Daha önce ara ara yaptığımız buluşmaları artık sıklaştıralım istiyorum.

Arayı çok da uzatmamak lazım.

Yazmak, okumak, okumalarda buluşmak, bir fikir sofrası oluşturup ortaya bir şeyler çıkarmak gerekiyor.

Bir şeyleri değiştirmenin temelinde bu yatıyor!

 

Bakmayın siz peygamber efendimize Allah tarafından emredilen ilk söz olan ‘İkra’ yani ‘Oku’nun bu kadar sıradanlaştırıldığına.

Ne güzeldir oysaki manası:

 

“Yaratan Rabbinin adiyla oku! O, insanı bir yumurtadan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı Öğreten Rabbin, en Büyük kerem sahibidir ...”

 

Bunu sadece bir kaç kelime okumak olarak sıradanlaştırıp, büyük manasından kaçınmak ne büyük bir acizliktir oysa ki değil mi?

Geldiğimiz noktada her şey okunmaya, anlaşılmaya muhtaç!

 

En çok da bizler.

Önce kendimizi, sonra en yakınımızdakileri, sonra şehri, sonra dünyayı, sonra kainatı…

Yani öyle sosyal medyayı açıp okumayla ‘okur’ olunmuyor!

Ya da çok sosyal medya kullanılarak da sosyal medya okur yazarlığı ünvanı kazanılmıyor.

Okumak aynı zamanda anlamaktır…

Okumak anlayıp kafa yormak, okumak çözümün bir parçası olabilmektir…

 

***

 

Velhasıl. İyi okunması gereken süreçlerden geçiyoruz.

Özellikle kentimiz bu konuda okunmaya muhtaç.

 

Ciddi badireler atlatıyoruz, zor zamanlardan geçiyoruz, dönüp baktığımızda unutulması zor acılar yaşadık milletçe.

Şimdi doğru okuyup doğru konuşmak gerek.

 

Çözümsüzlükleri yeterince okuduk!

Şimdi okuduğumuz o çözümsüzlükleri konuşma vaktidir!

Konuştuğumuz her kelimenin, her cümlenin ucuna bir çözüm iliştirmenin zamanıdır!

 

***

 

Bizler gazeteciler olarak kentlerin, insanların aynasıyız.

En azından biçilen misyon bu.

 

Toplumun bakıp kendisini gördüğü bu araçsallığımızın da temelinde okuyanların bize bakıp çözüm üretmesi yatıyor.

Kentin eksikliklerini, sıkıntılarını, çözülmeyen sorunlarını keder olsun diye dizmiyoruz elbette bu satırlara!

Niyetimiz ne keder yaratmak ne şarkılara konu olacak büyüklükte kederlerle can sıkmak…

 

Olanı olduğu gibi sunuyoruz sizlere.

Bunu yaparken de adeta kentin röntgenini çekiyoruz.

Görülebilecek en ince ayrıntıya kadar görüp onu sizzler ile paylaşıyoruz.

 

Bu röntgenlerdeki ayrıntıyı görüp okuyabilmek, okunan bu sorunlar üzerine konuşmak hepimizin boynunun borcu.

İşte bu köşede, kentin röntgenini çekme niyetindeyiz.

 

Her hafta, bir hafta boyunca yaşananların röntgenini çekelim! Bu köşede paylaşalım. Analizler yapıp doğru okuyalım. Tespitleri yapıp işin erbablari ile istişare edelim. Bizi okuyanlara “Bakın size ayna tutuyoruz” deyip onlara toplumda nasıl görüldüklerini bizzatihi aktarmış olalım.

 

Varsın onlar da kendilerine yol haritası olarak kullanıversin!

 

Kötü mü olur sanki?

İyi olur iyi… Aynalar yalan söylemez… Biz olanı olduğu gibi yansıtalım da…

Vebali kendisini olduğu gibi görmeyenlerin boynuna!