“Görev istenmez verilir” anlayışı, Milattan 4-5 asır önce konmuş bir kural olarak bilinir.

Nerde var?

 

Platon’un devletinde.

Platon’un hayata dair türlü yorumlar, eleştiriler, yaklaşımlar sergilediği o kitapta aklı başında bir insanın başkasının sorumluluğunu üstlenme konusunda çok da istekli olmaması gerektiği vurgulanıyor.

 

Aile, akraba, eş dost bile idare etmek bu kadar zorken (ki bunu asırlar önce söylüyor, şimdilerde bu işin çok daha zor olduğunu söyleyebiliriz) daha büyük yapıları yönetmenin akıl karı olmadığına kanaat getirir.

 

Bundan yola çıkarak da görev istemenin öyle sempatik bir yanı olmadığını yineler.

Yine bu sözden hareketle “Görev istenilmez verilir” der.

 

Yani yöneticilik konusu öyle çok istenildiği için yapılabilecek bir şey olmaktan ziyade birilerinin sizin omuzlarınıza yüklediği bir yüktür.

Başka bir şey değildir.

 

Tabi bu asırlar önce böyle yorumlandı.

Zaman içinde yöneticilik, idarecilik cazip bir hal almaya başladı.

Her şey değiştiği gibi bu işin yürütülme ve talip olma şekli de değişti.

Şimdi artık ‘Görev istenilmez verilir’ şeklindeki yaklaşımın çok uzağındayız.

Artık öyle bir şey yok.

 

Bilhassa siyasette görevin istemeyene verilmesi konusu hayal gibi.

Arada istisnai durumlar olsa da bizim buralarda böyle.

Son seçim süreçlerinde bunu tecrübe ettik, gördük.

 

Yani kimse iyi yöneticiyi bulup getirmenin hesabını yapmıyor.

Böyle olunca da bu sözün bir tarafından tutup en ideali aramaktan vazgeçiyorsunuz.

Hadi ondan vazgeçtik.

 

Diyoruz ki bir işi en çok isteyenler arasından bari en iyi olana verin.

Bu hakkımız olsun bari.

Mesela önümüzde seçim var.

Hem de yerel seçim.

 

Yani bize hizmeti kimin getireceğini seçeceğiz.

Biz seçeceğimiz için bizim seçtiğimiz bir ismin bizim namzetimiz olması gerekiyor.

Bunu belirleyemiyorsak bari mevcutlar arasından bizim istediğimiz olsun diyoruz haliyle.

Yani adayımızı belirlemek hakkımız.

 

Bu noktada Van olarak üstelik biraz daha farklı bir noktadayız.

Uzun yıllardır istediğimiz isimlerin karşımıza aday olarak çıkmamasının sıkıntısını yaşıyoruz.

Ama bu seçimde bir şeyler değişsin istiyoruz.

Bu anlamda müthiş bir beklenti oluştu.

AK Parti’nin açıkladığı adayları görünce de Van’ın heyecanı bir hayli yükseldi.

Bakıyoruz...

 

Bir çok ilde çok flaş isimler var.

Bakanlar mı dersiniz, valiler mi dersiniz bir çok kentte heyecan yaratan isimler ardı ardına açıklanıyor.

 

Eski vekiller, il başkanlarını söylemiyorum bile.

O derece üst düzey bir temsiliyet ile hazırlanıyor AK Parti.

E şimdi bunları görünce ister istemez Van ne olacak diye merak ediyoruz.

Acaba bizim adayımız kim olacak?

Neci olacak?

 

Bu yetmezmiş gibi dışardan mı olacak?

Vanlı birisi olacak mı?

 

Kafamızda bir çok deli soru dolaşıyor.

Ve bu sorular bu hafta büyükşehir, sonraki haftalarda da ilçe başkanlarının açıklanmasıyla son bulacak.

 

Titiz bir çalışma sürdüğünü de iyi biliyorum.

Hala bir şeyler bitmemişken.

 

Bize düşen de halkın tercümanı olmak.

Bir kere halk gerçekten tanıdığı bir ismin büyükşehir adayı olmasını istiyor.

Bu bir...

 

Yani Van istiyor ki, diğer kentler gibi Van’ın adayı da içine sinsin.

Aynı istek ilçeler için de geçerli.

Bu halkın en tabi hakkı.

 

Şimdiye kadar gazete olarak nasıl bir aday istediğini merak ettiğimiz söyleşilerimizde de bu cevabı aldık.

 

Ortak cümle şu: Bizi bizden birisi yönetsin.

Yani yeniden sürprizler yaşamak, yeniden birilerini tanımaya çalışmak...

 

Bunlar bu seçimde AK Parti’nin başını ağrıtacak işler.

Seçimin de son derece kritik olduğundan hareketle...

Doğru aday meselesi büyük önem arzediyor.

Van’ın içine sinecek aday ve adaylar Van’da kazandırır.

 

Ama ötesi.

Kaybettirir.

O yüzden adaylar içerisinde bu işi yapabilecek isimler var.

Bu işi üstlenebilecek siyasetçiler var.

 

Halka gidecek yüzü olan kıymetli halk adamlar var.

Bunlar varken Van’a yeni bir sürpriz yaşatmak olmaz.

Bu kez doğru tercihi yapın lütfen.

Editör: TE Bilisim