Gelenek edindim: Erciş’te beş yıldır düzenlenen İnci Kefali Göçü Kültür ve Sanat Festivali’nin ardından festivalin artılarını ve eksilerini bir kefeye koyarım bu köşede. Bu önemli organizeyi düzenleme değer yıl ne kadar mesafe kat ettiğimizi net görebilmek için yaparım bunu.

Bu yıl; dikkatimi çeken hatta geçtiğimiz yıllarda da yakınmama neden olan bir konuyu deşeceğim yalnızca. Fakat öncesinde gelip göremeyenler için kısaca bilgi aktarayım: İki ay öncesinde başladı hazırlıklarımız. Durum değerlendirme toplantıları boyunca hem ilçe kaymakamımız, hem de organize komite üyeleri üstün çaba sarfettiler. Sorunsuz bir iş çıkarabilmemiz için herkes ne yapması gerektiğini biliyordu. Yapılan son toplantılarda Soma’da meydana gelen faciadan ötürü festival kapsamında yapmayı planladığımız konser ve müzik etkinliklerini oy birliğiyle iptal ettik. Bu konuda sonraları ilçe genelinde aldığımız yorumlardan bazılarının trajikomik, bazılarının dramatik olduğunu belirtmeye mecburum; bu yorumları bu nedenle satırlarıma taşımayacağım. Biz deprem görmüş, ölümün soğuk yüzünü kısa süre önce ensemizde hissetmiş bir halkız. Televizyon programlarındaki umursamaz yaşam tarzını ve şov programlarını örnek alıp müzik etkinliklerini sahneye taşımak bize çok şey kaybettirecekti; fakat konseri iptal etmek de kaybetmek ise; kaybettik. Varsın kaybımız bu olsun. Kaldı ki o konseri iptal etmiş olmamızı insanlık görevimiz olarak değerlendiriyorum.

Bu etkinlikler iptal edilince her yıl üç güne yaydığımız festivali bu yıl iki güne sığdırdık. Cumartesi açılışı gerçekleştirip pazarı çocuklara ayırdık. Keyifliydi, sorunsuzdu, ekibin bilinçli ve sorumlu hareket ettiği bir organizeydi. Pazar günü Van’da düzenlenen Van kahvaltısı rekor denemesi programına denk gelmesine rağmen katılım memnun ediciydi. Ünlü sanatçı ve yapımcılar yine İnci’yi taşıdı kameralarına, fotoğraf makinalarına. Özetle biraz sessiz sakin, biraz naif bir tempoyla takvimlerin geçmiş sayfalarına teslim oldu bu festival de. Geriye İnci’nin suyla dansının zihinlerde bıraktığı o aşk dolu ve berrak tablo kaldı. Bir de ne yazık ki… dedirten o konu.

Gerek İnci Kefali Festivali, gerekse kaç yıldır gerçekleştirilmeyen Ercişli Emrah ile Selvi Festivali için düzenlenen konserlere hem Erciş’te kalan hem de Ercişli olup da Erciş dışında yaşayan sanatçılarımız davet edilir. Erciş dışında yaşayanlar, sahne programları festival tarihine engel teşkil etmiyorsa bir-iki gün öncesinden gelir, sahne alır ve sonra dönerler. Bu yıl ilçemizde yaşayan sanatçılarımız yine oradaydılar. Fakat -ilginçtir- dışardaki sanatçılarımızı festivalde göremedik. Gerekçeleri de festival kapsamındaki konser etkinliklerinin iptal edilmiş olmasıydı. Onlar açısından değerlendirmek gerekirse haklı durumdalar. Eğer sanatçı olmak her fırsatta ‘Ben Ercişliyim, Erciş’in kültür elçisi, sanat alanındaki temsilcisiyim’ demekle oluyorsa, haklılar. Yıllardır ülke genelinde, hatta yurtdışında kültürümüzü, hikayelerimizi, masallarımızı, halk oyunlarımızı, gelenek ve göreneklerimizi, Emrah ile Selvi’mizi temsil eden sanatçılarımız var. Alanlarındaki başarılarıyla övündüğümüz, Ercişli olmalarıyla gurur duyduğumuz nice isimler var. Kitaplarıyla şiirleriyle, türküleriyle isim yapmış insanlar bunlar. Televizyon ekranlarına, radyo kanallarına konuk olacakları zaman tatlı bir telaşa kapılıp çevremizdeki insanları, eşi dostu bilgilendirip bak sakın kaçırma bu akşam falanca kanalda mutlaka izle diyerek birbirimizi uyarmamıza vesile olan insanlar. ‘Sanatçı’larımız. Kültürümüzün tescilli temsilcileri. Fakat işte… Festivalde yoktular. Adına İnci Kefali dediğimiz, eşine rastlanmayan, kültür zenginliğimiz balığımızın adına düzenlediğimiz o biricik önemli organizede yoktular. Sanatçı kimliği üstlenmiş insanlar, halka, sevenlerine karşı bir sorumluluk taşıyor olmakla birlikte kendi hayatlarını istedikleri gibi düzenleyip istedikleri gibi yaşama hakkına sahipler. Fakat her fırsatta kendini, doğduğu coğrafyaya ait görüp orayı, o şehri, o bölgeyi temsil ettiklerini söyleyen sanatçılar artık bireysellikten çıkmışlardır. Tabii oldukları yerle özdeşleşmişlerdir. Oraya ait olmakla kalmıyorlardır, oranın bir anlamda temsilcileridir. Haliyle sanatlarıyla, icra ettikleriyle, sahneleriyle, sözleriyle, şiirleriyle, türküleriyle oraya mal olmuşlardır artık. Yapacakları her şey ‘ora’ya iyi ya da kötü bir etiket olacaktır. Dolayısıyla kendilerini Erciş’in kültür ve sanat elçisi olarak gören ve bunu ifade eden sanatçılarımızın,dünyaya açılan yüzümüz olarak değerlendirilen bu uluslararası organizede Erciş’te bulunmaları gerekirdi. Bu onların görevi ve sorumluluğuydu. Onların herkesten önce Erciş’e gelerek gerek vali beyle, kaymakam beyle, gerekse organize komiteyle ve halkla iletişime geçerek yapılacak çalışmaları sahiplenmelerini bekledim. Bize düşen ne varsa… bilinciyle hareket ederek buradaki sevenlerinin ve temsil ettikleri coğrafyanın beğenisini bir kere daha kazanmalarını diledim. Olayın yalnızca sahne almaktan ibaret olmadığını kanıtlamalarını istedim. Sanatçı olarak Erciş’i hiçbir zaman yalnız bırakmayacakları izlenimi vermelerini ümit ettim. Yılda bir kere yapılan bu etkinliğe gelip valiye, protokole, halka, kadınlara, çocuklara, misafirlere ‘bakın biz buradayız’ demelerini bekledim. ‘Ben Erciş’in sanatçısı isem, adına sanat festivali denen bu organizede baş köşedeyim, bakın geldim’i duymak istedim onlardan. Duyamadım, gelmediler.

Ne kaybettiler? Herkes yanıtlayabilir bu soruyu. Bana kalırsa kaybeden biz olduk. Kime nasıl bir kimlik ve misyon yükleyip nasıl değer vereceğimizi henüz kestirememiş bir coğrafyanın fedakar yaşayanları olduğumuz için. Bunu, Erciş’e dokuz yıl boyunca sayısız büyük organizede ‘gönüllü’ sunuculuk yapmış bir eğitimci olarak söylüyorum.

Not: Sözkonusu sanatçılarımızla aylar öncesinden görüşmeler yapılmış ve sahne tarihleri kendileriyle konuşulup kararlaştırılmıştır. Soma faciası meydana geldikten sonra konserlerin iptal edildiği kendilerine bildirilmiş ve böylece kendileri de gelmeme kararı almıştır. Konserler iptal edildiği halde geliş tarihini değiştirmeyip festivalde aramıza katılan, bir de aylar öncesinden belirlenmiş planlarını iptal edemedikleri için konser davetimizi bile mecburen geri çeviren sanatçılarımız bu yazımdaki tenkitlerin dışındadır, istisnadır.