Tarihler 16 Haziran 1961`i gösterdiğinde 20 mühendis bir araya gelerek, 29 Ekim 1961`de Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel`in katılımıyla sunulması için Devrim Otomobilini üretmeye başladı. 129 gün yani yaklaşık 4 ay gibi rekor bir sürede El emeği ile yapılan 4 adet Devrim Otomobili dönemin en iyi otomobili olan Chevrolet Nomad ile kıyaslanacak bir tasarım ve kullanışlılığa sahipti. Tamamen yerli olan, motoru dahi Türkiye`de üretilen Devrim, o dönemin gazetecileri tarafından yerle yeksan edildi.

Üzerinden geçen onlarca yıl sonra teknolojik gelişmeler ve global ilerlemelere rağmen Türkiye`de yerli ve milli otomobil heyecanı hiç bitmedi; fakat maalesef gerçek bir üretim de elde edilemedi. Atölye üretimi nice model hayata geçti ancak bunu seri üretime geçirecek hiçbir güç bulunamadı.

Sanayi devriminden beri olayları geriden takip eden Türkiye`de yüzlerce mühendis, tasarımcı ve üretici çıktı; fakat Türkiye`ye ait bir otomobil markası çıkmadı. Aslında usta, mutfak, tencere, yağ, ateş, un, şeker hepsi bu ülkede mevcuttu ama bir türlü helvayı kavuramıyorduk.

Bu süre zarfında içten yanmalı motor teknolojisi eskidi ve yerine Elektrik güç ünitelerine bağlı yeni nesil teknolojiler ortaya çıktı, bu sefer inancımız tam ve bu iş olacak. Türkiye daha önce kaçırdığı bu trene daha iyi binecek. Yarım kalmış hayallerine daha da erken ulaşacak.

Türkiye otomobili girişimi grubu henüz ismi belli olmayan TOGG otomobilini 27 Aralık ta başarılı bir sunumla kamuoyuna sundu. Özellikle prototipin İtalya da üretilmiş olması, tasarımının Pininfarina tasarım merkezinde oluşturulmuş olması gibi nedenlerle, içimizdeki aşağılık kompleksine sahip kimi çevrelerce eleştiri bombardımanına tutulan milli otomobilimizin detay özellikleri, tüm basın yayın organlarınca bolca zikredildi. Ayrıca Teknik verilere TOGG sosyal medya hesaplarından da ulaşabiliyor.

Biz ise Türkiye’nin otomotiv sektöründeki yeri, otomobil ve taşıt efkârında yani mobilite`de hangi noktada olduğunu sizlerle paylaşmak isteriz. Ayrıca yerli otomobilin arka planında yer alan milli isimleri ve Türkiye’nin bu konudaki tecrübelerini sizlere aktarmak isteriz. Otomotiv sektörü, gelişmiş ülkelerin ekonomik lokomotifi görevi sürdürürken; üretim, yedek parça, teknolojik gelişim, istihdam, tanıtım ve turizm gibi yan alanları ile ciddi bir etkileme alanı olan, ekonomiye yüksek katma değer katan çok önemli bir sektördür. Türkiye otomobil pazarında nerede yer alıyor? Yıllık üretim ve satış kapasitesi nedir? İhracat ve ithalat değerleri nelerdir?

OECD verilerine göre Türkiye, toplam AR-GE harcamalarına göre otomotive yaptığı yatırım oranı % 14 ile 5. Sırada gelmektedir.2018 yılı verilerine göre de 486.321 adetlik otomobil satışı ile 8. Sırada.

InsİdeevS`e göre Tüm dünyada Ekim 2019'da elektrikli binek otomobillerin satış miktarlarının 149.500 adet civarında olduğunu görüyoruz. 2019'da elektrikli otomobillerin dünya genelindeki pazar payı ise yıllık 1.763.600 adet satış ile %2.2 olmuş. Türkiye`de ise Elektrikli ve Hibrid otomobil satış rakamları Türkiye’de artmaya devam ediyor. Buna göre 2019’un ilk 9 ayına ait açıklanan toplam otomobil satışları 7562’ye ulaşırken, bunun 7424 adedi hibrid modellerden, 138 adetlik bölümü ise %100 elektrikli modellerden oluştu. Son rakamlar ile birlikte Türkiye’de toplam 1310 adet %100 elektrikli otomobilin trafikte olduğunu belirtiliyor (TEHAD ).

Hâlihazırda Amerika, Çin çekişmesine sahne olan Elektrikli otomobil pazarına Almanlar da etkileyici ve hızlı giriş yaparak son yıllarda bu pazardan ciddi manada yer almaya çalışıyor. Japonlar da ise daha çok Hibrit modeller ön planda.

ODD Dünya Otomotiv üretimi verilerine göre 2018 yılı toplam üretim 98 milyon 504 bin adet gerçekleşmişken,2019 yılında toplam üretimin 99 milyon 487 bin adet olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.

Türkiye`de sektörün üretimine bakacak olursak; Sadece otomobil, kamyon, otobüs ve traktör üretim kapasitesi bu yıl için 2.093.887 adettir (OSD).Sadece otomobil üretimi yıllık en yüksek rakamla 1.142.906 adettir (2017 OSD ).

Yine OSD`nin 2018 verilerine göre otomotiv sanayisinde doğrudan çalışan olarak 40000`i işçi olmak üzere toplam 52066 kişi istihdam ediliyor. Otomotiv endüstrisinin Türkiye’deki dolaylı yoldan istihdam miktarı ise bu sayısının onlarca katıdır.

Gelelim Milli otomobilimizin arka planına.

Öncelikle otomobilimiz Tamamen ELEKTRİKLİ olarak tasarlanıp üretilecek.

Tasarımı Dünyaca ünlü Pininfarina Tasarım Merkezinde, Pininfarina ile Türk tasarımcıların ortak çalışmaları ile şekillendi.

Türk tasarımcıların başında Baş Tasarımcı Murat Günak var.

Murat Günak 1952 İstanbul doğumlu. Daha önce sırasıyla Peugeot, Mercedes ve Volkswagen Baş Tasarımcılığı yapmış olan Günak, Peugeot 206, Mercedes C serisi (W202), Mercedes CLS, Volkswagen EOS, Volkswagen CC, Volkswagen Golf VI gibi birçok efsanevi modeli tasarlamış bir medarı iftarımız. En son emekli olduktan sonra Almanya’da kurduğu tasarım ofisinde Mindset elektrikli otomobilinin tasarımını ve yerli otomobil hakkındaki fikirlerini paylaşmak üzere 2009 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye`de kapsamlı bir görüşme yapmıştı.

Yine Türk tasarımcılar içeresinde daha önce Hidromek iş makinalarının tasarımcısı ve ödüllü tasarımlar sahibi Serdar Soyal de bulunuyor.

Aslında Murat GÜLER, Hasip GİRGİN, Levent TUNA, Emre HÜSMEN, , Berk KAPLAN, Enes CANAY, Ali ÇAM, Uğur ŞAHİN, Mert İLKİN, Oğuz SİPAHİOĞLU, Sedat ÖZTÜRK… Ekber ONUK, Furkan Bilal İYİN, Mehmet TAŞANYÜREK….Adını sayamadığım onlarca Türk tasarımcı Türkiye ve Dünya otomotiv sektörüne adını altın harflerle yazdırırken kamuoyu bunların çoğundan haberi bile yok... Ya da şu anda iç tasarımcı, trim tasarımcısı nice arkadaşımızı tanımıyoruz bile…

Tasarımın yanı sıra Pil ve Güç Teknolojisi konularında uzman olan daha önce TESLA ve Faraday Future`de çalışan Can Baran bu kadroda.

Ayrıca yaklaşık 20 yıldır Batarya ve Pil üretimi yapan ALTINAY Teknoloji Grubu, yerli otomobilin batarya ve pil üretimini yapan firma olarak bu projede yer alıyor.

Çok önemli ve heyecan verici İki detay , Türk start-up firması Holografik asistan geliştiren Cy Vision ve akıllı yaşam platformu geliştiricisi HomeIX bu projede yer alıyor.

Bu teknolojik alt yapı sayesinde Esnek otomobil topolojisi ile Türkiye'nin Otomobili “Seviye 3 ve Ötesi” otonom sürüşe sorunsuz bir dönüşüm gerçekleştirecek.

Sunulan akıllı teknolojilerle Türkiye'nin otomobili evleri ve ofisleri takip eden üçüncü yaşam alanı olacak.

Bu teknoloji sayesinde Türkiye'nin otomobili, harici cihaz desteği olmadan daimi olarak internete bağlanacak. Otomobil, tüm akıllı cihazlar, evler, binalar, elektrik şebekesi ve tüm akıllı şehir dâhil altyapı ile iletişim halinde olacak. Otomobil, hareketlilik ekosisteminin önemli bir bileşeni olacak.

5G teknolojisindeki ilerlemeyi takiben, ekosistemde kullanıcının hayatına değer katacak yeni hizmetler ortaya çıkacak.

Ayrıca Teknolojik farklılık yaklaşımın öncü bir örneği “Holografik Asistan” dır. Bu yenilikçi asistan, sıradan sanal ekran panelinin çok ötesinde bir kullanıcı deneyimi sağlamak için gelişmiş göz izleme algoritmaları ve holografik üç boyutlu görüntüleme teknolojilerinden yararlanacaktır.

“Holografik Asistan” teknolojisi, otomobillerde şu anda kullanılan 2 boyutlu ekran teknolojilerini 3D görüntüleme ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ile değiştirerek araç içi deneyimi tamamen dönüştürecek.

Bu teknoloji sayesinde sürücü sadece gözünü yoldan ayırmadan aracın ekranındaki bilgileri görmeyecek, aynı zamanda yol ve çevre ile ilgili diğer tüm bilgilere erişebilecek.

Artırılmış gerçeklik ve 3D gelişmiş görüntü ile, sürücü navigasyon ve diğer sürücü destek sistemlerini daha kolay kullanabilecek ve daha güvenli, daha konforlu ve etkileşimli bir sürüş deneyimine sahip olacak. TOGG, otomotiv sektöründe bu yıkıcı teknoloji ile kullanıcılarına bu eşsiz sürüş deneyimini sunan ilk şirket olmayı hedefliyor.

Peki, bu tasarım ve prototip Türkiye’de üretilemez miydi?

Bu mümkün görünmüyor. Çünkü her marka kendi üretim tesisine ticari manada katkı alabileceği kadar izin verebiliyor, Türkiye’de onlarca fabrika olsa da, bunlar yabancı yatırımcılara ait ve yerli otomobil onlar için rakip marka olacak. Elbette başka markaya üretim bilgisini vermemiz de aynı manada olanaksız. Bir prototip veya seri üretim kalıbının maliyeti ve üretim hızı oldukça zor ve uzun bir süreçten oluşur. Yani üretim yapan bir banda farklı bir üretim ürünü entegre etmek oldukça zor ve maliyetli bir iş.

Mesela Türkiye’de Ford`un Avrupa Tasarım merkezi bulunuyor, kamuoyu farkında olmasa da her yıl yüzlerce yerli ve yabancı genç tasarımcı buradan eğitim alıp, mezun oluyor.

Ancak böyle özel bir tesisin başka bir marka için kullanılması imkânsız gibi, zira rekabet ortamı bunu gerektirir. Bu nedenle Tasarım ve Prototip hazırlanma süreci İtalyan Tasarım Merkezi Pininfarina ile beraber yürütüldü.

Pininfarina`nın özelliği nedir?

Yine otomobile gönül vermiş kişiler bilirler ki, bundan 10 yıl öncesine kadar ( şu anda bile yoğunlukla ) Otomobil tasarımının merkezi İtalya’ydı ve İtalya’daki Tasarım merkezlerinden Italdesign ve Pininfarina bu merkezlerin en önemlisi idi. Her yıl yarışmalar düzenlenir, başarılı olanlar ya burs ile ya da özel destekler ile burada eğitim görürlerdi. Dolayısıyla özel tasarım merkezlerinden geçmemiş neredeyse tasarımcı yoktur. Kapasitesi ve üretim tesisinin elverişliliğinin yanı sıra eğitim desteği ve tecrübe aktarımı için daha iyi bir seçenek olduğunu düşünmüyorum.

Yine dolayısıyla tasarım konusunda “neden şurada yapılmadı ?” diye bir yorum yapmak gereksiz bir konu, ancak uzmanlık isteyen bir detaydır. Türkiye’de üretilen otomobil ve diğer taşıt markaları ve fabrikalardan bahsedecek olursak;

En az 3 defa Dünyanın en iyi fabrikası seçilmiş Ford hafif ticari fabrikası , % 100 Türk mühendis ve tasarımcıları tarafından geliştirilen ve üretilen Ford Cargo ve Ford F-Max Eskişehir fabrikası, Avrupa’da her 10 otobüsün 8`inin üretildiği Mercedes İstanbul fabrikası, Aksaray Mercedes kamyon fabrikası, Honda İzmit fabrikası, ödüllü Toyota fabrikası, Hyundai assan fabrikası, Karsan fabrikası, BMC ağır vasıta, otobüs ve askeri araç üretim tesisleri, Temsa , Man otobüs fabrikası, Otokar askeri araç ve otobüs ile ağır vasıta tesisleri, Fiat Türk otomobil fabrikası, başta Hattat, Tümosan ve Türk Traktör olmak üzere onlarca traktör fabrikaları, Güleryüz, Pİ-Makine başta olmak üzere onlarca otobüs ve kamyon üretim ve montaj tesisi, Avrupa’ya elektrikli otobüs ihracatı yapan Sileo otobüs fabrikası, Hidromek başta olmak üzere onlarca iş makinaları üretim tesisleri, Tragger başta olmak üzere hafif elektrikli taşıt üretim tesisleri, Mondial ve Kanuni başta olmak üzere onlarca motosiklet üretim tesisi…Far, Ampul, Fren tesisatı, şasi ve gövde komplikasyonları, lastik ve jant üretimi, yazılım ve bilgisayara programları, kamera ve takip entegrasyon cihazları, otomobil alt takım ve üst yapı elemanları, motor ve mekanik parçaları üretim tesisleri… Havelsan, Aselsan, Bayraktar, Usaş , Tai, Usaş gibi teknoloji üslerimiz var ve bunlardan elde ettiğimiz enerji, bilgi ve birikimimiz hiç azımsanmayacak derecede önem arz ediyor.

Ne kadar güzel değil mi? Bu kadar çok üretim tesisi, Avrupa’nın ticari araç, otobüs ve ağır vasıta üretim merkezi olan Türkiye, aslında bu konularda hiç de azımsanmayacak kadar bilgi, birikim ve tecrübeye, kalifiye elemana sahip. Bu da bize Bilgi, donanım ve teknolojisi had safhada olan ülkemize ait yerli ve milli otomobili üretmek için yeteri kadar tecrübeye sahip olduğumuzu gösteriyor.

Peki, bu kadar güzel değerlerimiz var, tesislerimiz var neden bugüne kadar bu girişim hayat bulmadı. ?

Cevabı zor ve karmaşık olsa da,

Öncelikle Üretim tesisi tüm dünyada devlet desteklidir, devlet desteği olmadan bu işe giremezsiniz. Başta Amerika olmak üzere, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere gibi ülkelerde devlet, Otomobil marka hisselerinin bir kısmına sahiptir.

Dış mihrak olarak dünya devi markalar pazarlarına etki edecek yeni markayı elbette kabul etmezler, çeşitli teşviklerle bunun salvo yaparlar. Bu nedenle Pazar olarak kullandıkları ülkelerin üretim yapmaması için, teşvik, destek, kampanya gibi yöntemlerle bu tür girişimleri pasifize ederler.

Üretimi destekleyen Otomotiv Yan Ürün endüstrisinin gelişmemiş olması, kalifiye eleman yetiştirme eksikliği, Otomotiv endüstrisine eğitim yoluyla toplumsal bilinç ve yetkin birey yetiştirme eksikliği, Otomotiv endüstrisinin alt yapısı olan Teknik okullar ve tasarım stüdyolarının oluşturulmaması gibi etkenler de Yerel üretimin gecikmesine veya engellemesine neden olur.

Neden bu kadar uzun sürede otomobil geliştirme ve üretim süresinden bahsediliyor?

Otomobilin AR-GE çalışması, prototipinin hazırlanması, binlerce testten geçirilmesi, yazılım ve üretim bandının hazırlanması, kalıp oluşturulması yılları alır. Tüm hazırlıkların yapılıp üretime geçilmesi safhası ise işin en kolay kısmıdır diyebiliriz. Dolayısıyla fabrikanın neden hala kurulmamış olması kısmı işin uzmanı olmayanların soracağı ve ilgileneceği bir alandır.

Hali hazırda dünya markalarının üretim tesislerinde ortalama 3-4 yılda bir yapılan Makyaj denilen “Facelift” değişiklikleri genellikle ön- arka tampon, direksiyon simidi, far ve stop gibi kolay parçaların değişikliklerinden oluşurken; bu ünlü markaların facelift operasyonları tasarım ve gelişim süreci olarak ortalama 8-9 ay sürmektedir. Dolayısıyla sıfırdan üretilmeye çalışılan bir fikrin, uzun sürmesi gayet olağan hatta bugünkü şartlarla kıyas edilirse oldukça erken sonuçlanacak gibi bir takvim belirlenmiş oluyor.

Otomobil uzmanlarına göre yıllık 40000 adet üretim yapılıp 5 yıl bu hedefle üretim ve satış yapılırsa, otomobil fabrikasının 10 yıllık yatırım planı karşılanıyor.

Yani devlet desteği olarak sadece kamu kuruluşlarının makam otomobili, güvenlik güçlerinin otomobillerinin bu yol ile satın alınması gerçekleşirse Milli otomobilin geleceği açısından hayati önem taşıyan zorlu süreç atlatılmış olur.

Ayrıca üretim gücünüzü, satış garantisi, yedek parça ve satış sonrası hizmetler ile şekillendirmediğiniz sürece sıkıntılar büyür ve üretim dönüşümü olmaz. Yani üretim ve SSH birbirini besler ve gelişim büyümeyi sürekli hale getirir. Bu nedenle Üretim kadar, satış, servis ve yedek parça ağının da iyi organize edilmesi gerekir.

Ezcümle, yukarıda anlattığımız gibi Ülkemizin, Bilgi Birikimi, Kalifiye yönetici, mühendis ve tasarımcıları ile nitelikli işgücü ve kaliteli işçiliği ile bu güzel projede başarılı olacağına olan inancım tam.

Bu bağlamda Ülkemiz adına güzel bir heyecan oluşturan Milli Otomobilimizin hayırlı olmasını diliyor, Ülkemizin, Teknolojik devrimin coğrafik ve zamansal göbeğinde Milli markalar ile devler arenasına girmesini umut ediyorum.

Bu kutlu yolculuk hepimize hayırlı olsun.

Tüm ekibe Saygılar, Sevgiler, Alkışlar…