Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu Nasır Hariri başkanlığındaki Müzakere Yüksek Komitesi (MYK) Heyeti üyesi Bassma Kodmani, heyetin ABD'deki temaslarına ilişkin bilgi verdiği sırada Suriye'deki krize siyasi çözüm bulma çabalarına ABD'nin de dahil olması gerektiğini belirtti. Kodmani  "ABD, siyasi sürece dahil olmazsa dengeli bir çözüm mümkün değil. Bütün süreci Rusya'ya bırakmak dengeli bir yaklaşım getirmeyecek ve ılımlı muhalifleri sürecin dışında bırakacak. Cenevre'de dengelerin sağlanması için ABD'nin siyasi sürece dahil olmasına gerçekten ihtiyaç duyuyoruz" dedi.



"TRUMP YÖNETİMİ TAVRINI DEĞİŞTİRMELİ"

Trump yönetiminin Suriye'deki krize siyasi çözüm bulma girişimlerine çok az ilgi gösterip daha çok IŞİD ile mücadeleye odaklanmasını değerlendiren Kodmani, ABD'nin diplomatik çözüm girişimlerine yeniden dahil olması gerektiğini söyledi.

 

"İRAN'IN ETKİNLİĞİ ARTIYOR"

ABD'nin sahada bütün süreci Rusya'ya bırakmasının İran'ın Suriye'deki etkisini artırdığına dikkati çeken Kodmani, Rusya'nın sahada tamamen İran destekli milislere bağımlı olduğunu söyledi. Rusya'nın Suriye'ye çok fazla kara gücü konuşlandıramadığını belirten Kodmani, Rusya'nın sahada askeri kazanım sağlamak için İranlı milisler kullandığını ve bunun da İran'ın "elini güçlendirdiğini" ifade etti.

 

"İDLİB'DE YENİ BRİ FELAKETİN BAŞLANGICI YAŞANIYOR"

Kodmani İdlib'de yaşanan çatışmalara ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: "ABD terörü gerçekten bitirmek istiyorsa, ki son dört yıldır bunu duyuyoruz, İdlib bölgesi için bir plan yapmalı. İdlib'de yeni bir feleketin başlangıcına şahit oluyoruz. Bu sefer Halep'ten çok daha kötü bir durumla karşılaşacağız ve çok daha uzun sürecek. Rusya, El-Kaide ile mücadele etmek için İranlı milisleri öne sürecek, bu milisler mıknatıs gibi bölgeye daha fazla terör çekecek. Bu döngü hiç bitmeyecek ve yeni bir insani kriz yaşanacak."



HALEP HATIRLATMASI

Halep'in düşmesini Obama yönetiminin çaresizse izlediğini söyleyen Kodmani, İdlib'de yaşanacak bir insani kriz karşısında ABD'nin yine aynı konuma düşeceği uyarısında bulundu.

 

İDLİB KRİZİ

- Saldırılar arttı: Suriye'de Heyet'ut Tahrir'uş Şam'ın (HTŞ) denetimindeki İdlib'de Esed rejiminin sivillere yönelik bombardımanı artarken, Rusya'nın Suriye'deki Hmeymim ve Tartus üslerine bombalı insansız hava araçlarıyla (İHA) gerçekleştirilen saldırı düzenlenmişti.

 

- Türiye devreye girdi: Astana süreci çerçevesinde çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib'de ve Doğu Guta'da -bu süre zarfında- toplamda 400'e yakın insan ölürken, Ankara, yaşananlar için Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov ile İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed İbrahim Fard'ı bakanlığa çağırdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da "Rejim, Nusra bahanesiyle ılımlı muhalifleri hedef alıyor. Bu siyasi çözüm sürecini baltalar" dedi.



- Muhaliflerin 'ABD' adımı: Esed rejimi ve Rus uçaklarının gerçekleştirdiği saldırıların artması üzerine Türkiye'nin devreye girmesinnin ardından Muhaliflerin temsil edildiği Müzakere Yüksek Komitesi (MYK) Heyeti de Nasır Hariri başkanlığında ABD'ye gitti. Burada temaslarda bulunan Muhalifler, tek taraflı blokun kırılması için ABD'nin de sürece dahil olmasını istedi. Ayrıca, MYKH ABD'nin New York kentinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşmelerinin ardından Cenevre'deki müzakereler için Esed rejimine baskı yapılmasını istedi. Yazılı açıklamada, MYK sözcülerinden Yahya Aridi şunları söyledi: "MYK, rejimin Cenevre'de müzakerelere katılması için uluslararası baskı çağrısı yaptı. Heyet, Rusya'nın planladığı Soçi toplantısında bunun olmayacağını net şekilde ortaya koydu" ifadelerine yer verildi. Soçi süreci Cenevre görüşmelerinin ve Cenevre Bildirisi ve BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararında ortaya konan geçiş hedefinin önemini azaltma riski taşıyor. Bir siyasi süreç var. Bu Cenevre'de. Ve rejim müzakere etmeyi reddettiği için işlemiyor. Paralel bir süreç bu gerçeği değiştirmeyecek ve aslında rejimi ve onun askeri stratejiye bağlığını cesaretlendirme riski taşıyor."



- ABD'nin denkleme dahil olması: Tüm bunların yanı sıra ABD ise Suriye'de zemin kaybetmiş durumda. 7 yıllık savaş sürecinde IŞİD ile mücadele ve PYD'ye destek konularında varlık gösteren ABD yönetimi hem Obama hem de Trump döneminde Esed rejimine karşı ilgisiz ve tepkisiz kalarak Rusya ve İran'a alan açmakla suçlanıyor. Rusya, İran ve Türkiye ile farklı konu başlıkları altında gerilimleri süren ABD'nin Suriye masasının da dışında bırakıldığı konuşuluyor.



- Türkiye'nin durumu: Suriye'deki savaşın hem terör hem göç konularında direkt muhatabı olan ilk ülke Türkiye ise ülkedeki savaşın sonlandırılması için büyük çaba harcıyor. ABD'nin zemin kaybetmesi, PYD konusundaki gerilim ve Rusya ile İran'ın giderek artan etkinliği sonrasında savaşın taraflarının net şekilde belli olmasının ardından Rusya ve İran ile adım atan Türkiye sahadaki muhaliflerle de irtibat halinde kalarak çözüm üretmeye çalışıyor. Bu çözümlerdne en önemlilerinden biri yakın zamanda Soçi'de gerçekleştirilen zirve idi. Bu zirvede çatışmasızlık bölgelerinde yaşanan bombardımanlar görüşülmüş ve yeni bölgeler için uzlaşı sağlanmasının yanı sıra Rusya ve İran'dan Esed rejimine baskı yapmaları için söz alınmış, Suriye'nin geleceğinde Esed'in olmaması gerektiği vurgulanmıştı. Fakat İdlib'de yaşananlar karşısında Türkiye de şaşırmış ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu "İran ve Rusya (Suriye'deki garantörlük) sorumluluğunu yerine getirmeli" diyerek eleştiri de bulunmuştu.



MUHALİFLER SOÇİ'DEN UMUTSUZ

29 Ocak'ta Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne ilişkin de açıklamalarda bulunan Kodmani, Soçi'deki Suriye görüşmelerinin Cenevre sürecini destekleyeceğine dair şimdiye kadar hiçbir emare görmediklerini söyledi. Siyasi sürece giden güvenilir ve sürdürülebilir yolun Cenevre'deki görüşmelerden geçtiğini, bu süreci canlandırmaya ve güçlendirmeye çalıştıklarını ifade eden Kodmani, Soçi'deki görüşmelerin netlik sunmadığını, bundan dolayı da inandırıcı ve sürdürülebilir bir sonuç beklemediklerini kaydetti. Kodmani, "Biz siyasi geçiş ve bir yol haritası istiyoruz. Bu yol haritası da Cenevre sürecinden çıkmalı" dedi. Suriye halkına felaket getiren bir rejimin Suriye'yi yönetemeyeceğini vurgulayan Kodmani, Esed rejimine alternatif üretmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi.



CENEVRE BAŞARISIZ OLMUŞTU

Cenevre görüşmelerinin 8. turu, 28 Kasım-14 Aralık'ta düzenlenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Rejim heyeti, görüşmelere geç katılmış, siyasi geçiş konusunu müzakere etmekten kaçınmıştı.

Editör: TE Bilisim