Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lozan’ın bugüne kadar ‘zafer olarak yutturulduğunu’ söyledi. Erdoğan OHAL’in uzatılması ile ilgili olarak da, “Mesele karmaşık, TBMM’yle çözüleceğine inanmıyorum” dedi. Erdoğan ayrıca 15 Temmuz’un ‘Şehir ve Gazileri Anma Günü’ olarak resmi tatil ilan edileceğini açıkladı.

Beştepe’de 3.5 ay sonra yeniden düzenlenen muhtarlar toplantısında konuşan Erdoğan ağırlıklı olarak 15 Temmuz darbe girişimi üzerinde durdu. Erdoğan, “15 Temmuz’da Türkiye hem bir darbe girişimine hem bir dizi terör eylemine hem de örtülü işgal girişimine maruz kaldı. 15 Temmuz, Türk milletinin 2. Kurtuluş Savaşı’dır. Birileri Lozan Anlaşması’nı zafer diye yutturmaya çalışıyor. Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Ege’deki adaları Lozan’da verdik. Bu zafer mi? O masaya oturanlar Lozan’ın hakkını veremediler. Sıkıntısını biz yaşıyoruz.”

‘SEVR’İ ARATACAK BİR DAYATMA’

Darbe girişimini ‘işgal girişimi’ diye niteleyen Erdoğan şöyle devam etti: “15 Temmuz, 1912’den 1923’e kadar geçen sürede 5’te 1’e düşen topraklarımızın işgali teşebbüsüdür. Bu darbe de başarılı olsaydı herhalde Sevr’i aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı. Bu devletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlayanların akıbetlerini öğrenmek isterseniz açın tarih kitaplarına bakın.”

Erdoğan’ın açıklamalarından önemli başlıklar şöyle:

MİLLETİMİZ HAVALİMANINI KUŞATMAMIŞ OLSAYDI: Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır. Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. Şayet o gece İstanbul’da milletimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı FETÖ’nün gözü dönmüş katilleri bize ölüm kustururdu. Demek ki şahadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle beraberiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan o kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına ne mutlu gazilerimize.

OHAL’İ SPEKÜLE EDENLER VAR: Bu milletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlamak isteyenlerin akıbetlerini merak ediyorsanız açın tarih kitaplarını bakın. Biz kimseden hakkımız olmayan bir şeyi istemiyoruz. Ama hakkımız olan bir şeyi de kimseye vermeyiz. Ülkemizde 3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL’i speküle eden sağa sola çekmeye çalışanlar var. Bu uygulamaların sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı günlük hayata olumsuz yansıması olamayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz ilk göreve geldiğimizde de OHAL vardı. Ama belli bölgelerde sokağa dahi çıkılamıyordu. Şimdi böyle bir şey var mı yok. Grevdi boykottu böyle bir şey var mı yok. Yan, günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık bir güvence var.Bu devletin bu terör örgütünün organlarından uzaklaştırılması lazım.

TBMM İLE ÇÖZÜLMEZ: Mesele o kadar karmaşık ki 3 ayın yeterli olmayacağı anlaşılıyor. O yüzden OHAL’in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak adımları atacaktır. Ana muhalefet partisinin OHAL yetkileri ile hayata geçirilen hususların TBMM ile çözülebileceğine kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis’in ne kadar hızlı çalışabileceğini biliyoruz. Ve hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlardan daha derin. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçmaya çalıştıklarını gördünüz. Kimileri ABD kimileri Avrupa sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor. Fransa’da toplamda 1 yıllık OHAL var. Dünyadan kimse Fransa’ya diyor mu “siz neden 1 yıl OHAL ilan ettiniz?” Bizim bakan arkadaşlarımıza akıl veriyorlar: 3 ay OHAL Türkiye için fazla… Kimse bize takvim belirlemesin kimse bizim yol haritamızı belirlemesin. Bu ülkenin yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz gerekli destekleri verdiniz?

SURİYE’DE YENİ SAFHAYA GİRİLİYOR: Suriye rejimi ile PYD YPG, müttefik dediğimiz ülkelerde DEAŞ beraber Türkiye’ye karşı çalışıyor. Başlattıkları çukur eylemleri PKK’yı bölge halkı nezdinde bitirdi. Daha da bitecekler ben inanıyorum. Bu örgüte katılım geçmiş yıllara göre onda birin bile altına düştü. Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün belli güçlerin taşeronluğunu yaptığını açık şekilde gördü. PKK ve FETÖ’nün hatta PKK ve DEAŞ’ın nasıl işbirliği içinde olduklarına dair sayısız belge bulunuyor. Suriye’de de bölücü örgütün PYD YPG adıyla faaliyet gösteren unsurları Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor. Fırat kalkanı operasyonunda çok rahatsız oldular. Bünyesindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan TSK, Türkiye tarihinin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu başarılı şekilde sürdürüyor. Ne demişlerdi PYD YPG DEAŞ’la savaşıyor… Yalan… Yalan… Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Belirleyici unsur Suriye halkının birliği beraberliği olacaktır. Ilımlı muhaliflere dedik ki buyurun biz arkanızdayız. Ve böylece Cerablus’u DEAŞ’tan temizledik. Ardında Rai’de yaşayan halk DEAŞ’ın oradan da temizlenmesini bekledi. Rai’deki halk da evlerine girmeye başladı. Suriye’de bizim ilk etapta 5 bin kilometrekare olarak öngördüğümüz güvenli bölge oluşturulabilirse yeni göç dalgaları önlenebilecektir. Bu alan genişledikçe göç ve mülteci sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Gayet insani gayet ahlaki bir temeli olan bu projenin hayata geçmesini istemeyenler ise rejim güçleri, DEAŞ, PYD ve YPG’dir. 

2 ayda ‘Lozan tapudur’dan ‘Lozan yutturmaca’ya…

Muhtarlar toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lozan Barış Anlaşması’nı değerlendirirken ‘yutturmaca’ olduğunu söyledi. Ancak sadece iki ay önce Lozan’ın 93. yıldönümü nedeniyle yayınladığı 24 Temmuz mesajında şu ifadelere yer vermişti: “Bugün, Cumhuriyetimizin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın
imzalanmasının 93. yıldönümüdür. Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir. Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir. Lozan Antlaşması’nın içeriği, bu anlamda başta milli irade ve demokrasi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu temel ilkelerin değeri, bugünlerde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Aziz milletimiz, kendi seçtiği temsilcileri eliyle kullandığı iradesine yöneltilen her türlü darbe teşebbüsüne karşı, kurtuluş mücadelesi ruhuyla, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde cevap vereceğini, yaşanan son hadiselerle bir kez daha göstermiştir. Milletimizin, farklı mihraklardan gelen ihanet girişimleri karşısındaki asil ve kararlı duruşu, önümüzdeki süreçte ülkemizin demokrasi, özgürlük ve kalkınma yolunda ilerleyeceğinin en açık delilidir. Aradan geçen 93 yılda Avrupa’nın en büyük 6., dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline gelen Türkiye Cumhuriyetini, 2023 hedeflerini gerçekleştirmekten, 2053 ve 2071 vizyonu doğrultusunda ilerlemekten hiçbir güç ve odak alıkoyamayacaktır. Bu düşüncelerle, Lozan Barış Antlaşması’nın 93. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, anlaşmanın mimarı olan tüm devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum.”

KAYNAK:GAZETEDUVAR

Editör: TE Bilisim