Başbakan Binali Yıldırım ile hafta sonu düzenlenen mitinge katılan Başdanışman Adnan İnanç, miting sonrası gazetecilerle bir araya gelerek, ülke ve bölgenin gündemini değerlendirdi. Referandumun Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan İnanç, güçlü bir Türkiye’nin istenmediğini ifade ederek, “Türkiye’nin kendi içerisindeki İç bütünlüğünü sağlamasını istemiyorlar.” Dedi. Van’daki yatırımlar ve Cazibe merkezleri programından da bahseden İnanç, Van’ın güvenli hale gelmesiyle yatırımlarda büyük artışların yaşanacağını belirtti. Van için hazırlanacak tüm projelere destek verdiklerini söyleyen İnanç, “Vekillerin Van için hazırlayacakları projeleri desteklemek için bizler Ankara’dayız. Yeter ki projeler yapılsın. Projelerin hayata geçirilmesi için ilgili bakanlığın iki ayağını bir pabuca sokarız.” Dedi.

 

Referandum çalışmaları ve ‘Evet’ mitingine katılmak üzere Van’a gelen Başbakan Binali Yıldırım’ın başdanışmanı Adnan İnanç, Van’da gazetecilerle bir araya geldi. Ülke ve bölgenin son durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İnanç, ülke gündemindeki Fırat Harekatıyla ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Avrupa ülkelerinin İŞİD’e verdiği destekle ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulunan İnanç, “Bütün benliğimle söylüyorum. DAİŞ’in falan arkasında İngilizler vardır. İngilizler çok sinsidir. Hiçbir zaman İngilizlerin adından sanından bahsedilmez.” Dedi.

Van’daki yatırım ve projelerden de bahseden İnanç, güvenlik sorununun çözülmesiyle bölgede ciddi yatırımların yapılacağını aktardı.

 

İNANÇ: İYİ BİR SINAV VEREMEDİK

Ülkenin geçmişte iyi bir sınav vermediğini ifade eden İnanç, “Türkiye’nin tarihine baktığımızda bizim iyi bir sınav verdiğimiz söylenemez. Dolayısıyla zorlu, sıkıntılı, toplumun değerleriyle çatışan, toplum sosyolojisinin aksine hareket eden, toplumun değerleriyle alay eden dolayısıyla toplumu olduğu gibi kabul etmeyen ona mühendislik yapan onu yeni bir şekle sokan üçgen ise dört gen yapmaya çalışan, terbiye etmeye çalışan bir süreç izlemişiz genelde o açıdan iyi bir sınav vermediğimiz kesin. Ahlak öyle bir şeydir ki neyin yanına koyarsanız değerli kılar. Bir insana gönül ehli deyince ona karşı tatlı bir muhabbet doğar. Çünkü onun gönül diliyle size ilgi ve alaka gösterdiğinize inanırsınız. Bir insan bir şeyi gönülden istedi deyince ne kadar içten ve samimi olduğunu görürsünüz. Biz Van’ı nasıl değerli kılabiliriz, nasıl Türkiye’nin cazibe merkezi haline getirebiliriz, nasıl insanların bakınca gözlerinin kamaşacağı bir il olur, Van neden doğunun İstanbul’u olmasın? Buraya gelip bizim gölümüzü görenler hayran kalıyorlar.” Dedi.

 

“VAN’A TURİST GELMİYOR ARTIK”

Yabancı turistlerin Van’a artık yeteri kadar rağbet etmediğini ifade eden İnanç, “Eskiden hatırlıyorum bundan 25 -30 sene önceydi. Uçaktan inince baktım saçları sarı sarı çocuklar gördüm. Sordum hayırdır bu çocukların saçları neden böyle sarı dediler ki: “Bunlar tatile Van’a geliyorlar, Van sodalı suda bir hafta burada tatil yapınca saçları sapsarı oluyor ve gidiyorlar, sırf saçlarını sarartmak için Van’a geliyorlar.” Maraş caddesinde Vakıf Kitap Evi vardı o zamanlarda dışarı çıkmak cesaret isterdi. O kadar yabancı turist vardı ki! 80’li yıllarda Van’a o kadar çok yabancı turist gelirdi ki Maraş caddesinde yürüyemezdiniz, bütün her taraf halı dükkânıydı. Ama şimdi hiç kimse gelmiyor. Kimse buraya gelmiyor artık. Gölünden faydalanmak tatil yapmak için de gelmiyor. Belki bunların sebepleri üzerine de konuşulabilir. Van’ı tekrar cazibe merkezi haline nasıl getirebiliriz? Esnafın sıkıntısını biliyoruz. En genç nüfusa sahip olan illerdeniz. Türkiye’nin yaş ortalaması 30,2 ama Van’ın yaş ortalaması 19,5’tu şimdi 20 oldu. Türkiye’nin en genç nüfusu Urfa’dadır o da doğudadır. Doğu ve Güneydoğu Başbakanlık bünyesinde bana bağlı dolayısıyla ben Nusaybin’deyim, Şırnak’tayım, Cizre’deyim, Mardin’deyim, Diyarbakır’dayım, Şemdinli’deyim, Hakkâri’deyim, Yüksekova’dayım. Mesela en gitmediğim yer Gaziantep’e, Urfa’ya gitmiyorum orada çok fazla sorun yok.” Dedi.

 

“VAN’A YATIRIM YAPMAK İSTEMİYORLAR”

Nerede çok sorun varsa oraya gidiyorum. Bir önceki gün Zilan Deresindeydim. Çok uzun süredir gitmek istiyordum. O Zilan Deresi’nde Cumhuriyetin ilk yıllarında katledilen o dönemin insanların hatırasını yad eterken derin bir hüzün çöktü içime. Her zaman okuyunca içimde derin bir travma yaşardım. Oraya gidip bilhassa o bölgeyi görmeyi çok arzu ettim. Oradaki bütün köyleri ziyaret ettik. Sabah gittik gece geç vakte kadar orada kaldık. Bizim böyle bir tarihimiz var. Yeniden ilgi ve dikkati Van’ın üzerine çekmek, burayı bir cazibe merkezi yapmak, etraftaki sorun ve sıkıntıları, insanların sıkıntılarını gidermek ve en önemlisi Van’ın beyin ve sermaye göçünü önlemek çok önemlidir. Van’da çok büyük bir beyin göçü yaşanıyor. En önemlisi de sermaye göçü yaşanıyor. Hiç kimse parasını buraya yatırmak istemiyor. Birçok tanıdıklarım var, arıyorlar İstanbul’da, Ankara’da bir şeyler yapmak istiyorum diyorlar. Van için düşünsen, iyi imkânlarda var deyince güvenlik sorunu nedeniyle hiç kimse buraya yatırım yapmak istemiyor. Bu konu ile ilgili çok çalışmamız lazım. Van’ı tekrar nasıl ayağı kaldırabilirizi konuşmalıyız. Hepimiz kazançlı çıkarız bundan. Bu, bulunduğumuz topraklara vefa borcumuzdur ayrıca. Bazı duyarlılıkları ayakta nasıl tutabiliriz, hassasiyetleri ayakta nasıl tutabiliriz? Bizim Kürt halkının en güzel özelliklerinden biri geleneksel dokusunun güçlü olmasıdır. Tabi çok aşırı, yorucu, tahrip edici tarafı da vardır bunun. Kadirşinastır, batıya gidince bunu daha iyi görürsünüz, çok civan merttir, çok ikram etmeyi yürekten, içten yapmasını bilendir. Sevgisini aşikâr eder ama biz bize olduğumuz için de fıtri bir zaafımızı da söyleyeyim. Biz duyguları aklın önünde olan insanlarız.” Dedi.

 

“6-8 EKİM OLAYLARI BAŞKA ÜLKEDE OLSAYDI…”

Avrupa ve Türkiye’deki olayları değerlendiren Başbakan Yıldırım’ın Başdanışmanı Adnan İnanç, “Sizi temin edeyim eğer Türkiye’deki gibi 6-8 Ekim olaylarının 10’da biri en liberal ülke olan İsveç’te olsa en az 5 yıl sıkıyönetim ilan edilirdi. Fransa’da bir patlama oldu OHAL bütün şehirlerde ilan edildi. Bir patlamadan ötürü OHAL bir yıl devam etti. Eğer bizdeki gibi bir yılda 10 veya 20 patlama olsaydı sıkıyönetimden dolayı kimse dışarı çıkamazdı. 6-8 Ekim gibi bir olay İsveç’te olsaydı sokağa dökülen o insanların çocuk ve yaşlı hiçbirinin yaşına bakmadan hayat hakkı tanınmazdı. Çukur olaylarında Türkiye dedi ki ‘Bu kadar olumsuzluklar yaşanıyor, şu çocuklar gelip yapmasın. Buradan büyük bir sorun çıkar, bunu yapmayın’. ‘Ben burayı kazdım, buraya devlet giremez’ dediler. Amerika’da böyle bir şey olsa, Amerika o bölgeyi süpürür coğrafyadan silerdi. Hiç kimsenin de haberi olmaz ve 30 yıl sonra kayıtlarda görürdünüz. Daha sonra Hollywood da çıkar bir de film yapar bize yuttururdu. Türkiye burada çıkıp dedi ki; ‘Bunlara engel olmak lazım’. Engel olunması için Barzani’ye haber verildi. Barzani çağırdı HDP’nin ileri gelenlerini ve işin yanlış olduğunu söyledi. Diğer katılımcılar sus pus dururken, Figen Yüksekdağ kalkıp ‘Biz AKP’yi yok etmekle görevliyiz. Biz AKP’yi yerin dibine batıracağız’. Çok ağır bir üslupla Barzani’ye yüksek tonda ifadeler kullandılar. Bu tür olaylar bizim için en acı olaylardır. Figen Yüksekdağ’ın kaybedebileceği hiçbir şey yoktur. Bu tutum bütün insanların yüreğini yaralamıştır.” Dedi.

 

“DAİŞ’İN ARKASINA İNGİLİZLER VAR”

Hendek olaylarına ve Fırat Kalkanı operasyonlarına ilişkin de değerlendirmeler bulunan İnanç şöyle konuştu:

“Şemdinli’de bayram günü Ahmet Budak isimli vatandaşı çocuklarının gözü önünde vurdular. Bu bizim Kürtlerin hiçbir örfünde, geleneğinde ve ahlaki yapısında yoktur. Biri evini basacak ve çocuklarının gözünün önünde öldürecek. Bu bizim geleneğimizde yoktur. Bizi biz olmaktan çıkardılar. Bizi bize yabancılaştırdılar. Kürtlerin neresini deşersen deş içerisinden İslam çıkar. İthal düşüncelerle kendi değerlerimize yabancılaştırılıyoruz. HDP’nin eş cinsel vurgularına bakın. İnsanın yüzü kızarır. Nerede ne kadar eş cinselliğe, nerede ne kadar gerçek Kürt politikalarına vurgu var. Eskiden mertçe bir savaş yapılırdı. Şimdi mertçe savaş falan yok. Birileri bir örgütü her türlü besliyor, silah ve mühimmat veriyor, her türlü teknik desteği sağlıyor ve gidin savaşın diyor. 55 tane ülke İŞİD üzerinden ağlıyor. Dünya İŞİD’i yok etmek için bir araya geldi. Ülkemiz Cerablus’a girdi temizledi. Oradan aşağı inip Elbab’a gitti. Rakka’ya girerim dedi. Hayır Rakka’ya girme diyor. Kardeşim siz DAİŞ’ten rahatsız değil misiniz?. Biz DAİŞ’i temizleyeceğiz. Siz Rakka’ya gitmeyin diyorlar o bizim işimiz. Bu kadar koalisyon gücü bir araya geldi DAİŞ’i ortadan kaldırmanın yollarını aradılar. Tamam, biz temizliyoruz. Ama yok sen Rakka’ya girme diyorlar. Bütün benliğimle söylüyorum. DAİŞ’in falan arkasında İngilizler vardır. İngilizler çok sinsidir. Hiçbir zaman İngilizlerin adından sanından bahsedilmez. Dünyanın en siyasi dehası İngilizlerdir.”

 

“REFERANDUM TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ”

Referandumun Türkiye için önemli olduğuna vurgu yapan İnanç, “Türkiye için gelinen noktada referandum çok önemlidir. Referandumda 2 önemli husus vardır. Biri istikrar, diğeri ise güçlü iktidardır. Referandum bu iki hususu bize getirecektir. İstikrarı istemeyenler var. Nüfusu 80 milyonu aşan ve kişi başı geliri 11 bin doları aşmış dünyada sadece 12 ülke vardır. Bunlardan biri de Türkiye’dir. Özgün bir irade ortaya koyabilecek, güçlü bir devlet formasyonu kazanmış olan bölge ülkeleri arasında tek ülke Türkiye’dir. Böyle güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Avrupa ülkelerinde 750 bin işletme kapanmak üzeredir. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde eğer bunlar kapanırsa, ülkeler çöker. Bunlar bizim ülkemizi istemiyorlar. Türkiye’nin bütün renkleriyle bir ve bütün olmasını istemiyorlar. Türkiye’nin ayağa kalkarak tarih sahnesinde yer almasını istemiyorlar. Türkiye’nin kendi içerisindeki İç bütünlüğünü sağlamasını istemiyorlar.” Dedi.

 

“PROJELERİ ANKARA’DAN DESTEKLİYORUZ”

Van’daki yatırımları Ankara’dan desteklediklerini aktaran İnanç şöyle konuştu:

“Biz bürokratız siyasetçi değiliz. Bizim için aslında siyasette doğru değildir. Benim 23 ilde sorumluluğum var. Cazibe merkezleri çerçevesinde bölgelere ne yatırımlar yapılabilinir konusunda bütün illeri ziyaret ettim. Birilerini işe al veya alma gibi işler yapmam. Bizlere gereğinden fazla anlam yükleniyor. Milletvekillerine de öyle. Bizim siyasetçi tarafımız olmadığı için biz temel politikalarla ilgileniyoruz. Van’ın ve bölgenin yatırım ve eksiklerini konuşmadım. Bunlar milletvekillerinin işi. Milletvekillerinin işi o il. O ildeki temel sorunları projelendirir Ankara’ya getirir. Ankara’da da bizler sizlerin emrindeyiz. Bakanlar düzeyinde ne gerekiyorsa yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Büyük yatırımlar olursa kendi memleketim için pozitif ayrımcılık yaparım. Mesela Sütaş burada çok büyük bir süt fabrikası kuracaktı. 6-8 Ekim olaylarından sonra vazgeçti. Biz vali beyle çok yalvardık. Bizlere ‘ben bu kadar güvenliğin olmadığı yerde yatırım yapmam’. Sütaş bunu şimdi Bingöl’e yapıyor. Bütün adımları atıldı. Büyükşehir olduğu için Van’a daha çok yakışırdı bu yatırım. İstihdam alanı da Van için çok değerliydi. Ama Cevdet Yılmaz Bey daha hızlı davrandı ve Bingöl’e çektiler. Bingöl bize göre daha sakin. Güvenlik açısından daha sorunsuz bir yer. Bu bizim ilgisizliğimizden değil, ama vekillerin yapması gereken bir şeydir. Bu siyasetçilerin işidir onların yapması gerekiyor. Vekillerin projelerini desteklemek için bizler Ankara’dan destekliyoruz. Projelerin yapılması için ilgili bakanlığın iki ayağını bir pabuca sokarım.”  

 

“ANKARA’YI RAHAT BIRAKMAYIZ”

Güvenlik ortamının sağlanmasıyla bölgede yatırımların artacağını ifade eden İnanç sözlerini şöyle tamamladı:

“Devletin bölgede yatırım iradesi olmalı. Öte yandan devlet bu siyasi iklimi ve toplum zeminini yatırım yapar hale getirecek kadar güvenli kılmalı. Halk da yatırım yapabilmeli. Devlet halkın güvenliğini sağlamalı, yatırımlar için özgür bir ortam olmalı. İkincisi de devlet kendisi de bölgeyi kalkındırmak için bir irade etmeli. Ben bölgede bu iradeyi görüyorum. Cazibe merkezleri programı kapsamında bizim bu bölgemiz devletin en çok imkan tanıdığı bölge. Devlet yatırım yapanlara her türlü kolaylığı ve desteği sağlıyor. Dünyanın hiçbir yerinde ülkemizdeki teşvikler kadar teşvik yoktur. Devlette destekleme iradesi var. Güvenliği sağlama açısından da büyük bir girişimimiz var. Eğer devlet bölgede bir irade görürse ‘evet’ler falan çok iyi, devletin bu politikalarını destekleyen bir eğilim oldu. Biz Ankara’yı rahat bırakmayız. Buraya ne gerekiyor ve ne tür yatırım varsa getireceğiz.” 


ŞEHRİVAN GÜNCEL: ORHAN AŞAN / VEYSEL İZGİ

Editör: TE Bilisim