İranlı kaçakçı Senar Khaledi’yi ateş ederek öldüren askerler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına hükmedildi. Askeri savcılığın, jandarmaların yönlendirmesi üzerine yalan beyanda bulunduğu anlaşılan bir tanığın ifadesine dayanarak, bu kararı verdiği ortaya çıktı. Kararda, bu yalancı tanığa istinaden, “Kaçakçının köyden ateşlenen bir silah sonucunda ölmüş olabileceği” iddia edildi. Ayrıca kaçakçının, askerlerden çıkan mermi sonucunda öldüğü yönünde bir tespitin olmadığını ileri sürdü. Oysa sivil savcılıkta yürütülen soruşturmada, kaçakçıyı öldüren silahın 7. Hudut Bölük Komutanlığı’nın envanterine kayıtlı olduğu, uzman çavuş tarafından kullanıldığı ve silahın savcılıktan saklandığı saptanmıştı.

YALANCI TANIK İDDİASI

Van’ın Saray ilçesine bağlı Kapıköy köyünde 9 Ekim 2013’te, 50 asker kovaladıkları İranlı dört atlı kaçakçıya ateş etmiş ve içlerinden Senar Khaledi vurularak öldürülmüştü. Köylüler, Khaledi’nin askerlerce vurulduğunu söylemişti. Bu ifadelerden üç ay sonra, 30 Ocak 2014’te savcılığa başvuran Sirous Muhammadi adlı İranlı kişi, tanıklık yapacağını belirterek ifade vermişti. Muhammadi, Khaledi’nin kendi ‘üvey dayısı olduğunu’ savunmuştu. İfade tutanağında, “Rıza oğlu Sara’dan olma” ibaresi dışında yaşı, nüfus ve ikamet bilgileri bulunmayan Muhammadi, kendisinin de o gün kaçakçılar arasında olduğunu, askerlerin ateş etmediğini ileri sürmüş, “Maktulü asker vurmamıştır” demişti.

“KÖYDEN ATEŞLENEN SİLAHLA ÖLDÜ”

Khaledi’nin ölümüne ilişkin soruşturma yürüten Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Van Askeri Savcılığı bu ifadeye dayanarak, geçen 19 Kasım’da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. “Şüpheli” ve “Suç” hanesinin boş bırakıldığı kararda, Khaledi’nin öldürülmesine yol açan merminin askerlere ait silahlardan çıktığına dair bir tespit yapılamadığı iddia edildi. Sirous Muhammadi’nin tanıklığına istinaden “Kaçakçının köyden ateşlenen bir silah sonucunda ölmüş olabileceği” iddia edildi. “Dava açmaya yeterli delil olmadığı” ileri sürülerek, kovuşturmaya yer olmadığı belirtildi.

‘YALANCI TANIĞI ASKER TEMİN ETMİŞTİ’

Oysaki Khaledi’nin öldürülmesine ilişkin Saray Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yürütülen asıl soruşturmada, Sirous Muhammadi adlı tanığın yalancı tanıklık yaptığı açığa çıkmıştı. Khaledi’nin eşinin ve oğlunun avukatlığını yapan Mahmut Kaçan, bu kişinin ülkesinde eşini öldürdüğü için Türkiye ’ye kaçmış olduğunu ve Türkiye’de yakalandığı gün jandarmalarca savcılığa çıkarılarak, yalancı tanıklık yaptırılıp 13 Mart 2014’te salıverildiğini saptamıştı. Bunun üzerine Saray Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlatmış, bu kişinin yakalanmasına ilişkin belgeleri jandarmadan istemişti. Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Bülent Yılmaz tarafından savcılığa iki tutanak gönderilmişti. Birbiriyle çelişen iki tutanakta, bu kişinin yakalandığı gün kaçakcı cinayetine iliştin bilgi sahibi olduğundan hiç söz etmediği anlaşılmıştı.

‘SİLAH SAVCILIKTAN SAKLANDI’

Öte yandan, yine aynı soruşturma kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, sadece yalancı tanık bulmadığı, savcılıktan failleri gizlediği anlaşılmıştı. Khaledi’nin öldürülmesinden sonra savcılık kaçakçıların kovalandığı sırada görevli olan askerler ve silahlarının listesini istemişti. Aynı gün verilen yanıtta, 25 askerin görev yaptığı ve 51 el ateş edildiği bildirildi. Askerlerden 23’ünün G-3 marka, ikisinin de Yavuz 16 ve Shotgun marta tüfek kullandığı belirtildi. Fakat yapılan otopsi ve balistik inceleme sonucunda, Khaledi’yi öldüren silahın 7. Hudut Bölük Komutanlığı’nın envanterine ait AK47 model ve H1375 seri numaralı Kaleşnikof silah olduğu ortaya çıkmıştı. Silahın, askerlerce gönderilen listede yer almadığı ve savcılıktan saklandığı anlaşılmıştı. Silahın da 6. Hudut Alayı 2. Hudut Tabur Komutanlığı’nda görevli Uzman Çavuş Tuncay Şahin’e ait olduğu öğrenilmişti. Şahin’in isminin savcılıktan saklandığı belirlenmişti.


RADİKAL

Editör: TE Bilisim