ŞEHRİVAN GÜNCEL: ÖNDER ALTINAL - Dünya mutfağının, yöresel lezzetlerin, gastronomi turizminin dünyada en önemli sektörlerin başında geldiği süreçte önemli markalar dünya piyasasında yerini almaya başladı.

 

Gaziantep’in UNESCO tescilli gastronomi kenti olduğu, birçok kentin ürünlerini tescil ederek dünyada tanındığı süreçte Nusr-et adlı bir biftek lokantası da dünyanın en büyük Türk markalarından birisi oldu. Nusr-etle birlikte tam bir çılgınlığa dönen steakhouse (bitfek lokantası) zincirleri ardı ardına açılırken bu mekanlardan birisi yıllarca tarım ve hayvancılık ile uğraşan işadamı Menduh Kahraman tarafından hayata geçirildi. Mekanda şef olarak mutafa geçen, Tahif Şef de yıllarca Nusret ile birlikte çalışma tecrübesinin ardından Van’ın markasının ustası oldu. Edremit’in bir turizm kentine dönüşme sürecinde belediye başkanı Atıf Çiçekli’nin de desteklediği ve yatırım konusunda cesaretlendirdiği Menduh Kahraman kısa sürede Nusret’e rakip olacak bir ulusal marka oluşturdu. Saf-Et adıyla Van’da üst düzey bir mekanı Van’a kazandıran Kahraman’ın biftek evi kısa sürede Vanlı’nın ilgi odağı oldu. Bir Van markası olan Saf-Et şimdiden markayı farklı kentlerde kullanmak isteyen yatırımcıların iştahını kabartmaya başladı bile.

 

 

Dünyaca ünlü ve son yıllarda çılgınlığa dönüşen Nusr-Et steakhouse Van’da rakip çıktı. Türkiye’de ve dünyada çılgınlığa dönüşen steakhouse Van’da da hizmete açıldı. Edremit ilçesinde hizmete açılan Saf-Et, dünyaca ünlü ve çılgınlık haline dönüşen Nusr-Et’i de bırakacak bir lezzet ile dikkatleri üzerine çekti. Kendi çiftliklerinde yetişen hayvanları, kesimden sonra vatandaşa sunan Saf-Et, işadamı Menduh Kahraman’ın girişimiyle Edremit’te bir marka olarak doğup birçok ilin dikkatini çekmeye başladı bile. Nusr-Et’in sahibi Nusret Gökçe ile birlikte yıllarca bu işi yapan ve aynı mutfakta harikalar yaratan Tahir Şef’in mutfağında çalıştığı Saf-Et kısa sürede markalaştı. Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan ve kısa sürede sadece Edremit’in değil Van’ın en önemli mekânlarından birisi olan Saf-Et’in hikâyesini Şehrivan olarak derledik. Saf-et kuruluş hikâyesi, ismi, ustaları ve lezzetleri ile ilgili Şehrivan’a konuşan Saf-Et İşletme Sahibi Menduh Kahraman, steakhouse’u Van’a kazandırmanın hikâyesini anlattı.

 

 

SAF-ET FİKRİ NERDEN DOĞDU?

 

Saf-Et markasıyla Van’a değer katan mekanın sahibi Menduh Kahraman o işletmenin hikayesini işin kuruluş hikayesini paylaşarak başladı. Saf-Et fikrinin nasıl ortaya çıktığını söyleyen Menduh Kahraman: “Bizim hayvancılıkta 30 yıllık bir geçmişimiz var. 15 yıldır da Edremit’te bir çiftliğimiz var. Biz burada yetiştirdiğimiz hayvanlarımız sürekli batı illerine bu tür mekanlara gönderiyorduk. Edremit’te yeri açtığımız alan daha önce birkaç defa ihaleye çıkmasına rağmen kimse burada her hangi bir iş yapmadı. Ardından Edremit Kaymakamımız Atıf Bey bana sende benim gibi inanmış birisin, burayı da sana vereceğim gel buraya uygun bir şey yap dedi. Bende ihaleye girdim ve burayı aldım.”

 

 

3 AY DÜŞÜNDÜ…

 

Van’a değer katan hizmetlerin öncüsü olan Çiçekli’nin cesareti ve onlarca yıllık tecrübeyi birleştirerek oluşturduğu markanın hikayesini paylaşan Kahraman, kuruluş sürecine dair ayrıca şu sözlere yer verdi: “3 Ay boyunca düşündüm. Biz buraya ne yapabiliriz, nasıl bir farkındalık yaratabilir diye. Bir şey düşünüyoruz ama farklı olmamız gerekiyordu. Batı illerine gidiş-gelişlerim oldu. Ardından düşündüm Doğu Anadolu ve Van’da neden bir steakhouse yok dedik ve çalışmalara başladık. 3 ayın ardında projelerimizi çizdik ve steakhouse çalışmalarına başladık. Fikir bu şekilde oluştu.” Şeklinde konuştu.

 

 

SAF-ET LEZZİNİN SIRRI VAN’DA YATIYOR!

 

İşletmeyi Van merkezde değil de neden Edremit’e açtığını da açıklayan Kahraman aynı zamanda bu lezzetin sırrını da paylaşmış oldu. Küçükbaş hayvancılıkta Türkiye’nin en çok hayvan sayısına sahip olan Van’da kendi yetiştirdikleri eti kullandıklarını da söyleyen Kahraman: “Edremit’in Sayın Atıf Çiçekli ile birlikte böyle gelişeceğini ve güzelleşeceğini bildiğim için mekanımızı Edremit’te açma kararı aldık. Edremit Van’ın en güzel ilçelerinden bir tanesi. Biz de kararımızı Edremit’ten yana kıldık ve mekanımızı açtık. Artık çiftliğimizde yetiştirdiğimiz etlerimizi de dışarı satmak yerine burada kendi halkımıza sunuyoruz. Bu anlamda etimizi kendimiz yetiştiriyoruz, kendimiz pişiriyor ve halkımıza sunuyoruz. Etlerin kendi çiftliğimizde yetişmesi bizim için büyük avantaj. Bizde bu avantajı iyi değerlendiriyoruz. Bu haliyle de insanlarımıza saf ve lezzetli et sunmuş oluyoruz.”

 

 

SAF-ET İSMİ NEREDEN GELİYOR?

 

Herkesin merak ettiği sorulardan birisi ise Saf-Et isminin hikayesi. Nusret Gökçe’nin isminden yola çıkarak Nusr-Et olarak yarattığı markadan farklı bir şekilde oluşan Saf-Et isminin hikayesi ise şöyle: “Bir arkadaşımla sohbet ettiğimizde, işlere başladıktan sonra ismini ne yapalım diye istişare ettik. Bana ne isim düşünüyorsun dediğinde bende aynı hikayeyi kendisine de anlattım. Çiftlikte yetiştirdiğimiz etlerimiz var, hepsi de saf ettir dedim. Ben bunu dediğimde arkadaşım da bende kafamızda lamba yandı hemen. Madem saf et üretiyoruz o zaman ismi de Saf-Et olsun dedik. Çiftlik bizim ve burada hayvanları kendimiz yetiştiriyoruz. En safından saf eti vatandaşımıza sunuyoruz. İsmin hikayesi de buradan geliyor.”

 

 

KAHRAMAN: ETİN MAHARETTİ 2 YERDE

 

İnsanların steakhouse ilgisiyle ilgili de konuşan Kahraman, “Van ve bölgedeki insanlar steakhouse ile ilgili çok bilgisi yoktu. İnsanlar daha çok televizyonda görebiliyordu. Böyle bir durum söz konusuydu. Buraya gelip etimizi tadan insanlar çok memnun kalıyorlar. Lezzeti beğeniyorlar. Steakhouse için dışarıya giden insanlar oluyor. Onlarda bize geldiklerinde bize teşekkür ediyorlar. Özellikle Tahir ustamızın bu anlamda ciddi bir lezzeti var. Kendisi 18-19 yıl boyunca bu işin merkezinde çalışmış ve deneyim kazanmış. Bizim Saf-Et’in mahareti 2 yerdedir. Birisi çiftlikte yetişen hayvanlarımızda diğeri ise, Tahir ustamızın maharetindedir. İkisini birleştiği zaman istenilen seviyeye ulaşılıyor. Gelip tadanlarda bunu onaylıyor.” Dedi.

 

 

“MERADAN IZGARAYA, IZGARADAN SOFRAYA”

 

Kahraman konuşmasının devamında Saf-Et’i farklı kılan damak tadı ile ilgili olarak ayrıca söyledi: “Doldur boşalt sistemi ile çiftlikte etimizi yetiştiriyoruz. Etimiz kendimiz alıp, yetiştirip ve kendimiz pişiriyoruz. Yani tabiri caizse meradan, ızgaraya oradan da sofraya geliyor etimiz. Maliyetimiz bu yüzden de daha iyi seviyeye geliyor. Normalde böyle bir mekanda et dışarıda alındığı zaman bu fiyata ve bu lezzette et yiyemezsiniz. Bizde en kötü 2 yaşını dolduran hayvanımız mezbahaneye gidiyor oradan da kesil buraya geliyor. Ancak dışardan aldığını zaman hayvanının kaç yaşında olduğunu da bilmiyorsunuz. Bizde ise 2 yaşından sonra kesime gider ardından aşama aşama, bekletilerek sofraya kadar gelir. Etimizin yanı sıra içecek olarak kullandığımız ayranımızın yoğurdu da kendi çiftliğimizden getirilir.”

 

 

MARKA İÇİN BÜYÜK TALEP OLUŞTU BİLE!

 

Edremit’te hizmete açılan Saf-Et için diğer illerden franchise talebi olduğunu söyleyen Kahraman, “Birçok il bizden franchising (isim hakkı kullanma) istiyor. Bu anlamda il ismi vermek doğru olmaz. Ancak bize talepler var. Bizde bu talepleri değerlendiriyoruz. Uygun görmemiz durumunda var olan illerimize gideceğiz. F!anchisingvermek istediğimiz durumunda yerlerine bakacağız ve buna göre bir karar vereceğiz. Ancak şu aşamada şurada açacağız, burada açacağız demek istemiyoruz. Net bir şey yok, sadece bize başka illerden talepler var. Olurda bir gün tabelamızı başka ilde kurarsak bunu da duyuracağız.”

 

 

SAF-ET’İN USTASI, VAN’IN NUSRET’İ: TAHİR ŞEF!

 

Van’ın saf eti ile lezzet bulan, Edremit ile bir marka haline gelen mekanın sıradışı olmasının bir sebebi de Tahir Şef. Mekanda mükemmel işler çıkaran Tahir Şef dünya markası olan mutfaklardan yetişen bir isim. Nusret ile birlikte uzun süre çalışan şu anda ise Saf-Et ete lezzet katan şef Tahir Şipi bir başka deyişle Tahir Şef’in hikayesi ise şöyle: “2004 yılından ben Nusret’le tanıştım. O yıllarda birlikte bir firmada çalıştık. 6 yıl beraber çalıştıktan sonra kendisi o firmadan ayrıldı. Ardından ben de kendisiyle birlikte 4 yılın yanında çalıştım. 10 yıllık Nusret’le birlikte çalışmamızın ardından ben kendisinin yanında ayrıldım. Ardından başka bir firmada hizmet verdim. Şimdi bu tecrübelerle birlikte Van’da kendi mekanımızda hizmet veriyoruz. Nusret’i ve o markanın doğuşunu çok iyi biliyorum. Doğuda neden olmasın diyoruz biz de. Bu yüzden Doğu’da, Van’da da bir Nusr-Et doğar.”,,

 

 

İŞTE TAHİR ŞEF’İN SIRRI

 

Etin ve pişirilen etin lezzet sırrını veren Tahir Şef, “Sofradaki lezzetin sırrı etin iyice dinlendirilmesidir. Etin pişme derecesidir. Eti ne kadar çok pişirirseniz, lezzettin o kadar fazla kaybeder. Orta ya da iyi pişirdiğiniz zaman etin tadına varırsınız. Et ızgara da ne kadar fazla kalırsa o kadar fazla kömür kokusu alıyor ve kömür kokusu alan et acımsı tat verir. Bunun yanı sıra çok kalmasından dolayı ayrıca kuruda olur. Etleri dinlendiriyoruz, baharatlarımızı dışardan getiriyoruz. Lezzeti ön planda tutuyoruz. Bu yüzden kaliteli iş yapıyoruz. İnsanlardan bizden memnunlar ve bunu bize ifade ediyor.” Diye konuştu.

 

 

HER ET FARKLI ŞEKİLDE PİŞİRİLİYOR

 

Verdikleri yemek hizmetleriyle ilgili konuşan Tahir Şef şu ifadelere yer verdi: “Bizde şu anda 13-14 çeşit et çeşidi var. Zaten mekan olarak sadece et var. Biz dana etini bölüm bölüm ayırıyoruz. 10 çeşit dana etimiz var. Bunun yanı sıra 3 çeşit köftemiz var. Bizim burada yaptığımız burger köfteler var. Bu köfteleri de Van’da bulamazsınız. Bunun yanı sıra kuzu da çeşitlerimiz var. Fırında pişirdiğimiz kaburga, kuzu kol gibi et çeşitlerimiz var. Örneği dana kaburga fırında 6 saat gibi bir pişme süresi var. Kuzu kol 2-3 saat arasında pişiyor. Kendi üretimimiz olan tereyağımız ile servisimizi yapıyoruz. Bonfile dediğimiz etimizi Show bir şekilde insanımıza sunuyoruz. Burada kuzu eti parçalanır ve insanlara sunulur. Biz ise her bölmesini ayrı isimlendirmiş ve o şekilde sunum yapıyoruz.”

 

 

 

Editör: TE Bilisim