1 Kasım’da yapılması beklenen seçim partileri harekete geçirirken son yıllarda bölgeden adeta silinen CHP, doğuya hızlı bir giriş yaptı. 2011 yılında 11 bin civarındaki oyunu geçtiğimiz Haziran ayında 4 bin 800’lere kadar düşüren CHP, Kürt seçmenle buluşmak üzere adeta çıkarma yaparken 3 önemli isim de dün Van’daydı. Kentin önemli STK’ları ile görüşen milletvekilleri, “Eski CHP değiliz.” Mesajı verdi. O isimler Van’a dair önemli mesajlar paylaşmayı da ihmal etmedi…

 

ANLAŞAMIYORSAK BİZE OY VERMEYİN!

7 Haziran seçimleri sonrası kurulamayan hükümet 1 Kasım’da erken seçimin yolunu açarken partiler kısa süre sonra yapılacak seçim için kolları sıvadı. Seçim hükümetinin kurulmasına paralele olarak seçim çalışmaları da start alırken CHP yıllardır çekildiği Doğu ve Güneydoğu’ya yeniden döndü. Son seçimlerde de adeta bölgede silinen CHP, sahaya erken inen parti olurken 3 milletvekili ile Van’da temaslarda bulundu. Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Antalya Milletvekili ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, İstanbul Milletvekili Ali Şeker ile Van’a çıkarma yapan CHP, kentteki önemli STK’lar ile buluştu. Van Valiliği, Van Büyükşehir Belediyesi, Van TSO, Van ESOB gibi önemli STK’lar ile buluşan CHP heyetinin son durağı ise Vangölü Gazeteciler Cemiyeti oldu. CHP milletvekilleri il ve ilçe teşkilatları beraber gerçekleştirdikleri ziyaretti VGC ziyaretinde Yönetim Kurulu Başkanı Osmen Bekleyen, Başkan Yardımcısı Şükrü Akyüz, Genel Sekreter Ömer Aytaç Aykaç, yönetim kurulu üyeleri Fatih Sevinç ve Yılmaz Tekin tarafından karşılandı. Karşılıklı bilgi alışverişi şeklinde geçen görüşmede gazetecilerin değerlendirmelerinin ardından milletvekilleri yaptıkları görüşmelerden edindikleri izlenimleri paylaştı.

 

SAĞLAR: 15 YILDIR BÖLGEDEN ÇEKİLMİŞTİK!..

Gazetecilerle yapılan değerlendirmelerin ardından bölgede CHP’nin varlığını yeniden sorgulaması ve halka kendisini daha iyi anlatması yönündeki söylemlerden sonra Mersin Milletvekili Fikri Sağlar şu ifadeleri kullandı. “Evet, biz 15 yıldır doğrudan doğruya bu bölgeden çekildik. Bu bir gerçek. Ama Sayın Kılıçdaroğlu ile başlayan süreçte artık bir şeyler değişiyor. Son yapılan seçimlerde ortaya çıkan tabloyu iyi okuduk. Dolayısıyla şimdi yeni bir sürece gidiyoruz. 1 Kasım’da seçim var. Dolayısıyla 31 Eylül’den itibaren de takvim başlıyor. Biz de CHP milletvekilleri olarak tüm Türkiye’ye yayıldık. Biz de Van’da olmak istedik. Van’da büyük STK’lar ile bir araya geldik, Vali ve Belediye Başkanlarını ziyaret ettik. Van’la ilgili bilgiler topladık. Ve önümüzdeki seçimlerde de bu veriler doğrultusunda ciddi işler yapacağımıza inanıyoruz.” Dedi.

 

Sağlar, bu seçimlerde 30 yıl öncesi seçim stratejisine geri dönerek her seçmen ile birebir buluşacaklarını belirterek, kendilerini daha inandırıcı kılacak temaslar kuracaklarını belirtti. Sağlar, konuşmasında ayrıca; “Biz 13 yıldır demokrasiyi yok eden bir anlayışı yok etmek istiyoruz. 7 Haziran’da da amacımız buydu. Ama Türkiye 7 Haziran’da da yine kandırıldı. Tabi bunun suçlusu halk değil. Bizim de yanlışlarımız var. Belki de bir şeyler anlatılamadı. Siyasetçilerin anlaşabilenleri de vardı ama demokrasi isteyen, özgürlükten eşitlikten yana olan siyasi partileri de halk desteklemedi. Bunun sorumlusu sadece siyasetçi değil. Tamam kendini ifade edemediği için örgütlenemediği için eksiğiz ama yurttaş da gerçekle, yalanın arasına ayırabilecek bir noktada bulunmuyor maalesef. Burada da ciddi bir algı oyunu var. Burada da halk kullanılıyor işte. Biz şimdi örgütümüzü 30 yıl önceki gibi yönlendiriyoruz. Her eve gireceğiz, her sokağa gidip kendimizi anlatacağız. Bu ülkede barış olmazsa ekonomi, kültürel gelişme, sosyal yaşam olmaz. Bunu anlatacağız işte.” Dedi.

 

“AKP KOALİSYON İSTEMEDİ”

Bir türlü gerçekleşeyen ve ülkeyi erken seçime götüren süreci de anlatan Sağlar, bu noktaya gelinmesinin müsebbibinin AK Parti olduğuna değinerek; “Biz 39 gün sabırla koalisyon kurmak için uğraştık. Her türlü konuyu konuştuk. İlk gün Davutoğlu, bize geldiğinde şunu söylüyor: Geniş tabanlı bir hükümet kurulacaksa, dört yıl boyunca reform hükümeti olarak çalışacaksa ve tamamen karşılıkla güvene dayanacaksa biz bu hükümette varız. Davutoğlu da hemen görüşmelere başlayalım diyor. 35 saat görüşüyorlar. Sonra Davutoğlu gelip diyor ki ben sizinle koalisyon hükümeti kırmak istemiyorum bir seçim hükümeti kuralım. Kılıçdaroğlu ise ilk gün ne dediyse onu da söyledi. Ama onlar masadan kaçırmaya çalışıyorlar. Hem Erdoğan hem Davutoğlu da hem CHP ile hem MHP ile görüştüklerini söyleyerek her yolu denedikleri mesajını veriyorlar. Biz buna rağmen ülke için, kan dökülmemesi için masadan kalkmadık. Kaltığımızın ertesi günü de Suruç katliamı oldu. Ardından 2 polis Ceylanpınar’da kurşunlandı ki PKK’nın şimdiye kadar böyle bir eylemi yok. Bunlar da gösteriyor ki derin bir operasyon yaşandı. Tüm bunlardan dolayı da 1 Kasım’da ülkeyi seçime götürüyorlar. Tek başına iktidar çıkana kadar seçim yaptıracağı fikrine sahip olmak için insanın gözünü kan bürümüş olması lazım. Ama böyle yaptılar ve koalisyon kurmadılar.”

 

“SANDIK DEĞİL CAN GÜVENLİĞİ YOK!”

Başlayan çatışmaların Van ve bölgeye ciddi zararlar verdiğine değinen Sağlar, bölgede yaptıkları tüm görüşmelerde ‘barış’ söylemlerinin eksik olmadığını gördüklerini belirtti. Seçime giderken siyasilerin silahları susturacak politika uygulaması gerektiğine değinen Sağlar, bölgede sandık güvenliğinin değil bu ortamda can güvenliğinin konuşulması gerektiğini vurguladı. Sağlar; “Van’da bir deprem yaşandı. Deprem sonrası yapılan yardımlar burayı kalkındıracağına birilerini zengin etmiş. Ekonomik olarak büyük bir çöküş başlamış. Siyasi olarak büyük farklılıklar yaşanmaya başlamış. Ama gördüğümüz esas sıkıntı burada tahriklerin olduğu. Burada insanların arasında çatışma çıkarılmaya çalışılıyor, uyuşturucu, silah kullanımı arttı. Van kendine hiç yakışmayan bir konuma girdi. Tüm bunlar bize aktarıldı. Son zamanlarda ha keza İran ciddi bir Pazar yaratıyorken, iyi bir ekonomik döngü varken birileri bir anda düğmeye bastı ve her şey bir anda bozuldu. Şimdi yine ölümler var kan var göz yaşı var. Siyasi partilerin bu savaşı durduracak politikayı hemen hayata geçirmesi lazım. Bun oktada HDP’nin amasız, fakatsız silah bırakmayı, devletin de kışkırtan değil güvenliği sağlayan ve vatandaşının yanında olan bir tutum sergilemesi lazım. Aksi takdirde ne ekonomi olur ne turizm olur. Şimdi hükümet diyor ki önceliğimiz sandıkları korumak. Ya bırakın sandık korumayı burada insanların önce can güvenliğini sağlayacaksınız. Eğer demokrasiyi sağlayamazsanız bu seçimlerde sandığı korumanın bir anlamı yok. Yani burada insanlar neredeyse sandığa bile gitmeyeceğini söylüyor. Hal böyle olunca ortaya nasıl bir demokrasi çıkacak ki?” dedi.

 

“KAFATASÇI ZİHNİYET MECLİSE GİRMEMELİ”

“Kürt sorunun çözümü için somut öneri nedir? Öcalan ile araya mesafe konulursa bu nasıl olacak?” şeklindeki bir soruyu yanıtlayan Sağlar; “Biz Kürt sorununun çözümünü demokratik parlamenter sistemde parlamentoda olduğunu söylüyoruz. Her konunun mecliste tartışılarak, yasalaşarak ve karşılıklı güveninin gerçekleşmesi ile olacağını düşünüyoruz. Ne konuşulduğunu bilmediğiniz görüşmeler Kürt sorununu çözmez. HDP’liler de dahil olmak üzere gerçekleri bilmiyorlar ki? Çünkü barış süreci diye adlandırılan süreç kişiler arasında geçen bir süreç. Oysa toplumun bildiği, kabul ettiği kucakladığı bir süreç olsaydı bir daha geri dönülmeyecek bir barış sağlanırdı. Niye bir anda düğmeye basılınca kan gölüne döndü? Çünkü kimse bir şey bilmiyor. Bizim kafamızdaki barış ile başkalarının kafasındaki barışı bilmiyorum. Meşru siyasette temsilci HDP ise bizim muhattabımız da HDP’dir. HDP de bunu bildiği için meclise parti olarak girdi. HDP oylarının üzerine yüzde 7 emanet koyarak meclise girdi. HDP’li olmayan insanların bile desteği ile HDP meclise girdi. Biz de bunu geçmişte SHP olarak HEP ile yaptık. Eğer o gün hatalar yapılmasaydı bugün de Türkiye yine kan gölüne dönmemiş olacaktı. Bu iş kanunla, yasa ile, anayasa ile olur. Biz bunu istiyoruz. Muhtemelen Öcalan’ın söylediklerinin dışında uygulamalar da oluyor. Ama bunu kimse bilmiyor ki? Siyaset arabulucu olmaktan çıkıp doğrudan yöneten olmalıdır. 1 Kasım bunu sağlamalı. 7 Haziran’da acaba barış sağlayacak HDP parlamentoya girer mi diye düşünülüyordu, gördük ki giriyor. Şimdi parlamentoda bu iş çözülebilir kararı verilmelidir 1 Kasım’da. Daha fazla milletvekili ile bu da sağlanmalıdır. Yani kafatasçı bir anlayışın, MHP’nin kandan beslenen anlayışının meclise girmemesi lazım.” Dedi.

 

AKAYDIN: AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI!

Ardından görüşlerini paylaşan Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın ise HDP’nin silah bırakma çağrısını desteklediklerini ancak Demirtaş’ın gerçek bir Türkiye partisi gerçek bir sol parti olarak bu seçimde daha iyi bir kazanım elde edebileceğini vurguladı. Önceki gün CHP’li Haluk Koç’un ‘Hükümet Öcalan’la arasına mesafe koymalı” yönündeki sözlerini değerlendiren Akaydın; “CHP, Türkiye’nin en köklü partisi olarak daima aklıselimin yanında oldu ve barıştan yana oldu. Bakın Suruç’ta derin devlet kokan bir katliam oldu. Biz araştırma önergesi verdik gelin araştıralım dedik ama iki partinin oyu ile bu reddedildi. Eskiden sorarlarlarsa Türkiye’nin en büyük sorunu ben Milli eğitim derdim, seçimden önce adalet derdim ama şimdi yine 90’lara döndük terör sorunu en büyük sorunu oldu. Bizim ciddi bir şekilde barışa ihtiyacımız var. Van ne kadar barışa ihtiyaç duyuyorsa Antalya’da o kadar ihtiyaç duyuyor. Herkesin aklını başına alması lazım. Biz bu 2 aylık süreçte ne kadar samimi olduğumuzu gösterdik. Tayyip Erdoğan yüzünden de bu çabalarımız maalesef görünmüyor. Şimdi yine 1 Kasım’da seçim var. Ama sağlıklı bir süreçte seçime gitmediğimiz için nelerle karşılaştığımızı bilmiyoruz. Çünkü at izi it izine karıştı! Hakikaten de Selçuklular dönemindeki bu deyiş aynen geçerli. Kimin örgütün kimin devletin adamı olduğu belli değil. Bulanık suda doğruyu bulmaya çalışıyoruz. Bunun için de yapılması gereken barış. HDP lideri Demirtaş’ın ‘Ne olursa olsun barış. Amasız fakatsız barış’ sözü çok hoşuma gitti. Çünkü silahın olduğu yerde hiçbir şeyi konuşamazsınız.

 

“DEMİRTAŞ’I DESTEKLİYORUZ AMA…”

Akaydın sözlerini şöyle sürdürdü; “Demokrasilerde çözüm yeri parlamentodur. Türkiye’de demokrasi yokken bile Atatürk savaşın en şiddetli yerinde meclisteki oturumlara katıldı, yeri geldi Sakarya’yı idare etti. Yani Dolmabahçe toplantısı, İmrali Görüşmesi, Oslo’nun demokraside yeri yok. Yıllardır HDP’nin meclise girmesi için barajın düşürülmesini savunan CHP’dir. Biz çünkü barış istiyoruz ve ölüme karşıyız. Bu kimin çocuğu olursa olsun. Ama demokraside parlamento terör örgütünün başı ile görüşmesi, meclise gidenler ile görüşür. Burada anlaşamıyorsak kusura bakmayın ama bize oy vermeyin o zaman. Biz Demirtaş’ı destekliyoruz ama diyoruz ki gel gerçek bir Türkiye partisi ol, gerçek bir sol demokrat ol o zaman yüzde 20 oy alırsın. Fikir farklılığımız olabilir ama bunları dikkate almazlarsa o yüzde 6’lık emanet oyu da kaybeder.”

 

ŞEKER: CHP’Yİ HALKA İYİ ANLATMAMIZ LAZIM!

CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ise yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: “CHP, adaylarının yüzde 85’ini ön seçim ile belirlemesi ile demokratikleşti ve halkın gerçek temsilcisini parlamentoya göndermesinin önünü açtı. Eskiden genel başkanlar merkezden gönderildiği için bölgeyi anlayamadı. Bu da bizim tabela partisi olmamıza neden oldu. Ama Kılıçdaroğlu’ndan sonra demokratikleşme adımları atıldı. Bunlar devrim niteliğinde kararlardı. Daha önce bizi buralarda göremezdiniz ama şimdi Van’a da geliyoruz, Zonguldak’a da gidiyoruz. Nerede bir mağduriyet varsa onu çözmeye çalışıyoruz. Bir değişim başladı ve bunu bizim halka daha iyi anlatmamız lazım. Buraya gelişimizin amacı da bu. Kimse bu saatten sonra ülkeye darbeyi kabul ettiremez. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. CHP doğru işler yapıyor bunun bölgede de karşılık gördüğünü yakında göreceğiz.”


ŞEHRİVAN HABER - ORHAN AŞAN

Editör: TE Bilisim