Van Büyükşehir son zamanlarda olabilecek en büyük hamlelerden birini yaptı.

Büyükşehir olması hasebiyle ‘büyük’ oynadı.

Van Ticaret Borsası mı, Van Ticaret Sanayi Odası mı derken uzun süredir akıbeti konuşulan Van Tarım İşletmeleri A.Ş’yi (VOTAŞ) flaş bir hamleyle satın aldı.

Şüphesiz bu satın alma işi oldukça kritik bir hamle.

Zira bu işin kuran, yılladır bu işin mücadelesini veren hem Van TSO hem de Van TB başkanlıkları görevini yapan Feridun Irak’ın da deyimiyle bu yatırım Van’da ‘Torku’ gibi bir marka yaratmaya elverişli, Van’ın günlük süt ihtiyacını gidermeye müsait, Van’ın tarımına büyük katkı sunacak kadar da ‘devasa’ bir alan.

Yani her yönüyle büyük bir hamle yapmaya açık bir alan.

 

***

 

2005 yılında kurulan ve Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesi içerisindeki en büyük tarım yatırımı olan VOTAŞ uzunca süredir tartışılıyordu.

Nihayetinde ‘Büyükşehir Belediyesi’ satın aldı.

Satıştan sonra başta benim ve bir çok aklına gelen soru ortak:

“Büyükşehir Belediyesi bu işi ne kadar başarabilir?”

Nihayetinde türlü dertler ve yapılması gerekenler ile mücadele eden Büyükşehir Belediyesi için çok ayrı bir külfet demek VOTAŞ.

Zira büyük bir yatırım alanı, vakti zamanında büyük hayallerle kurulan ve halen beklentilerin büyük olduğu bir alan.

Van gibi sahip olduğu tarım ve hayvancılık potansiyelini yıllar içinde değerlendirmeyip aksine bunu kentte yatırıma ve ekonomiye kazandırmayan Vanlının yanıbaşındaki en büyük ‘umut’.

 

***

 

Belediyenin yapıp yapmayacağı konusuna çok da hüküm biçmemek gerek.

‘Büyük’ Şehir Belediyesi nihayetinde Van Belediyesi.

Elbet buna dair kafalarda bir proje, öngörülen bir çalışma ve bir fizibilite yapılmıştır.

Zira önceki yönetim de bunu belediyenin yapacağı konusunda oldukça ümitvar.

Feridun Irak, geçtiğimiz günlerde VOTAŞ’ın satışı üzerine yapılan değerlendirmede her cümlesinde bunun altını ısrarla çiziyordu.

Bu önemli hissedarlarından ve kurucusu olduğundan değildi.
Irak’ı tanıyanlar bilir. Sözünün eri, sözünü esirgemeyen, ‘minnetsiz’ bir Van sevdalısıdır.

Geçmişte şahitlik ettik buna. “Eyvallah”ı yoktur yani.

O “başaracaklar” diyorsa vardır bir bildiği.

 

***

 

VOTAŞ’ta bir hissem, bir ortaklığım yok.

Zira Van’ın tarım ve hayvancılık kenti olması umudunu hala taşıyanlardanım.

Van’ın geleceğini sadece ve sadece turizm ile planlamanın ‘zayıf’ öngörüler olduğunu düşünüyorum.

Van aynı anda hem tarım ve hayvancılık, hem turizm hem de İran’a komşu olması hasebiyle bir ticaret kenti olabilir.

Şu ana kadar da takip ettiğim, en iyi bilen isimlerden dinlediğim için biliyorum.

VOTAŞ bu noktada Van Büyükşehir Belediyesi’nin belki de şu ana kadar elde ettiği en önemli kazanımlardan.

Haliyle bu kazanımı ‘artı’ya dönüştürmek lazım.

Halka en geniş anlamda fayda sunacak bir yapıya dönüştürmek lazım.
Gerekirse hissedarları artırıp tam anlamıyla halka mal etmek lazım.

Zira eski sahipleri de ‘Belediye demek halk demek’ şiarıyla VOTAŞ’ı belediyeye sattığını ifade ediyor.

VOTAŞ artık 20-30 kişinin değil 1 milyonluk Van kentinindir diyorlar.

Öyle de olmalı...

 

***

 

Eski yönetim kurulu başkanı Feridun Irak ile konuşuyoruz.

“Belediye VOTAŞ’ta neler yapabilir?” diye soruyom:

En basitinden bir kaçını sarılıyor.

Bin hayvanın gübresi ile fevkalade biogaz ve elektrik enerjisi üretilebilir...

Süt tesisleri kurarak bu ilin günlük süt ihtiyacı karşılanabilir.

Halihazırda fidanlıkta dar bir alanda yapılan belediyenin park ve bahçeler ile ilgili fidanı, çiçek yetiştiriciliği ve bu işlerin tamamı orada yapılabilir. Belediye bu kenti yeşile bürüyecek, renk getirecek tüm üretimi kendisi yapabilir.

Yapar da yapar...

VOTAŞ’ı alan Büyükşehir Belediyesi, dersini de iyi çalışmış olmalı.

 

***

 

Fakat benim de bir önerim var...

Ankara’ya gidenler bilir, kentin önemli yerlerinde seyyar ‘meyve suyu satış’ noktaları var başkentte.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin BELSO şirketi adıyla kurduğu bu noktalarda portakal, nar, havuç suları sıkılıp taze taze satılıyor.

Rahmetli babamın hastanede tedavi gördüğü dönemden bilirim, her gün gider ona Kızılay’dan, Ulus’tan taze nar suyu alırdık.

Öyle meyve suyu deyip geçmeyin...

Sadece 2014 verilerine bakıldığında BELSO Şirketi satış verilerine göre  Ankara’da günde ortalama 3 bin 500 litre taze sıkılmış portakal suyu tüketiliyor.

Portakal suyunu, 625 litre ile nar, 275 litre ile havuç, 188 litre ile de nartakal (nar ve portakal karışımı) suyu takip ediyor. Ayrıca satış noktalarından günlük ortalama 62 litre Greyfurt suyu ile Limonata, 50 litre vişne suyu, 38 litre da kuşburnu suyu satışı gerçekleştiriliyor.

 

***

 

Biz Büyükşehir’den meyve suyu değil.

Tarım ve hayvancılığın başkenti olması gereken memlekette, halen 5 litre süt için kapı kapı dolaşan Vanlılar olarak bu şekilde ‘süt’ noktaları kurmasını istiyoruz.

Dedim ya ‘büyükşehir’ nihayetinde.

VOTAŞ’ta beslenecek olan süt inekleri rahatlıkla bu kentin süt ihtiyacını karşılayabilir. Belediye kentin belli noktalarında kurulan bu noktalarında günlük taze süt satıp günlük süte erişmede sıkıntı yaşayan Van’a çok rahatlıkla bunu ‘yok’ satabilir.

Van’da bu potansiyel var... Bu sadece yapılabileceklerden bir tanesi...

 

***

 

Belediyenin de en büyük dertlerinden biri şehir içindeki ahırlar, hayvancılık.

Bu konuda Van TSO’nun alırsa yapacağı çalışmalardan biri burada uygulanabilir. Belediye şehir içindeki tüm hayvancılık erbaplarını burada bu işe dahil edip entegre bir et-süt işletmesinin oluşumuna öncülük edip Van’da Van-Et, Van-Süt gibi bir dönemin efsane markalarına benzer markaların oluşumuna öncelik edebilir.

 

***

 

Ha keza her gün ‘İnşaat Ya Resulullah’ deyip katledilen Van Elması’na da...

Ermeniler’den miras kalan çeşit çeşit Van Üzümü’ne de...

Daha bir çok ürüne de buradaki tarımsal faaliyetler ile sahip çıkılabilir.

İstenirse halihazırda 1 milyona tahsis edildiği söylenen bu alan gerçek manada 1 milyon Vanlıya dolaylı olarak katkı sunan tesislere dönüşebilir.

 

***

 

Bir çok ismin ‘yanlış’ olarak nitelendirdiği bu alım/satış için belediye ne yapar bilinmez...

Ama en azından işin ehilleri dinlenilirse ‘iyi’ şeyler yapılır.

Yapılırsa güzel olur...

Takdir ‘Büyük’şehrin.

Zira VOTAŞ’ı verenler ‘Eti senin, kemiği benim’ deyip anahtarı teslim etti.

Büyükşehir’in ‘etliye sütlüye’ karışan bir anlayış ile sahip çıkması umuduyla...

VOTAŞ bereket getirsin!