Evet…

Sanırım bu kez kontrolü kaybettik.

En Baştan beri çok titizlikle, özenle yürütülen Covid-19 ile mücadele sürecini iş bize düştüğü anda iyice çıkmaza soktuk.

Yasaklar varken…

Sokağa çıkma yasakları ardı ardına uygulanırken…

Önlemler devlet eliyle alınırken…

Durum çok daha toparlanmış durumdaydı.

Tamam ekonomik olarak ciddi çöküntü oldu, hayat durdu, işler durdu.

Ama en önemli şey olan sağlık noktasında her şey daha iyi durumdaydı.

Ne zaman ki kontrollü sosyal hayat, yeni normal gibi kavramlarla yeni bir süreç başladı.

İşler çıkmaz hale geldi.

Bu süreç aslında devletin süreci yönetme noktasında kontrolü bizlere verdiği süreçti.

Yani vatandaşa artık top sizde denildi.

Ama işler çığrından çıktı.

Bayramda start aldı.

Bayram öncesi başlayan bulaş bayram sonrasında patlak verdi.

Van’da haftalarda feci bir vaka artışı var.

Daha düne kadar 10’lu ölümlerden bahsedilirken.

Şu an sayısının kat be kat daha fazla olduğunu biliyoruz.

Sanırım resmi rakamlara farklı yansıyor ama bizatihi konum olarak şahit olduğumuz için biliyorum İstanbul Hastanesi’nden çok özel tedbirlerle çıkan bir çok cenaze görüyoruz.

Bunun yanında her gün yüzlerce yeni vakadan söz ediliyor.

Şaka değil.

Görüntüler, gelen haberler, hastanelerdeki durum bunu teyit ediyor.

Resmi rakamlar da…

Virüsün dünyayı kasıp kavurduğu süreçte bile bu halde değildik.

Hastanelerimiz hiçbir zaman bu kadar tam teyakkuz ve tam doluluğa ulaşmamıştı.

Yoğun bakımlar olduğu haliyle iş görüyordu.

Ama şimdi yetmiyor.

Yoğun bakım yetmiyor, servis yetmiyor, hatta hastaneler yetmiyor.

Tüm hastaneler de sadece virüs odaklı hizmet var.

Acil olmadıkça kimseler kabul edilmiyor.

Bırakın hastaları, hastanelerin kendi çalışanları arasında bile ciddi bir virüs yayılımı var.

Bu anlamda sağlık noktasında işi sırtlanan kesimlerde de ciddi bir bulaşma oranı var.

Bu aslında tehlike demek.

Sürecin başından beri en çok korkulan şey sağlık sistemlerinin çökmesiydi.

Çok şükür Türkiye’de hiçbir şekilde böyle bir noktaya gelinmedi.

Ama bu yeni süreç korkutuyor.

Bakan Fahrettin Koca son günlerde çok endişeli ve sıklıkla uyarılar yapıyor.

Yoğun bakım hastasının ilk kez bu kadar arttığını vurguluyor.

İleri yaş hastalarının artışından söz ediyor.

Bunlar boş uyarılar değil.

Daha önce taa uzaklardan duyduğumuz vakalar şu an hepimizin eşinde, dostunda, akrabasında görülüyor.

Hepimizin etrafında artık testi pozitif çıkan insanlar var.

Ve…

Çember gerçekten daralıyor.

Biz yeni normali aşırı rahat sürece dönüştürdüğümüzden bu yana çember daralmaya başladı.

Şimdi istesek de kurtulamıyoruz.

Bir şekilde temas ediyoruz.

Hastalık ensemizde…

Yanıbaşımızda kol geziyor.

Anlayacağınız zor bir sürecin içindeyiz.

Ama ne gariptir çarşı-pazardaki rahatlık bunun tam tersi.

Kahvelerde insanlar diz dizi, göz göze.

Herkeste müthiş bir rahatlık.

Hiç kimsenin aldırış ettiği yok.

Nedenini anlayamıyorum bile?

Oysa ki hepimizin annesi, babası, büyükleri var.

Hepimizin bir şekilde ölüme sürükleyebileceği, riske atabileceği birileri var.

Ne zaman bu kadar rahat davranmaya başladık.

Ne zaman bu kadar vurdumduymaz olduk.

Anlayamıyorum.

Aklım almıyor.

Ve gerçekten korkulanın olmasını istemiyorum.

Şu an birileri iyi kötü tedavi görüyor.

Ama iş iyice kontrolden çıkar sağlık sistemimiz hastaları bile kaldıramaz hal alırsa halimiz harap olur Allah göstermesin.

O yüzden iyisi mi biz üzerimize düşeni yapalım.

Biz kendi elimizle tehlikeye attığımız bu kontrollü sosyal hayat sürecini kontrolsüzlüktün çıkarıp kontrollü bir hale getirelim.

Öbür türlü bu iş çok sıkıntılı olacak.

Yoksa bu iş hepimizi daha büyük sıkıntılara atacak.

Yapmayalım.

Bu kötülüğü kendimize etmeyelim.

Lütfen!