Şair, gazeteci ve yazar…

 

30 Kasım 2018 günü 74 yaşında aramızdan ayrılan usta şair Refik Durbaş'a rahmet dileklerimle sözlerime başlamak istiyorum.

 

Dilerseniz bu büyük şairi biraz tanıyalım.

 

10 Şubat 1944’te Erzurum'un Pasinler İlçesinde hayat yolculuğuna başlayan şair, liseyi İzmir'de bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümündeki öğrenimini bitirmeden ayrıldı.

 

İlk şiiri İzmir'de Ege Ekspres gazetesinin sanat sayfalarında yayınlandı.

 

İlk şiirlerini 1971’de Kuş Tufanı adlı şiir kitabında toplayan Durbaş, yazın hayatına çeşitli dergi ve gazetelerde köşe yazarı olarak devam etti.

 

Şiirlerini ilk dönemlerinde üstü kapalı olarak İkinci Yenicilere yakın tarzda yazdı. Daha sonraları toplumcu şair olarak karşımıza çıktı. Bir röportajında bu değişimle ilgili şöyle bir soru yöneltilmişti:

 

“Şiir, şiirden başka bir şey değildir” demiştiniz. Fakat yeni kitabınız Şiirin Gizli Tarihi şiir konusunda fikrinizin değiştiğini gösteriyor. Ne dersiniz?

 

Cevap olarak; “Şiir kendisi dışında her şeydir. Çünkü küresel kapitalist sistem, her şeyi tükettiği gibi şiiri de tüketti. Bu nedenle şiir halleri, şairin hallerine katıldı.” demiştir.

 

Görüldüğü gibi şairimiz, değişen toplum ve fikir yapısı üzerine kabul gördüğü düşüncede sabit kalmamış, şiire bakış açısını değiştirmiştir.

 

Çarşıları, işçi kızları, pazar yerlerini, çay evlerinin dünyasını, yani toplumun sıradan hayatını anlatan bir şairdi.

 

Refik Durbaş'a “ Şairin hayatı şiire konu olabilir mi?” şeklinde yöneltilen bir soruya;

 

“Şairler yine çoğunlukla kendilerini anlatıyor. Ben buna “ şiirin arka planı” diyorum. Şair, o şiirini yazarken hangi ruh haleti içindeydi? O sabah kahvaltı yapmış mıydı? Çay mı içiyordu yoksa kahve mi? Sevgilisinden ayrı mı düşmüştü? Bütün bunlar ve benzeri hallerden elbette şairin hayatı şiire konu olur.” diyerek yanıtlamıştır. Şiirleriyle , yazılarıyla, fikirleriyle edebiyatımıza 50 yılı aşkın bir süre hizmet eden şairimizin şiirleri

 

Kuş Tufanı (1971)

Hücremde Ayışığı (1974)

Çırak Aranıyor (1978)

İkinci Baskı (1979)

Çaylar Şirketten (1980)

Denizler Sincabı (çocuklar için şiirler, 1982)

Kırmızı Kanatlı Kartal (çocuklar için şiirler, 1982)

Nereye Uçar Gökyüzü (1983)

Siyah Bir Acıda (1984)

Bir Umuttan Bir Sevinçten (1984, toplu şiirler 1)

Yeni Bir Defter-Şiirler-Meçhul Bir Aşk (1985)

Adresi Uçurum (1986, toplu şiirler 2)

Geçti mi Geçen Günler (1989)

Menzil (1992)

Kimse Hatırlamıyor (1994, toplu şiirler 1)

Nereye Uçar Gökyüzü (1994, toplu şiirler 2)

İki Sevda Arasında Kara Sevda (1994)

Tilki Tilki Saat Kaç (1995)

Düşler Şairi (1997)

İstanbul Hatırası (1998)

 

Kitaplarında toplanmıştır.

 

Anılmaya, unutulmamaya layık, ömrünü edebiyata adamış şairimizin hayatından kesitleri, görüşlerini, eserlerini sizinle paylaşmaya gayret ettiğim sözlerimi ölüme yazdığı bir şiirle bitirmek istiyorum.

 

Oğlum Ölüm


Tenim kurudu hasretinden
Sulara adamıştım senin
Sulardan narin bedenini
Gözümde yaş kurudu oğul



Göklerin poyrazına
Bağışlamıştım senin
Ölümünü, benim ecelimi
Bağrımda taş kurudu oğul



Ateşin rahminden çalmıştım
Benim ihtiyarlığımı, senin
Sevdalara kurban ömrünü
Yaşmağımda kan kurudu oğul



Vazgeçtim ben ecelimden
Sen de gel vazgeç bugün olsun
Hayın ölümden, zalım ölümden
Canevimde can kurudu oğul

 

Refik Durbaş'a saygı ve rahmetle…