ŞEHRİVAN GÜNCEL: MERAL YILDIZ - Son dönemlerin en çok konuşulan konusu olan ve Van’ın geleceğini ilgilendiren Van Gölü kirliliği konusunda YYÜ rahatlatan bir çalışmayı nihayete erdirdi. Özellikle kıyılardaki kirlilik ve arıtma tesislerin yetersizliğinin konuşulduğu bir süreçte büyük bir ekip ile yapılan çalışma ‘nefes’ aldırırken gölün genel itibariyle ‘temiz’ olduğu açıklaması rahatlattı. Fakat buna rağmen göldeki fiziksel kirlilik ve arıtma tesislerin durumu hala büyük bir tehdit.

 

Van Gölü ölüyor mu? Van Gölü kirli mi? Van Gölü elden mi gidiyor? Bu soruların çok sık sorulduğu, göl sahilindeki kirliliğin korkuttuğu ve bir çok farklı yorumun panik yarattığı bir süreçte YYÜ’den önemli bir çalışma geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van Gölünün kirlilik oranını ölçmek için 2 yıl önce başlattıkları çalışmayı sonuçlandırdı. Bilimsel yönü ağırlıkta olan ve yoğun bir çalışmanın ürünü olan raporlarını basına açıklayan projenin yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Erdal Öğün, Van Gölündeki kirliliğin yüksek bir kirlilik olmadığını ve var olan kirliliğinde en aza indirmek için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yaptı. Toplantıya YYÜ rektörü Prof. Dr. Peyami Battal da katılırken bir çok bilim adamının katıldığı o çalışmada gölle ilgili çok çarpıcı bilgiler paylaşıldı. Göl ile ilgili açıklamada: “Özellikle Van Gölünde arıtma tesislerinin gölle buluştuğu noktalarda yüksek kirlilik var. Ama bunun nedeni mevcut atık tesislerinin yeterli derecede çalıştırılmaması veya olmamasıdır. Öte yandan Van Gölü'nün temiz olan kesimleri ve büyük bir alanı kapsayan kesimi kıyasladığında kirlilik söz konusu değil.” Yorumu yapıldı.

 

Yüzüncü yıl üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi, Van Gölündeki kirlilik oranının ölçülmesi için 2015 yılında başlattığı çalışmanın sonuçlarını basınla paylaştı. Van Gölü kirliliğinin çokça konuşulduğu süreçte yapılan toplantı ile uzun süren çalışmaların verileri kamuoyu ile paylaşıldı. YYÜ’de yapılan bir toplantı ile çalışma ile ilgili önemli bilgiler paylaşılırken toplantıda ilk olarak konuşan YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal oldu. Rektör Battal, YYÜ tarafında yapılan çok yönlü bir projenin detaylarını açıklamak üzere bir araya geldiklerini ifade ederek, “Öncelikle sizlere teşekkür etmek istiyorum. Olumlu olumsuz tüm konularımızı duyurmak suretiyle halkımızı bilgilendiriyorsunuz. Bildiğiniz gibi Van Gölü 1600-1700 metre yükseklikte olan ender güzelliklerden bir tanesi. Bu kadar önemli olmasından dolayı insanlar da üstüne titriyor. Bazı zamanlar bilgili bilgisiz, ilgili ilgisiz bazı çevreler alanı olmadığı halde Van Gölü kıyısına gidip bazı fotoğraflar çekip sosyal medya aracılığıyla ya da basın aracılığıyla Van Gölü üzerinden bilgi vermeye çalışıyor. Van Gölü ölüyor, yok oluyor tarzında açıklamalar yaparak çevreyi de olumsuz etkiliyor. Böyle bir söylemde bulunmak kolay değil.” Dedi.

 

 

BATTAL: BU ÇALIŞMA BİR MİLAT OLACAK BİZİM İÇİN

Detaylı bir araştırma yaptıklarını ve gerekli yerlere raporlarını gerekli mercilere gönderdiklerine dikkat çeken Battal, “Bu konuda bir şey söylemek en az 1-2 yıllık bir çalışma gerektiriyor. Bizde 2 yıldır mutidisipliner alanda yapılan çalışmamızı sonuçlandırdık. Bu çalışmayı ilk defa yaptık. Çalışmamızın başlığı da ‘Van Gölünde mikrobiyolojik, fiziksel, kimyasal ve radyolojik kirliliğin tespiti’ şeklinde oldu. Yaklaşık 50 istasyon seçildi. Her istasyonda 3 kademeden olacak şekilde numune aldık. Analizleri yaptık. Bu proje bilimsel araştırma projeleri ofisimiz tarafından desteklendi ve projenin içerisinden birçok alanda uzman hocalarımız çalışma yaptı. İnşallah bu çalışma bir milat olacak bizim için. Bu çalışmada emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum. Zaman zaman çalışma yaparken gölde mahsur kaldılar biz koştuk hemen. Bugün güzel bir çalışmayı sizlerle paylaşacağız.” Dedi.

 

 

PEYAMİ HOCADAN SİTEM!

Battal, kıyı şeritlerinde kirliliğe neden olabilecek noktalar üzerinde hassas bir şekilde çalışma yürüttüklerini belirterek, “Bu çalışma kendi içerisinde hem valimizin hassasiyetine hem de halk sağlığı çalışmalarıyla örtüştüğü içinde artık kendi paremetrik değerleri içerisinde değerlendirme imkânı olacak. İlimize tekrar bir arıtma tesisinin kurulması ve deşarjı yapılan maddelerin temizlenmesi için önemlidir. En büyük endişemiz konuyla ilgisi olmayan kişilerin kalkıp bu konuda açıklama yapmaları. Bilgisi olmayan kişilerin Van Gölünün kirliliği konusunda bilgi sahibi olmadan açıklama yapması.” Dedi.

 

 

BATTAL: PAREMETREYE BAKARAK DEĞERLENDİREBİLİRİZ

Van gölünün standartlarını oluşturacaklarını söyleyen Battal, “Standart bildiğiniz gibi bir analiz yapılığında maddelerde da uluslararası kabul edilen standartlar var. Halbuki son dönemlerde yapılan tartışmalarda her ülkenin hatta her bölgenin hatta her gölde eko sistemine kendine ait bir standardı oluşur. Yani şuna bakabiliriz Van gölündeki parametrik değerlerin halk sağlığına zararları var mı yok mu bunu değerlendirebiliriz. Ama paremetrenin Van gölü içerisinde bulunduğu miktar artmış mı azalmış mı dolayısıyla bu paremetreye bakarak değerlendirebiliriz.” İfadelerine yer verdi.

 

 

BİRÇOK NOKTADA İNCELEME YAPILDI

Battal’dan sonra konuşan Fen Fakültesi/Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi ve projenin yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Erdal Öğün, Ağustos 2015 ve Ağustos 2016 tarihlerinde, Van Gölü’nün tümünü örnekleyecek şekilde, 10 km karelik sanal karelerden toplanan, su ve sediment numunelerinin, mikrobiyolojik, hidrojeokimyasal ve radyoaktivite düzeylerinin araştırıldığını ifade etti. Öğün, Hidrojeokimyasal araştırmalar kapsamında Van Gölü açıklarından, yüzey ve derinden alınan su numunelerin, Nitrit, Nitrat, Amonyum ve Fosfat konsantrasyonlarının ulusal standartlarda belirtilen kriterlere uygun olduğunu söyledi.

 

 

HANGİ KIYININ KİRLİLİĞİ NE DURUMDA?

Öğün, “Diğer taraftan Van Gölü’nün kıyı kesimlerinde yer alan bazı istasyonlardan sağlanan su numunelerindeki, Nitrit, Nitrat, Amonyum ve Fosfat konsantrasyonlarının, ulusal standartlarda öngörülen üst limit değerlerinin, üstünde yer aldığı belirlendi. Nitrit kirlilik yükünün dağılımı, Van Gölü’nün batısında Tatvan İlçesi ve kuzeyde Ahlat ve Adilcevaz İlçeleri açıklarında yer aldığı tespit edildi. Nitrat kirlilik yükünün dağılımı, Van Gölü’nün kuzeydoğusunda Erciş İlçesi açıkları ve doğuda Van Büyükşehir Belediyesi Arıtma Tesisi açıklarında yer aldığı belirlendi. Amonyum kirlilik yükünün dağılımı, Van Gölü’nün kuzeydoğuda Erciş İlçesi, doğuda Van Büyükşehir Belediyesi Arıtma Tesisi ve güneyde Gevaş İlçesi açıklarında görüldüğü tespit edildi. Fosfat kirlilik yükünün dağılımı, Van Gölü’nün kuzeydoğusunda Erciş İlçesi, doğuda Van Şehir Merkezi ve güneyde Gevaş İlçesi açıklarında olduğu belirlendi.” Şeklinde konuştu.

 

 

PARAMETRELER UYUM İÇERİSİNDE

Mikrobiyolojik kalite araştırmaları kapsamında 46 istasyondan toplanan, yüzey suyu numunelerindeki, indikatör bakterilerin, heterotrofik bakterilerin ve fırsatçı patojenlerin varlığı ve sayısının araştırıldığını ifade eden Öğün, “Bütün istasyonlardan alınan su numunelerinin mikrobiyolojik kalite açısından ‘Yüzme Suyu Kalitesi Yönetmeliğinde’ belirtilen, yüzme ve rekreasyon amacıyla kullanılan suların sağlaması gereken kalite kriterleri tablosu ile mikrobiyolojik parametreler açısından uyum içerisinde olduğu belirlendi. Ayrıca koliformların, gölün yüksek pH’sından dolayı göl suyunda canlılıklarını sürdüremediği ve daha güvenilir bir grup olan enterokokarın göl suyunun mikrobiyolojik kalitesinin izlenmesinde kullanılması gerektiği belirlendi. Ulusal parametrelere ilave olarak, Van Gölü’nde sahil sularında fırsatçı patojen olan hareketli Aeromonas türlerinin, rutin kontrolünün yapılmasının, gölü rekreasyon amacı ile kullanan insanların sağlığı açısından,  yararlı olacağı düşünülmektedir.” Diye konuştu.

 

 

RİSK OLUŞTURMADIĞI KANAATİNE VARILDI

Radyoaktivite çalışmaları kapsamında da Van Gölü’nde belirlenen 48 istasyonda farklı derinliklerden alınan, su ve aynı istasyonların sediment örneklerinde toplam alfa ve toplam beta radyoaktivite seviyelerinin belirlendiğine dikkat çeken Öğün, “Ölçülen aktivite değerleri Van Gölü’nün jeolojik oluşumu açısından değerlendirildi. İlave olarak, Van Gölü’nden alınan 30 sediment örneğinde 226 Radyum, 232 Toryum, 40 Potasyum ve 137 Sezyum radyonüklitlerinin aktiviteleri belirlendi. Doğal radyonüklit olan 226Ra, 232Th ve 40K için elde edilen ortalama aktivite değerleri dünya ortalamasının üzerinde, ancak ortalamaya yakın değerlerde olduğu belirlendi. Bu aktivitelere bağlı olarak hesaplanan doz hızı değerleri dünya ortalamaları ile karşılaştırıldığında bu bölgede yaşayan canlılar açısından bir risk oluşturmadığı kanaatine varıldı.” Diye belirtti.

 

ARITMA TESİSLERİ DENETLENMELİ

Öğün sonuç olarak şu ifadelere yer verdi: “Van Gölü için şu an itibari ile herhangi bir alarm durumu olmamakla birlikte, korumaya yönelik bir takım tedbirlerin alınması kaçınılmazdır. Bu bağlamda; Van Gölünün kirlenmemesi için göle akan akarsuların kirletilmemesi sağlanmalıdır. Ayrıca göl çevresinde yer alan atık su arıtma tesislerinin optimum verimle çalışması denetlenmelidir. Nüfus yoğunluğuna bağlı olarak gerekirse arıtma tesislerine yeni üniteler eklenmelidir. İlave olarak beşeri faaliyetler yoluyla oluşan, sahillerdeki katı atık kirliliğinin önlenebilmesi için yöre halkının bilinçlendirilmesi faydalı olacaktır.”

 

 

VAN GÖLÜNDE KİRLİLİK SÖZ KONUSU DEĞİL

YYÜ Mühendislik Fak Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Harun Aydın yaptığı konuşmada, her doğal sistem için özel standartların üretildiğini ifade ederek, “Bu anlamda Van Gölü'nün kirliliğinden bahsediyorsak Van Gölü'nün temiz noktalarıyla kıyaslamamız gerekiyor. Özellikle Van Gölünde arıtma tesislerinin gölle buluştuğu noktalarda yüksek kirlilik var. Ama bunun nedeni mevcut atık tesislerinin yeterli derecede çalıştırılmaması veya olmamasıdır. Son dönemlerde arıtma tesislerinin yapılması için önemli çalışmalar var. Dolayısıyla bu atıklar çok büyük bir risk oluşturmuyor. Fakat bu nispeten su kirliliği tablosunu baz aldığımızda değerler biraz yüksek çıkıyor. Ama su kirliliği kontrol yönetmeliği Van Gölünün kirliliği yönetmeliği Van gölünü temsil etmiyor. Bu aşama da ilerleyen süreçlerde şunu yapacağız. Mikrobiyolojik haritasını ve radyoaktif düzeyi için standardı üretmiş olacağız. Van Gölü üzerinden su kalitesi standardı elde edeceğiz. Dolayısıyla Van Gölü'nün temiz olan kesimleri ve büyük bir alanı kapsayan kesimi kıyasladığında kirlilik söz konusu değil. Van Gölüyle sürekli kirlikten bahsediliyor. Kirlikten kasıt fiziksel kirliliktir. Bu da çözümü olan bir kirliliktir ve kimyasal bir kirlilik söz konusu değildir.” Şeklinde konuştu.

 

“İNCİ KEFALİNİN SU İLE ALAKALI HERHANGİ BİR SIKINTISI YOK”

Daha sonra kısa bir konuşma yapan YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof, Dr. Fazıl Şen, Van Gölünün endemik balığı olan İnci Kefali ile ilgili konuştu. Şen, Van Gölünde var olan azot ve fosfor oranının yüksekliğinin İnci Kefalinin yaşam alanını tehdit etmediğini belirtti. Şen, “Ama yine de bu bileşiklerin göle girmesini engellememiz gerekiyor. Ayrıca vatandaşları da bu konuda bilinçlendirmemiz gerekiyor. Avcılık konusunda her hangi bir sıkıntı yaşanmadığı sürece İnci Kefalinin su ile alakalı herhangi bir sıkıntısı yok.” Dedi.

 

 

RADYOAKTİF KİRLİLİK YOK

YYÜ Fen Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Özlem Selçuk Zorer ve Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nergiz Yıldız da Van Gölünde radyoaktif kirlenmenin olmadığını ifade etti. Van Gölünde uranyumun yüksek olduğu iddialarının Elazığ’dan bir hocanın gelip sadece bir numunen yola çıkarak söylediğini belirtti. Van Gölünde sadece bazı noktalarda radyoaktif değerlerle karşılaştıklarını ifade eden Zorer, “Göldeki radyoaktifin tek sebebinin gölün volkanik jeolojik yapısından kaynaklanıyor.” Dedi. Yıldız da yaptığı açıklamada göldeki uranyumun söylendiği kadar yüksek olmadığını ve Van Gölünün yüzmek için gayet sağlıklı bir göl olduğuna dikkat çekti. 

Editör: TE Bilisim