Ey ehl-i bid'a ve ilhad! Altı sualime cevap isterim.

Birincisi: Dünyada hükümet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamların, hattâ vahşî, canavar bir çete reisinin bir usulü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usulle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. ...(Bediüzzaman Said Nursi, Es'ile-i Sitte, Metktubat 490,491 Zehra Yayıncılık) 

Sevgili ve çok saygıya haiz Üstazım, eğer ibraz edilecek bir şeyleri olsaydı sana o zulümleri reva görmezlerdi. Ve ibraz edilecek bir şeyler olsaydı en azından zamanla terakki eder torunlarına bu zulümleri reva görmezlerdi. Senin zamanında çektiğin tüm sıkıntıları şuan torunların çekiyor. Herhangi değişen bir şey yok Üstazım. Topraklarının bir çoğunda sokağa çıkma yasakları, usulsüz saldırılar, keyfi muameleler... henüz vahşiyaneden kurtulmadıklarından koskoca tarihi şehirleri haftalarca sokağa çıkma yasakları ile hapsediyorlar ama hiçbir insani tedbir dahi almıyorlar. Ne sağlık, ambulans tedbirleri, ne cenazeleri defnetme tedbirleri ve nede yaşamı idame ettirme tedbirleri..... hiçbirisinin tedbiri alınmıyor... Bunlara mukabil bir de okullarda, evlerde ve duvarlarda tehditvari ve faşizani yazılar ile tahrik ediyorlar... 

Ha bir de onlara diyordun;

... Tükçülük namıyla tahrifdarane ve bid'akârane bir fetva ile "Türkçe kamet et" diye, benim gibi başka milletten olanlara teklif etmek hangi usulledir? Evet, hakikî Türklere pek hakikî dostane ve uhuvetkârane münasebettar olduğum hâlde, böyle sizin gibi frenkmeşreplerin Türkçülüğüyle hiçbir cihette münasebetim yoktur. Nasıl bana teklif ediyorsunuz? Hangi kanun ile? Eğer milyonlarla efradı bulunan ve binler senenden beri milliyetini ve lisanını unutmayan ve Türkleirn hakikî bir vatandaşı ve eskiden beri cihad arkadaşı olan Kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini onlara unutturduktan sonra, belki, bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz, bir nevi usul-ü vahşiyane olur. Yoksa sırf keyfidir. Eşhasın keyfine tebaiyet edilmez ve etmeyiz!(Es'ile-i Sitte, Metktubat 490,491 Zehra Yayıncılık) 

Üstazım maalesef aynı hukuk dışı teklifleri hâlâ geçerli ve değişen bir şey yok! O zamanda senin diline karışıyorlardı şimdide...
Meclislerinde dahi Kürtçe konuşan parlamenterlerin zabıtları dahi Kürtçe diye yazılamıyor. Bilinmeyen bir harf koyuyorlar o kadar. Yani Kürtçe konuştu diye yazmayı bile kendilerine zulüm görüyor bizleri de o derece hakir görüyorlar. Yani o zaman sisteme söylediğin bu veciz ve manidar cümleler demek oluyor ki sistem yine aynı ve geçerli.

"Dünyada hükümet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamların, hattâ vahşî, canavar bir çete reisinin bir usulü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usulle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz."(Es'ile-i Sitte, Metktubat 490,491 Zehra Yayıncılık) 

Ahmet Altan'ın da bu mihvalde bir yazısında sizden etkilenmiş olsa gerek ki bugünkü yazısında: "Şimdi bakın, en korkunç diktatörlükler de dahil yeryüzündeki hiçbir devlette böyle bir şey olamaz..."(Polisleri göndermişsiniz, 20.01.2016 Haberdar)

Çok hürmetlere layık Üstazım şunu da utanarak eklemek istiyorum, bu zalimlerle beraber olan ırkdaşların dahi mevcut. Onlar hem menfaatlerinden, hem korkularından, hem rızıklarından, hem asimile olmuşluğundan, hem gafletlerinden, hem kanı bozukluğundan ve hem de aile terbiyesinin yoksunluğundan çok rahatlıkla ve sanki doğru birşey yapmış gibi zalimlerden taraf olabiliyor ve kendi halkının dertlerinden kaçabiliyorlar.
Manen Üstazım onlara der ki; 
"Zâlimlere meyletmeyin. Aksi halde ateş size de dokunur.(Hûd Sûresi:113) âyet-i kerimesi fermanıyla, zulme değil yalnız âlet olanı ve taraftar olanı, belki ednâ bir meyil edenleri dahi dehşetle ve şiddetle tehdit ediyor. Çünkü, rıza-yı küfür küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür." (Bediüzzaman Said Nursî)

Ey din ve âhiretini dünyaya satan bedbahtlar! Yaşamanızı isterseniz bana ilişmeyiniz. İlişseniz, intikamım muzaaf bir surette sizden alınacağını biliniz, titreyiniz! Ben rahmet-i İlâhîden ümit ederim ki, mevtim, hayatımdan ziyade dine hizmet edecek ve ölümüm başınızda bomba gibi patlayıp başınızı dağıtacak! Cesaretiniz varsa ilişiniz! yapacağınız varsa göreceğiniz de var. Ben bütün tehdidâtınıza karşı, bütün kuvvetimle bu âyeti okuyorum:(1)
(Es'ile-i Sitte, Metktubat 490,491 Zehra Yayıncılık) 

----
(1) İnsanlar, onlara: "Düşmanlarınız olan insanlar size karşı asker topladılar, artık onlardan korkun!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir" dediler. (Âl-i İmran Suresi: 173)