Başbakan yardımcıları Yalçın Akdoğan ile Lütfü Elvan oradaydı. Genel başkan yardımcıları tam kadro katılmıştı. Salonda iki kişi daha vardı. Biri Başbakan’ın oğlu Mehmet Davutoğlu diğeri ise hem danışmanı hem akrabası olan Kerim Özkul’du. Duygusal bir havadaydılar. Başbakan konuşurken Kerim Özkul kendini daha fazla tutamadı, gözyaşları süzüldü. 


Başbakan, bir anlamda veda etti, bir anlamda kendi döneminin hesabını verdi. Gece-gündüz canla başla çalıştığını söyledi. “Ben başarısız olmadım” dedi. 

Görevden ayrılmasını ise, “Benim tasarrufum değil” diye anlattı. 

Başbakan beklendiği gibi olağanüstü kurultay çağrısı yaptı. Bu kararı almasında 29 Nisan MKYK’sinde yaşananların etkili olduğunu söyledi. Bir miktar sitem vardı. “Son MKYK’de yaşananları, takip edilen yöntemi refiklerim olması hasebiyle yakıştıramadım. AK Parti’nin birlik ve beraberliği için refiklerimin değişmesi değil, genel başkanın değişmesi gerektiğine inandım. Bu nedenle aday olmayacağım” dedi


KÜLLİYE’DEN DE DİKKATLE TAKİP EDİLDİ
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı özel bir yere oturttu. “Cumhurbaşkanı ile aramızda olan kardeşlik hukukudur. Cumhurbaşkanımızla vefa ilişkisini son nefesime kadar sürdüreceğim” dedi. Hem Cumhurbaşkanı’nın hakkını teslim etti hem de bundan sonra kendi adı etrafında Cumhurbaşkanı’na yönelik olumsuz bir havanın yayılmasının önüne geçti. 

Başbakan veda ederken temiz bir iz bırakmayı başardı. Konuşması bitti, salondan ayrılırken yanına gittik. “Hayırlı olsun” dedik. Elimizi sıktı. “Sağ olun, sağ olun” dedi. Sonra asansöre bindi ve genel merkezden ayrıldı.

Davutoğlu’nun konuşmasının dikkatle takip edildiği yerlerden birisi de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ydi.

Sitemleri ve kırgınlıkları doğal karşılandı. Konuşma olumlu bulundu. Kongre ve yeni hükümeti kurma sürecinin sorunsuz geçeceğinin göstergesi olarak değerlendirildi. “Geçiş dönemi sorunsuz olacak” denildi. 

Partilerin bu tür kırılma anlarında birlik ve beraberliklerini muhafaza etmesi zor. AK Parti hem içinden geldiği siyasi kültürün katkısı hem de Davutoğlu’nun sağduyusu sayesinde bu süreci sorunsuz bir şekilde atlatıyor. 

Burada altı çizilmesi gereken en önemli nokta ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliği. 

Peki Cumhurbaşkanı bundan sonrası için ne düşünüyor? 

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan kahvaltıda bir grup milletvekiliyle bir araya geldi. Önümüzdeki sürece ışık tutması açısından önemli değerlendirmeler yaptı. Onları paylaşacağım. 

Ama ondan önce bir gözlemi paylaşmak istiyorum. 

Dünden itibaren Cumhurbaşkanı ile temas edenler, “Cumhurbaşkanı çok rahatlamış” diyor. O rahatlığın da etkisiyle milletvekilleriyle kahvaltı, planlanan süreden uzun sürmüş. 

Cumhurbaşkanı, Başbakan’la ilgili değerlendirme yaparken çok dikkatli bir dil kullanmış. Görüşmeye ilişkin olarak, “MKYK’deki yetki devriyle ilgili süreçten duyduğu rahatsızlığı iletti. Bu şartlarda devam edemeyeceğini söyledi. Kongreye gidilmesi önerisiyle geldi. Aday olmayacağını söyledi. Ben de kabul ettim. Ben nasıl birine devrettiysem o da birine devredecek” demiş.

AK Parti’nin birlik ve beraberliğini muhafazasının önemi üzerinde durmuş. “Kongrede birlik ve beraberliğinizi muhafaza edin. Birlik ve beraberlik çok önemli. Partiyi iyi çalıştırmak lazım. Partiyi şimdiden 2019 seçimlerine hazırlamak lazım. Parti başarılı olursa hükümet de olur, başbakan da olur, Cumhurbaşkanı da seçilir. O nedenle parti çok önemli.”

Dikkatinizi çekti mi, Cumhurbaşkanı hedef olarak 2019 seçimlerini gösteriyor. Erken seçim tartışmalarına ışık tutması açısından önemli bir cümle. 

Cumhurbaşkanı, “Erken seçim yok. Her 1 yılda, 1.5 yılda yapılan seçimlerin ülkeye faydası yok. O nedenle seçimler zamanında yapılmalı” diye konuşuyor.


KULİSLERDE DOLAŞAN 3B
Başkanlık sistemi ve partili cumhurbaşkanlığına ilişkin değerlendirmeler de var. 

Erdoğan, “Anayasayı değiştirip başkanlık sistemi getiremesek de partili cumhurbaşkanlığını sağlamamız lazım” diyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da, “B Planımız, partili cumhurbaşkanlığı” demişti. 

Herkes kimin başbakan olacağını merak ediyor. Bu konuda tek adres, Cumhurbaşkanı Erdoğan. Kimin başbakan olacağını o işaret edecek. 

Cumhurbaşkanı ile kahvaltıda kimin başbakan olacağı soruluyor, “O, bundan sonrasının işi” diyor. 

İsim vermiyor ama uyumun altını çiziyor. “Ben Cumhurbaşkanı Sezer’le çalıştım. Abdullah Bey’le çalıştım. Çalışılır, neden olmasın? Önemli olan uyum” diyor. 

Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri üzerine, “Güçlü cumhurbaşkanı uyumlu başbakan” formülü ön plana çıkıyor. 

Kulislerde “3B” formülü oluşuyor. Binali Yıldırım, Bekir Bozdağ ve Berat Albayrak...


KAYNAK-HÜRRİYET

Editör: TE Bilisim