Türkiye, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafnıdan 15 Temmuz’da hayata geçirilmesi planlanan ve halkın bozguna uğrattığı Darbe Teşebbüsü’nü konuşmaya devam ediyor... Türkiye’ye 80’li yıllardaki korkuyu yaşatan ve halka rağmen halkın yönetimine el koymaya çalışan Darbeciler şimdiye kadarki en kanlı girişimi de gerçekleştirmiş oldu. Kendi halkını kurşunlayan, tanklar ile çiğneyen, ülkenin meclisini bombalanlara karşı direniş sergileyen halkın zaferi konuşulmaya devam ederken, ‘Cumhurbaşkanının’ sözü ile sokaklara inen ve nöbete başlayan halk kendi kazandığı zaferin direnişini de sokaklarda sürdürmeye devam ediyor. 16 gecedir Van dahil olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında Cumhurbaşkanının çağrısıyla halk sabahlara kadar ülkesine sahip çıkan demokrasi nöbetlerinde sabahlıyor. Bu anlamda öne çıkan kentlerden biri olan Van’da da Okçular Tepesi olarak anılmaya başlayan Beşyol’da bir tarih yazılıyor. O geceden bu yana bayraklarıyla, dualarıyla, direnişiyle darbecilere meydan okuyan Van’daki nöbetlerin başrolündeki Ak Parti İl Başkanı Zahir Soğanda, o günden bugüne geçen süreci Şehrivan aracılığı ile değerlendirdi. Her gece halka seslenen Soğanda, darbe ve sonrasını değerlendirip, unutulmayacak hikayeler barındıran o direniş zaferini söyleşimizde dile getirdi. İşte Soğanda’nın gözünden 15 Temmuz ve sonrası... 

 

Darbe gecesi neredeydiniz? İlk tepkiniz ve eyleminiz ne oldu?

Darbe girişimini ilk olarak televizyondan gördük. İlk olarak yapılan yorumları ve yaşanan gelişmeleri pek anlamadık. Bizim aklımıza ilk olarak terör olayı geldi. Daha sonra yurt dışına kaçmış olan bir paralelcinin Ankara ile ilgili yapmış olduğu paylaşımı gördüm. Bu paylaşımdan anlaşılan şudur ki bunların her şeyden daha önce haberler vardı. Ben bu gelişmenin ardından gerekli birkaç yeri aradım. Ardından Sayın Başbakanımızın ilk açıklaması üzerine tüm teşkilatlarımız ile irtibata geçtik. Yapılan görüşmelerin ardından alınacağımız üzerine bizde kendimizi ona göre hazırladık. Ardından tüm teşkilatlarımız ile birlikte partimizin önünde toplandık. Ben kardeşimle birlikte hemen buraya geldim ve parti bünyemizde yer alan arkadaşlarımıza, diğer tanıdıklarımıza, STK temsilcilerimize ve halkımıza toplanmaları için mesaj attık.

 

SOĞANDA: HERKES ÖLÜMÜ GÖZE ALARAK GELDİ

Ardından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine Hastane Caddesi bir anda halkımız ile doldu. Van’da mitinglerde görülmemiş şekilde bir kalabalık burada toplandı. 1 saat içerisinde insanlar buraya geldiler. Ardından bu kalabalık buraya sığmadığı için insanlar yürüyüşe başladılar. Ayrı ayrı mahallelerde gelen vatandaşlar aynı cadde üzerinde bir araya geldi ve artık caddeye sığmamaya başladı. İnsanlarımızın bazıları Hacıbekir Kışlasına, bazıları ise Beşyol Meydanı’na gelerek eylemlerini gerçekleştirdi. Ardından genel merkezimizin talimatıyla insanlarımızı alanda tutmak için mücadele ettik. Başta biz olmak üzere meydanlara gelen herkes ölümü göze alarak gelmişti. Gelen ses cihazları ve kurulan platformlar ile birlikte o akşamın sabahından sonraki akşama ve sabaha kadar nöbetlerimiz devam etti. Yaklaşık 48 saat hiç uykusuz hepimizin bir nöbeti oldu.

 

 

“TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ BİR BİRLİKTELİK YAŞANDI”

İlk gece Van’da salaların okunmasıyla birlikte halkımız biraz daha teveccüh gösterdi. O anda insan haklarından, demokrasiden, halktan ve haktan yana olan bütün kesimler meydan da çoluk çocuğu ile meydanda yer aldı. Hepsinin orta tepkisi, ‘Biz demokrasimize sahip çıkmaya geldik. İrademizin tecellisi olan TBMM’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkmaya geldik’ şeklindeydi. Buda bizi daha çok sevindirdi ve mutlu etti. Bu halkla ölüme gidilir biz bunu çok iyi bir şekilde görmüş olduk. Van’da o geceye kadar tarihe kadar görülmemiş bir birlikteliğe, ruha şahitlik ettik.

 

SOĞANDA: VAN BİZİ ONURLANDIRDI

İnsanlarda o anlamda bir duygu patlaması oldu. Biz o gece binin üzerinde bayrak dağıttık. Şu ana kadar ise 120 binin üzerinde bayrak dağıttık. Memleketimizde basılmış duygular var. Maalesef ki bir grubun, PKK örgütünün yıllardır halk üzerinde bir baskı var. Bu baskı da böyle bir dönemde kalktığı için duygular açığa çıktı. Halk şu anda gördüğünüz gibi caddelerde, mahallerde bayraklarını araçlar üzerinde meydanlarda sallıyorlar. Van’da oluşan bu görüntüler gazetecilere de fotoğraf oldu. Okçular Tepesi’nde çekilen bir fotoğraf birçok gazetenin ana manşetinde yer aldı. Bu fotoğraf ayrıca Anadolu Ajansı’nın darbe görüntüleri ile alakalı bir kitap basılmış. Bu kitabın ana kapağında da Van Okçular Tepesi’nde çekilmiş olan fotoğraf yer alıyor. Hem Türk bayrakları hem de Recep Tayyip Erdoğan o fotoğrafta yer alıyor. Buda bizi onurlandırdı.

 

“VAN’DA İNSANLAR MEYDANDA SABAHLIYOR”

12 yıldır bizim Van’daki mücadelemiz devam ediyor. Birileri bunu sabote etmeye çalışsa da halkımız buna müsaade etmeyecektir. Şunu düşünüyorum. HDP’nin ‘Biz darbeye karşıyız ancak meydanlarda değiliz’ şeklindeki beyanı olmamış olsaydı bugün HDP’li halkımızda bizimle birlikte bu meydanda olacaktı. Maalesef ki yine parçalamaya ve bölmeye çalıştılar. Halkımız buna yine müsaade etmiyor. Halkımız hep birlikte yine meydanlarda yer alıyor. Ben burada 1-2 aylık bebekler gördüm. Yanında çocukları ile birlikte halı ve battaniyesini evinden getirerek burada sabahlara kadar kalan insanlar gördüm. Bunlar insanları duygulandıran gelişmelerdir.

 

Sizin de belirttiğiniz gibi darbe sonrası ciddi bir birlik beraberlik oluştu. İnsanların sahiplenme duyguları açık bir şekilde dışa vurdu. İki haftayı aşkın bir süredir demokrasi nöbeti tutuluyor Van’da. Siz bu nöbeti ve birlikteliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Açıkçası Türkiye’de bir birlik beraberlik vardı. Ancak biz bunu Van’da biraz daha fazla becerdik diye düşünüyorum. Bu anlamda batıdaki birçok ilden çok iyiyiz. Van bu anlamda ilk sıralarda yer alıyor. Biz Sivil Toplum Örgütlerimiz, diğer siyasi partiler ile istişarelerde bulunduk. Meydana ilk gün basın açıklaması yapmaya davet ettik. CHP ile HDP gelmediler. Ama diğer 3 parti bizimle hareket etti. Hep birlikte orada ilk başlangıcı yaptık. Kitleleri o şekilde etkiledik. Yine birçok STK aynı gün birlikte inisiyatif olarak basın açıklaması yaptılar. Onlarda bu şekilde tüm kitlelerini meydana getirdiler ve bizde onlara kucak açtık birlikte hareket ettik. Sabah namazımızı kıldık. Hep birlikte akşamları teveccüh namazımızı kılıyoruz.

 

 

SOĞANDA: BİRLİKTELİĞİMİZ DEVAM EDECEKTİR

STK’larımız ile birlikte bir platform kurduk. Ara ara toplantılar yapıyoruz. Ne tür mesajlar vereceğiz halka ne söyleyeceğiz şekilde kararlar alıyor ve bu kararları uyguluyoruz. Burada yaptığımız çalışmaları ilçelerde de uyguluyoruz. Özalp ve Gevaş ilçelerimize gidip geliyoruz. Özalp’te de aynı şekilde saklı kalan duygular dışa vurmuş durumda. Bayraklar alanlardaydı. İnsanlar bu anlamda vatanına ve milletine sahip çıkıyor. Suriye’nin böyle olacağına belki de hiç kimse inanmazdı. Ama şimdi görüyoruz ki Suriye’nin en zenginleri bile kalabilecekleri bir vatan bulamıyor. İnsanlarımız da bunu gördükleri için vatanlarına sahip çıkıyor. Hemen hemen tüm ilçelerimizde bunu iyi bir şekilde görüyoruz. STK’lar ve siyasiler ile olan görüşmelerimizi burada olduğu gibi bundan sonrada devam ettireceğiz. Hem burada hem de Van’ın geleceğini şekillendirmek adına birlikte hareket edeceğiz.

 

“VAN NABEJE BES!”

Bu ortam ve nöbetler ne zamana kadar devam edecek?

Genel merkezimiz ve özellikle resimiz yani Cumhurbaşkanımız bize dur demeyinceye kadar bir durmayacağız. Bizim bu anlamda bir sloganımız var. “Heta Reis ne bêjebes, Van nabêjebes.” Biz bu sloganla yolumuza devam ediyoruz. Reis yeter, dur demeyinceye kadar da biz durmayacağız. Halkımızda bunu acık bir şekilde söylüyor. Bu sonuna kadar devam edecektir. Halkımız, hükümetimiz, reisimiz bu darbeyi önlemiş ve püskürtmüştür. Ancak biliyorsunuz taşların yerine oturabilmesi için tedbiri elden bırakmamak adına biz buna devam edeceğiz.

 

 

“HER HATIRLADIĞIMDA AĞLIYORUM..”

Sizce bu darbe girişimi sonrası bu bütünleşme Van’a nasıl yansır?

Bu aşamadan sonra ben Van’ın gerçek iradesine kavuşacağına inanıyorum. Ben bu iradenin sokağa ve sandığa çok iyi bir şekilde yansıyacağına inanıyorum. Yıllarıdır yapılan seçimlerde halkımızın irade sandığa yansıtılmıyor. İnsanlar psikolojik bir baskı altındadırlar. Fiili olarak baskı altına alınan halka fesat karıştırılıyor ve halkın iradesi sandığa yansımıyor. Ben bu saatten sonra halkın korku ve psikolojik baskıyı aştığını ve iradesine sahip çıkacağına inanıyorum. Kimsenin de bundan sonra bu gücün karşısına çıkabileceğine inanmıyorum.

 

Sizi hem Türkiye genelinde hem de Van’da en çok etkileyen manzara ne oldu?

Yaşımız belki çok yetmeyebilir ama okuduğumuz kadarıyla 60 darbesi ve 80 darbesinde orada maalesef halkımız direnç göstermemiştir. Yine dünya birçok ülkesinde meydana gelen bu tür darbeler pek fazla püskürtülmemiştir. Hem dünya hem de Türkiye tarihinde bir ilki yaşıyoruz. Halkın gücü bu konuda silahı yenmiştir. Bu güç topu, tüfeği, tankı ve uçağı yenmiştir. Ben o ilk gün ki manzarayı hatırladığımda duygulanıyorum ve ağlıyorum. Yine o özellikle köprübaşlarında canı pahasına tankların önüne kendilerini atanları gördükçe insan duygulanıyor.

 

“HALKIN KORKUSUZLUĞU HAYRETLER SEVİYESİNDEDİR”

Van’da meydanda beklerken ben insanlara ‘Size sandalye getireyim oturun’ dedim. Ama onlar bana ‘Hayır’ dedi. İnsanlar 9-10 saat ayakta kalıyorlar. Ben yoruldukları için bunu söylüyorum ama insanlar kabul etmiyor ve saatlerce ayakta duruyorlar. Bu kadar heyecanı düşünebiliyor musunuz? Bunda da duygulanmamak elde değil. Saat 3 sularında meydandaydık. Okçular Tepesi’nin arkasında yer alan 8 kişilik bir aile hep birlikte yatıyordular. 1 kişi ise onların başında bekliyordu. Ben sordum o başlarında bekleyen kişiye ‘Kim bunlar?’ dedim, o da ‘Benim ailem’ cevabını verdi. ‘Günlerdir uyumuyorlar. Uykuları geldiği için uydular ve bir şey olursa bizi muhakkak uyandır dediler’ şeklinde bir cevap verdi bana. Bir şeyden kasıt nedir dediğimde ise, ‘Yani tank, top ya da uçak gelirse bizi uyandır biz kendimizi önüne atalım’ cevabını aldım. İnsanlar artık korkusuzca bunu dillendiriyor ve kendini siper ediyor. Ben orada bir not yazdım ve ‘Bu iş bitmiştir’ dedim.

 

Ak Parti il başkanlığı nasıl bir politika ile yola devam edecek? Yaşanmış olan bu darbe girişiminden sonra...

Biz bu olaylardan evvel aynı hızımızla çalışmalarımıza devam ediyorduk. Ramazan ayından önce 600 civarında köyümüzü gezdik ve insanların dertlerini dinledik. En çok gördüğümüz sıkıntı belediye ile alakalı olan sıkıntılardı. Daha sonra esnafımızı gezdik, ardından STK’ları gezdik ve sorunlarını dinledik. Ramazan boyunca ise dışardan Van’a gelen aileler ile bir araya geldik. Bu kapsamda yaklaşık 20 bin aile ile kucaklaştık. Biz il teşkilatı olarak ramazan ayı boyunca 300 aileye misafir olduk. Bir gün olsun evimizde iftar açmadık. Kendi soframızı ailelerin sofraları ile birleştirdik ve birlikte iftar açtık. Ailelerimiz ile birlikte bunu yaptık.

 

SOĞANDA: BİRLİKTELİĞİMİZ DEVAM EDECEKTİR

Biz 1 yıl boyunca programlarımızı yapmıştık ve yine köylerimize ve ilçelere gidecektik. Sorunları tek tek masaya yatıracak ve sorunların çözümü için yol arayacaktık. Halkımızın bütünlüğü ve birliği için bu sivil inisiyatifimizle birlikte direniş bitse dâhil toplantılarımızı yapacağız. Biz bu heyecanı her zaman sürdürmeyi düşünüyoruz. Etkinliklerimiz bu anlamda sürekli devam edecektir. Bizim politikamız her zaman olduğu gibi halka yönelik olacaktır. Biz bunu sürdürmeye devam edeceğiz. Şu an ki en büyük sorunumuz belediyenin ve diğer kesimlerin halk üzerindeki halka bütünleşme değil tam tersi halka karşı durmadır. Bizde bu anlayışı halkla birleşerek sonlandırabiliriz.

 

OHAL ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Vatandaşlar sürekli bu konuyu konuşur oldular. OHAL’in olumlu anlamda Van’a katkısı ne olur?

Olağanüstü Hal Bölgesi ile Sıkı Yönetim ayrıdır. Ak Parti en fazla olağanüstü hal uygulamasına (OHAL) karşı ve sıkıyönetime karşı olan bir partidir. Ak Parti geldiği ilk günden itibaren bunları kaldırdı. OHAL 1980’den sonra başlamış ve devam edip gelmiştir. Buda sadece bir bölgeye mahsustur. Sadece buradaki halkımız bunu yaşıyordu. Sonrada devletin bekasını sıkıntıya düşürecek olan durumlarda halin uygulanması mümkündür. Bu anayasada da yer almaktadır. Hükümetimiz yaşanan sıkıntılardan dolayı bu hali getirme durumunda kalmıştır. Sadece bir bölgede değil yurdun her tarafından bu uygulama başlatılmıştır.

 

BAŞKAN SOĞANDA OHAL’E AÇIKLAMA GETİRDİ

OHAL’in açıklaması şudur. Seri bir şekilde anayasal düzeni, toplumsal düzeni tehlikeye sokan ve tehlikeye yol açanları bertaraf etmek amacı güdülmüştür. Dolayısıyla siz bir yasa ile bunu yaptığınız zaman, yasa meclisten aylarca çıkmayabilir. Bu uzun bir süre anlamına geliyor. Bu yüzden de OHAL ilanı bir yasal düzenlemedir ve bu yasal düzenlemeyi de tehlikeyi bertaraf etmek adına önemlidir. Sadece tehlike değil ekonomik anlamda da bu önemlidir. Başka bir konu ise ekonomik anlamında size hızlı kararlar alıyorsunuz. Bu anlamda uluslararası alanlarda Türkiye’nin gücünü göstermiş oluyorsunuz. Siz bunu bir kanun düzenleme ile yapmış olduğunuz vakit çoğu ekonomik düzenlemelerde nitelikli çoğunluğa ihtiyaç vardır. Baz 3’te 2’ye ihtiyaç oluyor. Bu yüzden bunun meclisten geçmesi şarttı.

 

“OHAL KARARI MİLLET İÇİN ALINMIŞTIR”

Bu OHAL’in diğerlerinden farkı şudur. 80 ve sonrasında uygulanan hal devletin halka karşı korumaktı. Şu andaki OHAL’de ise devletin içindeki terör olaylarını ya da darbeye kalkanları bertaraf etmek için yapılmıştır. Yani halkı bunlardan korumaya çalışıyor. Bu OHAL millete karşı bir OHAL değildir. Devletin içerisindeki terör estiren darbeci gruplara karşı bir OHAL’dir. Buradaki OHAL kararı budur. Halkımız bu konuda kafasında soru işaretleri olmasın. Bu OHAL millete herhangi bir sıkıntı getirmeyecektir. Tam tersi vatandaşın hayatını düzene koyacağı bir karar ve tedbirdir. Bunu n bu şekilde bilinmesi gerekiyor.

 

 

UHUD’U HATIRLAYIP OKÇULAR TEPESİNİ TERKETMİYORUZ

Demokrasi nöbetinin tutulduğu alana siz Okçular Tepesi dediniz. Belediyeye buranın isminin Okçular Tepesi yapılması için bir talebiniz olacak mı?

Bir talebimiz olacak. Okçular Tepesi’nin İslam tarihinde önemli bir yeri vardır. UhudSavaşı’nda Okçular Tepesi Hz. Muhammed’in direktifleri ile arkadan düşmanın İslam ordusuna saldırmaması için okçular bırakılmış. Bir müddet sonra savaşı kazandık diye çıkan söylentilerden sonra bir kısım okçulara orayı terk etmiş. Bunu gören müşrikler arkadan İslam ordusunun üzerine gelmiş ve İslam ordusunu zor durumda bırakmıştır. Biz ise buranın adını Okçular Tepesi bırakmamızın sebebi şudur. Burası Okçular Tepesi’dir. Ancak burası Uhud’daki Okçular Tepesi gibi terk edilmeyecektir ve sonuna kadar burada kalacaktır. Biz bir gün platformu diğer tarafa taşıdık ama buna rağmen Okçular Tepesi’ndekiler o tepeyi bırakıp alana inmediler. Biz tekrardan Okçular Tepesi için platformu yeniden değiştirdik. Bizde bu yüzden alanları ve Okçular Tepesi’ni terk etmeyeceğiz. Bu tepe için biz AA’nın çektiği fotoğraftaki gibi biz bir balıklar kalma şartıyla bir anıt yapmayı düşünüyoruz. Bunun için bir yarışma yapmayı düşünüyoruz. İnşallah bu eseri oraya kurmayı düşünüyoruz. Ayrıca Okçular Tepesi’nin heykelleştirerek minyatür şeklinde yapmayı planlıyoruz. Bu bizim sembolümüz olmuştur. Beşyol Meydanı’nın da ismini değiştirebiliriz. Bu tepe bizim için Türkiye’de önemli yer edinmiştir. Bu bizim için başka bir yere sahiptir.

 

Van halkına son olarak bir çağrınız olur mu?

Van halkına mesajım şudur. Bugüne kadar yaptıkları direnişten, darbeye darbe vurdukları için ben hepsine teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıktıkları için kendilerine teşekkür ediyorum. Bundan sonra da tüm halkın meydanlarda olmalarını istiyoruz. Ta ki onların da kırıntılarının hepsinin temizleninceye kadar bunu yapmalarını istiyoruz. 


RÖPORTAJ: YUNUS EMRE AYKAÇ / ŞEHRİVAN ÖZEL

Editör: TE Bilisim