Ülke, bölge ve Van önemli bir süreçten geçiyor... Temmuz 2015 yılından bu yana biten çatışmasız süreçle birlikte deyim yerindeyse yıllardır unutulan duygular yeniden yaşanıyor. Daha geçtiğimiz yıl çözüm sürecinin getirdiği barış ve huzur havasının konuşulduğu Van’da ekonomiye dair önemli beklentilerin dillendiriliyordu. Yıllardır silah seslerinin eksik olmadığı dağlarda barış havası eserken kent yaşanan depreme rağmen güzel günlerin hayalini kuruyordu. İşte tam da böyle bir dönemde başlayan çatışmalar bölgede huzurla birlikte sermayeyi de, yatırımcıyı da, güveni de Van’dan götürdü. Depremin ardından yaşanan ekonomik kriz, çatışmalı süreç ile birlikte daha da derinleşti. Şimdi ise yeni bir korku yaratılıyor. Baharda çatışmaların artacağı, yeni bir savaşın kapıda olduğu... Birileri bu düşünceleri savunurken bazı kesimler ise halen ‘umutlu’ konuşuyor. İşte bunlardan birisi Van’daki üretimin kalbini yöneten isim olan OSB Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Bozkurt. Bozkurt ile tedirginliği ve belirsizliğin üst düzeyde olduğu bir dönemde Van’a ve Van’a dair bir çok konuyu konuştuk...  OSB’deki üretici Van’dan gidiyor mu? Van’da sermaye göçü var mı? Van’daki ekonomik kriz nasıl biter? Bozkurt neden vergi terkini taleplerini eleştiriyor? Belediyeler neleri yanlış yapıyor? Van’ın en büyük sorunları neler? Tüm bu soruları ŞEHR-İ VAN KONUŞMALARI’nın konuğu olan ŞEMSETTİN BOZKURT cevapladı. 

 

 

Öncelikle başında bulunduğunuz kurum olan OSB ile başlamak istiyorum. OSB’de gidişat nasıl? Sanayici, yatırımcı ne halde?

OSB, önemli bir kurum. Van’ın deyim yerindeyse akciğerleri konumunda. Bunun nedeni de şu: Kentimizde doğrudan milli gelire katkısı bulunan ve endeks olarak alınan bir parametredir. Onun için biz OSB’yi önemsiyoruz. Ben de 8 aya yakındır görevdeyim. Temsiliyet anlamında tüm kurum ve kuruluşlarla, hükümetiyle, muhalefetiyle her kesimden insanlarla görüş alışverişinde bulundurmayla ilgili girişimlerde de bulunmaya çalışıyorum. Birazcık çatışmanın, şiddetin bir tedirginlik algısı oluşturduğu gerçeği var. Ama çok da iç karartıcı bir durum yok.

 

2013 ciddi yatırımların zirvesiydi? Yüzlerce yatırımcının sıra beklediği uzunca süre yazıldı, konuşuldu. Halen OSB’ye bir rağbet var mı peki?

Evet. Van OSB’de yatırım yapmak için 300’e yakın firma sıra bekliyor. Çünkü ciddi avantajlar var. Hem Ortadoğu pazarlarına açılan bir kapı hem de destekler iyi. Van da inşaat anlamında bakir bir bölge. Diğer illere göre yapılması gereken çok işi olan bir kent. Haliyle yatırımcıyı cezbeden bir bölge. Burada yatırım yapmayı bekleyen firmalar var. Örneğin medikal ürünleri üreten bir fabrikamız vardı şimdi ikincisi açılıyor. Yine Van Mermer gibi bir değerimiz var. 1 milim inceliğinde mermerler işleniyor. Dünyanın her tarafında hitap eden ve ciddi bir inovasyon yaratan fabrikamız var. Gıda alanında ciddi marka olacak fabrikamız var. Kablo fabrikamız var. Yani yatırımlar var ve olacak da... Yatırım isteği hep var fakat bölgedeki sorunlar bu noktada bir hassasiyet yaratıyor. Burada bir çatışma sürecinden dolayı bir tedirginlik var ama çözüldüğünde yine devam da edecektir.

 

 

VAN’DA SERMAYE GÖÇÜ VAR MI?

Siz de bahsettiniz, malum sıkıntılı bir süreç var... Hem bölgede, hem ülkede sıkıntılar var. Ekonomik anlamda da Van bunların yanında ciddi bir dönemden geçiyor... Herkesin aklında ise ciddi şüpheler var?  Üretici, fabrika sahipleri kaçıyor mu OSB’den de?

 

Dediğim gibi çatışmalardan dolayı sıkıntılar ve tedirginlikler var ama tüm yaşananlara rağmen Van OSB’de kapatan, göçen, giden esnafımız yok. Hafta sonu da biz bir sanayicimizi ziyaret ettik, istişare ettik. İnsanlar kontak çalıştırdı. Makinalar açıldı, çalışmalar mevsimle birlikte başladı. İnşaattan dolayı kış aylarında durgun geçen OSB’de baharda çarklar yine dönecek inşallah. Türkiye’de de ha keza bu belirsiz durum sona erecek. Biz her şeye rağmen geleceğe güvenle bakıyoruz.

 

“SİLAH, ÇATIŞMA ÇÖZÜM DEĞİL”

Bakıldığında baharda umut beklentisiyle birlikte savaş olacağı algısı yaratılıyor, böyle bir endişe var. Peki bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Biz bu konuda sağduyulu davranmaya çalışıyoruz. Baharla birlikte bir çatışmanın, bir şiddetin tırmandırılacağı ile ilgili güçlü ibareler de görmüyoruz. Taraflar olarak gerek PKK gerek devlet,  ya da gerek HDP gerek de AK Parti arasında biz diyalogları değerlendirmeye çalıştığımız zaman her iki tarafta da tekrar barış ve müzakere süreçlerine dönme ile ilgili dolaylı da olsa söylemler var. Biz Sayın Davutoğlu’nun “Çözüm sürecini sadece dolaba koyduk, önümüzdeki süreçte devam edecek” söylemlerini gördük, Demirtaş’ın da ha keza “Masa kurulursa biz etrafında toplanırız. Barikatlar kaldırılırsa biz bunun kaldırılmayacağını sağlarız” şeklinde söylemleri var. Yani bu bir savaşın tırmandırılacağı ilgili değil umut olduğu anlamındadır. Dolayısıyla dünya gerçekliğini de göz önünde bulundurduğumuzda artık silahın, şiddetin hak arayışı ile ilgili sonuç alınabilecek bir metot olmadığını kendi muhataplarından da duyuyoruz.

 

Ama buna rağmen sert söylemler ve çatışmalar sürüyor...

Evet... Biz de bu noktada ne devletin ne HDP, PKK dilini kabul etmiyoruz. Ama baktığınızda şu anki ortam tarafların gerçek niyetini göstermiyor. Bakınız Öcalan da bunu 2013 Newroz’unda dile getirmedi mi? “Artık silahlı mücadelenin döneminin kapandı, demokratik siyaset kanalları kullanılarak Türkiye’nin üniter yapısı içinde bir hak arayışına gidilmeli” dedi. Ki doğru olan da budur. Ha keza hükümet kanadından Sayın Ali Babacan, Beşir Atalay ile konuştuğumuzda Türkiye’de konuşulamayacak sorun olmadığı, tüm sorunların parlamentoda görüşüleceği ile ilgili söylemler işitiyoruz. Bu da bizim için önümüzdeki baharda gerçekten bir bahar yaşanacağını gösteriyor. Bir Arap baharı gibi değil gerçek bir bahar demek bu.

 

 

“BÖYLE GİDERSE...”

Van’da bir sermaye göçü yaşanıyor mu peki? Şu sıralar çokça dillendirilen konulardan biri bu nihayetinde...

Bu noktada bir sayısal veri vermek, bu kaçtı, şu kaçtı demek çok doğru olmaz. Bizim kaçan, göçenle ilgili elimizde bir veri yok. Ama şöyle bir çıkarım yapabiliriz. Temmuz 2015’ten itibaren sona eren çatışmasızlıkla birlikte üretimin düştüğünü görüyoruz. Sayısal verilerle vermek gerekirse Temmuz 2015’te OSB’nin elektrik faturası 560 bin TL iken Eylül 2015’te bu 360 bin TL’ye düştü. Bu bile yaşanan duruma dair küçük de olsa bilgi veriyor. Dolayısıyla bu şiddet ve tehdit algısı, devlet ile PKK arasındaki bu gerilim sermayedarlarda bir tedirginlik yaratıyor. Bunun kadar da doğal bir şey yoktur. Çünkü sermaye kendisini hangi limanda güvende hissediyorsa oraya gider. Doğrudur üretim düştü. Böyle giderse bir çok göç yaşanır. Bu kaçınılmazdır da.

 

“BARIŞ VAN’A YENİDEN UMUT OLUR”

O zaman ne olacak bu gidişatın sonu?

Bakınız, sermayenin de belli bir dayanma gücü var. İnsanlar ya satıp gidecek ya zarar edecek. Çünkü bir belirsizlik var. Belirsizlik de üretici, sermaye için bir zulümdür. İki taraf da bu tutumdan vazgeçmeli. Yıllardır ne kazanım edinildi bu çatışmalardan? En azından şimdiye kadar yaşanan acılardan artık ders çıkarılmalı. Bakın, biz ekonominin içindeyiz, haliyle tüm konuları bir kenara bıraktığınızda sadece ekonomik olarak değerlendirdiğinizde iki tarafın da dili sermayenin burada durmasına engeldir. Üretici çatışmanın, silahın, savaşın olduğu yerde durmaz. Onları burada tutmak için tek neden huzurdur. İnsanlar üretebilecek ki kazansın, kazanacak ki burada dursun. Bu yüzden bu durumun sürdürülebilir bir durum olmadığını. Yatırımcılar açısından en kritik şey belirsizliktir. Bu bizim her gün beynimizi kemiriyor. Van ekonomisi her dönemde küllerinden doğacak bir yapıdadır. En ufak bir umut ve barış ortamı ile ilgili his ile Van rahatlıkla eski günlerine dönebilecektir.

 

 

AKLISELİME DAVET...

Peki Çözüm nedir? Tarafların yapması gereken ya da?

Biz bu noktada Hükümetin de HDP’nin de aklıselim davranmasını söylüyoruz. Bu çatışma algısına son verilmeli ve uzlaşmacı, iletişimi güçlü bir dil kullanılarak problem çözülmeli.  Türkiye’de artık silahın, çatışmanın sürdürülebilir olmadığını biz tahmin ediyoruz. Eninde sonunda aklıselimin galip geleceğine inanıyoruz. Türkiye bütün sorunlarını parlamento çatısı altında demokratik bir anayasa ile çözer. Türkiye kendi sorunlarını kendi içerisinde çözebilecek güçte ve kudrette bir ülkedir. Türkiye siyaset kurumu muhalefetiyle, iktidarıyla oturmuş bir düzeyde. Haliyle bu çözülmeyecek bir mesele değil.

 

Van çatışmalı süreçle birlikte 2011 depreminden kaynaklı bir kriz de yaşıyor... Yani Van’ın bir de kendine has bir krizi var. Sizce bu krizden nasıl kurtulacağız peki?

Benim yaşım 47. Bu 47 yaşıma yaklaşık 5 deprem sığdı. Her 10 yılda bir deprem. Çaldıran depremini yaşadım, Marmara’yı yaşadım, Muradiye’yi ve Van’daki 2 depremi yaşandım. 2011’deki iki büyük deprem gibisini ve sonrasındaki belirsizliği ve kaygı verici bu 5 deprem sonrasında hiç görmedim. Ama buna rağmen şu an yaşadığımız tedirginliğin ve krizin sebebinin sadece bu olduğunu düşünmüyorum. Bu algı tekrar savaş, çatışmaya dönülmesi durumunda yaşanacak kaygılardır. Düşündüğünüzde evet doğrudur deprem sıkıntı yaşattı ama bizim daha büyük sorunumuz bence ülke olarak yaşadığımız kriz.

 

“ÇATIŞMALAR BİTERSE KRİZ DE BİTER!”

Yani krizi daha büyük boyutlara taşıyan şey yine şu an yaşanan çatışmalı süreç mi?

Evet. Biz Van’da ve bölgede bu çatışma ve diğer sorunlardan dolayı katmerli bir kriz yaşıyoruz. Bu da tedirginliği daha büyük boyutlara ulaştırıyor. Bunun nedeni biriken sorunlardır. Ekonomi aslında bu kadar kırılgan olmamalı. Van’da çok fazla gücünün üzerinde kredi kullanan, sermayesinin yüzde 80’lere varan kısmını kredi ile oluşturan bir kesim var. Van’da bir büyüme var ama organik değil. Haliyle hormonal büyüme kırılganlık getiriyor. Van’da bu noktada ciddi bir kredi kullandı. Bu konutta da, işyerinde de, araçta da böyle oldu. İştah kabartan krediler kent ekonomisini de zora soktu.

 

Çatışmalar biterse kriz de biter mi öyleyse?

Kısa vadede evet. Çatışma söylemlerinin sonra ermesiyle aynen böyle olacak. Bu olursa çok büyük canlanmalar olacak. Çözüm sürecinin iyi gittiği dönemde yaşananlar buna bir örnek. Haliyle barış ve huzur gelirse inşaat, tarım ve hayvancılık yeniden canlanma olacak ve Van eski günlerine dönecek.

 

Peki ya şu an biriken dağ gibi borçlar... Esnaflar kredilere yöneldi, kredilere başvuruldu. Bunlar da ödenmez hale gelirken, vergi-SGK ödemeleri başlayınca sıkıntılar oldu... Bu noktada nasıl bir müdahale olacak?

Bu noktada çok şey önerilebilir ama en önemli şey ‘uzlaşı’dır. Sorunların bir masa etrafında çözülmesidir. Çatışmaların sona ermesi, huzur gelmesiyle kent esnafına dönülür ve esnafın sorunu çözülür. Esnafın durumu ise faizsiz uzun vadeli kredilerle bu yerel kriz atlatılabilir. Bir de şu var. Kriz ve sıkıntılı dönemlerde insanlar para harcamak istemez. Alım gücü var ama tedirginlik de var. Bu hava dağılırsa insanlar yeniden sıcak para da koyacaktır piyasaya. Bunun için de devlet vatandaşın yanında olduğunu htirmelidir. Devlet yatırımcı ve üreticinin yanında olmalı. 2 depremden etkilendiğimiz kadar biz çatışmalı süreçten etkilendik aslında.  KOSGEB kredilerini ödemedi mi Van? Ödedik bitirdik. Ve bu huzur ve barışın olduğu ortamda oldu.

 

“BİZ BUNLARI HAKETMİYORUZ!”

Aslında Van’daki sıkıntı şu an nakit sıkıntısı olmadığı ile ilgili değil. Herkeste nakit var. Ama bu tedirginlik insanların para harcamasına engel oluyor. İnsanlar psikolojisi duruma geldi. Bu çatışmalar insanların bir yerlere gidip bir çay içmesine, bir şeyler yemesine engel olur hale geldi. Yeter artık. Bu çatışmalı durumdan artık vazgeçilmeli. Biz bunu hak etmiyoruz. Bu halk bunu hak etmiyor. Herkes artık işine gücüne dönmeli.

 

VAN’IN KALICI ÇÖZÜMLERE İHTİYACI VAR!

Peki ya vergi terkini? Vergi terkini bir dönem sizin de konuşmalarınızın ve eleştirilerinizin konusu oldu? Van’da ciddi bir vergi sıkıntısı var? Sizce vergi terkini bu krizde bir çözüm değil mi?

Bu durum geçmiş 4 yıldan beri bizim ticaret odamızın üstünde durduğu bir konu. Van’ın vergi borçlarının terkin edilmesi Van için mutlak bir haktı! Buna diyecek bir şey yok. Ama bunun altyapısının olmadığı ile ilgili bir takım sorunlar olduğunu düşünüyorum. Sakarya, Kocaeli depremi örnek veriliyor ama durum çok farklı. Belli iş yerleri ile ilgili terkin, belli dönemlerde yapılmıştır. Haliyle bunu Van’la doğru bir şekilde bağdaştırmak ve olacak şeyler üzerinden konuşulması lazım. 4 yıldır bu hep dillendiriliyor ve ister istemez esnaf umutlanıyor. Esnafa boş yere umut verilmemeli. Olacaksa da bu nihayete erene kadar kapılı kapılar altında olmalı. Bakınız bu 1 milyara yakın bir para ve bu devlet için bir şey de değil. Yani istenirse terkin edilir de ama devlet yapmıyorsa bunun yerine kenti kalkındıracak kalıcı çözümler üzerinde durulmalı. Bu geçici bir çözüm bizim istediğimiz kalıcı çözümler olması.

 

VERGİ TERKİNİ HAKTIR AMA...

Kalıcı çözüm noktasında yetkili isimler ne öneriyor? Vergi terkini olmayacaksa başka ne yapılabilir?

Bizim yaptığımız görüşmelerde 2011-2012 borçlarının tahakkuk ettiği, bunların ülke bütçesine girdiği ve affedilemeyeceği ile ilgili somut söylemler var. Bize söylenen de farklı söylemlerle gitmemiz. Örneğin faizlerin silinmesi, yapılandırılması gibi... Dolayısıyla bununla ilgili bize söylenen, bunun yeniden düşünülerek başka bir taleple gelinmesi. Benim önerim nedir derseniz, vergide üretici için indirime gidilmesidir. Vergi borçlarının silinmesi bir kerelik fakat dediğim durum kent için kalıcıdır. Bu kentte insanlar 100 bin kazansa 20 bin TL vergi veriyor. Bu kalkınmada oldukça geri olan Van için doğru değil. Ama yüzde 5 gibi bir vergi uygulanırsa hem insanlar vergisini öder, hem daha ciddi bir gelir elde edilmiş olur hem de bölgenin kredibilitesi düzelir. Masraflarda KDV yüzde 18 değil 8 olsun. Bu olsun ki bölgenin rekabet gücü olsun. SGK’da yüzde 50 indirime gidin ki insanlar işçi çalıştırsın. Bir işçinin maliyeti 2500 TL’ye kadar çıktı. Bunu Van’da 10 kişi çalıştıran bir firma ayda 25 bin TL kazanarak sağlaması lazım. Yıllık düşündüğünüzde 2 milyon ciro yapacaksınız ki bunu sağlayabilesiniz. Van’da kim 2 milyon ciro yapıyor ki? Haliyle, benim önermelerim daha farklı. Karşı çıkmıyorum yani. Vergi terkini haktır ama olmayınca da çok sulandırıldı. O yüzden karşı çıktım. Kentin içinde bulunduğu bu krizden çıkmanın başka yolları da var. Bunları da konuşmak lazım.

 

“VAN’I KRİZDEN KURTARMANIN YOLU...”

Nedir çözüm? Neler yapılmalı Van için?

Kesinlikle Van için sicil affı olması gerekiyor. Vergiler affedilecekse affedilmesi diğer şekilde yapılandırılıp faizlerinin silinmesi gerekiyor. Yani bunun artık bir kangren haline dönüşmemesi lazım. Yine çözüm sürecinin tekrar devreye girmesi gerekiyor. Faizsiz, KOSGEB kredisi niteliğinde 100-500 bin arasında krediler sağlanmalıdır. Bunun ardından da bankaların ön yargıları, eksperlerin doğru rayiç bedeli biçmemeleri gibi konular konuşulur. Tüm bunların ardından da makro projeler konuşulur. Nedir bu Çevre Yolu’dur. Şahsen biz Çevre Yolu’nun Van için bir yılan hikayesine dönmesini kabul etmiyoruz. Bir devlet, bir belediye 41 kilometrelik yolda bu kadar çözümsüz olamaz, olmamalı. Çevre Yolu ile birlikte OSB’de lojistik köy, demiryolları ağları örülmeli. Ki bunun da çalışmaları yapılmış. Kıyı şeridi, parklar gibi ciddi projeler hazırlanmalı ve dünya bankaları üzerinden bu finansmanlar sağlanmalı. Yeter ki bu projeleri yapacak irade olsun.

 

 

“BELEDİYELER HALKA KOLAYLIK SAĞLAMALI”

Hükümet kadar yereldeki dinamiklerin de yapması gerekenler var. Buna da değinmek gerekiyor. Kentteki imar ve katılım bedeli harçları da çok yüksek ha keza. Ben bunu Mühendisler Odası’nda da söyledim. Van en pahalı kentlerden bile 2 kat daha fazla harç ödüyor. Van’ın kalkınması için olması gereken en düşük kentten bile yüzde 50 düşük olmasıydı. Çünkü Van yoksul, Van işsiz. Van’ın yüzde 80’i yoksul bir kent. Bu kent için yeni projeler üretilmeli. Yereller de devletin yapması gereken bu bedellerde Van’a kolaylıklar sağlaması lazım. Van Büyükşehir Belediyesi yılda 200 ruhsat veriyorsa bu kolaylıkları sağlarsa 1500 ruhsat verecek. Haliyle daha çok gelir elde edecek.

 

“VAN’IN YIĞINLA SORUNU VAR!”

Önemli konulara değiniyorsunuz. Önemli soranlarla ilgili görüşleriniz var. Peki şöyle bir soru sormak gerekirse... Sizce Van’ın şu andaki en büyük sıkıntıları neler?

Van’ın yığınla sorunları var. Van’ın yığınla yapılması gereken sorunları var. Maalesef top hep taca atılıyor. Somut bir proje oluşturan bir yapı yok. Van’ın en büyük talihsizliği de budur. Van’ın önemli sorunlarına parmak basılmalı ve çözüm kovalanmalı. Sadece lafta bir şeyler söyleyip unutulmamalı... Bu kentin en büyük talihsizliği, sorunların ilgisiyle görüşüp tartışmada çözüm yoluna gitmememiz. Sanki Mehdi gelip bizi kurtaracak gibi düşünüyoruz, her önümüze geleni de Mehdi gibi görüyoruz. Çözüm de bulamıyoruz. Bir masa etrafında toplanıp bunları dile getirmek en azından önceliklerine göre bunları ortaklaştırmak gerekiyor. Ben ortaklık kültürünü önemsiyorum. Kentin sorunlarını ortaklaştırdığımız bir platformda konuşup ilgili isimlere önermemiz gerekiyor. Bu kente yapılabilecek en büyük zulüm bireysel menfaatlerdir.

 

“GÜÇ BİRLİĞİ TARIHI BİR SORUMLULUK PROJESİ”

Bu noktada Van Güç Birliği Platformu bir adım olabilir mi?

Ben Güç Birliği’ni ciddi manada önemsiyorum. Bunun oluşumuna baktığınızda kentte kimse ötekileştirilmemiş ve herkese çağrıda bulunulmuş. Çok değerli buluyorum. Ben hem mütevelli heyeti, hem yönetim kurulu hem de 3 komisyonda yer alıyorum. Önemli çalışmalar yürütülüyor şimdi farklı komisyonlarda. Burada bahsettiğimiz sorunları konuşuyoruz. Bunları somutlaştırıp yönetim heyeti aracılığı ile mütevelli heyete gönderiyoruz. Ki bunu ciddi manadaki kent dinamikleri ile yapıyoruz. Herkesin katıldığı bir masa bu. Bu noktada Van kentinin sorunları nedir konusunda en azından elimizde somut deliller ve raporların olduğu çalışmalar oluşuyor. Her şey projesiyle konuşuluyor. Bazen saatlerce bir konuyu konuşup oylamalar, tartışmalar yapıyoruz. Tüm bunları biz kamuoyu ile de paylaşacağız.

 

Peki yerel yöneticilerin, belediyelerin olmaması eksiklik değil mi?

Elbette... Ki bu çokça da konuşuldu tartışıldı. Yerel ile ilgili sorunlar için ben yönetime şu öneride bulundum. Eğer yereldeki muhataplar bu toplantılara dahil olmuyorsa biz burada yerel yönetimler ile ilgili çıkan sorunları muhataplarına iletmek için de bir komisyon kuralım ve kendilerine gidelim. Bu noktada yerelle ilgili sorunları da kendilerine iletelim. Onların cevaplarını alalım. Bu böyle çözülebilir ancak. Mesela biz imar harçları ile ilgili konuşuyoruz. Düşmesi gerektiğini söylüyoruz ama orada bir muhatabımız yok. Haliyle kendi kendimize konuşuyoruz. Onlardan birisinin olması gerekiyor. Sahil yolu konuşuyoruz ama ha keza cevap alamıyoruz. Sonuç itibariyle bence bu çok tarihi bir sorumluluk ve görevdir. Kente sahip çıkma ile ilgili önemli bir görevdir. Bu sorumlulukla katılmak gerekiyor. Şahsen ben büyük bir heyecanla katılıyorum bu toplantılara.

 

“BUNLARI YAPMAK BELEDİYENİN BOYNUNUN BORCU...”

Yerel yönetimlerden konuşmuşken? Bu anlamda yerel dinamikler bu süreçte nasıl sorumluluklar yüklenebilir?

İmar harçları konusunda kolaylık sağlanmalı dedik. Fakat yerel dinamiklerin ekonomiye dolaylı olarak katkı sağlayacağı çok şey var. Örneğin belediyenin Van’da kent meydanı, trafiğe kapalı caddeler oluşturması gerekiyor. Yeni yaşam alanları açılmalı, mega center’ler oluşturulmalı. Bunlar da yerelin boynunun borcudur. Bunlar kente yatırımcı da getirecek şeyler, hizmet olması yanında. Bizim göl kıyı şeridimizin oluşturulması gerekiyor ha keza... Bu cennet toprakların ekonomiye dönüştürülmesi lazım. Büyükşehir proje yapacak! Kent kimliği oluşturmak için bir meydanınız yoksa siz büyükşehir olduğunuzu söyleyemezseniz. Bizim kentimizin bir meydanı yok. Yeşili bol olan, kenti simgeleyen, kent kültürünü ortaya koyan bir meydan olmaması ciddi bir eksik. Van’da bazı caddelerin trafiğe kapatılıp yeni caddelere kavuşması gerekiyor. Tüm bunlar da yine ortak akılla masaya konulması gerekiyor. İlgili isimle de çözülmesi gerekiyor.

 

HAVALİMANI DA OTOGAR DA KAPIKÖY DE VAN’A YAKIŞMIYOR!...

Büyükşehir demişken. Van’ın havalimanı ile ilgili sosyal medyada sert eleştirilerde bulundunuz. Tepkinizin nedeni ne?

Bakınız Van havalimanı insanların kente gelirken gördüğü ilk mekandır. Bu havalimanı Van’a yakışmıyor. 3’üncü dünya ülkelerinde gördüğünüz bir hava limanından farkı yok. Kafetaryası, bekleme salonu, turnikesi, otoparkı hepsi sıkıntılı. Bu kadar yenileme yapılmışken yapılması gereken çok şey vardı. Otoparkların en az yarım saat ücretsiz olması gerekiyor bir kere. Trafik polisi orada sürekli bekleyen araçların alandan uzaklaştırmak düdük çalıp duruyor. Bu yakışan bir görüntü değil. Yine havalimanı kavşağına alt geçit yapılmalı. THY 1,9 milyar TL net kar açıkladı. Van’ın burada payı yok mu? Van’da da her yıl milyona yakın yolcu gidiyor. Van’daki yolcu değil de İstanbul’daki yolcu mu? Van niye 10-15 metrekarelik bir havalimanında sıkışsın ki? Niye 3-4 uçak yolcusu bir salonda kan ter içinde doluşsun. Bu neden yaşatılıyor? Van’ın sahibi yok. Van’ı sahiplenen yok. VIP geçişlerinden geçenler bir halkın içine geçsinler. Siz VIP’ten geçince bunları görmezsiniz. Bu kent bunları hak etmiyor. Bu kentin sırtından geçinenler bu kente sahip çıkmalı. Üstelik bu saydığım manzara otogarda da böyle, Kapıköy’de de böyle. Ne sınır kapıları Van’a yakışıyor ne de terminal ne de otogar.

 

Kapıköy demişken, bu konuda ne durumdayız?

Nasıl Van’ın havalimanı Van’a yakışmıyorsa Kapıköy’ün hali de Van’a yakışmıyor. Bu konuda yine işin muhataplarına ciddi görevler düşüyor. Örneğin bu konuda sorumlu Van TSO. TOBB gelip para kazanamıyorum deyip Kapıköy’ün modernizasyonunu yapmıyor. Bunu TOBB’a anlatmak gerekiyor. Bizim sınır kapımızı ertelemeden acilen gelip modernize etmesi, Van’a yakışan bir kapının tamamlanması gerekiyor. Bakınız kapımız var ama kentimizin ithalat, ihracata bizim üzerimizden görülmüyor. Ya Gaziantep’tir, ya Urfa’dır, ya Hakkari’dir. Van kayıt dışına itilmiş, Van’a ciddi bir lojistik merkezi lazım. Van’ın 6 ülkeye rahat ithalat-ihracat yapılması için karayolları, tren yolları yapılması lazım. Van 500 km’de 6 ülkeye ulaşabilir bunun bizim değerlendirmemiz lazım. Bunu yerel ve merkezi yönetimler altyapıları sağlayarak yapacak. Bunu yapacaksınız ki ticaret oluşsun, kültür oluşsun.

 

8 AYDA OSB’DE NELER DEĞİŞTİ?

Yeniden OSB’ye dönelim... Göreve geldiğiniz günden bu yana OSB’de neler yaptınız, neleri değiştirdiniz?

Dediğim gibi OSB bizim akciğerlerimiz. Haliyle dediğim bu vergi indirimleri, sicil afları, krediler hepsi bizler için de geçerli ve bizim de çözüm beklediğimiz konular. Ben şahsen OSB’nin yönetimine aday olunca çok ciddi bir enerji ile yola çıktım. Çok iddialı geldim ve biz 8 aya çok şey sığdırdık. Örneğin bizim en büyük sorunumuz toplu taşımaydı, büyükşehir ile konuştuk onların da desteği ile bunu çözdük. Bu konuda onlar da ciddi manada kolaylık sağladı. Akabinde biz genişletme çalışmalarına başladık 4’üncü etabın alt yapı, üst yapı çalışmalarını bitirdik. 2015’te de ihaleye çıktı, Mart sonu gibi de orda inşaat çalışmaları başlayacak. Diğer taraftan 20 yıldan beri hiç bir fabrikanın nerde olduğu ile ilgili bir şey yoktu. Biz OSB’de yön tabelalarını yerleştirdik. Bakanlıkta yine 3500 metrekare üzerinde yapılacak modern idari binayı bütçeye koyduk. İnşallah bu yıl yeni OSB hizmet binası yapılacak. OSB’nin 7/24 izlenmesini sağlayacak, güneş enerjisi ile çalışacak kamera merkezi çalışmalarını başlatıyoruz.

 

“TEKSTİLKENT HAKSIZ ELEŞTİRİLERE MARUZ KALDI”

Biz Fuar ve Kongre Merkezi’nin mali işleri DAKA’daydı ama işlemlerin takip edilmesi bizdeydi. Oranın kanalizasyon hattının döşenmesi ve çevre düzenlenmesini yaptık. İnşa faaliyetlerinin de yüzde 80’nini bitirdik. Fuar Kongre Merkezi’nin iç tefrişatının ihalesini de yaptık. Bahar da burada tamamlanmış olacak. Ha keza Tekstil Kent’in de tüm bu çalışmalarını yaptık. Tekstil Kent bir takım eleştirilere maruz kaldı. Yer seçimi eleştirilebilir ama çok ciddi teknik destekler yapıldı. Ciddi üreticiler yüzlerce kişiyi istihdam eden yatırımlar yapıyor. 10 bin kişiye varacak bir istihdam hedefleniyor nihayetinde. Bu yüzden Van’ın önyargılarından arınıp buraları sahiplenmesi gerekiyor. Tekstil Kent de, Fuar Kongre Merkezi de Van’ın değeridir.

 

Son olarak, hedefiniz nedir?

Hedefimiz 10 yıl içinde OSB’yi 5 etapta 500 fabrikaya ve 50 bin çalışana ulaştırmaktır. Ciddi bir iddiamız var. İnşallah bu bize nasip olacak. Bununla ilgili çalışmalarımızı da yürütüyoruz. Van’ı marka değerlerin üretildiği bir kent haline getireceğiz. Bunun için de üniversite ile ciddi AR-GE çalışmaları da yapıyoruz. Biz OSB’yi sürekli genişleterek Van’daki işsizliğe çare olmak ve ekonomiye hareketlilik getirmek için çalışmaya devam edeceğiz.

 

Teşekkür ederim Sayın Başkan...

Böyle bir söyleşi ve sohbet için ben teşekkür ederim. Sizin gazetecilik çizginizi ve babadan gelen ve kendinize manevi sorumluluk olarak hiniz bu mücadelenizi çok kıymetli buluyorum. Ciddi köklere sahipsiniz. Bunlara sahip çıkarak objektif habercilik yapan bir gazetenin olmasını memnuniyetle karşılıyorum. Bu anlamda her zaman tarafsız ve özgür basının yanında olduğumu da belirtmek istiyorum.


SÖYLEŞİ: ÖMER AYTAÇ AYKAÇ- ŞEHRİVAN ÖZEL

Editör: TE Bilisim