandallık’ olarak görülmesine tepki gösterirken, Van milletvekillerini de eleştirerek; “Bu ilde bulunan halkın çoğu Kobanê’de yaşanan insanlık suçuna karşı kan ağlarken yine bu halkın seçtiği vekiller bayram havasında sokaklarda boy gösteriyorsa bu halk da onlara 8 ay sonra yapılacak genel seçimlerde boylarının ölçüsünü verecektir.” dedi.

Gazetecilerin Kobanî hakkındaki görüşlerini değerlendiren VİMED Başkanı Güneş, “Kobané sadece Kürtler için değil bütün mazlum dünya halkları için bir sınavdır.” Diyerek yaşananları değerlendirirken, yaşananları ayrıca şu sözlerle değerlendirdi; “Kobanê için yapılan destekler olumludur ancak yeterli değildir. Herkesin bu noktada vicdani bir sorumluluğu var. Sadece sınıra gidip destek olmak yetmez Suruç’a iltica eden mazlumların Van ve diğer illerde konuk edilmesi gerekir ki Kobanê kurtarılana kadar…”

“OTURUP DİZİ Mİ İZLESELERDİ!”

“Öte yandan Kobanê için yapılan destek eylemleri son derece meşru ve olması gereken eylemlerdir. Bu yapılan eylemlerde polislerin kullandığı şiddet kesinlikle olmaması gereken bir durumdur. Eylemcilerin arasında elbette provokatörler olmuştur ve bunlar birkaç yerde başka bölgelerde bulunan insanların hassasiyetle baktığı değerlere saldırmışlardır. Bunlar son derece yanlıştır. Ama şunu söyleyeyim bende yapılan eylemleri bir gazeteci olarak takip ettim ve gördüğüm kadarıyla Kobanê’ye destek eylemleri polislerin şiddete başvurmadığı sürece oldukça çatışmasız bir ortamda gerçekleşiyordu. Ne zaman ki polisler şiddete başvurdu gençler de karşılık vermeye başladı. Yaşanan olayları ‘Vandallık’ gibi merkez medyanın kullandığı kavramlarla nitelendirmek bana son derece yanlış ve saçma geliyor. Kobanê’de bir insanlık suçu işleniyor. Bu insanlık suçuna duyarsız kalmayan halk da sokaklara çıkarak duyarlılık yaratmaya çalışıyor. Bu duyarlılık eylemlerine müdahale edilmesi zaten oldukça duygusal bir durumda bulunan halkı son derece rahatsız etmiştir. Sokaklarda bulunana halk da biber gazlarına ve aşırı şiddete taşlarla karşılık vermiştir. Şiddetin olmasını asla tasvip etmiyorum. Bu şiddet kimden gelirse gelsin doğru değildir. Ancak bir taraftan insanların kafası kesilirken, kadınlarına tecavüz edilirken herhalde bu insanlar evlerinde oturup Aşk-Memnu’yu izleyecek değillerdi. Bunu da anlamak gerekiyor.”

“VAN MİLLETVEKİLLERİNE TEPKİ!”

Van’daki siyasilerin olaylarlar sırasındaki politikalarını da eleştiren Güneş, Vali ve milletvekillerinin “Bu kentin vekilleri aynayı karşılarına bırakarak kendilerine bir bakmalıdır.” Diyerek eleştirileri yöneltti. Güneş; “Olaylar olunca hatırladık. Biz bu ilin parlamenterlerinin olduğunu unutmuştuk. Bu halkın seçtiği milletvekilleri bu halkın her zaman içinde olmalıdır. Sadece seçim zamanlarında boy gösterip ondan sonra 4-5 yıl boyunca ortadan kaybolmak değildir milletin vekilliği. Burada 2 gün boyunca çok ciddi olayların yaşanmasının ardından İktidar milletvekilleri ve bu ilin valisi son derece şen şakrak bir şekilde çıkıp sadece esnafı ziyaret etmeleri bana çok samimi gelmiyor. Bu ilde bulunan halkın çoğu Kobanê’de yaşanan insanlık suçuna karşı kan ağlarken yine bu halkın seçtiği vekiller bayram havasında sokaklarda boy gösteriyorsa bu halk da onlara 8 ay sonra yapılacak genel seçimlerde boylarının ölçüsünü verecektir. Vekillerin işi olaylara sesiz kalmak ya da halkı provoke etmek değildir. Onların görevi halkın sorunlarına duyarlı olmaktır. Bu kentin seçilmişleri aynayı karşılarına bırakarak kendilerine bir bakmalıdırlar.”

Öte yandan kendisine yöneltilen birçok soruyu da yanıtlayan Güneş, Kobanî ve sonrası ile ilgili soruları da şu şekilde yanıtladı:

“POLİSLERİN TAVRINI KINIYORUM”

Yaşanan olaylarda basın üzerine düşeni yaptı mı? Kurumların basına karşı davranışlarını nasıl buldunuz?

Yaşanan olaylarda basın üzerine düşeni yapmadı. Basının işi sorumlu bir yayıncılık yapmaktır. Ancak gördüğüm kadarıyla basın daha çok olayları körükleyici ve nefret söylemini hayata geçiren bir dil kullandı. Tabi bu söylediğim bütün basın kurumları ve çalışanları için geçerli değildir. Basında çalışan bazı arkadaşların bu noktada bir birilerini hedef göstermeleri de gayri ahlaki ve gayri vicdanidir. Yine yaşanan olayları takip eden basın mensubu arkadaşlarımıza polislerin tavrını da kınıyorum. Gazeteciler, sadece gazetecilik yapmalıdır. Yoksa muhbirlik yapmak ya da hedef göstermek gazetecilik değildir.

“TÜM DİNAMİKLER OMUZ OMUZA VERMELİ”

Bundan sonraki süreçte bizleri ne bekliyor?

Bundan sonraki süreç çok daha hassastır. Kobanê’de yaşanan insanlık dramı sona ermedikçe Kobanê’deki halka destek eylemleri de devam edecek gibi görünüyor. Yapılacak demokratik eylem hakkına saygı duymak gerekir. Bu ilin valisi, belediye başkanı ve Milletvekilleri de bu sorumlulukta hareket etmelidir. Ban göre öncelikle Van’da bir kriz masası oluşturulmalı ve yaşanan bütün olaylar masaya yatırılarak değerlendirilmelidir. Van’da yaşanan olağanüstü hal görüntülerine el birliği ile son verilmelidir. Gerekiyorsa bu ilin bütün dinamikleri omuz omuza vererek Kobanê ile dayanışma yürüyüşleri yapılanabilir. İşte eğer böyle bir tablo ortaya çıkarsa hiçbir provokasyon da olmaz çözüm süreci de sekteye uğramaz diye düşünüyorum. Kobanê ile ilgili de şunu söyleyebilirim, Kobanê bütün insanlık için bir vicdan sınavıdır. Eğer Kobanê düşerse insanlık düşer vicdan düşer…

Editör: TE Bilisim