Ömer Aytaç AYKAÇ - Şehrivan


 

12 Eylül darbesinin ardından kapatılan Devrimci Demokrat Kültür Derneği (DDKD), geçtiğimiz yıl 32 yıl aradan sonra ismindeki ‘kültür’ kelimesini ‘Kürt’ ile değiştirerek yeniden açıldı. Bir yıl içinde yeniden bir yapılanmaya giren ve Van’da da şubesini açan DDKD, geçtiğimiz günlerde DDKD geleneğinden gelenler yeni bir siyasal projeyi tartışmak üzere toplandı Diyarbakır’da toplandı. Yeni süreci konuşmak için 50 kişilik bir ekip kurulurken, Van Şube Başkanı Hüsamettin Acar, Salih Özgökçe, Zozan Özgökçe gibi isimlerde yeni siyasi projenin komisyonunda yer aldı.

Mart 2013 'de 11 kişinin çağrısıyla, 27 Nisan 2013 tarihinde, DDKD geleneğinden gelenler yeni bir siyasal projeyi tartışmak üzere Diyarbakır’da toplandı. Yeni ismi olan Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) adıyla 318 kişinin katıldığı bir toplantı düzenleyen heyet, başlatılan çözüm sürecinin ardından hazırladıkları yeni bir proje ile katılımcıların karşısına çıktı. Toplantıda yapılan değerlendirmeler sonucunda, ihtiyaç duyulan siyasal projenin geniş toplum kesimleriyle paylaşılması amacıyla 49 kişilik bir komisyon seçilirken, toplantıda şu görüşler öne çıktı: “İmralı görüşmeleriyle birlikte başlayan yeni sürecin neleri kapsadığı henüz bilinmemekle beraber, silahların “susturulması” olumludur, desteklenmelidir. Elbette ki, Kürt ve Kürdistan sorununun çözümünün, silahların susturulması ile sınırlı olmadığı en geniş kesimlerce bilinen bir gerçekliktir. Bu sürecin gerçek anlamda bir 'çözüm süreci'ne dönüştürülebilmesi için; eşitlikçi, şeffaf, barışçıl, demokratik ve siyasal yollardan çözümlenmesi ortamını güçlendirebilmesi için; Kürt ve Kürdistan toplumunun en geniş kesimlerinin iradesini temsil edebilecek, toplumumuzun ortak talep, hak ve özgürlüklerini savunacak, projelendirebilecek, kapsayıcı ve meşru bir temsiliyetin de sürece katılımı sağlanmalıdır.”

 

VAN HEYETİ DE KOMİSYONDA YER ALDI

DDKD Van Şube Başkanı Hüsamettin Acar ve Van Kadın Derneği (VAKAD) Başkanı Zozan Özgökçe’nin de katıldığı ve oluşturulan 50 kişilik komisyonda yer aldığı toplantıda yeni süreç ile ilgili fikir alışverişlerine ve öne sürülen yeni siyasi projenin ayrıntılarına yer verildi. Bölgede gelişen yeni süreçle ilgili değişik düşüncelerin özgürce dillendirildiği bir platform olarak anılan toplantıda 11 çağrıcının hazırlamış olduğu çağrı metninde günümüz ihtiyaç ve koşullarıyla uyumlulaştıran yeni bir siyasal projeye gereksinim duyulduğu ve bu gereksinimi duyan toplumun geniş kesimlerinin tartışmasına açılması gerektiği, toplantının genel eğilimi olarak belirlendi.

 

“GENİŞ KESİMLERİ KUCAKLAYACAK BİR ANLAYIŞ…”

Yeni Bir Siyasi Proje İçin Diyalog Komisyonu adıyla çalışmalarını sürdürecek olan Diyalog Komisyonu ilk olarak 28 Nisan 2013 tarihindeki belirlenen bir çalışma programı ile çalışmalarına başladı. Yapılan görüşmeler neticesinde toplumda yaşanan büyük alt üst oluşların toplum yapısında, siyaset ve düşünce dünyasında yeni ihtiyaçlar doğrulduğu belirtildi ve heyet bu toplantının ardından şu karar vardı; “Bugünün ihtiyaç ve konjonktürüne uygun olarak da yeni siyasi ve düşünsel çözüm projelerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de, 27 Nisan 2013 toplantısı, bugün geliştirilecek projelerin, geçmişten bugüne değişik düzeylerde varlığını sürdüre gelen gelenek ya da geleneklerin kendilerini yeniden toparlama çabası olarak değil, yeni ihtiyaçlara uygun yeni bir projede bir araya gelebilecek geniş toplum kesimlerini kucaklamayı hedefleyen bir anlayışla değerlendirilmesi gerektiği tespitine varmıştır. Dünden bugüne Kürt ve Kürdistan sorununun çözümü için gelişen ulusal ve demokratik ayaklanma, direniş, eylem, mücadele, örgütlenme, düşünce ve birikimi, hatalarıyla sevaplarıyla, kendi mirası olarak gören toplantı katılımcıları, yeni bir siyasi projenin geliştirilmesi görüşünü dile getirmişlerdir.”

 

SİLAHLARIN SUSMASI DESTEKLENMELİ AMA…

Diyarbakır’da yapılan toplantıda alınan kararlar ve hemfikir olunan görüşler yapılan yazılı bir açıklama ile paylaşıldı. Büyük bir katılımla yapılan toplantıda İmralı görüşmeleriyle başlayan ve silahların susturulması çalışmaları ile devam eden sürecin olumlu olduğu belirtildi. Toplantı ardından heyetin hemfikir olduğu ve aldığı kararları paylaşan DDKD yönetimi yaptığı açıklamada, “İmralı görüşmeleriyle birlikte başlayan yeni sürecin neleri kapsadığı henüz bilinmemekle beraber, silahların “susturulması” olumludur, desteklenmelidir. Elbette ki, Kürt ve Kürdistan sorununun çözümünün, silahların susturulması ile sınırlı olmadığı en geniş kesimlerce bilinen bir gerçekliktir. Bu sürecin gerçek anlamda bir ''çözüm süreci''ne dönüştürülebilmesi için; eşitlikçi, şeffaf, barışçıl, demokratik ve siyasal yollardan çözümlenmesi ortamını güçlendirebilmesi için; Kürt ve Kürdistan toplumunun en geniş kesimlerinin iradesini temsil edebilecek, toplumumuzun ortak talep, hak ve özgürlüklerini savunacak, projelendirebilecek, kapsayıcı ve meşru bir temsiliyetin de sürece katılımı sağlanmalıdır. Evet, bugün herkesin büyük bir sorumluluk bilinciyle sürece yaklaşması ve dışlayıcı tutumlardan kaçınması gerektiği inancındayız.” Denildi.

 

NEDEN YENİ BİR SİYASİ PROJE?

Yeni bir siyasi proje ihtiyacının doğrudan toplumumuzun en geniş kesimlerinin çok sesli, çok
renkli, özgürlükçü temeldeki demokratik siyaset ihtiyacının bir ürünü olduğu açıklamada, ayrıca, “Henüz örgütlendirilememiş milyonlarca insanın demokratik, çoğulcu bir temelde örgütlendirilmesi çabaları, girişimleri, bugün örgütlü olarak siyaset yapan kesimler başta olmak üzere, özgürlük ve demokrasiden yana olan herkesçe desteklenmeli, geliştirilmeli ve toplumun daha geniş kesimlerini kucaklayacak ulusal demokratik ittifaklar için bir geliştirici yaklaşım olarak görülmelidir.” Denildi.

 

İŞTE ALINAN O KARARLAR:

27 Nisan toplantısı, yeni bir siyasi projenin oluşturulması gerektiğini belirtildiği proje ile ilgili öte yandan şu temel esasların içerilmesine karar verildi: “Bu proje, herhangi bir şahıs, grup, sınıf, din ya da mezhep ile kendisini tanımlamayan; tek başına bunlardan herhangi birine dayanmayan bir perspektife sahip olmalıdır. Kürt ve Kürdistan toplumunda tüm etnisite, din, sosyal katman, mezhepler için hukukun egemen olduğu, özgür, demokratik, adil, sivil, refaha dayalı, eşitlikçi ve temiz bir yaşam mücadelesi verilmelidir. Oluşturulması hedeflenen bu yeni siyasi projenin iç yaşamında da, totaliter anlayışa dayalı bir yönetim ve örgüt sistemi yerine, eşitlikçi, özgürlüklerden yana olan, demokratik, katılımcı, pozitif ayrımcılığı fiiliyatta hayata geçiren, adil bir yönetim ve örgüt anlayışı esas alınmalıdır. Kürt ve Kürdistan toplumunun en geniş etnik, toplumsal, dinsel, mezhepsel, kültürel kesimlerini kucaklamayı hedeflemelidir.”

 

“ÖZGÜRLÜK TEMELİNDE DEMOKRATİK BİRLİK”

“Kadın ve gençliğin dinamizm ve potansiyelini, özgür bir kişilik esas alınarak, pozitif
ayrımcılık temelinde, mücadele ile bütünleştirmeyi hedeflemelidir. Ayrı bir siyasi oluşum ihtiyacını, mevcuttaki herhangi bir Kürdistanlı siyasal harekete düşmanlık temelindeki bir karşıtlıkla ifadelendirmeden, Kürt ve Kürdistan sorununun çözümünde kendi düşünsel ve siyasal projeleriyle varlığını gösterebilmelidir. Meşruluk temelinde, açık, barışçıl, sivil ve demokratik yol ve yöntemleriyle mücadele ve örgütlenme anlayışını esas alabilen bir siyasal hareket hedeflenebilmelidir... Eşit, adil, demokratik ve özgür koşullarda, Kürt ve Kürdistan toplumunun kendi kaderini tayin hakkını esas alan bir yaklaşımla; Irak ile Güney Kürdistan arasındaki federal devlet tecrübesinden dersler çıkararak, Kürdistan toplumunun kendi toprakları üzerinde kendisini özgürce yönetebileceği, eşitlik, adalet, özgürlük temelinde, demokratik bir birlik gündemleştirilebilmelidir.”

 

“KÜRT ULUSUNUN BÖLÜNMESİ TARİHSEL BİR HAKSIZLIKTIR”

“Kürdistan coğrafyası dışında, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin ulusal ve demokratik hak ve özgürlüklerinin sağlanması talebi, Türkiye'deki eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak, Kürdistan toplumunun kendi kaderini
tayin hakkı mücadelesiyle bütünlüklü bir yaklaşım içinde savunulmalıdır. Kürdistan'da kendisini hangi grup, sınıf, ideoloji, etnisite, din, mezhep, cins, cinsel eğilim ya da sosyal kategori ile tanımlarsa tanımlasın, herkes için düşünce, ifade, inanç ve örgütlenme özgürlüğü savunulmalı; ulusal ve ülkesel demokratik hak ve özgürlükler için Kürt ve Kürdistanlı bu en geniş kesimlerle birlik, dayanışma ve ortak mücadeleyi savunan bir proje olmalıdır. Kürdistan'ın tüm parçalarındaki ulusal, siyasal, demokratik, kültürel, dinsel, cinsiyete dayalı, ekonomik tüm kurum ve kuruluşların, parçalar arası birlik, dayanışma ve ortak hareket etme gerekliliklerini savunarak, bu yönde aktif bir tutum içinde olmalıdır. Kürdistan'ın ve Kürt ulusunun kendi iradesi dışında bölünmüş olan yapısı, uluslar arası ve tarihsel bir saldırı ve haksızlıktır. Zamanı, yol ve yöntemi, oluşum şekli, süreci ve biçimi şimdiden kestirilemezse de; ulus ve ülke olarak Kürtlerin, Kürdistan’ın birliği bir hak olarak savunulmalıdır. Bu birliğe ve birliğin nasıl gerçekleşeceğine, kendi iradesi dışında parçalanmış olan Kürt ve Kürdistan toplumu kendi özgür iradesiyle karar verebilmelidirler.”

 

“KÜRTÇE RESMİ DİL OLMALI!”

“Güney Kürdistan'daki federal devletin kazanımlarına Kürt ve Kürdistan sorununun çözümü için hayati değer atfeden; bunun korunması ve geliştirilmesi için gerekebilecek fedakarlıklara hazır olan; Batı Kürdistan’ın mevcut konjektörden kendi kaderini tayin hakkı temelinde bir çözümle çıkabilmesi için her türlü desteği vermeye hazır olan; Doğu Kürdistan’da Kürt ve Kürdistan toplumunun kendi kaderini tayin hakkını savunarak, iç birliğini sağlamasını ve gelişebilecek değişikliklere hazır bir yaklaşımı
güçlendirmesini destekleyen bir anlayış esas alınmalıdır. Kürt ve Kürdistan toplumunun en geniş kesimlerinin, aşağıda genel olarak dile getirilen güncel temel demokrasi ve özgürlük taleplerini kapsayan ortak bir ulusal demokratik programda bir araya gelmelerini; bunun da Türkiye toplumunun en geniş kesimlerinin eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi talepleriyle buluşturulmasını ve bu temelde ortak mücadeleler geliştiren bir proje olabilmelidir: Anadille eğitim hakkının tanınması ve Kürtçenin resmi dil olması; tüm siyasi tutuklular ve sürgündeki tüm Kürdistanlıların özgürlüğü için yasal düzenlemelerin yapılması; Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekincelerin kaldırılması ve gereklerinin yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması; düşünce, ifade, inanç ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması; eşitlik ve adalet temelinde seçim, partiler kanunu ve seçim barajı sisteminin değiştirilmesi; ve bütün bunlara dayanarak kolektif haklar temelinde bir statünün tanınması ve bu statünün de yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması; yaşamın normalleştirilmesi; savaşın yaratmış olduğu tüm tahribatların giderilmesi için ekonomik, sosyal, kültürel özel bir programın oluşturulması; özel ordu, özel tim ve köy koruculuğu gibi oluşumların dağıtılması, yıllardır süren savaşın bir sonucu olarak boşaltılan, yakıp yıkılan köy, mezra ve diğer yerleşim birimlerinin yeniden inşa edilmesi ve mağdurlara tazminat ödenmesi vb. Toplantı, Kürtlere ve Kürtlerle aynı topraklarda yaşayan Ermenilere, Süryanilere ve diğer halklara yönelik tüm soykırım ve katliamları kınar. Toplantı, inançlarından dolayı büyük haksızlık ve saldırılara maruz bırakılan Alevi ve Yezidilerin inanç özgürlüğünü savunduğunu, bu özgürlüğün pozitif ayırımcılık temelinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması gerektiğini belirtir.”

 

YENİ BİR SİYASİ PROJEYE ÇAĞRI!

“Dünya, bölge ve Kürdistan'da gelişen süreçlere totaliter bir eksende değil, değişim ve özgürlük ekseninde yaklaşan ve yine totalitarizmin değil, özgürlük ve değişimin saflarında konumlanan bir anlayış savunulmalıdır. Dünyadaki çevre ve ısınma sorunlarına karşı, kendisini Çevreci bir hareket olarak görmeli, uluslararası mücadelenin bir parçası olarak bu doğrultuda aktif bir çabanın içinde olabilmelidir. Yukarıda kısaca belirtilen perspektifleri paylaşan Kürt ve Kürdistan toplumunun en geniş kesimlerini, bu perspektifleri hep birlikte daha da geliştirip, birey hukuku temelinde yeni bir siyasi projeye dönüştürmeye çağırıyoruz.”

 

ACAR: SÜREÇTE HERKESTEN DESTEK ALACAĞIZ

Öte yandan toplantı sonrası görüşlerini aldığımız DDKD Van Şube Başkanı Hüsamettin Acar, da komisyonla ilgili gazetemize özel açıklamarda bulundu. DDKD olarak büyük bir siyasi projenin çalışmalarını yürüttüğünü belirten Acar, dil, din, ırk gözetmeksizin kendini ait hisseden herkesi bu projeye destek ermeye çağırdıklarını belirterek, “DDKD’nın Diyarbakır’da yaptığı toplantıya biz de katıldık. Van’dan diğer birkaç arkadaş ile birlikte biz de komisyonda yer alıyoruz. Amacımız bu süreçte oluşturduğumuz bu yeni siyasi proje fikri ile geniş kitlelere ulaşmak ve oluşturduğumuz bu fikri paylaşmak. Biz bu projede sadece komisyon olarak somut bir şeyler üretmeyeceğiz kendini bu konuda sorumlu hisseden her kesimle hiçbir ayrım gözetmeksizin bir araya geleceğiz. Elbette ki henüz yeni oturan bir oluşum ve çalışmanın içindeyiz. Önümüzde bir program ve şekillenmekte olan program var biz de Van’da bu çalışmaları yürüteceğiz. Bu çalışmaları Diyarbakırda başlattık, Van ve diğer Kürdistan illerinde de yürütmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

 

ÖZGÖKÇE: DEMOKRATİK BİR HAYAT İÇİN SİLAHLARIN SUSMASINDAN SONRA ÖRGÜTLENME ŞART OLDU

Öte yandan toplantıya katılan ve 50 kişilik heyet içinde yer alan Van Kadın Derneği (VAKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Zozan Özgökçe ise toplantısı sonrası gazetemize yaptığı değerlendirmede, “Van'dan bu toplantıya katılanlar arasında ben de vardım. Bu toplantıda konuşulanlar beni çok heyecanlandırdı. Toplantıya katılan ve benim fikirlerimle çok örtüşen bir söylem vardı, 'demokratik bir yaşam için hayatın kendisinin örgütlenmesi' gerekliliği idi. Evet silahların susmasının ardından bir demokrasi kültürünün oluşturulması gerekmektedir. Öteleyici söylemlerimizi analiz etmek ve birbirimize davranış şekillerimizi değerlendirmek elzemdir. Kürdistan bölgesinde oluşmuş bir siyasi kültür bulunmaktadır ve bu kültür savaşın ürettiği bir kültürdür. Burada yaşadığımız travmalar sebebi ile kırılgan ve defansif bir kişilikler haine geldik. Geçmişten günümüze Kürt meselesinin çözümü için gelişen her türlü hareketi, direnişi günahıyla sevabıyla kendi mirası olarak gören bir çalışma başlatmaya karar verdik. Ben de bu çalışmalara katılacağım. Şimdilik diyalog çalışmalarımız olacak. Bu çalışmanın çerçevesini her kesime anlatmaya çalışacağız. Van'da da bu doğrultuda görüşmeler yapacağız.” İfadelerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim