Yıllarca AK Parti’nin kalesi olarak görülen, her seçim döneminde 2 numarada ilk olarak hatırlanan ilçe olan Erciş’te yaklaşık bir yıldır sıra dışı bir yönetim sergileniyor. AK Parti’nin en güvendiği ilçe iken farklı bir kadın olan Diba Keskin ve Abdurrahman Çağan eş başkanlarının girdiği seçim ile DBP’ye geçen Erciş, depremin en büyük gazisi olarak toparlanmaya çalışıyor. Keskin’in özellikle farklı bir yönetim anlayışıyla ön plana çıktığı ilçede halen iktidar-muhalefet kavgasının yaşandığı ilçe olma özelliği sürerken ilçe deprem sonrası devlet eliyle yapılması gereken yatırımlar ile belediyenin yapması gereken yatırımlar arasında da gidip geliyor. İşte hem politik hem de stratejik önemi ile birlikte sorunlarıyla da gündemden düşmeyen bu ilçeyi artık en iyi bilen isimlere sormak gerektiğini düşünerek ilçeyi idare eden isimlere sorduk. Diba Keskin ile yaptığımız söyleşide ilçenin sıkıntılarını dinleyip, yerel yönetimde nelerin değiştiğine şahitlik etti. Dönmeyen mor koltuk ile kendisini Türkiye’ye tanıtan ve 1 yıldır farklı bir yönetim anlayışı belirleyerek yerel yönetimin öne çıkan ismi olan Keskin ile ilçeye dair önemli sorunları konuştuk. İlçede tam anlamıyla hizmet vermedikleri için sürekli kentsel dönüşümden yakınan Keskin, en büyük sorunu bundan ibaret görürken diğer tüm merak edilenleri de Şehrivan aracılığı ile okuyucularla paylaşıyor. İşte Diba Keskin ile Erciş üzerine yaptığımız o söyleşi...

 

 

ŞEHRİVAN ÖZEL SÖYLEŞİ-MERAL YILDIZ

 

1 yılı aşkın bir süredir belediye başkanısınız. Üstelik farklı bir yönetim anlayışınız var. Halkla iç içesiniz. Tüm bunların yanında Ak Parti’nin yıllardır elinde olan ve kale diye anılan belediyeyi aldınız. Bu tarihte bir ilkti. DBP’nin belediyeyi alması halk tarafından nasıl karşılandı?

 

Bizden önce burada yönetici olanlar hep halka korku pompalıyordu. “BDP gelecek kendi istediği gibi çalışacak, kendi yandaşlarına çalışacak, aşiretlere çalışacak, buradaki yerli halka zulüm edecek” diye inanılmaz bir korku uyandırdılar halkta. Halkın içine korku pompalandı yıllarca. Evet, biz kazandık ama merkezdeki insanların üzerinde büyük bir korku uyandırdılar. Fakat biz bunu seçimdeki çalışmalarımızda birebir insanlarla görüşerek anlatılan hikâyelerin hiçbirinin gerçek olmadığını, olamayacağını anlattık. Çünkü DBP ilkesinde Türkiye’deki tüm etnik kökenli insanlarla kardeşlik esaslı yaşamak var. Halkların kardeş olduğunu ve partimizin esası olan halkların kardeşliğini savunduğunu ve bu mücadele için çalıştığını insanlara anlattık. Ve bizler bir yıldır bu konuda kesinlikle kimseye taviz vermedik. Zaman içerisinde aleyhimize gerçekleştirilen korku saygıya dönüştü. Çünkü Erciş belediyesinin kapıları ilk defa Erciş halkına açıldı. İlk defa halk bir güce sırtını güce dayamadan belediyeciliğin ne olduğunu gördü. Önceki belediyeler sürekli gücü esas alarak çalışmalar yaparken, bizler halkı esas alarak çalıştık. Sırtımızı halka dayadık ve bizde her kesimden insanlar var. Bizim kapımızdan kim olursa olsun adım attıktan sonra onlar bizim kardeşimizdir.

 

 

“BİZİ ÇOK KARALADILAR”

 

Siz seçimi kazandıktan sonra farklı tepkiler de oluştu. Hatırladığım kadarıyla bazı mahallelere hayvan dışkısı döküldü ve benzeri eylemler yapıldı. Bu tepkinin sebebi neydi?

Yıllarca burada güç sahibi olanlar kendi güçlerinin, ekonomilerinin, rantlarının çarklarını döndüren insanlar karşılarında halkın iradesini görünce sarsıldılar. Sarsılmanın ardından ‘Biz bu insanları nasıl karalayabiliriz, halkın gözünden nasıl düşürebiliriz’ diyerek bu tarz çirkinlikler yapıldı. Ama biz bu konuda kesinlikle kimseye taviz vermedik. Aslını öğrenmek için gidip insanlara sorun. Bizim adalet ve çalışkanlıktaki sarsılmaz irademizi gördükten sonra bu sefer o güç odakları bu sefer bizi insanların gözünden düşürmek için farklı farklı yollara başvurdular. İlk zamanlar hakkımızda inanılmaz dedikodular vardı. Söylenenleri duyduğumuzda dudağımız uçukluyordu. Bunlar zamanla değişti ve halk bizi tanıdı. Daha sonra temizlik, su konusunda halka hizmetin gitmesini engelleyecek bir şekilde bin türlü oyunlar oynandı. Ama hepsi geçti. Amaç bizi halkın gözünden düşürmek, bizi işlevsiz hale getirmekti. Defalarca mikrofonu aldık elimize dedik ki ‘Siz bizimle baş edemezsiniz. Çünkü bizim arkamızda halkın desteği var. Halkların kardeşliğini esas alan bir partiden geldik. Siz on defa kirletseniz biz yüz yirmi defa temizleriz’ dedik ve onlarda artık buna son vermeye başladı. Şu anda artık o tür çirkinlikler yaşanmıyor.

 

ERCİŞ BAŞKA YERLERE MAHKUM!

 

Bir yıl boyunca Erciş’e ne tür çalışmalar yaptınız?

Merkezde temizlik, su, yol, bakım, onarım, mahallelerde yeni yollar, stabilize çalışmaları gibi birçok çalışma yaptık. Ama ne yaparsak yapalım merkez bu halde olduğu müddetçe hizmetlerimiz maalesef görünmeyecek. Ulaşım ciddi anlamda büyük bir sorun ve biz tanesi 350 binden 5 tane 12 metrelik otobüs getirdik. Mayıs ayına kadar 10 tane otobüs daha getirmeyi planlıyoruz. Ulaşımda bayağı yol kat ettik. Ama insanlar hep şunu söylüyor ‘Peki benim dükkânım ne zaman yapılacak.’ Bir de Erciş bir zamanlar çevredeki ilçelere hizmet veren konumdayken şimdi başka yerlere mahkûm durumdadır. Bu da büyük bir ekonomik kayıptır. Ekonomik kayıp olduğu müddetçe insanları mutlu edemeyiz. Bu şehirde ticaretin canlanması iş yerlerinin yapılmasına ve kentsel dönüşümün acilen çözülmesi gerekiyor.

 

PROJELER HALK İLE PAYLAŞILACAK

 

Peki size engel olan bu kentsel dönüşüm hep önünüzü mü kapatacak? Bunun dışında siz bir şey yapamayacak mısınız? Sizin çıkışınızı gösterecek büyük projeleriniz yok mu?

Nisan 15 ya da 16’sından sonra açıklamayı düşündüğümüz projelerimiz var. Kasaplar çarşısı, peynirciler çarşısı yapıyoruz. Ama bu projelerimizi daha sonra ilan edeceğiz. Ama şunu söyleyeyim 12 ayrı projemiz var. Bunları 10 gün içerisinde açıklamayı planlıyoruz. Tüm halkı bir araya getirip basın karşısında projelerimizi açıklayacağız.

 

 

Su ile ilgili çalışmalar da yaptınız. Erciş’in atık su arıtma merkezi yıllardır çalışmıyordu. VASKİ’nin bunu yeniden düzenlemesiyle Van Gölü’nün rahat bir alacağını düşünebilir miyiz?

Erciş’in mevcut durumda inanılmaz bir su sorunu var. Kanalizasyon sorunu var. 8 ay içinde 65 kilometre kanalizasyon hattı çektik. Şimdide bizden önce başlayan ve dönemimizde sonuçlanması beklenen bir proje var. şuan da Yukarıışıklı’da eski su hatları değiştiriliyor. Erciş’in merkezinde 2 yüz kilometre yeni su hatları çekilecek. Buda 2 yıl içerisinde bitmesi gerekiyor. Arıtma tesisinin çalışmaları başladı. Yerinde inceledik. Arkadaşlar bize 8 ay içerisinde tamamlanacağını söyledi. Ciddi anlamda Erciş’in görünmeyen ama gerçekten elzem bir sorundur. Ve inşallah bizde artık Van Gölü’ne kirli su yerine temiz su akıtacağız. Ama tabi ki hali hazırda bazı sorunlar var. Yok dersek kendimizi kandırmış oluruz. Tesis yapıldıktan sonra 2060 yılına kadar hizmet verecek.

 

EN BÜYÜK DERT KENTSEL DÖNÜŞÜM!

 

Belediyeyi devraldığınızda ne kadar bir borç vardı. Şimdiye kadar ne kadarını ödediniz?

Belediye olarak 182 milyon borçla devraldık. Van’ın büyükşehir olmasıyla birçok kalem borcumuz büyükşehir belediyesine devredildi. Şimdiye kadar 12 milyonu ödedik. Diğerlerini de peyder pey ödeyeceğiz. İller bankasından Erciş Belediyesine yılda 26 milyon veriliyor. Biz bunun 12 milyonunu borçlara verdik.

 

 

Artık Erciş’e hakimsiniz ve yerel yönetimin tam içindesiniz. Bir belediye başkanı olarak baktığınızda Erciş’in en büyük sorunu nedir?

Kentsel dönüşüm. Bildiğiniz gibi 2011 yılında 2 büyük deprem yaşandı. Depremden sonra Çevre Şehircilik Bakanlığı buraya kentsel dönüşüm yapacağız diye Erciş halkına büyük bir umut vaat etti. Depremden sonra çalışmalara başlıyor. Ve 44 merkezde 44 hektarlık alanda orada yaşayan vatandaşlarla anlaşmalar yapıyor. Ve onların yerlerini onlardan alıyor. Ve 44 hektarlık alanı 3 etaba bölüyor. Birinci etap, ikinci etap ve üçüncü etap diye alanlara ayırıyor. Birinci etabın yüzde 85’ini kamulaştırıyor. İnsanlardan aldığı bu yerlerin bazısının karşılığında yapacağı alanda işletme açma, bazısına ise TOKİ’lerde daire veriyor. Buradaki halkın yüzde 85’i ile anlaşıyor ve bu anlaşmanın ardından 2012 yılında Erciş belediye meclisi, meclis kararıyla tüm yetkilerini Çevre Şehircilik Bakanlığına veriyor.  Onlarla anlaşma imzalayarak yetkilerini Çevre Şehircilik Bakanlığına diyor ve 44 hektarlık alanda belediyenin hiçbir yetkisi kalmıyor. Ve bundan sonra belediye halk ile yetkilerini Çevre Şehircilik Bakanlığı arasında taşeron görevi taşımaya başlıyor. Çevre Şehircilik Bakanlığı emir veriyor ve belediye gidip yapmak zorunda kalıyor.  Bu anlaşmayla birlikte Erciş halkının iradesi 2012 yılında bu 44 ve 110 hektarlık alanda yok sayılıyor. Halkın iradesi olduğu gibi Çevre Şehircilik Bakanlığına devrediliyor.

 

 

“BU ŞEHİR YIKINTI BİR ŞEHİR...”

İşin acı tarafı halk buna çok inanmak istemiyor ama biz resmi olarak yapılanları yayınladık. Depremin üzerinden 3 yıl geçti ama hala ilçede kentsel dönüşüm projesinin yapılacağı alanda en ufak bir çalışma yok. Çalışma olmadığı için de insanlar umutsuz, umutsuz ve tabiri caizse hala depremin travmasını yaşıyor. Çünkü hizmet yok. O alanda çalışma adında bir şey yok. Şehir hala yıkıntı halde. Şehrin kendine gelebilmesi için yeniden düzenleme yapılması gerekir. Yeniden bu binaların yapılması ve hayata kazandırılması lazım. İmarda düzeltmelere gidilmesi gerekiyor ama Erciş Belediyesinin tüm yetkileri Çevre Şehircilik Bakanlığına devredildiğinden kaynaklı çalışma yapılmıyor. Maalesef muallâk bir umutsuzlukla beklemek zorundayız. Bundan dolayı belediye olarak o alanda en ufak bir iş yeri açma, çalışma yürütmemiz imkânsız. Burada çalışma yapamadığımızdan dolayı diğer çalışmalarımız görünmüyor. Ne yaparsak yapalım bu şehir yıkıntı bir şehir. Bir diğer sorun Çevre Şehircilik Bakanlığıyla imzalanan bu protokolün bir süresi yok. Ama şu var çalışmaya başlandığında en az 2 yıl içinde bitirilmesi gerekiyor. Ama bu yıl mı başlarlar yoksa 10 yıl sonra mı bilemiyoruz.

 

 

“HAK SAHİBİ DEĞİLİZ, MAĞDURUZ!”

 

Peki bu deprem tablosu ne zaman son bulacak?

Biz ne kadar hizmet yaparsak yapalım merkez yıkıntı olduğu sürece insanların umutsuzluğu devam edecektir. Bizim insanlara önerimiz gidip dava açmaları. Çünkü onlar hak sahibi, biz maalesef hak sahibi değiliz. Erciş Belediyesi kendisi 55 dönümlük arazisini bir cami ve bir belediye hizmet binası karşılığı TOKİ’ye devretmiş. 8 yüz milyona yakın bir değeri olan bu yerleri 11 milyon değeri olan belediye hizmet binası ve cami karşılığı devretmiş. Şu anda hiçbir çalışma yapamıyoruz çünkü belediye tüm yetkilerini 2012 yılında Çevre Şehircilik Bakanlığına vermiş. AKP belediyesi yetkilerini meclis kararıyla Çevre Şehircilik Bakanlığına devretmiş. Biz şu anda hak sahibi değiliz ve mağdur durumdayız. Hak sahibi olan vatandaştır ve bizim vatandaşlara önerimiz dilekçe haklarını kullanıp dava etmeleridir. Sonuçta buranın kalınması lazım ve vatandaşlar mağdurlar. İşin bir diğer acı tarafı TOKİ’lerin taksitleri 15 Nisan’dan itibaren ödenmeye başlayacak. 5 binden fazla konut yapılmış nerden bakılsa 2 milyona yakın para her ay Erciş halkından TOKİ’nin kasasına girecek. Hizmetin olmadığı, ticaretin durduğu bir yerde her ay bu halkın cebinden 2 milyona yakın para çıkacak. Bu durumda halkın deprem travmasını üzerinden atması çok zor.

 

 

ÇÖZÜM SÜRECİ SANDIKTA!

 

Çözüm sürecine dair neler söyleyeceksiniz?

Çözüm süreci şu anda sandıkta halkı bekliyor. Mevcut iktidar süreci sandığa kilitledi. Türkiye’de halkların kardeşliğini isteyen, geleceğini isteyen, aydınlık isteyen tüm halkların desteği ile bizim barış sürecini sandıktan çıkarmamız gerekiyor. Ve bizler onu 7 Haziran’da sandıktan çıkaracağız.

 

 

DÖNMEYEN MOR KOLTUĞUN HİKAYESİ...

 

Dönmeyen mor koltuğun hikâyesini anlatır mısınız? 

Biz seçimlerden önce 33 kadın derneğinin katıldığı ‘Yerel yönetimlerde kadın temsiliyeti’ diye bir çalıştay yapmıştık. Ben orada bu öneriyi sunmuştum. Orada dedim ki ‘Biz aday olacak kadın söyleyelim ki seçildiklerinde dönen koltuk yerine dönmeyen koltuğa otursunlar ve sırtlarını halka dönmesinler’ diye sembolik bir öneriydi. Aslında bu önerim kadının halkla iç içe olduğunu şeffaflığını, yüzünün gönlünün halka dönük olduğunu belirtiyor. Tabi bu önerim beğenilmemişti. Haliyle önerim havada kalmıştı. Sonra gün geldi ve Erciş’in belediye eş başkanı oldum. Ve seçimden önce sunduğum önerimi Erciş’te hayata geçirdim. Seçimlerde demiştim ki ‘Temiz, dönmeyen bir koltuk alacağız ve sırtımız hiçbir zaman halka dönmeyecek. Öyle dedim ve uyguladım. Sonra halkta bunu benimsedi. Seçimi kazandıktan birkaç gün sonra mobilyacıları ziyaret ederek, dönmeyen makam koltuğu istedik. Onlarda bize dönmeyen makam koltuğu olmaz dediler. Koltuğun yapılması için sipariş verdik ve kumaşlardan seçerek renginin mor olmasını istedik. Bunun üzerine Türkiye’de son dakika haberi olarak verdiler bizi. Sadece şaşırmakla kaldım. Abartılacak bir şey yoktu. Yüzümüz hep halka dönüktür. Zaten bu koltukta fazlada oturduğumuz yok. 

 

Editör: TE Bilisim