“Li baxê min bû zivistan, Hey dîlberê dem gulîstan, Çilmisî gul bax û bistan, Wêran ezim malêm xirab…” Bu sözler 15’inci yüzyıla damgasını vurmuş Kürt şairlerinden Feqîyê Teyran’a ait. Üstelik Karadenizli bir Vali, geçtiğimiz yıl yapılan festivalin açılışını çat pat da olsa Kürtçe olarak bu sözlerle yapmıştı. Bu sahiplenmeye rağmen yüzyıllar önce yazılmış olmasına rağmen halen dün gibi etkisini koruyan ve ölümsüzlüğünü halen koruyan bu dizelerin sahibi ne yazık ki, ölümünden yüzyıllar sonra farklı fikir ve siyasi görüşler yüzünden iki ayrı festivalle anılıyor. Bahçesaray doğumlu olan Van’ın bu değerin bıraktığı yegâne kültürel zenginlik aynı topraklarda iki defa kutlanıyor. Van Valiliği bu yıl festivali 4’üncü, BDP İl Örgütü ise 3’üncü kez kutluyor. Valilik festivali artık Türkiye çapında tanınan ve bilinen bir festival haline getirirken, BDP ise “Kürtler kendi değerini başkası öğrenemez” inadını sürdürüyor. Ak Parti cephesi “Biz teklif ettik BDP reddetti” derken, görüşlerini aldığımız BDP İl Başkanı İtah ise birlikte festival yapmayı kesinlikle istemediklerini belirtiyor.

 

Başta yaşanan deprem felaketi olmak üzere kentin kaderini belirleyen önemli konularda yaşanan fikir ve görüş ayrılıkları Van’ın kültürüne de yansıdı. Adı dünyaya nam salmış Feqîye Teyran festivallerinin bu yıl da hem Valilik, Bahçesaray Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı hem de BDP tarafından yine ayrı etkinliklerle kutlanması inadı devam etti. Van Valiliği’nin 4’üncüsünü, BDP’nin ise 3’üncüsünü kutlayacağı festival bir kez daha ortak kutlanamayarak siyaset kurbanı oldu. Van Valiliği tam anlamıyla marka haline gelen ve şu sıralar ulusal medyada da adından sıkça söz edilen festivali 15-16 Haziran’da kutlama kararı alırken, BDP İl Örgütü ise 8-9 ve 11-12 Haziran tarihlerini seçti. Valilik ve Bahçesaray cephesi M. Xalid Sadinî, Tahsin İbrahîm Doskî, İhsan Süreyya Sırma ve Türkiye’nin dürt bir yanından Kürt şair yazarlar ile 4 tane de Türk yazarın ve çok sayıda milletvekilinin katılması beklenen bir festival için hazırlıklarını sürdürürken, BDP İl Örgütü ise açılışı Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Fêqiyê Teyran Parkı’nda yaptı. BDP’nin programı sergilerle başlarken 11-12 Haziran tarihinde ise çeşitli etkinliklerle Bahçesaray’da devam edecek.

 

BDP İL BAŞKANI İTAH: ONLARLA BİRLİKTE FESTİVAL YAPMAYIZ!

 

İki farklı festival ile bu gelişmeler yaşanırken, BDP Van İl Başkanı Musa İtah ise partinin düzenlediği festival ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulundu. Ak Parti Van Milletveikili Gülşen Orhan’ın daha önce basına yansıyan, “Biz teklif ettik ama BDP her seferinde birlikte festival yapma talebimizi reddetti” şeklindeki açıklamasını sorduğumuz İtah, konu ile ilgili şu ifadelere yer verdi, “Festival bugün itibariyle üçüncü gününe girdi. Yarın festivalimizin finalini gerçekleştireceğiz. Valiliğin düzenlediği festivalden haberimiz yok. Bize böyle bir davet de gelmedi. Valilik veya AK Parti tarafından bizlere festivalin birlikte organize edilmesiyle ilgili bir talep gelmedi. Böyle bir çalışmamız da yok. Zaten festivali birlikte düzenlemeye de çok olumlu bakmıyoruz. 1 yıl önceye kadar Feqîyê Teyran ismini yasaklayan bir zihniyet vardı. Bu zihniyet ile birlikte böyle bir festivali düzenlemek çok uygun olmaz. Daha önce bir parka verilecek olan Feqiye Teyran ismi ne yazık ki bu zihniyet tarafından kabul edilmedi. Gülşen Orhan o zaman da milletvekiliydi neden kabul edilmedi. Bu durumda da birlikte festival düzenlemeyi düşünmüyoruz. Halkın değerlerine saygı göstermeyen bir zihniyet ile ortak festival düzenlemeyi düşünmüyoruz. Son yıllarda Kürt halkının değerlerine sahip çıkan bir zihniyet ile böyle bir şey düşünmüyoruz.”

 

“ONU ANLAMAK İÇİN KÜRT OLMAK GEREKMİYOR”

 

Bir taraftan her ilçenin kendine has bir festival yapma çalışmaları sürerken Van Valiliği bir taraftan da Van’ın marka olması için çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle geldiği günden bu yana tüm ilçe kaymakam ve belediye başkanlarına “Her ilçeye bir festival” talimatı veren Vali Karaloğlu’nun bu yöndeki çalışmaları göz dolduruyor. Bu anlamda o günün şartlarına rağmen Bahçesaraylı şairin adını da Kürtçenin yasaklı harfleri olan ‘Feqîyê Teyran’ şeklinde yazdırarak bir Kültür Festivali’nin startını veren Karaloğlu, geçtiğimiz yıl festival açılışında okuduğu Kürtçe şiir ve Kürt Dili’ne dair açıklamaları ile de alkış toplamıştı. Büyük bir insanı tanımak üzere Bahçesaray’da olduklarını ve onun felsefesini kurmak için bu festivali gerçekleştirdiklerini söyleyen Karaloğlu geçtiğimiz yıl ayrıca şu açıklamalara yer vermişti, “Ben Feqîyê Teyran’ı buraya Van valisi olduktan sonara onu tanıdım. Bu benim eksikliğim değil, Türkiye'deki eğitimin eksikliğidir. Eğer biz zamanında bunu öğrenseydik, bugün bu olumsuzluklar oluşmayacaktı. Feqiye Teyran'ı senelerce yok saydınız, peki yok sayabildiniz mi? Ancak yeni Türkiye'nin açısında iyi yoldayız. Eskileri unutacağız. Değerlerimize sahip çıkacağız. Her geçen yıla oranla Kürdü, Türkü ile Feqiye Teyran'ı tanımak giderek artmaktadır. O yüzden Feqiye Teyran'ı anlamak için Kürt olmak ya da Türk olmanız gerekmiyor. İnsan olmanız yeterlidir."

 

“KÜRTLER DEĞERLERİNİ BAŞKALARINDAN ÖĞRENEMEZ”

 

Öte yandan 2011 yılında Valiliğin kutlamalarından bağımsız olarak ayrı bir festival başlatan BDP İl Örgütü ise Bahçesaray’da yaptığı festivalde kültürel soykırıma karşı cevap olmak amacıyla böyle bir festival düzenlemeye karar verdiklerini ve festivalin Feqiyê Teyran’ın Kürt edebiyatındaki ve Kürtler arasındaki yeri üzerine kurulacağını söylemişti. O yıl İl Başkanlığı görevinde bulunan ve festivali neden ayrı kutladıkları konusuna da açıklık getiren Cüneyt Caniş bunu şu sözlerle ifade etmişti, “Feqiyê Teyran’ı sahipleneceğiz ve önümüzdeki yıllarda daha büyük organizasyonlar yapacağız. Geçen yıl AKP’li milletvekilleri ve Valilik öncülüğünde böyle bir festival düzenlenmeye çalışıldı ancak özüne uygun bir çalışma yapılmadı. Kürtlerin kendi değerlerini başkalarından öğrenmesi söz konusu değil. Kendi değerlerine nasıl sahip çıkacaklarını biliyorlar. Bahçesaraylıları ve tüm halkımızı bu festivale davet ediyoruz” demişti.

 

VALİLİĞİN FESTİVALİNE AĞIR KONUKLAR

 

Van Valiliğinin öncülüğünü yaptığı Bahçesaray Kaymakamlığı ve Belediyesi’nin ise festivali düzenleyen kurumlar olarak görev aldığı 4’üncü Feqîyê Teyran Kültür Festivali bu hafta sonu Bahçesaray’da gerçekleştirilecek. 15 Haziran Cumartesi günü büyük bir katılım ile Bahçesaray’da gerçekleşecek olan festivalde Feqîye Teyran türbesinin ziyareti, yöresel yemeklerin ikramı, yürüyüş ve rafting etkinlikleri ve konserler düzenlenecek. Pazar günü devam edecek festival kapsamında ise büyük bir sempozyum düzenlenecek. Üstelik devlet eliyle yapılan festivale İhsan Süreyya Sırma, M. Xalid Sadinî, Tahsin İbrahîm Doskî, ve Türkiye’nin dürt bir yanından Türk-Kürt şair ve çok sayıda milletvekili katılacak.

 

BDP 4 GÜNE YAYDI, FESTİVAL BUGÜN SONA ERİYOR

 

8-9 tarihindeki etkinlikleri Van’da gerçekleştiren BDP, ilk olarak şehir merkezinde bulunan Feqîyê Teyran parkında çeşitli sergi ve etkinlikler düzenledi. İl Örgütü festival kapsamında 11-12 Haziran’da ise resim sergisinden, futbol turnuvalarından, konserlere kadar çeşitli kültürel ve sosyal etkinlikler yapılacağını açıklamış ve iki gün boyunca Bahçesaray’da Feqîyê Teyran üzerinde konuşulacağını açıklamıştı. 12 Haziran yani bugünkü etkinlikler ise Bahçesaray’da bulunan Feqiyê Teyran Türbesi ziyareti, Müzik dinletisi, Konuşmalar ve konserler ile son bulacak.

 

FEQÎYE TEYRAN KİMDİR?

 

Feqîyê Teyran Kürt edebiyat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Diğer bütün eski Kürt Şairleri gibi bir İslam bilgini olan Feqıyê Teyran İslami bir aile içinde büyümüş, İslam’ı hakkıyla yaşamış bir şairdir. O’nun doğum yılı üzerine araştırmacılar birçok şey söylemişlerdir. Kendi şiirlerinde belirtildiğine göre Hicri 971’de dünyaya gelmiştir. Miladi takvime göre ise 1561veya 1563’tür. Mîm û Hê 70 felek çûn Ji hîcretê dewran gelek çûn Sal 1041 çûn Ev xezel anî diyare Şiirinde bu şiiri yazdığında yetmiş yaşında olduğunu ve hicretin üzerinden de 1041 yıl geçtiğini belirtiyor. Feqıyê Teyran Hakkari’nin Muks Köyü’nde doğmuştur. Muks veya Miks şimdi Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlıdır. Feqıyê Teyran’ın asıl ismi dörtlükte de belirttiği gibi Muhammed’tir. Feqi bir şiirinde kendi ismini “MİR MIHÊ” bırakmıştır. Soylu bir ailenin çocuğudur. Dedeleri Osmanlı devletinden “MİRLİK” ünvanını almışlardır. Teyran lakabı hakkında şöyle bir rivayet anlatılır. Feqıye Teyran Cizre’ye giderken yolda bir papaza rastlar ve onunla arkadaş olur. Bir müddet yürürler yorulunca bir ağacın gölgesinde dinlenmeye koyulurlar. O esnada iki kuş gelir ve ağacın üzerine konarlar. Kuşlar birbirleriyle konuşurken Feqi güler. Papaz Feqi’ye sorar: “Sen neden gülüyorsun?” Feqi: “Bu bizim adetimizdir, biz Feqiler öylesine güleriz” der. “ Papaz: “Elbette her gülmenin bir sebebi vardır, kişi sebepsiz yere gülmez” der. Feqi: “Evet dediğin gibidir, fakat sana söylersem, bana ihanet edebilir, başıma bir bela getirebilirsin” der. Papaz söyleyeceği şeyi hiç kimseye söylemeyeceğine dair söz verir. Feqi meseleyi olduğu gibi anlatmaya başlar: “Ben kuşların dilini anlıyorum ağacın üzerindeki kuşlardan biri diğerine: Benim Cizre’de çok acı çekeceğimi söylüyordu, ben de bu yüzden güldüm” der. Papaz ses çıkarmadan ve tekrar yola koyulur. Cizre’ye geldiklerinde Feqi ‘Medresa sor’ a giderken papaz da kiliseye gider. Kilisede halk bir araya gelmişti ve sanki bir şeyler arar gibi bir oraya bir buraya gidip geliyorlardı. Papaz onları dinlemeye başladı. Falcı bir kadın halka şöyle diyor: “Kilisenin toprağına gömülü bir hazine var. Fakat ben yerini bilmiyorum.” Hazine arayanlar arasında Cizre’nin Miri de vardır. Papaz Mir’in yanına gidip, Feqi’nin durumunu anlattır ve Mir, Papaz’ın söylediklerini dinledikten sonra Feqi’yi hemen yanına çağırttır ve olanları anlattır. Feqi şöyle der: “Ben hazineyi çıkarırım fakat kendi payımı da istiyorum”. Mir, Feqi’nin şartını kabul eder. Feqi biraz yem alarak kilisenin içine döker. Kuşlar gelip yemi yerler. Ve şöyle konuşurlar: “Bu yemi buraya kim döktü.” Feqi hazine için bu yemi buraya dökmüş, sen hazinenin nerde olduğunu biliyor musun? Evet, biliyorum sabah güneş doğduğunda hangi taşa vurursa hazine o taşın altındadır. Feqi sabah erkenden kalkıp kiliseye gider. Taşı tanıdıktan sonra Mir’in evine gidip durumu bildirir. Taş kazılır ve içinden büyük bir hazine çıkar. Mir, Feqi’ye sorar: “Sen ne kadar istiyorsun?” Feqi: “Papazın başının ağırlığı kadar altın istiyorum” der. Mir: “Papazın başının ağırlığını bilmemiz için başını kesmemiz lazım” dediğinde Feqi: “Öyleyse kesin” der. Papazın kafasını keserler ve terazinin bir kefesine koyarlar, diğer kefeye bütün altınları koymalarına rağmen papazın kafası ağır gelir. Mir, bu durum karşısında Feqi’ye “Sen bu durumu biliyordun” der. Feqi altınları kaldırır ve kefeye bir kaç avuç toprak koyar. Hemen ardından papazın kellesinin üstünde olduğu kefe havaya kalkar. Feqi, Mir’e döner ve şöyle der: “Mirim ben altın istemedim, altınlar sana olsun. Benim amacım sizlere insanların gözünün ancak toprakla doyduğunu göstermekti” der. Feqıyê Teyran, şiirlerinde Kürt edebiyatından, hadis ve tasavvuf’tan bahseder. O iyi bir eğitim almıştır. Mısk’te, Hizan’da, Cizre ve Fınık’da eğitim almıştır. Birçok yeri gezdiği için kendisine “Gezgin Feqi” deniliyordu. Feqıyê Teyran bütün hayatını okuma, yazma ve araştırmalarla geçirmiş. Yazdığı birçok eser bu günlere ulaşamamıştır.


Haber-Yorum: Ömer Aytaç AYKAÇ

Editör: TE Bilisim