Hüda Par 1. Olağan Kongresine katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Van’a gelen Genel Sekreter ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, basın mensuplarıyla bir araya gelerek değerlendirmede bulundu. Yavuz, HDP’nin barajı aşar mı sorununa, “HDP toplumu kucaklayıcı, muhaliflerinin hayranlığını kazandırıcı bir dil kullanması, onları ötekileştirici, saldırgan bir dil ve üslup kullanmaması halinde, barajı aşma şansı yüksek.” Dedi. 7 Haziran seçimlerine bağımsız olarak gireceklerini söyleyen Yavuz, “Yüksek bir ihtimalle bağımsız adaylarla seçime gireceğiz.” Dedi.

 

Hüda Par İl Kongresine katılmak üzere Van’a gelen Genel Sekreter ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz basın mensuplarıyla bir araya gelerek değerlendirmelerde bulundu. Partilerinin kuruluş amacını ve seçimleri değerlendiren Yavuz, gerek yerelde gerekse de küreselde meydana gelen hiçbir siyasi olayın tesadüf olmadığını ifade ederek, bütün bunların birer plan, proje ve ajanda doğrultusunda gerçekleştiğini söyledi.

 

‘REFERANSIMIZ İSLAM’DIR’

Küresel güçlerin bu memleket üzerinde hesaplar yaptığını ifade eden Yavuz, “Küresel güçlerin öteden beri bu memleket üzerinde, bu memleketin özellikle bazı bölgeleri üzerindeki hesapları, yereldeki hareket eden siyasilerin ise bu ajanda ile ilgili, ajanda ile örtüşen hesapları doğrultusunda hareket ettiklerini bilmek durumundayız. Hüda Par tam da bu noktada halkının selameti içerisinde çıkmış olduğu bölge başta olmak üzere, Kürdistan bölgesi başta olmak üzere bütün Türkiye’de bir medeniyet projesi olarak ortaya çıkmış. Memleketin hem maddi hem de manevi anlamda gelişim kazanması biraz daha ileri gitmesi için hür kadrolarıyla birlikte bir şeyler yapmaya gayret etmektedir. Bu konuda referansımız İslam’dır. Türkiye’de politik geçmiş çok kirlidir. En önemli nedeni ise siyasilerin halka benzememesidir. Gerek tek parti faşizmi döneminde gerekse de şuan itibariyle içerisinde yaşamış olduğumuz bölgede en büyük sıkıntı esasen budur. Özellikle halkın inanç değerleriyle barışık olmayan, küresel güçlerin ajandası doğrultusunda kendisine yer bulmaya çalışan ve bunu da halkın inanç değerleriyle, gelenekleriyle, görenekleriyle ve örfüyle savaşarak uluslararası sisteme göz kırpma şeklinde bir siyasi anlayışı benimseyen yapıların, bu memlekette huzur, barış ve istikrardan ziyade maalesef çatışmalı bir ortam getirdiğini, kaos ve istikrarsıza sürüklendiği görüyoruz. Son tahlilde aslında toplumda meydana gelen eksiklik ve aksaklıklara baktığımız zaman ekseriyet itibariyle maneviyatsızlıktan kaynaklandığını görüyoruz. Bir toplumun bünyesinde eğer içki, kumar, faiz ve fuhuş kurumsal hale gelmişse, Allah’u Teala’nın haram kılmış olduğu bütün günahlar estetsize ediliyorsa, özellikle cazip hale getiriliyorsa kitle iletişim araçları vasıtasıyla veya toplumun değişik araçları üzerinden o toplumun çökmesi mukadder hale gelecektir. Bu açıdan Hüda Par olarak bu halkın özüne dönmesi, kendi ana fıtratına dönmesi için halkımıza öncülük etme gayreti içinde olacağız.” İfadelerini kullandı.  

 

‘SEÇİMLERE BAĞIMSIZ GİRECEĞİZ’

Hüda Par’ın toplumda meydana gelen bütün eksiklik ve aksaklıklara çözüm reçetesi ile ortaya çıktığını dile getiren Yavuz, “En önemli çözüm reçetemiz ise halkımızın emniyetidir. Bizler halkımızın şu beş konudaki emniyetini muhafaza etmeyi garanti ediyor ve taahhüt ediyoruz. Din, mal, can, nesil ve akıl emniyeti. Bu emniyetten mahrum olan bir toplumun çökmesi mukadder hale gelecektir. Toplumlar kendileri için pragmatist anlamda, çıkarcı bir yapıyla değil, ilkesel anlamda hareket eden, kendisini tanıyan, kendisinin refahı, barışı ve huzuru için hareket eden oluşumlara ihtiyaç duyacaklardır. Bizlerde tam olarak bu gayeye hizmet etmek amacıyla arkadaşlarımızla birlikte yola çıkmışız. Yüksek bir ihtimalle bağımsız adaylarla seçime gireceğiz.” Dedi.

 

‘HÜDA PAR IŞİD’E BİAT ETMEDİ’

IŞİD ile ilgili de açıklamalarda bulunan Yavuz, “İslami olarak tekfircilik demek kendi dışındaki herkes kafir demektir. Herkesi öldürme hakkına sahip oluyorsunuz. Mesela IŞİD hilafet ilan etti. Hilafete, halifeye biat etmek her Müslüman üzerine farzdır. Peki Hüda Par içerisinde tek bir insan biat etmiş midir? Hayır. Demek ki yapılan işin doğruluğunu yerinde görmüyor. Doğru bir iş yapılmıyor. Peki PKK ne yapıyor. Bu bölgedeki siyaset yapmaya çalışan, halkın karşısına çıkmaya çalışan insanlara 3 tane seçenek sunuyor. Birincisi benden olacaksın, ikincisi ya da bu bölgeyi terk edeceksin, üçüncüsü ya da öldürüleceksiniz. Dün almış olduğum haberlere göre şu an itibariyle 6-8 Ekim olaylarından sonra bölgede en çok göç veren ikinci il Van. Bu çok acıklı bir durum. Bunun sosyolojik sebeplerini iyi araştırmak lazım. Bu sadece bir kesime zarar vermiyor, göçe sebep oluyor. Burada iş yapacak, istihdam sağlayacak, özellikle sermayenin burada çıkması felaket olur. İşsizlikle birlikte ortaya çıkacak birçok soruna gebe olması anlamına geliyor. Yani toplumsal bir cinnet hali yaşayacağız. Sosyal medyadan takip ediyorsunuz. 6-8 Ekim olaylarında açık hedef. Hüda Par görüldüğü yerde infaz edilecektir. Buna yönelik kınama ve lanetleme ne PKK üst yöneticilerinden ne de HDP yönetiminden gelmediği için bu zınni bir kabul etme anlamına geliyor. Allah korusun dememiz gereken Allah bizi bu anlayıştan korusun dememiz gerekiyor.” Dedi.

 

‘HATİP DİCLE GİBİ BİR ŞEYLER YAPMAYA ÇALIŞANLAR VAR’

Hüda Par ile HDP arasındaki gerginliğe de değinen Yavuz, “Hüda Par’ın HDP teşkilatına yönelik atılmış tek bir çakıl taşı olsaydı ben bu kadar emin konuşmazdık. Abdestimizden o kadar eminiz namazımızda şüphemiz yok. Atmayız da Allah’ın izniyle. Çünkü saldırganlığı dinimiz ve rabbimiz bize haram kılmış. Biz saldırgan olamayız. Bizim elimizden, dilimizden belimizden kardeşlerimiz zarar göremez, komşularımız zarar göremez. Biz bu toprağın çocuklarıyız. Bu toprakların geleneğinden göreneğinden istifade ederek büyümüşüz. Birbirimizi iyi tanıyoruz. Aslında biz bu kararların küresel güçler tarafından dikte edildiğini bunların uygulamadıklarını bu ajanda doğrultusunda hareket etmedikleri zaman, kendilerini vaat edilen statüleri kendilerine verilmeyeceklerini de çok iyi biliyoruz. Aslında özünde içlerinde bu işlere karşı çok olan insanlar var. İşte aslında dua etmemiz gereken bu saldırgan anlayışa karşı Allah’ın bizi koruması. Bu saldırgan anlayışın içerisinde saldırgan anlayışı benimseyen bu yapının hepsini toptancı bir anlayışla kötülemiyoruz. İçlerinde Hatip Dicle gibi ılıman konuşan insanlar, bir şeyler yapmaya çalışan insanlar var. Bu da bizim bölgenin bir gerçeğidir. Hüda Par da siyaset yapabilir, kavga ile şiddet ile bir yerlere varılmaz diyecek, kolektif bir aklı egemen kılacak siyasilerin var olması gerektiğini düşünüyoruz. Evet insanlar aman dikkat diyorlar. Biz dikkatliyiz diyoruz. Zaten gerçekten sorun yok bizde. Olmaz da Allah’ın izniyle. Bir tek çakıl taşı dâhil kimseye atmayız. Biz bir insanı öldürmenin topyekûn bir insanlığı öldürmek, bir insanı ihya etmenin, diriltmenin de topyekûn insanlığın diriltme anlamına geldiğini biliyoruz. Kalbimizde Allah’ın korkusu var.” ifadelerini kullandı.

 

‘DELİ GÖMLEĞİ GİYDİRMEYE ÇALIŞTILAR’

Kobane olaylarına da değinen Yavuz, “Cumali Güneş güvenlik görevlisiydi Şanlıurfa havaalanında. Diyarbakır’a geldi. Kurban günü cebinde bir liste çıktı. Bağlı bulunduğu İslami dernek kendisine bir görev alanı vermiş et dağıtacaksın demişti. Ve o listenin içerisinde en az üç tane çocuğu dağda olan aile vardı. Yani Hüda Par çocuğu dağda olan ailelere kurban eti dağıtıyor. Biz bu toplumu bu milleti bu şekilde kucaklamak istiyoruz. Özüne döndürmeye çalışıyoruz. Onun için biraz önce dedik. Elimizde bu milletin üzerine oturacak bir elbise var. Ve bu elbiseden küresel güçler korkuyor. Tencere ile kapak meselesi. Altan Tan’ın Kürtler diye bir kitabı var. Diyor ki ‘PKK’nin elindeki kapak tencereye uymuyor zorla giydirilmeye çalışıyor.’ Kemalizm de de bu böyle olmuştu. Deli gömleği giydirmeye çalıştılar bu millete. Şu an aynı tarihi hatayı PKK sosyalizm üzerinde yapıyor. Bu halk Müslüman’dır arkadaş. Bu halk sosyalizmi benimsemez. Sen suyu tersine akıtmaya çalışılıyorsun ceberut yöntemlerle. Sen dikte ettirmeci yöntemlerle, tepeden inmeci yöntemlerle muhalefeti sindirerek gasp ederek gerçekten korkutarak nereye varacaksın. Toplumu anarşiye, kaosa ve istikrarsızlığa sürükleyecek bu anlayıştır. Bunu özellikle burada paylaşmak istedim. Ne kadar baskı tarafı oluşturursanız saldırgan taraf Hüda Par ise üzerine gidin.” Dedi.

 

‘6-8 EKİM BİZİM İÇİN MİLATTIR’

6-8 Ekim olaylarının kendileri için bir milat olduğunu ifade eden Yavuz, şöyle devam etti:

“6-8 Ekim bizim için kötü de olsa bir milattır. Referans oldu. 6-8 Ekim günü sürekli gündeme getireceğiz. 6-8 Ekim gününün azmettiren kimdir bellidir. Halkı sokağa döken kimdir bellidir. Bunlar kayıtlardadır. Halkı sokağa dökerek çoğu yerde silah zoruyla, halk sokağa döküldü. Bunun müsebbipleri belli. Ey bizim haklarımızı savunduğunu iddia eden insanlar, bizi sokağa döküp kardeşi kardeşe kırdırtma yolunu benimsediğiniz için bizim hakkımızı savunamazsınız. Siz bu millete düşmanlık yapıyorsunuz deyip tavrımızı ortaya koyarsak, 7 Haziran seçimlerinde hiçbir sıcaklık olmaz inşallah. Kardeşlik olur inşallah.

 

‘HALKLAR ARASINDA PROBLEM YOK’

Kürt halkıyla alakalı örtüşen taleplerinin olduğunu ifade eden Yavuz, “Parti programlarımız gündeme geldiğinde baktığımız zaman örtüşen taleplerimiz var. Sistemden bizde mağdur olmuşuz. Ama Tekçilik ve tekelcilik işi bozuyor. Tekçilik ve tekelcilik bir anlayışa sahip olduğunuz zaman orada işler karışıyor. Esas sorun orda. Yoksa mağduriyetlerimiz aynı, komşuluğumuz aynı, aynı memleketin çocuklarıyız. Arada ideolojik meselelerden kaynaklı farklılıklar olmasına rağmen devletten taleplerimiz noktasında elbette Kürt halkıyla alakalı örtüşen taleplerimiz var. İş tabana bırakılsa halklar arasında bir problem yok. Özellikle karıştırılan elit diye tabir etmiş olduğumuz, açık olarak belirtmek gerekirse Kürdistan da bir karşılığı olmayan ve Türk solu olarak ifade edeceğimiz HDP’nin üst yönetiminde şekillenmiş PKK’nin de üst yönetimini ele geçiren Alevi-Türkmen olarak kendisini tanıtan maalesef Aleviliği de dinsizlik üzerinden ateizm üzerinden okuyan bir ekip var. Biz bu ekibi ittihatçı ekip olduğunu söylüyoruz. Açık konuşuyoruz. Eğer bu ekip olmasa yani Kemalizmin Kürt versiyonları diyoruz bunlara, aslında Türk versiyonu demek de daha doğrudur, olmasa halklar arasında zaten bir problem yok. Biz komşuyuz. Benim gibi giyinen, benim gibi konuşan benim gibi camiye gidip gelen inancıyla bir problem olmayan peygamber sevdalıları platformu kutlu doğum mitingi gerçekleştiriyor. Kimler katılıyor? Sadece Hüda Par’lılar mı katılıyor. HDP’lisi de katılıyor, Ak Parti’lisi de katılıyor saadet parti’lisi de katılıyor. Elbette halklar arasında bir problem yok. Problem üst elit tabakada. Bunu da biz özellikle ifade ediyoruz. Kendisini Türkmen alevi olarak takdim eden bunun üzerinde toplumu hizaya sokmaya çalışan Kemalist elitin buradaki yönetici kadrosu ittihatçı kadrodur. Bunlara karşı çok dikkatli olunması gerektiğini kanaatini taşıyoruz. Özellikle HDP’nin içerisindeki hakikaten Kürdistani duygularla hareket eden insanların buna dikkat etmesi gerekiyor.

Bu nihai anlamda barışın kalıcı hale gelmesi açısından biraz daha makul ve mantıklı olacaktır. Aksi takdirde siyasi temsilcileriyle birlikte halktan temsil ettiği kitle ile birlikte temsiliyete sahiptir. Bunu kabul ediyoruz. Elbette böyle bir gerçeklik var. Fakat onun dışında almış olduğu oy oranına baktığımızda Kürt toplumunun 5’te 1’lik oranına denk geliyor. 5’te 4’lük oranının sadece 5’te 1’lik orana endekslenmesini doğru bulmuyoruz. PKK ile başlayan Kürt meselesinin 90 yıllık Cumhuriyet içerisinde İslami ve insani hakları gasp edilen Kürt halkının, bir örgütle pazarlığa indirilmesini de çok yanlış buluyoruz. Bunun da sapla samanı karıştırmak olduğunu öteden beri ifade ettik. Bunun örgüte hak etmediği bir hak alanı sağlayacağı, bir nüfuz temas edeceğini dile getirdik. 6-8 Ekim olaylarında ve Cizre katliam girişimlerinde bunları gördük. Tek parti faşizminin CHP üzerinde uygulamış olduğu diktatöryal eğilimi, örgüt tarafından benzer bir şekilde Kürt halkının üzerinde maalesef üzülerek, ağır bir bedel ödeyerek gördük.  7-8 Ekim olaylarının hükümet ve Türkiye açısından bir kırılma yaşandığını temenni ediyoruz. İnşallah bizim eleştirilerimiz doğrultusunda yeni bir anlayışın hakim olmasını temenni ediyoruz.”

 

‘DEMİRTAŞ’IN KULLANDIĞI OLUMLU DİL SANDIĞA YANSIDI’

7 Haziran seçimlerinde HDP barajı aşar mı soruna da cevap veren Yavuz, “Siyasi bir gelenekten gelen HDP, parti olarak seçime girmesi elbette kendi kararıdır. Biz de kendi içişlerinde almış oldukları bu kararı sadece kendilerinin bileceği bir iş olarak değerlendiriyoruz. Biz bu anlamda olumlu ya da olumsuz bir şekilde algılayacağımız herhangi bir yönü yok. Türkiye’de hakikaten çok farklı bir boyut kazanmış durumda. Özellikle Demirtaş öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılan olumlu dilin sandığa yansıdığını düşünüyoruz. Yani kavgaya davetiye çıkarmayan, gerginliği tırmandırmayan, rakiplerini şeytanlaştırıcı, anlamında olmayan bir üslubun benimsenmiş olmasının bir kazanım getirdiğini düşünüyoruz. Şayet HDP toplumu kucaklayıcı, muhaliflerinin hayranlığını kazandırıcı, onları ötekileştirici ve saldırgan bir üslup kullanmazsa barajı aşma ihtimalinin yüksek olacağını düşünüyorum. Çünkü yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır, diyoruz. Burada bir pratik sergilendi. yüzde 5 buçuk altı bandında olan bir oy oranı Cumhurbaşkanlığı seçiminde sürecinde yüzde 9,8 oranına gelmişse bunun altında yatan nedenlerden bir tanesi de vizyon ve benimsemiş olduğu üslup olarak değerlendiriyoruz. Fakat Bingöl’de Demirtaş’ın hiçbir gereği yokken, özellikle Cizre’de saldırı girişiminden sonra Hüda Par’ı hedef tahtasına koyması, şeytanlaştırıcı, ötekileştirici bir dil kullanmasını biz barajı aşamayacağı gibi bir işaret olarak değerlendiriyoruz. Barajı aşıp aşamaması tamamen ortaya koyacağı vizyon, dile getireceği politik mülahazalar üzerinden okuyoruz. Temenni ederiz ki ihtişamlı bir üslubu benimser. Bunu memleketin bir gerçeği olarak görüyoruz. Bir gerçeğin siyasi partisi de bu memleketin gerçeğine göre hareket etmelidir. Hak Par ve Hüda Par bu memleketin gerçeğidir. Herkes sizin gibi düşünecek, sizin gibi olacak diye bir kaide yok. Bu ülke zenginlikleri ile vardır. Şimdilerde HDP’nin Trabzon temsilciliği bombalanıyor. Şimdi ‘HDP olarak burada parti açamazsınız’ deniliyor. Siz aynı şeyi Lice’de Hüda Par’a yaparsanız, o zaman sizin buna karşı çıkma hakkınız yok. Biz 30 Mart yerel seçimlerini yaşadık. 11 ilde seçime girdik. HDP’nin bize biçmiş olduğu oy oranı 3-5 bindi. Bunlar marjinal hareketlerdir. Onların bize uygun gördüğü oy oranını biz sadece Van’da çıkardık. Biz oy oranını iki katına çıkarmayı düşünüyoruz.” Dedi.

 

‘PKK İLE IŞİD AYNI AMACA HİZMET EDİYOR’

IŞİD’in İslam adına ortaya çıkıp gayri yol ve yordamlarla hareket ettiğini ifade eden Yavuz konuşmasını şöyle bitirdi:  “İslam’ın kategorize edilmesini doğru bulmuyoruz. İslam adına ortaya çıkıp da gayri yol ve yordamlarla hareket edenleri ve İslam’a karşı önyargıların oluştuğunu biz de görüyoruz. Hele son zamanlarda ortaya çıkan IŞİD’i de bu kategori de değerlendiriyoruz. IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinden sonra Bağdat’a yönelmesi beklenirken Kürdistan’a yönelmesi netameli bir hareket olarak değerlendiriyoruz. IŞİD’in öteden beri İslam ile alakasının olmadığını söylüyoruz. Hüda Par olarak biz bu konu da çok rahatız. HDP ve PKK algı operasyonu yürütüp, Van’da öldürülen Abdullatif abimizin IŞİD bağlantılı olarak gösterilmesini biz şeytanlaştırıcı dil olarak görüyoruz. Sakal, cübbe ve çarşaf bu ülkenin bir gerçeğidir. Siz İslam’ın bu şiarlarını İslam’ı kötüleyen, zarar veren ve netameli olan IŞİD ile bağlantılı hale getirir, onu şeytanlaştırır, katledilmesine zemin hazırlarsanız, sizin IŞİD’den bir farkınız kalmaz. Biz esasen PKK ile IŞİD’in aynı amaca hizmet ettiğini düşünüyoruz. İkisi de tekçi yapıdan bahsediliyor. İkisi de kendi dışındaki oluşumlara hayat hakkı tanınmıyor. Biri bunu sekülerizm ve sosyalizm üzerinden yapıyor. Stallinist bir gelenekten geliyor. Cebberrut bir anlayışa sahip. Biri de tekbircilik üzerinden yapıyor.”


ŞEHRİVAN HABER – ORHAN AŞAN

Editör: TE Bilisim