Nice sanatçılar geçti önümüzden ömrümüzden.
Nice sanatçılar ebediyete göç etti de gitti.
Yılmaz Güney’ler Kemal Sunal’lar Barış Manço’lar her biri ayrı ders verdi, her biri geçmişten bugünümüzü özetledi. Takdire şayandır ki yaptığı müzikler, sergiledikleri oyunlar, çevirdikleri sinema filmleri hala güncelliğini koruyor.
Rahmetli Barış Manço
“Domates (8 tl), Biber 14 tl), Patlıcan (14 tl). Bir anda bütün dünyam karardı. O sesle (fiyatla) sokaklar yankılandı.” derken bugünlerden mi bahsediyordu? Kesin bu günleri görmüştü, onlar geleceğe sesleniyordu.
Sebze fiyatlarının tepe yaptığı, hükümetin çare bulamadığı zaman da bir fikir geldi akıllara: Tanzim Satış Mağazaları
Evet çare bulunmuş, ucuz fiyatlardan bahsedilmeye başlanmıştı ama nereye kadar? Olması gereken bu muydu? Biz biraz bu tarafına bakalım işin: Tanzim ve satış.
Kime faydası var halk nasıl faydalanacak ve mağdurlar?!!
Solcu bir lider tanzim mağazası açarsa komünist olacak sağcı bir lider açarsa halkın adamı olacak! Algılar farklı yönetilecek.
Diğer bir konu sadece sebze ve meyve fiyatlarına dokunulması bir şeyleri değiştirir mi ve bunlar ucuzlarsa her şey hallolur mu?
Oysa doğalgaz, benzin, et, süt, peynir akla ne geliyorsa hepsinde fazla fazla fiyat artışı var bunlar nasıl halledilecek?
Eklenecek o kadar şey var ki. Bunu bırakıp bir de esnafı dinleyelim. Pazarcı esnaf TV’den sesleniyor:
“Devlet kar koymadan satacak biz hem kar koyacağız hem vergi vereceğiz.
Ve devlet kendi esnafını vergi verenini dövecek.”

Kar kış ,soğuk sıcak demeden ayakta sebzesini pazarlamaya çalışan pazarcı kolay bir ders veriyor. Üretim olmadan olmaz! Çare üretime destek fiyatı geri çekmek değil.

Siyasetçi gözüyle bakalım bundan en çok kim faydalanır diye.
Seçim yatırımı! Seçimlere girilmeden önce jest ve biz yaptık zamanında der DSP’liler. 1970’lerde açtık tanzim satış mağazalarını BÜLENT ECEVİT’İN talimatıyla. Devlet bakkallık mı yapar, bu yol Moskova yoludur dedi sağcılar ve siyaset yoluyla kapatıldı mağazalar.
Hangi tarafından bakarsak şaşırdık bu işe. Tanzim satış mağazaları önündeki feryatlar:

“İki kilogram domates için çekmediğimiz cefa kalmadı. Bir buçuk saattir kuyruktayız zabıtalar dürtüyor sırayı bozma diye tüp kuyruğundayım zannettim biraz önce.”

İlginç bir ülkede yaşıyoruz sevgili halkım yolları ve köprüleri özel sektör işletiyor, domates patlıcanı devlet satıyor. Ve rahmetli Barış tekrar söyler:

Kaç yıl oldu saymadım köyden göçeli
Mevsimler geldi geçti
Türkiye değişmeyeli
Vergi uzmanları bu duruma ne der onu da demeyeyim.